7 Nisan 2025 Pazartesi

Sezin Uçar yazdı | Erkeklik krizine karşı erkeklikle toplumsal yüzleşme

Erkek egemen rejim; cins çelişkisi temelinde toplumu saflaştırmak, kadına yönelik şiddeti sıradanlaştırmak, kadını aile içerisine hapsetmek için tüm gücüyle savaşırken; sosyalist erkekler; ezilen sınıf ve kesimlerden erkekleri, erkek egemen kapitalist düzenden koparmanın yollarına odaklanmalı ve bu gerici saflaşmayı tersine çevirmek için emekçi solu da mücadeleye seferber etmelidir.

Erkek egemen toplumsal çürümeye karşı farklı kulvarlardan erkeklikle toplumsal yüzleşme çağrıları yapılmaya devam ediyor. Ayşenur ve İkbal'in vahşice katledilmesi, bu çağrının politik anlamını ve önemini belirginleştirmenin yanı sıra insanlıktan uzaklaşan erkek cinsine de sorumluluk çağrısını yinelemiş oldu.

Sosyalist kadınlar olarak amacımız, birbirinin zıddı anlamına da gelebilecek tanımlamalar yapılan; son derece müphem, daha çok popüler ve akademik bir kavram olan erkeklik krizi kavramını tariflemek ya da açımlamak değil elbette. Amacımız, kriz olarak tariflenen durumu da içine alan ama tek başına bununla sınırlı olmayan, erkeklik ve erkek egemenliğinin yarattığı toplumsal çürümede; erkek sosyalistleri, işçi sınıfı ve ezilenlerin kadın özgürlük mücadelesi lehine saflaştırılmasındaki görev ve sorumluluklarıyla yüzleştirmek. Erkek egemenliğinin maddi temellerini doğru bir şekilde ortaya koymak ve kadın özgürlük mücadelesi sayesinde eleştirilir, sorgulanır, hatta yerden yere vurulur hale gelen erkeklik ve erkek egemenliği ile mücadele bakımından toplumsal yüzleşmede sosyalist erkeklerin rolünü ve bu rolün kaçınılmazlığını kavratmaya çalışıyoruz.

Ataerkil kapitalist rejime karşı mücadele yürüten her siyasal kuvvet; ister örgütsel ve politik zeminde olsun, ister ideolojik zeminle sınırlı kalsın, odağında erkek egemenliği olan bir mücadele zemini inşa etmek zorundadır. İdeolojik mücadele bakımından eğitimler ve atölye çalışmaları tek başına yeterli olmamakla birlikte, sorgulama, yüzleşme ve dönüşüm bakımından önemli fırsatlar sunuyor erkek sosyalistlere.

İşçi ve emekçilerin erkek bölüklerine bu çağrıyı yapabilmeleri için de sosyalist erkeklerin kendi toplumsal erkeklikleriyle güçlü bir şekilde mücadele etmesi gerekiyor. Geride kalan dönemde erkek egemen ayrıcalıklardan kopuşma konusunda pratik yönelimlerin son derece zayıf olduğu, kadınların eleştirileri karşısında değişime ve dönüşüme dair güçlü dirençler olduğu da hesaba katılırsa, hem ideolojik dönüşüm için hem de toplumsal yüzleşmeyi politik mücadele konusu haline getirebilmek için eğitim ve atölye çalışmalarını önemli bir eşik olarak görmek ve değerlendirmek gerekiyor. Bu, aynı zamanda sosyalist erkekler için bir sınanma sahası olarak da ele alınmalı.

Eğitim ve atölye çalışmalarının temel konularından birini de erkeklik ve iktidar başlığı altındaki tartışmalar oluşturuyor. Yönetme-yönetilme ilişkileri, kadın ve LGBTİ+'larla her düzlemde kurulan ilişki, bilgi ve deneyim paylaşımı, erkek olmanın avantajlarından vazgeçme gibi başlıklar günlük yaşamın örgütlenmesinde, politik kitle faaliyetinin içinde açığa çıkan çeşitli davranış biçimlerinin sorgulanması üzerine kurulu bir içerik. Aslında atölye ya da eğitim anıyla sınırlı olmayan, sonrasında düşünsel ve pratik emekçilik de gerektiren erkeğin dönüşümü ve devrimci sosyalist bir kişiliğin inşa süreci olarak da tanımlanabilecek bir süreç.

Erkeğin egemenlik kültürüne göre şekillenmiş duygulanış, düşünüş ve eyleyiş tarzı ve kendini her konuda merkeze yerleştirme eğilimi temel sorgulama alanlarından birini oluşturuyor. Sosyalist erkeklerin politik görev ve sorumluluklarla kurduğu ilişki, pratik emekçilikten ziyade yönetmeyi tercih etme eğilimi ve bunu yapış tarzı da önemli bir başlık olarak açımlanıyor. Yine benzer bir şekilde kolektif mücadele içinde bilgi ve deneyimin paylaşılması ve bu konuda sosyalist erkeklerin yaklaşımı da önemli konu başlıklarından biri. Sosyalist mücadele içinde nasıl ki farklı sınıflardan gelen kişilerin sınıfsal ayrıcalıkları nedeniyle sahip oldukları bilgi eşitsiz bir ilişkiye zemin yaratmamalıysa, erkek cinsinin sahip olduğu kimi avantajlarla bilgi ya da mücadele deneyiminin yarattığı birikime sahip olmak da kolektif ortamlarda bir "üstünlük" yaratmaz. Bu bilgi ve deneyimi paylaşmama, tek elde tutma, bunu bir saygınlık beklentisi olarak kendine saklama, genç ve kadın sosyalistler üzerinde hegemonya aracı haline getirmek meşru değildir. Basitçe yaş hiyerarşisi olarak tanımlayacağımız daha çok erkek sosyalistlerde karşılaştığımız gerontokrasi de meşru değildir. Uzun yıllar politik mücadele içinde olmak elbette önemli bir değerdir. Ancak bu yıllarda biriktirilen ne varsa kolektife mal edilebildiği ve paylaşılabildiği oranda bir değerdir. Aksi durumda sosyalist erkekler, toplumsal erkeklikle mücadelede her gün yeniden kendilerini güncellemez ve sorgulamazlarsa, genç kadınların aklı ve pratiğinden öğrenmeye kapalı hale gelirlerse, büyük gerilemelere yol açabilecek, mücadele deneyimleriyle uyumsuz pratikler açığa çıkarma potansiyeliyle yüklü hale gelirler.

Bunların yanı sıra eleştiri karşısında kırılan, küsen ya da dikkate almayan bir üslup ya da eleştirinin içeriğinden ziyade kimin tarafından yapıldığıyla ilgilenen bir erkek egemen düşünüş de bu başlık altındaki yaklaşımlardan biri. Bunlar elbette erkeklik ve iktidar başlığı altında sıralanabilecek ve ideolojik dönüşümün sadece sınırlı bir yönüne işaret eden konular. Her gün gelişen toplumsal mücadele konuları içinde daha çok öne çıkacak ya da daha geride kalacak başlıklar mutlaka olacaktır. Önemli olan tüm bu başlıklardaki tartışmalara direnç göstermeksizin ve yüzeysel yaklaşmaksızın dahil olmak ve erkeğin insanlaşma sürecini politik düzlemde ele alabilmek.

Erkek egemen rejim; cins çelişkisi temelinde toplumu saflaştırmak, kadına yönelik şiddeti sıradanlaştırmak, kadını aile içerisine hapsetmek için tüm gücüyle savaşırken; sosyalist erkekler; ezilen sınıf ve kesimlerden erkekleri, erkek egemen kapitalist düzenden koparmanın yollarına odaklanmalı ve bu gerici saflaşmayı tersine çevirmek için emekçi solu da mücadeleye seferber etmelidir. Sosyalist erkeklerin ideolojik dönüşümün yanı sıra erkeklikle mücadeleyi politik eylem içinde kurmak için bekleme-oyalanma lüksü yok. Bu saflaştırma karşısında sosyalist erkekler dolaysızca cins ayrıcalıklarından vazgeçmeli, kendi cinslerine de bu çağrıyı yapmalıdır.