Koçyiğit: Bir avuç sermayedarı zengin etmekten vazgeçin
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, iktidara seslenerek, "Zengin için çalışmayı bırakın. Sermaye için çalışmayı bırakın. Bir avuç sermayedarı zengin etmekten vazgeçin" ifadelerini kullandı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te yaptığı basın toplantısıyla gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İstanbul'da gerçekleşen 6,2 büyüklüğündeki depreme işaret eden Koçyiğit, bu deprem ve sonrasındaki artçıların bir kez daha deprem gerçeğini hatırlattığını söyledi. Deprem acılarının çok taze olduğunu kaydeden Koçyiğit, "6 Şubat'ta yaşadığımız depremdeki yıkımda on binlerce insanımız göçük altında yaşamını yitirdi. Alınmayan önlemler, kurtarılmayan canlar, ulaştırılmayan yardımlar, yıkılan hastaneler… Bürokrasinin ve koskoca sistemin enkaz altında kaldığı o zamanları hep beraber görmüştük. Fakat bu depremlerden ve büyük yıkımdan da ne yazık ki hiç ders almadığımızı, hiç sonuç çıkarmadığımızı üzülerek görüyoruz" dedi.
'İSTANBUL'U DEPREME HAZIRLAMASI GEREKENLER CEZAEVİNDE'
İstanbul'da yaşanacak bir depreme karşı hiçbir adım atılmadığının altını çizen Koçyiğit, "İBB Başkanı ve ekibinin büyük bir kısmı tutuklu. Özellikle yüksek riskli belediyelerin başkanları kent uzlaşısı nedeniyle tutuklu ve oralara kayyum atandı. Esenyurt ve Şişli'ye. Deprem daire başkanları, şehir plancıları tutuklu. Yani aslında kentte depremi yönetmesi gerekenler, bugün depreme karşı önlem alması gerekenler, İstanbul'u depreme hazırlaması gerekenler şu anda cezaevinde" ifadelerini kullandı.
İktidara karşı muhalif olan herkesin tutsak edildiğini ve siyasi çıkarın her şeyin önüne geçtiğini dile getiren Koçyiğit, "İstanbul'da hızlı bir şekilde adım atmak gerekiyor. Özellikle bilimsel, akla dayalı ve toplumun ihtiyaçlarına göre hızlı bir planlamaya ihtiyaç var. Özellikle de İstanbul başta olmak üzere kentleri yeniden kurmalıyız. Çarpık yapılaşmanın olduğu ve kent yapı stokunun depreme dayanıklı olmadığı bütün bu kentlerde yerinde ve halkın ihtiyaçlarını gözetecek şekilde yeni bir kent inşasına hızlı girişmek gerekiyor. Çünkü mesele sadece bina yapma değil; mesele, toplumu ve hayatı koruma meselesi. Kentleri ve insanları betona hapsedip sonra da onları göz göre göre risklerle yüz yüze bırakmayı asla kabul etmiyoruz" dedi.
'AFET RİSK HARİTALARI HIZLA GÜNCELLENMELİ'
İstanbul ve tüm ülkeyi depreme dayanıklı kılmak gerektiğini belirten Koçyiğit, afet risk haritalarının hızla güncellenmesi, açık ve güvenli toplanma alanlarının artırılması, toplanan deprem vergilerini depreme hazırlık için kullanılması, yerinde, adil ve halkı gözeten dönüşüm politikalarının hayata geçirilmesi,zorla yerinden etme ve yeniden kent çeperlerine sürme anlayışına son verilmesi, tüm riskli kamu binalarının güçlendirilmesi ve yerel örgütler, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve bilim insanlarıyla hızlı bir şekilde ortaklaşılması çağrısı yaptı.
'İNSANLAR KREDİ KARTI OLMADAN KARNINI DOYURAMIYOR'
Ekonominin iflas ettiğini belirten Koçyiğit, "Çoklu krizler sarmalı, toplumun her hücresine yayılmış durumda. Bunun verilerini gizleyerek topluma pembe hayaller satan bir iktidar var" dedi. Halkın yaşamını borçla devam ettirmeye çalıştığına dikkat çeken Koçyiğit, şöyle devam etti: "Mart 2025 itibarıyla ülkedeki kredi kartı sayısı 132,3 milyona ulaştı. Kredi kartı borcu ise ilk defa AKP iktidarı döneminde 2 trilyon lirayı aşarak aslında rekor seviyeye geldi. BDDK'nın verilerine baktığımızda, aslında bireysel kredi borçlarının 1 trilyon 322,3 milyar lirasının taksitsiz nakit harcamalarda olduğunu görüyoruz. Peki, bunların sektörel dağılımlarına baktığımız zaman ne var? Market ve alışveriş merkezlerinde en çok kullanım var. Özellikle de 237 milyar 597 milyon lirası yemek harcamalarına. 58 milyar 460 milyon lirası ise gıda harcamalarına kullanılmış durumda. Bu ne demek? Yani insanlar kredi kartı olmadan karınlarını doyuramıyor, kredi kartı olmadan market alışverişlerini yapamıyor. Gündelik hayatlarını devam ettiremiyorlar demek."
Alım gücünde ciddi bir düşüş olduğunu belirten Koçyiğit, "Kendi enflasyon oranlarını hiçbir şekilde tutturamadığı açık ve net olan hükümet, bunun üzerinden de işçileri ve emekçileri yoksulluğa mahkum etmeye devam ediyor. AKP iktidarına buradan sesleniyoruz: Zengin için çalışmayı bırakın. Sermaye için çalışmayı bırakın. Bir avuç sermayedarı zengin etmekten vazgeçin. Kendi çıkarınızı gözetmekten vazgeçin" ifadelerini kullandı.
'İŞÇİ SINIFININ YAŞADIĞI SORUNLAR ÇOK KATMERLİ'
1 Mayıs haftasında olduklarına dikkat çeken Koçyiğit, Taksim'in işçilere kapatılmasını kabul etmediklerini söyledi. Örgütlü toplumun hızla ortadan kaldırılmaya, emeğin örgütsüzleştirilmeye çalışıldığını ifade eden Koçyiğit, "Aslında yeni bir emek rejimi, örgütsüz bir emek rejimi kurularak tam kölelik koşullarında işçi sınıfı 21. yüzyılda çalıştırılmak isteniyor. İşçileri bu yüzyılın yeni serfleri olarak tanımlamak isteyen bir rejim ve iktidarla karşı karşıyız. İşçi sınıfının yaşadığı sorunlar çok katmerli bu anlamıyla. Yandaş ve sarı sendikaların tutumundan tutalım, iktidarın sendikalara ve grevlere yönelik tutumuna kadar ciddi sorunlar var" dedi.
'REJİM, MESEM'LERDE ÇOCUKLARI SÖMÜRMEYE DEVAM EDİYOR'
Çocuk işçilerin ağır sömürü koşullarında çalıştırıldığına ve her gün iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğine işaret eden Koçyiğit, son 12 yılda en az 800 çocuk işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini kaydetti. "MESEM'lerde çocukları ucuz emek gücü olarak kullanmaya ve sömürmeye devam eden bir rejim olduğunu görüyoruz. Burada, göçmen emeğinin ve kadın emeğinin sömürülmesi çok özel bir yerde duruyor. En krizli dönemlerde AKP iktidarının da itiraf ettiği gibi, ekonominin çarklarının dönmesini sağlayanın ucuz göçmen emeği olduğunu çok iyi biliyoruz. Bu konuda bir düzenleme yapılmamış olmasını, göçmen emeğinin sigortalı bir şekilde çalışma yaşamına katılmamış olmasını kabul etmiyoruz" ifadelerini kullanan Koçyiğit, 1 Mayıs alanlarında DEM Parti olarak yer alacaklarını belirtti.
'ULUSAL KONFERANS ÇOĞULCU BİR SURİYE'NİN İNŞASINA KATKI SUNACAKTIR'
Suriye'nin geleceğine yönelik tartışmalara işaret eden Koçyiğit, "İlk günden beri Suriye'de demokratik bir rejim için; Suriye'nin eşit, özgür ve adil bir yönetime kavuşması için sözümüzü söyledik. Bundan sonra da söylemeye devam edeceğiz. Yapılan ulusal konferansın çoğulcu, eşit ve adil bir Suriye'nin inşasına katkı sunacağına dair umudumuzu ve beklentilerimizi ifade ediyoruz" dedi.