5 Ekim 2024 Cumartesi

İHD ve Diyarbakır Barosu tutsak siyasetçi ve gazetecilerle görüştü

İHD Diyarbakır Şubesi ve Diyarbakır Barosu, aralarında siyasetçi, gazeteci, insan hakları savunucularının da bulunduğu tutsaklarla gerçekleştirdikleri görüşmelerin detaylarını açıkladı.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube Başkanı avukat Abdullah Zeytun ve yöneticileri ile Diyarbakır Barosu Başkanı avukat Cihan Aydın ve yöneticilerinden oluşan heyet 21-23 Ocak 2021 tarihlerinde tutsak siyasetçi, gazeteci ve insan hakları savunucularını ziyaret etti.

Ziyarete ilişkin yapılan yazılı açıklamada, heyetin hapishane ziyaretleri kapsamında Kandıra Hapishanesi'nde tutulan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak ile Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve diğer tutsak kadınları, Silivri Hapishanesi'nde Van Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Bekir Kaya, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, iş insanı Osman Kavala ve gazeteci Ahmet Altan, Edirne Hapishanesi'nde bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP eski Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan ile görüştüğüne yer verildi.

Görüşmelerde, Covid-19 salgını ile birlikte hapishanelerdeki tecrit ve izolasyonun had safhaya ulaştığı, buna karşı bazı tutukluların başlattığı açlık grevine dikkat çekildiğinin belirtildiği açıklamada, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine ilişkin şu bilgiler paylaşıldı: "Yakın zamanda Kandıra Cezaevinde tutulan kadın siyasetçilerin koğuşlarında bulunan ve mahkemeler tarafından kendilerine gönderilen belgeler, kendilerinin tuttuğu notlar vs. tüm yazılı belgelere keyfi bir şekilde el konulmuştur. Her biri hakkında çok sayıda dava olan kadın siyasetçilerin bu koşullar altında haklarındaki iddialara cevap verme imkanları ellerinden alınmış, adil yargılanma hakları bir kez daha ihlal edilmiştir."

'YARGI SİYASETE ALET'
Açıklamada gerçekleştirilen görüşmelerde sıklıkla "Türkiye yargısının Kürtler başta olmak üzere muhaliflere yönelik ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı şekilde çifte standartlı uygulamaları tartışıldığı ve siyasi faaliyetleri ve fikirleri nedeniyle keyfi bir şekilde hapiste tutuldukları vurgulanarak, yargının siyasete alet olmasından duyulan endişeler paylaşılmıştır" denildi.

Açıklamada ayrıca, "görüşmelerde mahkemelerin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını dahi tanımadığı, bu koşullarda tüm yurttaşların hukuk güvenliğinin ortadan kalktığı sıklıkla dile getirilerek, mahkemelerin ulusal ve uluslararası mevzuat yerine siyasetin baskısı ve tehdidi altında, günübirlik siyasi gelişmeleri dikkate alarak davrandıkları ve karar verdikleri, bunun sonucu olarak da kendileri gibi binlerce kişinin hapsedildiğinin de" vurgulandığı aktarıldı.

HSK GEREĞİNİ YAPMALI
"Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın AİHM kararına rağmen tahliye edilmemesi bir keyfiyete işaret ettiği gibi bu karara uymamakta direnen yargı mensupları açısından da cezai ve idari açıdan suç teşkil ettiğini hatırlatmak isteriz" denilen açıklamanın devamında, Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun (HSK) ve Adalet Bakanının, "Anayasa ve yasaya meydan okuyan yargı mensupları" hakkında gerekeni yapması istendi.

Açıklamada son olarak, "Yasa, Anayasa ve uluslararası sözleşmeler ile garanti alınan ifade özgürlüğü, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, siyasi faaliyette bulunma hakkı, adil yargılanma hakkı ağır şekilde ihlal edilerek keyfi olarak hapiste tutulanların derhal serbest bırakılması" çağrısında da bulunuldu.