22 Eylül 2024 Pazar

Mutlu: Cinsiyet körü kentleri değiştireceğiz

Bir dönem Akdeniz Belediyesi'nde eşbaşkanlık görevinde bulunan Yüksel Mutlu, eşbaşkanlık sisteminin mor çizgileri olduğunu haykırdıkları sloganın her şeyi anlattığını vurguladı. Mutlu, "İnsanlık ailesinin yarısı olan kadınlardır, cinsiyet körü olan kentlerin değişmesi için, kadınların da hemşehri olduğu unutulmamalı. Toplum şu anda eşbaşkanlık sistemine ilgiyle yaklaşıyor çünkü kadınların bir adaleti olduğuna dair güçlü inanış var yerellerde. Bu sisteme güçlü bir katılım ve sahiplenme gerekiyor, çünkü bu toplumsal özgürlük ruhu taşıyor" dedi.

31 Mart yerel seçimlerine sayılı günler kaldı. İl, ilçe belediye adayları vaatleriyle adeta oy yarışında. Burjuva, faşist partilerin adayları halka yalnızca seçmen gözüyle bakarken, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) eşbaşkan adayları halkla birlikte çalışmalarını sürdürüyor. Burjuva partiler her seçimde olduğu gibi bu seçimlerde kadınları görmezden gelerek, az sayıda kadın aday belirlerken, DEM Parti eşbaşkanlık sisteminde ısrarcı. DEM Parti'nin büyükşehir ve ilçe eşbaşkan adayları yerel yönetimlerde siyasi, idari ve mali özerkliği, halkın kent hakkını, kadınların eşit katılımını ve kadın kentleri yaratmayı, depreme ve afetlere dirençli konut inşa etmeyi, ucuz toplu ulaşım imkanları, parasız ve nitelikli yurtlarda barınma olanakları yaratmayı hedefliyor. DEM Parti'nin verdiği en önemli söz ise meclisler kurarak, halkla birlikte yönetmek.

Kadınlar için yerel yönetim sistemi nasıl olmalı, eşbaşkanlık sisteminin kadınlar için önemi ve yerel yönetimlerin nasıl ele alınması gerektiğini DEM Parti Halklar ve İnançlar Komisyonu Eş Sözcüsü Yüksel Mutlu ile konuştuk. 2016 yılında Mersin'in Akdeniz Belediyesi'nin eşbaşkanlık görevini yürüten Mutlu, kayyum darbesiyle gözaltına alındı ve tutsak edildi. Akdeniz Belediyesi, LGBTİ Dostu Belediyecilik Protokolünü imzalayan beş belediyeden biriydi. Yürüttükleri kadın odaklı çalışmalarla da adından söz ettirmişti. Mutlu, ETHA'ya yaptığı değerlendirmede; eşbaşkanlık sisteminin özgür eş yaşamı kurmayı amaçladığını ve bu nedenle mor çizgileri olduğunun altını çizdi.

'KADINLAR KENTLERİN GERÇEK SAHİBİ'
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla özgürlük, adalet, eşitlik arayışlarını sokakları terk etmeden, erkek egemenliğine boyun eğmeden haykıran kadınları selamlayarak söze başlayan Mutlu, kadınların bu direnişinin "yerel seçimlere doğru giderken kadınların kentlerin gerçek sahipleri olduğu duygusunun güçlü bir şekilde işaretini verdiğini" vurguladı.

'EŞBAŞKANLIK HEM BİZ HEM KENTLER HEM DE TÜRKİYE İÇİN YENİYDİ'
2014 yılında Mersin'in Akdeniz Belediyesi'nde eşbaşkanlık görevini üstlendiğini hatırlatan Mutlu, "Mersin'de Müfide İlhan'dan sonra seçilen ikinci kadın belediye başkanı oldum. Mersin etnik kökeniyle, inanç çeşitliliği bakımından küçük bir Türkiye prototipi. Birçok topluluk bir arada yaşamayı becerebilmiş. Bunca yıllık ırkçı, militarist politikalara rağmen ezilenlerin, ötekileştirilenlerin birbirini kabulü var. Eşbaşkanlık hem bizler için hem de kent ve Türkiye için yeniydi, ilk uygulamaydı. Aslında paradigmasal olarak biliyorduk ancak ilk uygulamaydı. Benim içinde zorlukları vardı; toplumun bunu kabul etmesi, anlaması da çok kolay değildi. Çünkü belediye denildiğinde akla ilk gelen devlet oluyordu. Devlet kodları adeta insanların hücrelerine kadar işlemişti" diye anımsattı.

'MEKANLARIN HEMEN HEMEN HEPSİ CİNSİYET YÜKLÜDÜR'
Kadınlar için yerel yönetimlerin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Mutlu, şöyle açıkladı: "Türkiye'de kadın hareketinin gündemine geç girmiş olsa da hepimiz için çok dillilik, çok kültürlülük, yoksulluk önemlidir. Kadınların da bunu değiştirebilecek gücü var. Buna içtenlikle inanmak lazım. Belediyelerin kadınlara da hizmet edebilmesi gerekiyor. Bugüne kadar dışlanmış, ötekileştirilmiş, kamusal alandan uzak tutulmuş, istihdam edilmemiş, kadınlara hizmet edilmemiş. Bu alanlar her daim erkeklere açıktır. Merkezin yerele vesayeti gibi erkeğin de kadına baskısı olanca hızıyla sürüyor. Kadınlar, belediye binalarına ya da kamu kurumlarına gelmemeye çalışır ya da çekinerek girer. Bu binalarda siyah takım elbiseli, kravatlı erkeklere dert anlatmak zordur. Mekanların hepsi hemen hemen cinsiyet yüklüdür. Kısacası tüm yerel hizmetlerden eşit yararlanmaları gerekirken kadınlar bunun dışına itiliyor. Bir yerde eşitlik yoksa eşitmiş gibi davranamazsınız, bir yerde özgürlük yoksa özgürmüş gibi de davranamayız. O halde bunun önlemi ne olabilir, tabii ki eşbaşkanlık. Çünkü cinsiyet yüklü kentleri ancak daha çok kadını sistemin içine katarak ve kadın özgürlük ideolojisini benimseterek değiştirebiliriz. Ekolojik, demokratik, kadın özgürlükçü paradigmaya sahip olmak ve onu hayata geçirmeye çalışmak hem erkeği hem siyaseti hem devleti demokratikleştirecek bir şeydir. Tabii sadece bir kadının eşbaşkan olması değil, belediyelerde daha çok kadının istihdam edilmesi oldukça önemli. Kadın dostu belediyecilik nasıl yapılır, ne yapmak gerekir bu sorulara cevap vermek gerekiyor. Çünkü biliyoruz ki katılımcı, şeffaf demokrasi yerelden başlıyor. Herkese eşit kamu hizmeti cümlesi kurulduğunda öyle olmuyor, bunun önlemlerini almak gerekiyor. Kadınlara dönük yapılması gereken birçok iş var öncelikle toplumsal cinsiyete duyarlı bütçeleme yapmak elzemdir. Yoksulluğun kadını daha çok vurduğu kentlerde yerel yönetimlerin kadın yoksulluğuna çare araması gerekiyor."

'TEK TİP TOPLUM VE TASARIM ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK SOYKIRIMIDIR'
DEM Parti'nin demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü yaklaşımının hem Kürt sorununun çözümü hem barışın inşasına hem kadın erkek eşitliğine, kentlerin erkek egemenliğinden kurtulmasına olanak sağlayacağını dile getiren Mutlu, "Çünkü kaybettiklerimizi kaybettiğimiz yerde aramalıyız, mücadelesini orada vermeliyiz. Evde, sokakta, işyerinde hangi hizmetlerden ne kadar yararlanabildiğimize, mekanın planlamasından, ulaşım koşullarına, parkın, bahçenin, yeşil alan oranından, sokağın ışıklandırmasına, kreşin, pazar yerinin açılmasına, ana dilinde eğitime erişmesine kadar hayatın her alanıyla ilgili politika ve uygulamalardır. İşte bu süreçlerde yer alabilmenin kıymeti var ve bunun hayatımıza sahip çıkmak olduğunu biliyoruz. Eşit, özgür bir yaşam kurmanın yolunu açar. Yerel siyasette kadınların ihtiyaçlarının üzerinden bir çalışmayı hayata geçirmek için mahalle meclisleri aracılığıyla kararların hayat bulması, yerel ihtiyaçların tespit edilmesi oldukça önemlidir. Çünkü eşbaşkanlık sistemi kadının özerk, özgün örgütlenmesiyle kadın özgürlük mücadelesini daha da derinleştiren bir sistemdir, demokratik siyaseti yerelde kurma çabasıdır. İktidarcı, devletçi, hiyerarşik sistem kadını görmüyorsa, onlara hizmet etmiyorsa burada demokrasi ve eşitlikten bahsedilemez. Doğanın, kadının, halkların, dil ve kültürlerin, inançların, etnik kimliklerin, farklılıkların dışlanarak ötekileştirilmesini, tek tip toplum tasarım ve uygulamaları çağımızın en büyük soykırımıdır" dedi.

'KAYYUM SALDIRISI KADIN SİYASETİNE YÖNELİKTİR'
Yerel yönetimlerin kapsayıcılığının yeni demokratik bir yaşamın inşası için vazgeçilmez olduğunu vurgulayan Mutlu, 2016 yılındaki kayyum saldırısının amacının belediyeleri ele geçirmenin yanı sıra paradigmaya, kadın siyasetine, rengine, mücadelesine dönük bir saldırı olduğunun altını çizdi. Öte yandan seçme seçilme hakkına yapılan müdahaleye de işaret eden Mutlu, ideal ve toplumcu şeffaf belediyecilik anlayışının egemenleri rahatsız ettiğini çünkü yeni bir hayatı, hakikati hedefleyen insanlığın aynı zamanda tüm toplumu da bir arada tuttuğunu belirtti.

'EŞBAŞKANLIK MOR ÇİZGİMİZDİR'
Mutlu, şöyle devam etti: "Biz Akdeniz Belediyesi'nde bunların tümünü hayata geçirmeye çalıştık. Kadın kooperatifleri kurmaktan tutalım, kadınların emeğinin değerlendirilmesi, sığınma evi, kadın danışma merkezleri, mahalle evleri, ana dilinde kreş kurmak... Eşbaşkanlık sistemi kadını hayata katan ahlaki-politik toplum yaratmanın, özgür eş yaşamı kurmanın sebebidir. Bu ısrarımızın devam etmesi 'eşbaşkanlık mor çizgimizdir' sloganı bize her şeyi anlatıyor, fakat asıl değişim zihniyeti değiştirmekle mümkündür. Kadın kadar erkeğin de çaba göstermesi gerekiyor. İnsanlık ailesinin yarısı olan kadınlardır, cinsiyet körü olan kentlerin değişmesi için, kadınların da hemşehri olduğu unutulmamalı. Toplum şu anda eşbaşkanlık sistemine ilgiyle yaklaşıyor çünkü kadınların bir adaleti olduğuna dair güçlü inanış var yerellerde. Bu sisteme güçlü bir katılım ve sahiplenme gerekiyor, çünkü bu toplumsal özgürlük ruhu taşıyor."