Saraçhane eylemleri davaları görülüyor: Gençlik yargılanamaz

İBB'ye dönük operasyonun ardından patlak veren eylemlere katıldıkları gerekçesiyle pek çoğu tutuklanan yüzü aşkın gencin yargılandığı iki davanın ilk duruşmaları İstanbul Adliyesi'nde görülmeye devam edilirken, adliye önünde toplanan öğrenciler, "Bu yoldan asla dönmeyeceğiz" dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) dönük operasyonun ardından patlak veren eylemlere katıldıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve aralarında eylemleri takip eden 8 gazetecinin de bulunduğu çok sayıda kişinin yargılandığı iki farklı davanın ilk duruşması bugün Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi'nde, 62. ve 65. asliye ceza mahkemelerinde görülüyor.
İstanbul Adliyesi'nin etrafı yoğun bir polis ablukasına alınırken, uzunca bir süre adliyeye girişler polis tarafından engellendi. Duruşmalarda yargılanacak kişilerin ve gazetecilerin adliyeye girişini engellemeye çalışan polis, gazetecilere "turkuaz basın kartı" olmamalarını gerekçe gösterdi.
Yüzlerce üniversite öğrencisi, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, sendikalar ve yargılananların aileleri de dayanışma için adliye önünde toplandı.
Duruşma öncesi eylemlerde tutuklananların aileleri tarafından kurulan Anne-Baba Dayanışma Ağı ve üniversite öğrencileri tarafından basın açıklaması yapıldı.
ANNE-BABA DAYANIŞMA AĞI: ÇOCUKLARIMIZLA GURUR DUYUYORUZ
Anne-Baba Dayanışma Ağı tarafından yapılan açıklamada, "Çocuklarımız için adalet istiyoruz" pankartı açıldı.
Dayanışma ağı adına konuşan bir baba, "Demokratik, meşru barışçıl bir eylem içerisinde oldu çocuklarımız. Bu ülkenin özgür ve demokratik bir ülke olması için mücadele ettiler. Biz çocuklarımızın yanında olduk olmaya da devam edeceğiz. Onlarla gurur duyuyoruz. Bugün ilk duruşma başlıyor. Çocuklarımız için adalet istiyoruz. Adil bir yargılanma istiyoruz" dedi.
'ADALET İSTİYORUZ'
Dayanışma ağı adına okunan basın metninde ise, "Biz anne babalar olarak ilk günden itibaren çocuklarımızın yanında olduk ve yanında olmaya devam edeceğiz. Hala serbest bırakılmayan, tutuksuz yargılanan, ev hapsi ve adli kontrol şartı verilen İstanbul'da ve bu sürecin çocuklarımıza yaşatıldığı tüm illerde çocuklarımız için adalet istiyoruz. Biz çocuklarımızın gelecek kaygısı yaşamadan, başka ülkelerde değil kendi ülkemizde eşit, özgür bir hayat yaşamalarını istiyoruz" denildi.
Açıklamanın ardından "Çocuklarımız için adalet istiyoruz", "Dik dur kızım annen baban yanında", "Dik dur oğlum annen baban yanında" sloganları atıldı. Ardından anne ve babalar yanlarında getirdikleri balonları uçurdu.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİ: BURADAYIZ, SİYASET YAPIYORUZ
Üniversite öğrencileri adına yapılan açıklamada ise "Gençlik yargılanamaz" ve "Sıra arkadaşlarımız için adalet" pankartları açıldı. Açıklamaya, çok sayıda üniversiteden yüzü aşkın genç katıldı.
Öğrenciler adına yapılan açıklamada, "Artık dönüp de gençler apolitik, siyasetle işi gücü yok, yurt dışına çıkmak istiyor diyemeyecekler. Buradayız, siyaset yapıyoruz. Demokrasiyi sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Bizi 'Aman kızım oğlum siyasete karışma' diye büyüttüler. Bize hep 'Ülkeyi sen mi kurtaracaksın' diyorlardı. Evet, biz kurtaracağız. Gençler bunun adımını attı. İstedikleri kadar yargılasınlar, bu yoldan asla ama asla dönmeyeceğiz" denildi.
1 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI
Açıklamaların ardından duruşması olan kişiler adliyeye girdi. Polis ablukası nedeniyle insanların adliyeye girişleri de uzun süre gecikti. Davada yargılanacaklardan bir kişi adliyeye girmeye çalışırken "polise mukavemet" iddiasıyla gözaltına alındı, bir süre sonra mahkemeye çıktı ancak duruşmanın ardından işlemlerine devam edileceği öğrenildi.
Gözaltı saldırısına tepki gösteren gençler, adliye önünde "Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz" ve "İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganları atarak, gözaltına alınan arkadaşlarını geri alana kadar bekleyişi sürdüreceklerini söyledi.
İstanbul Adliyesi 62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen, toplam 99 kişinin yargılandığı davada yargılanan kişi sayısının fazla olması nedeniyle duruşma İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonuna alındı.
Bu dosyada yargılanan gazeteciler Zeynep Kuray, Hayri Tunç, Bülent Kılıç, Gökhan Kam, Yasin Akgül, Ali Onur Tosun, Emre Orman ve Kurtuluş Arı ve avukatlarının da katıldığı duruşma, kimlik tespitiyle başladı.
'HABER VERME ANAYASAL BİR HAKTIR'
Gazeteciler Bülent Kılıç, Yasin Akgül ve Zeynep Kuray'ın avukatı Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü Veysel Ok, gazetecilerin toplumsal olayları izlemekte görevli olduklarını belirtti. Ok, derhal beraat kararı verilmesini talep etti. Haber vermenin Anayasal bir hak olduğunu belirten Ok, derhal beraat kararı verilmeyecekse, gazeteciler yönünden dosyanın tefrik edilmesini istedi. Mahkeme tefrik talebini reddetti. Bunun üzerine duruşma salonunda gerilim yaşandı.
HAKİM SALONDAN ÇIKTI
Daha sonra avukatlar, yetki itirazlarının olduğunu söyledi. İtirazları almadan yargılamaya geçmek isteyen hakim ve savcı, avukatların tepki göstermesi üzerine cübbelerini çıkararak salonu terk etti. Hakim ve savcının gelmesiyle duruşma yeniden başladı.
AVUKATLAR: İDDİANAME KANUNA AYKIRI
Avukatlar, iddianamenin kanuna aykırı hazırlandığını belirterek, kabul edilmemesi gerektiğine vurgu yaptı. Ortada bir suçun olmadığını belirten avukatlar, beraat talebinde bulundu.
GAZETECİLERİN DOSYASI AYRILDI
Daha sonra ara kararını açıklayan mahkeme, 8 gazeteci ve 4 avukatın dosyasının ayrılmasına karar verdi. Gazetecilerin bir sonraki duruşması ise henüz belirlenmedi.
62. ASLİYE CEZA MAHKEMESİNDEKİ DURUŞMA 4 TEMMUZ'A ERTELENDİ
İstanbul 62. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen ve 90 kişinin yargılandığı dava ise fiziki yetersizlik ve sanık sayısının fazlalığı gerekçesiyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Ancak buradaki salonun da yetersizliği nedeniyle duruşma ertelendi.
Mahkeme, sanık sayısının fazlalığı ve salonun fiziki koşullarının yetersizliği nedeniyle ilk 45 sanığın dosyasının ayrılarak başka bir esas numarasıyla kaydedilmesine, İstanbul Valiliği'nden toplantı ve gösteri alanlarının tespit edilmesine dair yazı yazılmasına karar verdi. Duruşma, 4 Temmuz saat 10.00'a ertelendi.
Adliye önünde ise yüzlerce genç nöbeti sürdürürken, polis tacizi de devam etti. İstanbul Üniversitesi öğrencisi Volkan Atmaca da polisin keyfi uygulamalarına itiraz ettiği için gözaltına alındı.