3 Ekim 2024 Perşembe

Hendek fabrikası sahibi Coşkun 'mağdurmuş'

Hendek davasının beş gün görülecek karar duruşması 2. gününde sanık avukatlarının savunmasıyla sürüyor. Kendisinie komplo kurulduğunu öne süren fabrika sahibi Coşkun, "Mahkemede ağlayan prim yapıyor ben başım dik geldim" dedi. Öte yandan Coşkun, ailelere ödediği paranın rüşvet değil tazminat olduğunu da iddia etti. Ara kararını açıklayana mahkeme heyeti, Coşkun ve Velioğlu'nun tutukluluğunun devamıyla duruşmayı Şubat ayına erteledi. 

Sakarya Hendek'teki Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'nda 7 işçinin hayatını kaybettiği, 127 kişinin yaralandığı patlamanın ardından aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 5'i tutuklu 7 kişi hakkında açılan davanın karar duruşması 2. gününde Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülüyor. Davanın beş gün sürmesi bekleniyor.

Davada fabrika sahibi Yaşar Coşkun ile genel ustabaşı Hasan Ali Velioğlu tutuklu yargılanıyor. Göz göre göre gelen patlamanın ardından Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı'nın açtığı soruşturma kapsamında, patlamada ihmali olan patronlar Yaşar Coşkun ve babası Ali Rıza Ergenç Coşkun, Fabrika Müdürü ve Genel Ustabaşı Hasan Ali Velioğlu, Genel Ustabaşı Erşan Öztürk, İş Güvenliği Uzmanı Aslı Bozkurt, Sorumlu Müdür Ahmet Çağırıcı hakkında "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2'şer yıl 8'er aydan 22'şer yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı.

DURUŞMAYA BAŞLADI
Hendek Katliamı davasının karar duruşmasının ikinci oturumu, sanıkların mütalaaya karşı savunmaları ile Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.

Mahkeme heyetine savunmasını sunan sanık Aslı Bozkurt, "Ben Coşkunlar fabrikasında bir yıl süre ile çalıştım. Yüksek riskli işlerde zaten yılda bir kez eğitim verilir. Ben mevzuatın gereklerine uygun yükümlülüklerini yerine getirdim. Benim bu patlama olayında ihmali ve kusurum yoktur. Beraatimi talep ediyorum" dedi.

Sanık Müdafi Avukatı Rahşan Gezgin Kayan ise şu ifadeleri kullandı: "Müvekkil kazadan önce istifasını sunmuş, patlama anında da iş yerinde bulunmamıştır. Biz müvekkilimizin ceza mahkemelerinde yargılanmasının dahi hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz."

İŞVEREN ÇAĞRICI: BEN DE MAĞDURUM
Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası'ndaki patlamada kolunu kaybettiği için hem sanık hem mağdur konumunda olan İşveren Vekili Ahmet Çağrıcı, tüm müdahil avukatlarının anlatımlarında kendi isminden söz ettiklerine dikkat çekerek, şunları söyledi: "Ben patlamada kolumu kaybettim. Bu nedenle 1,5 yıldır beden ve ruh sağlığım bozuk. Süreç boyunca fabrikanın artı ve eksilerini anlattım. Çin Mahallesi'ndeki düzeni ben kurmadım. İşveren vekili olduğum için yargılanıyorum. Ancak işlemlerde imzam yok. İşçilerin ihtiyacı olduğu için 5 TL'lik eldiven alınmasını istedim ama aldıramadım. Yani benim yetkim yok. Oraya 3 bina yapıldı ve 1 milyon lira harcandı. Keşke o para Çin Mahallesi'ndeki ihtiyaçlar için, güvenlik için harcansaydı, ben kolumdan, arkadaşlarım da canından olmazdı. Anlattığım nedenlerle mütalaaya katılıyorum."

Fabrikada söz sahibi olduğu belirtilen Erşan Öztürk de yerleri silen vasıfsız bir işçi olduğunu söyledi. Beraatını isteyen Öztürk, "30 yıldır çalışıyorum. Patlama sırasında ot biçiyordum. Vasıfsız bir işçiyim ben. Gerektiğinde yerleri silerim. İmza yetkim de başka hiçbir konuda da yetkim yoktur. Ben ne 10 bin TL maaş alıyorum ne kimyagerim. Bu nedenle mütalaadaki suçlamayı kabul etmiyorum" diye konuştu.

COŞKUN: AĞLAYANA PİRİM VERİYORLAR, BAŞIM DİK GELDİM
Fabrika patronlarından tutuklu sanık Yaşar Coşkun, mahkemenin taraflı davrandığını ileri sürdü. Bu nedenle şu andaki beyanlarının bir savunma niteliğinde olmadığını belirten Coşkun, "Savunmamı üst mahkemelere karşı yapacağım" dedi. Yaşar Çoşkun, şunları söyledi: "Mütalaaya karşı savunma yapmayacağım. Savunmalarımı üst mahkemelere karşı yapacağım. Sizin mahkemeniz ve de gelen mütalaa üzerine burada savunma yapmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. 6 Ocak 2021 tarihinde bu dava benim için bitti. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden savunma yapamayacağımı bildirdim ama mahkeme beni dikkate almadı. Ancak müdahil avukatları talep edince mahkemeye getirildim. Bu mahkemenin bence kanaatini bildiren bir karardı. Beni buraya getirdiniz ama sağlığım burada kalmak için uygun değil. Bu nedenle mahkemeye getirilmek istemiyorum. SEGBİS ile bağlanmak istiyorum. Burada bana ve avukatlarıma küfrediliyor. Benim güvenliğimden de mahkeme sorumludur. Burada ağlayana prim veriyor mahkeme, ben başı dik geldim. Şimdi 4 Temmuz sabahına gelmek istiyorum. Beni aradılar, bomba imha uzmanlarının geldiğini ve fabrikada kalan patlayıcıların imha edilmek üzere fabrikadan çıkartılacağını söylediler. Fabrikaya gittim, beni içeriye almadılar. Uyarılarımı dikkate almadılar."

'BANA KOMPLO KURULDU'
Coşkun, "Patlamanın ihmalen olduğunu söyleyip ceza istiyorsunuz ama ihmalin nerede olduğu belli değil; elektrik kaçağından mı olmuş, biri sigara mı içmiş belli değil. Ama 9 Temmuz'da 3 askerin öldüğü patlamada ihmalin ne olduğu, sorumlular belli. Kimse tutuklu değil. Ama ben 7 Temmuz'dan bu yana tutukluyum. Savcının verdiği mütalaa, noktasından virgülüne kadar iddianameyle aynı. Mütalaaya, bilirkişi raporundan bizim lehimize olan hiçbir şey eklenmemiş, aleyhimize olan her şey eklemmiş. Biz niye savunma yapalım? Hakkımızdaki karar belli. Ben sabotaj olduğunu savunuyorum. Bununla ilgili tweet atıldı. Hakaret edenlerin tutuklandığı bir ortamda bu işin arkası aranmadı. Burada en çok benin canım yanıyor. 55 yıllık emeğimiz gitti. Annem bu süreçte öldü, babam da ölmek üzere. Ölen insanların vebali var. Mahkemeden Hazreti Ömer adaleti istiyorum. Bana bir komplo kuruldu. Bunun neden yapıldığını açıklamıyorum."

'ÖDEDİĞİM PARALAR RÜŞVET DEĞİL TAZMİNATTIR'
Çoşkun, 22 kişinin şikayetlerinin geri çekmesiyle ilgili olarak da, "Müdahiller 'iş katliamı' diyor. Ceza hukukunda böyle bir tanım mı var sayın başkan? Ben ilk günden beri insanların mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğini söyledim. Bunun için de tahliyemi istedim. 25-30 kişinin daha tazminatını ödedim. Bu paralar rüşvet değil, onların tazminatıdır. Bu parayı da çevremden borç bularak ödedim. Dışarıda olsaydım bu parayı şimdiye kadar ödemiştim. İlk günden beri aynı beyanları veriyorum. Çelişen bir anlatımım varsa 100 sene hapis verin bana. Ancak mahkemeden isteğim vidanla karar vermesi" dedi.

AVUKATLAR ARASINDA GERİLİM
Duruşma sırasında sanık ve müdahil avukatları arasında karşılıklı sözlü sataşmalar yaşandı. Sanık Çoşkun'un beyanlarına "Sözlerine dikkat et" şeklinde yapılan müdahalelere sanık avukatları itiraz etti. Tansiyonun yükseldiği oturumda Çoşkun'un savunmanları, "Son sözlerini söyleyen kişiye müdahale etmeyin" şeklinde itiraz etti.

DAVA ŞUBAT AYINA ERTELENDİ

Davada ara kararını açıklayan mahkeme heyeti sanıklar ve vekillerine olası kast suçlamasına karşı ek savunmalarını hazırlamak için süre verilmesine, duruşmanın 28 Şubat 2022 tarihine bırakılmasına, tutuklu Yaşar Coşkun ve Hasan Ali Velioğlu’nun tutukluluk halinin devamına karar verdi.

ÖNCEKİ DURUŞMADA NE OLDU?
Dün görülen duruşmada Kocaeli, Tekirdağ, Samsun, Giresun ve Kırklareli Baro Başkanları davaya katılma talebinde bulundu.

Sanık Ali Rıza Coşkun'un müdafi avukatları Mehmet Mangıroğlu ve Ali Talip Çankaya mahkeme heyetine sundukları savunmada işçileri suçladı. Av. Mangıroğlu savunmasında meydana gelen patlama için kullandığı "bu işin doğasında var" ifadesi salonda tepkilere neden oldu.

Mangıroğlu şu ifadeleri kullandı: "Havai fişek üretimi maalesef çok riskli bir iş. Bu işin bir numarası Çin'de, güvenlik işini hayli ileriye taşıyan Hollanda'da da bu patlamalar yaşandı. Bu patlamanın olmasını kim ister? Ama maalesef bu işin doğasında var. Müvekkilimin bir hatası varsa, bir suç isnat edilecekse bu suç olsa olsa basit taksir olabilir. Ceza  verilecekse de bu cezanın para cezasına çevrilmesini talep ediyoruz."

Mahkeme heyeti "olası kasıt" suçlamasından sanıklara ek savunma hakkı verdi.