6 Ekim 2024 Pazar

Kaybedilen Abdülmecit Baskın davası, 15 Ekim'de görülecek

1993 yılında kaybedilen Abdülmecit Baskın'ın ardından tüm kayıplar için mücadele eden Eren Baskın ve Melek Babalıtaş, Galatasaray'dan da kayıpların akıbetini sormaktan da vazgeçmeyeceklerini vurguladı. Bakkın, yetkililere yüzleşme çağrısı yaptı. 

Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetlerinin açığa çıkarılması ve faillerin yargılanması için tüm saldırılara karşı mücadeleyi sürdüren Cumartesi Anneleri'nin eylemleri 863. haftasında. 

Covid-19 salgını nedeniyle online düzenlenen açıklamada kayıp yakınları, 1993 tarihinde Ankara Kızılay'da özel hareket polisleri tarafından gözaltına alınan ve katledilmiş bedeni Gölbaşı'nda bulunan Abdülmecit Baskın'ın dosyasını kamuoyuyla paylaştı. 

Açıklamada babalarının kaybedilmesinin ardından adalet mücadelesini yürüten Eren Baskın ve Melek Babalıtaş konuştu. Mücadeleyi sadece babalarının akıbetinin açığa çıkarılması için değil, tüm kayıplar için ve bir daha başka kayıplar yaşanmasın diye sürdürdüklerini dile getiren Baskın ve Babalıtaş, kayıpların akıbetini sormaktan ve Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi. 

BASKIN: 4 YAŞINDA FAİLİ MEÇHULLERİ DİNLEMEYE, AŞİNA OLMAYA BAŞLADIK
Babası katledildiğinde henüz 4 yaşında olan Eren Baskın, yaşanan olayları idrak edemeyecek bir yaşta ve ölümün kendisine çok uzak bir kelime olduğunu dile getirdi. Baskın, "O yaşlarda faili meçhulleri dinlemeye ve aşina olmaya başladık. Bu bize yaşatılan organize acının en büyük etkilerindendi. Bu bilinci elde etmeye başladıkça anladım ki biz ötekilerdik; Kürtler, Aleviler, sosyalistler, devrimciler. Ama biz illaki ötekiydik. Biz ötekiler yaralarımızı uzaktan tanırız. Tıpkı benim Cumartesi insanlarını uzaktan tanımam gibi. Aslında yaralarımız bizim kimliklerimiz yaralarımız" dedi. 

Cumartesi Anneleri ile mücadele ettiği her anın başkalarının da acılarına dokunmak gerektiğini öğrettiğini dile getiren Baskın, bu acılara karşı kayıp yakınlarının bir birine sarılarak iyileşmeye çalıştığını dile getirdi. Baskın, "Sevdiklerimizin akıbetini sormaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu acılarla yüzleşmemiz lazım. Yüzleşelim, yüzsüzleşmeyelim" diyerek yetkilere yüzleşme çağrısı yaptı. 

BABALITAŞ: KAYIPLARIMIZDAN, GALATASARAY'DAN VAZGEÇMEYECEĞİZ
Abdülmecit Baskın'ın kızı Melek Babalıtaş da, "Bizlere Galatasaray Meydanı'nı açmalılar. Tüm kayıplarımız akıbetini ortaya çıkarana kadar mücadeleye devam edeceğiz. Kayıplarımızdan da Galatasaray'dan da vazgeçmeyeceğiz" vurgusu yaptı. 

AV. SERTAÇ: BU DAVA GERÇEK DEMOKRASİNİN YEŞERMESİ İÇİN ÖNEMLİ
Avukat Sertaç Ekinci, Ayhan Çarkın'ın itiraflarını hatırlattı. Sanıkların adil bir şekilde yargılanmasından ziyade aklanması tiyatrosuna dönüşen duruşmalara dikkat çeken Ekinci, 2019 Aralık'ta tamamı hakkında beraat kararı verildiğini anımsattı. İstinaf başvurusunda da bu kararın bozulduğunu ve 15 Ekim 2021'de dosya bozma ertesinde yerel mahkemede ilk kez duruşma görüleceğini kaydeden Sertaç, "Ülkemizde gerçek anlamda demokrasinin yeşermesi açısından bu dava çok önemlidir" diyerek kamuoyuna duyarlı olma çağrısı yaptı. 

'ADALETE UYGUN YENİ BİR KARAR TESİS EDİLMESİNİ İSTİYORUZ'
Basın metnini Melike Baskın okudu. Abdülmecit Baskın dosyasında adalete uygun yeni bir karar tesis edilmesini istediklerini söyleyen Baskın, "Abdülmecit Baskın'ın kimlerin talimatı ile gözaltına alındığı ve kimler tarafından sorgulandıktan sonra infaz edildiği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde açıktır. Dosyada sanıkların cezalandırılmasına yetecek kadar delil bulunmaktadır. Bu yüzden evrensel hukuka ve adalete uygun yeni bir karar tesis edilmeli, sanıklar insanlığa karşı suç kapsamında cezalandırılmalıdır." dedi.

NE OLMUŞTU?
41 yaşında 3 çocuk babası olan Abdulmecit Baskın, Ankara Altındağ Nüfus Müdürüydü. 2 Ekim 1993 tarihinde iş yerindeki makamından çıktıktan sonra özel harekat polisleri tarafından gözaltına alındı.

4 Ekim 1993 tarihinde, sorgulandıktan sonra ateşli silahla öldürülmüş, elleri arkadan bağlı cansız bedeni Gölbaşı mevkinde bulundu. Bulunduğu yer Milli İstihbarat Teşkilatı Genel Koordine Merkezi'ne çok yakın mesafedeydi.

Ailenin başvurusu üzerine başlatılan soruşturma etkin bir biçimde yürütülmedi. Dosya sürüncemede bırakıldı.

Olaydan 18 yıl sonra, 26 Mart 2011 tarihinde özel harekât polisi Ayhan Çarkın, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na verdiği ifadede; 1993 yılında Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin'in emriyle, Abdulmecit  Baskın'ı gözaltına aldıklarını ve Baskın'ın özel harekat polisleri  tarafından öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Ayhan Çarkın'ın anlatımlarının yer tanımları, mekanlar ve olay yeri tutanakları ile birebir örtüştüğü savcılık ve mahkeme kayıtlarına girdi.

Çarkın'ın basına da yansıyan itiraflarından sonra Abdulmecit Baskın ve Çarkın'ın beyanlarında isimleri geçen gözaltında kaybedilen veya infaz edilen 18 kişiye ilişkin yeni bir soruşturma başlatıldı.

Soruşturma sonrası 2014 yılında Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde içlerinde Mehmet Ağar, İbrahim Şahin ve Korkut Eken'in de bulunduğu 19 kişi hakkında "cürüm işlemek için oluşturulan silahlı örgütün faaliyeti kapsamında insan öldürmek" suçundan dava açıldı. Mahkemede dönemin üst düzey kamu görevlileri söz konusu öldürmelerin devletin bilgisi dahilinde gerçekleştiğini beyan ederek detaylı açıklamalarda bulundu. Ancak kamuoyunda Ankara JİTEM davası olarak bilinen dava 13 Aralık 2019 tarihinde  tüm sanıkların beraatları ile sonuçlandı.

Yerel mahkemece verilen hükümlere karşı aileler istinaf kanun yoluna başvurdu. 5 Nisan 2021 tarihinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, beraat hükmünü bozdu ve dosyayı Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Bozma kararı sonrası ilk duruşma 15 Ekim 2021 tarihinde saat 14.00'te görülecek.