6 Ekim 2024 Pazar

TTB: Yoksulluk salgının yıkıcı etkisini artırıyor

TTB, pandeminin 18 ayını değerlendirdi, Covid-19 aşısında günlük aşılama oranındaki azalmanın kaygı verici olduğuna dikkat çekti. Salgının sınıfsal karakterine de değinilen açıklamada, yoksulluk ve yoksunluğun pandeminin yıkıcı etkisini artırdığına işaret edildi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB), 18 ayın ardından pandeminin neresindeyiz sorusuna yanıt vermek için basın toplantısı düzenledi. Ankara'da bulunan TTB Genel Merkez binasında yapılan basın toplantısında konuşan TTB Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Sağlık Bakanlığı'na, 18 aylık salgın verilerini paylaşma çağrısında bulundu.

TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Esin Davutoğlu Şenol da, salgının sınıfsal niteliğine dikkat çekti, "Bu salgında sınıfsal niteliği de gözeten bütüncül bir bakışı iktidarların kendilerine gündem edinmeyeceğini görmek gerekir. Bu bütüncül bakışı birlikte talep etmek, iktidarlara yükümlülüklerini hatırlatarak bu salgının sömürüyü derinleştiren ve yeni salgınları körükleyen varlığına dur demek hepimizin sorumluluğudur" dedi.

Salgına tek tek ülkeler düzeyinde yanıt üretmenin yanlış olduğuna işaret eden Şenol, kontrol altına alınmayan virüsün evrim geçirerek bulaşıklık düzeyini arttırdığı, daha çok kişiyi hastalandırma potansiyeli taşıdığına dikkat çekti.

SORUMLULUK HALKA YIKILIYOR
Sağlık Bakanlığı'nın sorumluluğu halka yıkma eğiliminden vazgeçmesi ve kendi sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini vurgulayan Şenol, "Toplumsal hareketlilik değerlendirmesinde fabrikalarda, ulaşımda, yurtlarda yaşanan maruz kaldığımız riskli ortamları ortadan kaldırmak iktidarın sorumluluğudur. İktidar işçi, işsiz, esnaf için hiçbir sosyal-ekonomik çalışma ve hazırlık yapmadan, tedbirler almadan bilimsel altyapısı olmayan kapanma ve açılma süreçlerine girmiş topluma daha da fazla zarar vermiştir. Aynı iktidar 1,5 yıl yüz yüze yapılmayan eğitim ile bir neslin eğitim hakkını elinden almış bunun getirdiği sosyal, kültürel, psikolojik ve gelişimsel sorunlarla toplumu baş başa bırakmıştır" diye konuştu.

Az sayıda verinin belirsiz tanımlarla, tutarsız ve bilim dışı değişimlerle sosyal medya üzerinden duyurulduğunu hatırlatan Şenol, salgına dair verilerin açık, şeffaf bir şekilde halka ve ilgililere sunulmamasını eleştirdi, bu durumun yarattığı risklere işaret etti.

'TÜRKİYE'DE TEDAVİDE ETKİSİZ İLAÇLAR KULLANILIYOR'
Şenol, Covid-19 tedavisinde kullanılan ilacın uluslararası literatürde etkisiz olduğu belirtilmesine rağmen kullanımına uzun süre devam edilmesinin, herhangi bir açıklama yapılmadan ani bir kararla tedavi şemasından çıkarılmasının süreç yönetiminin nasıl yürütüldüğünü gösterdiğini söyledi. Bir başka ilacın da tedavide etkisiz olduğu belirtilmesine rağmen halen kullanılıyor olmasının açıklanmaya muhtaç bir durum oluşturduğunu kaydetti.

Şenol, maske kalitesi ve temini bakımından yaşanan sorunlara da işaret etti, aşılamadaki düşüşe değindi. Aşılama sürecinde son durumu da paylaşan Şenol, şunları dile getirdi: "Ülkemizde halihazırda iki farklı Covid-19 aşısına erişilebilmektedir. Sağlık Bakanlığı verilerine göre uygulanan toplam aşı miktarı 110 milyon dozu aşmıştır. Gerek ilk doz gerekse ikinci doz, gerek tanımlanmış gruplarda takviye doz için günlük aşılanma oranlarındaki azalma kaygı vericidir. Aşı takvimi tamamlanmış nüfus yüzdemizin, istenilen seviyeden uzak olduğunu biliyoruz. Delta varyantı koşullarında aşı takvimini tamamlamış nüfus oranının en az yüzde 85 olması gerektiği öngörülmektedir. Ülke içinde de uluslararası alanda da hepimizin korunmadığı koşullarda hiçbirimiz güvende olamayız."

Etkin olmayan salgın kontrolü nedeniyle önlenmeyen ölümlerin yaşam hakkı ihlali ve sosyal cinayet olduğunu söyleyen Şenol, salgının sınıfsal karakterine dikkat çekti: "Yoksulluk ve yoksunluk pandeminin yakıcılığını, yıkımını artıran sosyal, ekonomik, politik değişkenlerdir. Şiddetin bir politik enstrüman olarak tercihi hayatın her alanında olduğu gibi sağlık alanında da şiddeti de beslemiştir. Bu koşullarda Covid-19, başta sağlık çalışanları olmak üzere, bir dizi sektör alan ve çalışma koşulları bakımından halen meslek hastalığı olarak tanımlanmamıştır."