22 Eylül 2024 Pazar

İliç katliamının baş sorumlularından Murat Kurum

AKP'nin İBB adayı Murat Kurum, TOKİ'de binlerce insanı sömürüp elinde avucunda bulunan üç kuruşa göz dikmekle kalmadı, aynı zamanda "ÇED olumlu" kararı, kapasite artışı onayıyla İliç'teki maden sahasında işçilerin ölümünün de altına imza attı.

AKP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Murat Kurum, son dönem magazinsel haberlerle çok gündem oldu. Yaptığı gaflar, müzik kulağından yoksun, bet sesiyle söylediği şarkılar, dalga geçilmesine neden oldu. Kendisi de magazin programlarında boy göstererek, yıllardır işlediği suçları aklamaya çalışırken, böylesine magazinel haberler Kurum'u pek de rahatsız ediyor görünmüyor. Burjuva siyasetçilerin birbirleri ile ilgili polemik diye nitelendirdiklerinin laf dalaşından ibaret olmasının nedeni hem kendilerinin hem birbirlerinin kirli defterlerinin ortaya çıkmasını engelleme amacı taşıdığını görüyoruz. Çünkü rantta, talanda, yolsuzlukta, işçileri, emekçileri sömürmede, ırkçılıkta ortaklaşıyorlar.

Biz, Kurum'un magazinsel yönüyle ilgilenmeyeceğiz tabii ki. Kurum'un bizim müteahhitlik diye tanımladığımız inşaat mühendisliğiyle başlayan, TOKİ ile devam eden ve nihayetinde bakanlığa uzanan süreçteki suçlarının bir şeceresini sunmaya çalışacağız.

Bunun için önce biyografisine bakalım. İBB adaylığına ilişkin tanıtım sayfasında kendi anlatımıyla 7 Mayıs 1976 Ankara Çankaya doğumlu Kurum'un annesi Ankaralı, babası Konyalı. İnşaat mühendisi olan babasının Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nda çalıştığı dönem Mardin'de bir süre yaşamış, ilkokulun iki yılında bu kentte eğitim almış. Üniversitede inşaat mühendisliği okumuş, 1999-2005 yılları arasında onlarca farklı şantiyede çalışmış. 2005 yılında ise TOKİ'de çalışmaya başlamış. Hızlı adımlarla ilerleyiş de bundan sonra başlıyor Kurum'un hayatında. 2006'da TOKİ İstanbul Uygulama Daire Başkanlığı Avrupa Yakası Uygulama Şube Müdürü, 2009'da Emlak Konut GYO AŞ Genel Müdürü olmuş.

10 Temmuz 2018'de getirildiği Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevi 4 Haziran 2023'te sona erdi. Bundan sonrasını parçalı da olsa birçoğumuz hatırlıyoruz. Parçalılığı sona erdirmek için hafızamızı bir tazeleyelim.

TOKİ SOYGUNU
TOKİ'lerle "dar gelirli" diye tarif ettiği yoksulları ev sahibi yaptığını, "sosyal konut" kampanyaları düzenlediğini savunuyor, biyografisinde Murat Kurum. İstanbul'da seferberliğe dönüştüğünü söylediği "kentsel dönüşüm" projeleri de bir diğer övünç kaynağı. Fakat büyük bir deprem riski altında bulunan İstanbul'da bugüne kadar depreme ilişkin hiçbir hazırlık yapılmış değil.

Biyografisinde bakanlığı döneminde çok sayıda afet yaşadıklarını itiraf ediyor. Bunları, "Manavgat ve Marmaris'teki yangınlar, Kastamonu Bozkurt, Sinop ve Giresun'daki seller, Elazığ, Malatya, İzmir'deki depremler" şeklinde anlatıyor. Kendi biyografisini yazarken tabii ki yaptıklarını allayıp pullamaktan imtina etmiyor. Bu "felaketlerin" sorumlularından olduğunu gizleyen Kurum, TOKİ'nin 46 bin afet konutunu yaptığını, 6 Şubat depreminin ardından 180 bin afet konutu yapımına başladıklarını anlatıyor.

Bunlar Murat Kurum'un anlattıkları. Kurum'un kendisini anlatırken söylemeyi "unuttuklarını" daha doğrusu söylememeyi tercih ettiklerini de biz anlatalım.

Murat Kurum, anlattığı gibi inşaat mühendisi olma hayaliyle büyüyen, üniversiteye giderek hayalini gerçekleştiren bir müteahhit. Kurum gibi birinin önce TOKİ'nin ardından Çevre ve Şehircilik Bakanlığının başına getirilmesi şaşırtıcı değil.

TOKİ'nin başında bulunduğu dönemde "dar gelirli vatandaşları" ev sahibi yaptığını söyleyen Kurum, sanki halka bu konutları hibe etmiş gibi anlatıyor. Ama gerçek şu ki, devlet eliyle müteahhitlik yapan Kurum, yoksul halkı TOKİ eliyle sömürenlerden. İşte bu nedenle İBB adaylığı döneminde TOKİ mağdurlarının protestosuyla karşılaşıyor.

TOKİ KONUTLARI 5 YILDIR TESLİM EDİLMİYOR
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın 2019 yılında başlattığı "100 Bin Alt Gelir Grubu Sosyal Konut Projesi" kapsamında hak sahibi olanlar konutlarını 5 yıldır teslim alamıyor. İnsanları evsiz bırakmakla da yetinmemiş Kurum, bir de konut fiyatları ile taksitlere zam yaparak, "müteahhit" sıfatına ne kadar uygun olduğunu da göstermiş.

Kurum'un adaylığının ardından en çok duyduğumuz slogan, bu nedenle TOKİ mağdurlarının attığı, "Mağdurlar burada Murat Kurum nerede?"

Tuzla ve 5 bin 750 Konut Maltepe projelerinin mağdurları, bu süreçte TOKİ'lerin nasıl halkı mağdur etme alanına dönüştüğünü anlatıyor. Şimdi onlara kulak verelim: "Ödemeler 240 aydan 180 aya indirildi. Yüzde 1 KDV yüzde 10'a çıkarıldı. 0,49 faiz kaldırıldı. Faiz oranları artırıldı. Maliyet farkları halka yansıtılmayacağı söylenmesine rağmen yansıtıldı."

Kendilerini "TOKİ şanslısıyken, TOKİ mağduru olduk" diye tanımlayan halk, "Verdikleri sözü tutmuyorlar, 5 yılda 5 bin daire bitiremeyen Murat Kurum, her gün başka bir açıklamada bulunuyor, 650 bin daire sözü verdi. 5 bin taneyi bitiremedi. Önce bu 5 bini bitirsin sonra bu 650 bin daire sözlerini versin. Biz Cumhurbaşkanını saraylara layık gördük o bize 2+1 daireyi layık görmüyor" sözleriyle durumu özetliyor.

MADEN KATLİAMLARININ BAŞ SORUMLULARINDAN
Murat Kurum'un işlediği suçların en hafifi belki de yoksul halkı TOKİ eliyle sömürmesi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde, 7 bin 245 maden projesine onay verdi. AKP iktidarı süresince 300 bin madene onay verildi. Bunların birçoğunda da "ÇED gerekli değildir" kararları yer aldı. Bununla da yetinmedi, madenlere kapasite artırımı kararlarının altına imza attı. O imzalardan biri de 13 Şubat günü resmi rakamlara göre 9 işçinin siyanürlü toprağın altında kaldığı Erzincan'ın İliç ilçesindeki Anagold Madenciliğe ait Çöpler sahasındaki siyanürlü altın madenciliğiydi. İki yıl önce yığın liçi alanında yaşanan siyanürlü toprak kaymasını gizleyerek, doğa ve işçi katliamının altına maden şirketiyle birlikte imza attı.

AKP iktidarı döneminde maden yasasında 21 kez değişiklik yaparak yaşam alanları, uluslararası ve yerli işbirlikçisi maden şirketlerinin talanına açıldı. Son değişiklik İliç'teki katliamın yaşandığı günlerde görüşülecekti. Ancak gelişen tepkiler bu yasa değişikliğinin şimdilik dondurulmasına neden oldu. Maden yasalarında yapılan değişikliklerle, maden şirketlerine muafiyetler, vergi teşvikleri, aflar yapıldı. Maden sahalarının fay hattı üzerinde olması önemsenmedi. Aynı İliç'te olduğu gibi. Çok yakınında bir akarsuyun bulunması da önemsenmedi. Aynı İliç'te olduğu gibi. Fırat nehrinin kenarına yapılan Anagold Madenciliğe ait siyanürlü altın maden sahası, sadece Türkiye değil, Irak ve Rojava'da da geniş bir alanı etkiliyor.

YALAN SÖYLÜYOR
Murat Kurum, kapasite artırımına onay verdiği İliç'teki siyanürlü altın madenciliği sahasını bakanlığı döneminde 135 kez denetlediğini, 3 ay kapısına mühür vurduğunu söyleyerek kendini aklamaya çalışırken, gerçeklerin böyle olmadığı ortaya çıktı.

Bu tür katliamlarda her zaman o alanda görevli mühendislere sorumluluk yüklenir. İliç'te de aynısı oldu ve sadece mühendisler tutuklandı. Tutuklanan mühendislerden biri olan Kaan Murat Akpolat, "Bakanlık tarafından denetim görmedim" diyerek Kurum'u yalanladı.

Kurum'un 3 ay kapısına mühür vurduğunu söylediği dönem ise Haziran 2022'de siyanür taşıyan borulardan birinin patlaması sonucu yaşandı. 20 metreküp siyanürlü solüsyon çevreye yayıldı, fakat Anagold Madencilik siyanür miktarının yaklaşık 8 kilogram olduğu yalanına sarıldı. Bu süreçte şirkete 16,4 milyon lira idari para cezası verildi. Ancak firmaya men cezası uygulanmadı. Bu ceza 12 Mart 2023'te yürürlüğe giren yasa kapsamında gerçekleştirilen vergi affı anlaşması sonucu şirkete 7,2 milyon ABD Doları ödenerek fazlasıyla geri ödendi.

Kurum, kapasite artışına bakanlığının karar vermediğini söylese de bu söylemini de Anagold Madencilik yalanladı. Yığın liçi tesisinde büyüme ve kapasite artışı için Kurum'un görev yaptığı 7 Ekim 2021 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ÇED olumlu kararı verdi. 

Kurum'un bakanlığı döneminde 16 Haziran 2022'de 3 kat kapasite artırım kararıyla açık ocakları genişletip derinleştiren şirket, 687 hektar olan maden sahasını yaklaşık 1746 hektara çıkarırken, 2021 yılında TMMOB ve İliç'te siyanürlü altın çıkarılmasına karşı çıkan köylüler adına Sedat Cezayirlioğlu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığına ÇED iptal davası açtı. Erzincan İdare Mahkemesi davayı reddetti. Bu karar, haziran ayında Danıştayda bozuldu, Danıştay 6. Dairesi yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verdi.

Burada anlattıklarımız, İliç'te yaşanan katliamın sorumlularını net olarak ortaya koyuyor ama bugüne kadar ne İliç madeni kapandı, ne de bu katliamın gerçek sorumlularına dokunulmadı.

KURUM'UN 'GÜNDEMİMİZDE YOK' DEDİĞİ KANAL İSTANBUL BAKANLIK STRATEJİ PLANINDA
AKP'nin İBB Başkan adayı Murat Kurum, Kanal İstanbul ile ilgili sorulara "Gündemimizde yok" yanıtıyla kaçamak cevap verirken, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın 2024-2028 Stratejik Planı'nda Kanal İstanbul'un yüzde 20 oranında tamamlandığı bilgisi yer aldı.

Ulaştırma Bakanlığı raporunda, 2027'de kanalın yüzde 30'unun, 2028'de ise yüzde 45'inin tamamlanmasının hedeflendiği belirtildi.