20 Eylül 2024 Cuma

Suruç katliamının 9. yılı: Düşlerini yarım bırakmayacağız

33 düş yolcusunun ölümsüzleştiği Suruç katliamının 9. yıldönümünde çok sayıda kişi Halitağa'da yan yana geldi. Kürt halkıyla Türkiyeli devrimciler arasında kurulan köprünün devlet ve DAİŞ ortaklığıyla hedef alındığı belirtilen eylemde, 33lerin düşlerini ve mücadelelerini yaşatma sözü verildi.

Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) "Beraber savunduk, beraber inşa edeceğiz" kampanyasıyla Türkiye ve Kürdistan'ın dört bir yanından savaştan yıkılan Kobanê kentini yeniden inşa etmek için yola çıkan yüzlerce kişinin mola verdiği Urfa'nın Suruç ilçesinde, DAİŞ'in bombalı saldırısı sonucu 33 düş yolcusu katledildi.

Suruç katliamının 9. yıldönümünde çok sayıda kişi Halitağa'da 33 düş yolcusunu anmak için toplandı. "Kalplerimiz adalet için atsın" pankartı açılan eylemde, 33 düş yolcusunun resimleri taşındı. Eyleme, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri Çiçek Otlu ve Kezban Konukçu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanı Özlem Gümüştaş ve çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi katıldı.

Eylem, 33 düş yolcusu şahsında saygı duruşuyla başladı.

KOYUN: KATİLLERİ TANIYORUZ
Amara Kültür Merkezi'ne gömülmek istenenin sadece 33 insan değil, Türkiye ve Kürdistan halklarının birleşik devrim mayası olduğunu söyleyen SGDF Eşbaşkanı Müslüm Koyun, "Fakat düşman istediği emele varamadı. Bizleri Suruç'un Amara Kültür Merkezi'ne gömmek isteyenler bilmelidir ki biz bitti demeden bitmez. Onların gömdüğü her yerden yeniden dirilmeye ant içmiş sosyalistleriz" dedi.

"Suruç'ta o bombanın pimini çekme talimatını verenler Hrant Dink'in katilinin sırtını emniyet koridorlarında sıvazlayanlardır. Hande Kader'i katledenlerdir. Ekim katliamını, Roboski katliamını gerçekleştirenlerdir. Katilleri tanıyoruz" diyen Koyun, katliamlarla bitmeyeceklerini söyledi.

'KOBANÊ DÜŞMEDİ AMA FAŞİST ŞEFLİK DÜŞTÜ, DÜŞECEK'
"Dün katillerin önüne barikat dizemeyenler, bugün devrimcilerin, sosyalistlerin önüne barikat dizmeye çalışıyorlar. Bize gücünüz yetmez, barikatlarınız da, faşist ablukalarınız da sökmez. Hepsini tek tek yıkacağız. Siz 9 yıl önce Polenleri, Ceboları, Alicanları aramızdan aldınız. Bugün Kadıköy'ün bütün meydanları bir direniş alanı olacak. Cerenler, Adnanlar, Mizginler alanları sizlere dar edecek" ifadelerini kullanan Koyun, değil 9 yıl, 9 asır da geçse bu topraklarda gerçekleşen tüm katliamlar için adalet mücadelesinin süreceğini söyledi.

"Kobanê düştü, düşecek" sözlerini hatırlatan Koyun, "Rojava düşmedi, işte buradayız. Rojava'yız, Kobanê direnişiyiz. Gezi barikatlarıyız. Gidin faşist şefinize söyleyin. Kobanê düşmedi, Rojava düşmedi ama faşist şeflik düştü, düşecek" dedi.

KONUKÇU: 33LERİN CÜRETİNİ KUŞANDIK
DEM Parti milletvekili Kezban Konukçu, 33 düş yolcusunu saygı ve minnetle andıklarını belirterek, "Onlara minnetimiz, bu topraklarda bütün ideolojik saldırılara, fiziki baskılara rağmen enternasyonalist mücadeleyi yükseltme cesareti göstermelerindendir. İşte biz o cesareti sonuna kadar sahipleniyoruz" dedi.

İktidarın katliamlarla halkların bir arada yaşama iradesini ortadan kaldırmak istediğini ifade eden Konukçu, şöyle devam etti: "Türkiyeli emekçilerle Kürt halkının mücadelesinin buluşması onların sonunu getirecek. Bunu gördükleri için saldırdılar, katlettiler. Ama nafile. Buradan bir kez daha seslenelim: Biz Suruç'ta kaybettiğimiz sosyalist gençlerin cüretini kuşandık. O cüretten bir adım geri atmayan gençler var ve sizin bütün zehirleme çabalarınıza rağmen enternasyonalist sosyalist çizgi büyümeye devam ediyor."

ALTINÖRS: ADALET TALEBİMİZ İLK GÜNKÜ KADAR TAZE
Kobanê kumpas davası tutsağı Alp Altınörs'ün mesajı şu şekilde:

"Suruç katliamının 9. yıl dönümündeyiz, adalet talebimiz ilk günkü kadar taze. 33 sosyalist genci aramızdan koparıp alan vahşet, Kobanê'ye insani yardım götüren gönüllüleri hedefliyordu. Bu katliamla IŞİD, sosyalistlerin üzerine salındı. O gün için Kobanê halkının destek vermek, resmen bir 'suç' sayılmıyordu.

"Bugünse Kobanê kumpas davası kararlarıyla IŞİD kuşatması altındaki Kobanê'ye destek vermek resmen de 'suç' ilan edilmek isteniyor. IŞİD soykırımını engellemek için HDP'nin yaptığı bu demokratik protesto çağrısı 20-24 yıllık cezalarla karşılaştı.

"'Suruç için adalet herkes için adalet' mücadelesini yıllardır yürüten sosyalist gençlerin Kobanê kumpas davası'ndaki bu hukuk katliamına karşı da adalet talebini yükselteceğinden şüphem yok. 33leri saygıyla anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyorum."

YÜKSEKDAĞ: ESARETE KARŞI ÖZGÜRLÜĞÜ SAVUNANLARIN YOLCULUĞUYDU
HDP eski Eş Genel Başkanı ve Kobanê kumpas davası tutsağı Figen Yüksekdağ'ın mesajı şu şekilde: 

"Suruç ölümsüzlerinin anısına ve mücadelesine sarılan bütün dostları, yoldaşları sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Gençlik örgütlerinin öncülüğünde, sosyalist gençliğin politik iradesiyle dokuz yıldır alanlarda, özgür eylemlerin bağrında yaşatılıyor, yeniden can buluyor 33 düş yolcumuz. Tam da layık oldukları gibi; özgürlük hareketinin ve düşlerin sonsuzluğunda…

'Ölürse ten ölür canlar ölesi değil' sözünü hatırlatır her yaşayan haklı kavga ve bitmeyen yolculuk. Canavarlığa karşı insanlığı, esarete karşı özgürlüğü savunanların yolculuğuydu onlarınki. Kobanêli çocukların canına kendi canlarını katarak yaşattılar bu değerleri, bu ruhu. Hepsi bizim çocuklardı. Kobanê'de oyunları ve hayalleri yıkıntılar altında bırakanlar da onların havarını duyup ardından gidenler de. Gittiklerinden beri umutlarını, düşlerini, özlemlerini, emanetlerini büyütüyoruz. Boynumuzu bükmeden, boynumuzun borcudur onlarda simgeleşen gençlik ateşini büyütmek.

'33 DÜŞ YOLCUSU TARİHİ YENİDEN BAŞLATANLARDAN OLDU'
Bugün 33 düş yolcumuzun katline ferman çıkaranlar, cani IŞİD çetelerinin ipini oynatanlar hesap vermeyeceklerini sanıyor olabilirler, ama biz hesap sormaktan vazgeçmedikçe, Suruç katliamının vebalinden, ellerindeki kanın lanetinden kurtulamayacaklar. Halklar arasına düşmanlık, savaş, hiddet sınırları çekip, döşedikleri mayınlı alanlardan medet umanlar, şimdi de bildiklerinden şaşmıyor. Ama o sınırlara kafa tutanlar da başka bir tarih yazıyor. 33 düş yolcusu Suruç'ta, yani sınırda, sıfır noktasında tarihi yeniden yeniden başlatanlardan oldu. Başka bir yaşam isteyenler, 2015 20 Temmuz'dan beri, sadece katliamların; ölümlerin çetelesini tutmadı. Sınırsız düşlerin ve cesaretin açtığı yollardan ilerlemenin değerini, gücünü yeniden keşfetti.

33 ölümsüz canımız bugün de yol gösteriyor bizlere. Ailelerinin, yoldaşlarının; Kürt ve Türk halklarının, emeğin, özgürlüğün, gençliğin bağrında yolculuklarını sürdürüyorlar. Anılarını ve mücadelelerini en derinden ve bitmeyen bir özlemle selamlıyorum. Sizlerin de fiziken yanınızda değilim belki. Ama biz siyasi tutsaklar da sesimizi sloganlarımızı göndereceğiz duvarların ötesine. Mekânlarımız ayrı olsa da aynı ruhta ve seste buluşacağız. Çok çok yaşasın sesiniz ve direnciniz. Sevgilerimle…"

EROL: SİZ ÖLÜMSÜZSÜNÜZ
Suruç katliamında katledilen Evrim Deniz Erol'un mezarı başında yaptığı konuşma nedeniyle tutsak edilen annesi Besra Erol'un mesajı şu şekilde:

"Evrim'im, güzelim, kara gözlüm, selvi boylum, güler yüzlüm; sana ve 33 yoldaşına, tüm Kürdistan şehitlerine ne desem az gelir. Aklım yetmiyor. Ağzım dilim dönmüyor, kalemim yazmıyor, çünkü anaların yüreğinde dert o kadar çok ki bir iki kelam gelmiyor dile. Hepinizin emeğinin önünde eğiliyorum. Size söz veriyorum ki damarımda bir damla kan oldukça ve elimden ne gelirse sizin mücadelenizi sürdüreceğim. Siz ölümsüzsünüz! Her daim biz anaların yüreğinde yaşıyorsunuz.

"Evrim'im, seni gördüğüm zaman gözlerim sabah yıldızı gibi ışırdı; seni gördüğüm zaman, kışın soğuğunda donan bir insanın üzerine birden yaz güneşi düşünce ısınması gibi ben de seni görünce ısınıyordum; ve senin o güleç yüzünü gördüğüm zaman, sen saz ve gitar çalıp söylediğinde tıpkı ayın ondördü gibi yüzün gözün beni aydınlatırdı. Ve yüzünün bu aydınlığıyla ne kadar derdim kederim vardıysa hepsi uçup giderdi.

'KARANLIK GÜÇLER SENİ BANA ÇOK GÖRDÜLER'
"Fakat karanlık güçler seni bana çok gördüler. Rengini benim rengimden, yüreğini yüreğimden kopardılar ve ciğerimden bir parçayı yok ettiler. Kaç 20 Temmuz gelse de, yüreğim ateş üzerindeki kazan gibi kaynıyor. Belki seni bana getirirler diyorum ama getirmiyorlar. Bahar yeli, estiğinde senin göğsündeki çiçek kokusunu getiriyor burnuma. Yağmur geldiğinde gözlerimi kapatıyorum, yağmurun kokusunu çekiyorum içime, senin gözlerini örten toprağın kokusu geliyor ondan…

"İnsanlıktan nasibini almamış karanlık güçler beni senin mezarına, toprağına ve göğsündeki çiçeklere hasret koydular. 20 Temmuz geldiğinde haykırmak istiyorum ama yapamıyorum. Ağlamak istiyorum ama yapamıyorum. Tıpkı derin ve karanlık bir çukurda kolu kanadı kırılmış bir kuşun uçamaması gibi. Uçmaya çalışıyor ama uçamıyor, ben de aynen öyleyim.

'YOLUNUZ YOLUMUZU AYDINLATIYOR'
"Evrim'im, 20 Temmuz olduğunda senin mezarına gelirdim. Mezarındaki çiçekleri sulardım. Ellerimi koyardım gözlerini örten toprağa. Saatlerce sana olan biteni anlatırdım. Nefesim açılırdı, eve gider üç gün yemek yemezdim. Sadece su içerdim. Senin kokunla doyardım. Karanlık güçler onu da bana çok gördüler. 57 yaşımda beni zindana attılar. Ama biz analar daha güçlü kuvvetli oluyoruz. Çünkü biz güçlü analarız. Başımız dik, vicdanımız rahat. Hiç yorulmayız, hiç bir zaman ölmeyiz. Kürt anaları çok dertli ve kederlidir. Ve ben de o analardan biriyim. Hiç bir zaman sizi unutmam. Siz ölümsüzsünüz. Her daim yüreğimde yaşıyorsunuz. Yolunuz yolumuzu aydınlatıyor."

GÜRBÜZ: MÜCADELENİN HER DÖNEMİNDE ÖN SIRADAYDILAR
Suruç Aileleri İnisiyatifi adına basın açıklamasını Ezgi Gürbüz okudu. 33 düş yolcusunun düşlerindeki dünyayı kurmak için mücadelenin her döneminde ön sıraya geçtiğini ifade eden Gürbüz, "Hakkâri'de kurulan gençlik köprüsünde alın terleri vardı. Kürecik'e kurulmak istenen ABD üssüne karşı yapılan yürüyüşün öncüsü oldular. Tuzla'da yapılan tersane grevlerindeydiler.  Gezi direnişinde onurlarına sahip çıkmak için yine en öndelerdi" ifadelerini kullandı.

Yüzlerce insanın birlikte savunduk, birlikte inşa edeceğiz inancıyla Temmuz sıcağında yola düştüğünü ifade eden Gürbüz, şöyle devam etti: "Çocuklarının düşlerinin peşinden giden Bahar anne, İsmet baba, Cemil abi ve Erdal. Bilmediği topraklara cebinde parası olmadan yola çıkıp, orada yoldaşlarımız var diyen Vatan ve Alper. Evrim, Serhat ve Medali aynı kentte doğup büyüdüler, birbirlerinden habersiz aynı yolların tozlarını soludular. Nartan, Ferdane ve Okan... Çerkes ve Arap halklarının sesi ve soluğuyla halkların kardeşliği için yola çıkanlardan. Emrullah ve Murat, birbirlerini tamamlayan dost ve yoldaştılar. Aynı kentten yola düştüler Osman ve Kasım Suruçluydular... Düşlerindeki sınırsız dünyayı yanı başlarındaki halk ile buluşturmak için yola çıktılar. Maaşını öğrencileriyle paylaşan Süleyman öğretmen ve ailesinden aldığı harçlıkla göçmen çocuklara kıyafet alan Uğur. Çok sevdikleri çocuklarla buluşmak için yola çıkanlardan. Nuray ve Nazlı; iki üniversiteli genç kadın, kendilerini var edebilecek bir yolculuğa çıktılar. Aydan, Alican, Mert ve Koray, Karadenizli kimlikleriyle Kürt halkının derdine ortak olmak ve Karadeniz'in alnındaki kara lekeyi silmek için yola çıktılar. Cebrail, Yunus Emre ve Çağdaş; her durumda yaşamlarını yeniden inşa etme gücüyle doluydular ve bu güçle yıkılmış bir kenti yeniden inşa etmek için yola düştüler. Büşra, Duygu, Ezgi, Ece ve Polen; sade ancak sıradan değillerdi. Erkek egemen toplumun dayatmalarına karşı isyanı ve gülmeyi seçtiler. Aklımızda yola çıkarken yüzlerindeki gülümseme kaldı. Ve Veysel... Doğum gününün heyecanını yeniden inşa kampanyasının heyecanıyla birleştirerek yola çıktı."

'DÜŞLERİNİ YARIM BIRAKMAYACAĞIZ'
9 yıldır 33 düş yolcusunun umutlarının takipçisi olduklarını ifade eden Gürbüz, "Bu gün burada onların huzurunda bir kez daha söz veriyoruz. Düşlerini yarım bırakmayacağız. Aradan geçen 9 yılda onlar için yürüttüğümüz adalet mücadelesi bize güç verdi. Benken biz olduğumuz, onların yoldaşlarıyla çoğaldığımız 9 yıl. İsimlerini birer meşale gibi taşıyıp adalet mücadelesi yürütenleri gördükçe daha da onurlandık. Başta bu meydan olmak üzere mezar başlarında yaptığımız anmalarda, mahkeme salonlarında ve yaptığımız etkinliklerde bizi yalnız bırakmadılar. Herkes için adalet diyerek başlattığımız adalet mücadelesinde tanıştığımız, birlikte daha büyük bir aile olduğumuz dostlarımız, bugün bulundukları her yerde 33 düş yolcumuzu anıyorlar" dedi.

'ADALET MÜCADELEMİZİ BİRLEŞTİRELİM'
Uğradığı adaletsizliklere karşı mücadele veren herkese seslenen Gürbüz, "9 yılda birlikte büyüttüğümüz bu adalet mücadelesini; daha yukarılara taşıyalım. Deneyimlerimizi ve gücümüzü birleştirelim. Adaletsizliğin olmadığı bir dünyayı yeniden kurmak için birlikte mücadele edelim" ifadelerini kullandı.

Suruç için adalet mücadelesi yürütürken Şennur Ünlü ve Hacı Şerif Akhamur'un da anıldığı oturma, 33 düş yolcusunun isimleri sayılarak, "Yaşıyor" denmesiyle son buldu.

Eylem boyunca, "Suruç için adalet, herkes için adalet", "Suruç'u unutma, unutturma", "Suruç şehitleri ölümsüzdür" sloganları atıldı.