22 Eylül 2024 Pazar

Yeter: HBDH Türkiye ve Kürdistan devrimi için stratejik ittifaktır

Marksist Teori yazarı Yeter, HBDH'nin Türkiye '71 devrimci hareketi ve Kürt özgürlük hareketinin deneyimlerinin üzerine kurulduğunu belirtti. HBDH'nin sosyalşovenizme ve şovenizme karşı mücadelede önemli görevler üstlendiğine dikkat çeken Yeter, emekçi sol hareket içinde gelişen parlamentarizme ve legalizme karşı mücadelede panzehir olduğunu vurguladı. Seçimler sonrası devrim-karşıdevrim arasındaki savaşın sertleşeceğini kaydeden Yeter, gelişecek toplumsal mücadeleye önderlik etme görevlerine işaret etti.

Marksist Teori Dergisi yazarlarından Hüseyin Yeter, Özgür TV'de yayımlanan Özgür Yorum programında Serpil Arslan'ın sorularını yanıtladı. Hüseyin Yeter, 8'inci yılını geride bırakan Halkların Birleşik Devrim Hareketi'nin (HDBH) kurulduğu dönem koşulları, üstlendiği rol ve güncel görevlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

HBDH hangi koşullarda doğdu, nasıl bir ihtiyacın ürünüydü?
Öncelikle HBDH'nin kuruluşunda emeği olan, mücadele yürüten ve ölümsüzlüğe uğurladığımız Delal Amed, Sinan Dersim, Bayram Namaz, Hüseyin Ayçiçek, Ulaş Adalı, Yılmaz Kes, Atakan Mahir ve onlarca devrimciyi saygıyla anıyorum. Onların mücadelesinin takipçisi olacağız.

Türkiye ve Kürdistan coğrafyasında halklarımız, işçi sınıfı, kadınlar, gençler için siyasi özgürlük baş talep. Bu mücadelenin bir tarihi vardı. Bu mücadelede stratejik ittifak içinde olan sınıflar ve siyasi güçlerin olması gerekirdi. Tarihin çeşitli dönemlerinde eylem birlikleri, ittifaklar, kısa ya da görece uzun süren mücadeleler yürütüldü. Ama kurumsallaşma, genişleme, büyüme anlamında maddileşmesi bakımından süreklilik arz etmedi.

12 Mart 2016 yılında Medya Savunma Alanlarında (MSA) ve İstanbul Gazi Mahallesinde birleşik devrim hareketinin kuruluşu ilan edildi. Medya Savunma Alanlarında gerilla mücadelesinin, antisömürgeci mücadelenin mesajını veriyordu. Gazi'de işçi ve emekçilerin, Alevi halkının, ezilenlerin ayaklanma, milis ve yine hem Kürdistan'da ve Türkiye'de serhildan mücadelesinin mesajı söz konusuydu.

HBDH STRATEJİK İTTİFAK İÇİN ATILAN SOMUT BİR ADIMDI
Burada silahlı mücadele ve illegal örgütlenme temelinde devrimci bir çizgide bir araya gelen birleşik devrim güçleri ve birleşenlerinin, tarihe ve siyasal mücadeleye karşı görevlerini yerine getirmesi mesajı verildi. Bu tarihsel günde -12 Mart 1970 darbesinin 45. yıldönümü, 12 Mart 1995 Gazi ayaklanmasının 21. yıldönümü ve 12 Mart Qamişlo katliamının 12. yıldönümü için- verilen bir mesajdı. Devrim, özgürlük ve sosyalizm mücadelesinde önderlik göreviyle yüz yüze olduklarını belirttiler. Faşizmi yıkma ve özgürlüğü kazanma temelinde yürüyeceklerini söylediler. Bu ittifak tarihsel ve stratejik bir ittifaktı. Bir cepheleşme hareketiydi. En başta Türkiye devrimci hareketi ile Kürt özgürlük hareketi arasında stratejik ittifakın gerçekleşmesi için atılan somut bir adımdı. Sözün ötesinde somut bir hal almıştı.

DEVRİMCİLERİN TARİHE KARŞI SORUMLULUKLARINI YERİNE GETİRME ADIMIDIR
Hangi koşullarda doğduğu bölümüne geldiğimizde; 90'lı yıllardaki sömürgeci faşist rejim, Kürt özgürlük hareketi ve devrimci harekete dönük tasfiyeci saldırılarını bir kenara bırakırsak; özellikle 2000'li yıllarda ölüm orucu sürecinde hapishanelerde devrimci öncülere, önderlere, kadrolara yönelik bir imha saldırısı sürdürüldü. Yine Kürt özgürlük hareketine dönük çöktürme planı ve politikaları gündemdeydi. En son 2015 yılında Suruç Katliamı'yla başlayan saldırılar söz konusuydu. İşte bütün bu gelişmeler devrimci-yurtsever harekete sorumluluk yükledi ve tarihe, siyasete karşı görevlerini yerine getirmek bakımından HBDH'nin kuruluşunu ilan ettiler.

'71 DEVRİMCİ HAREKETİ VE KÖH'NİN DENEYİMLERİNİN ÜZERİNE YÜKSELDİ
Tabi ki bunun nesnel koşulları da vardı. İlki Türkiye ve Kürdistan'da iktisadi, siyasi, toplumsal alanda gelişim dinamikleri, özgürlük talepleri yükseliyordu. Kürt ulusunun ve işçi sınıfının özgürlük mücadelesinde devrimci hareket, partiler, gruplar birleşik bir mücadele yürütmek durumundaydı.

Türkiye devrimci hareketi '71 yılından bu yana hapishaneler başta gelmek üzere sınıf mücadelesinin çeşitli alanlarında büyük zaferler, başarılar ve aynı zamanda geriye düşüşler yaşamış tarihsel bir geleneğe sahipti. 

Yine 40 yıldır Kürt özgürlük hareketinin özgün olarak yaratmış olduğu deneyimler söz konusuydu. HBDH bu iki deneyime dayanarak kendini var etti. Orada bir gelişme gösterdi.

Birleşik devrim stratejisini şu boyutuyla da düşünebiliriz. Emperyalist küreselleşme koşullarında bölgesel devrim zemini gelişti. Devrimlere karşı, karşıdevrimin birleşik bir saldırıya geçtiğini görmekteyiz. Örneğin Rojava'ya dönük saldırıda bütün emperyalistler, ABD, Rusya, sömürgeci devletler bir araya gelebiliyor. Dolayısıyla bir ülkenin sınırları içindeki devrimci yükselişin düşmanı sadece o sınırlar içindeki karşıdevrimci egemen sınıflar değil, bunun uluslararası boyutları olduğunu da görmekteyiz. Hele hele Kürt özgürlük mücadelesi bakımından bu çok daha fazla geçerli. Çünkü Kürt sorunu başından itibaren uluslararası bir sorun olmanın işaretlerini taşıyordu. Örneğin Kürdistan'ın dört parçaya bölünmesi. Ve uluslararası komploya karşı son yıllarda uluslararası bir mücadeleye dönüşmesi bunu gösteriyor. Diğer taraftan da ideolojik bir boyutu da söz konusu.

Kürt özgürlük hareketi Kürdistan'da bir devrimsel süreç yarattı. Bu devrimsel süreç emekçi solda ve antiemperyalist, antifaşist güçlerde farklılaşma açığa çıkardı. Dolayısıyla şovenizme ve sosyalşovenizme karşı mücadelede böyle bir birleşik platforma ihtiyaç vardı. Yine siyasal anlamda verdiği mesaj söz konusuydu. Bu nasıl bir şey: Kürt özgürlük talebi, Kürt sorununun çözümü, siyasal özgürlüğü elde etmenin kilidi haline geldi. Dolayısıyla bu soruna arkamızı dönmek, ele almamak, mümkün değildi.

BİRLEŞİK MÜCADELE YABANCILAŞMANIN KIRILMASINI SAĞLADI
'80 öncesinde bazı ittifak politikaları izlendi. '82 de Beka'da antifaşist mücadele birliği deneyimi söz konusuydu. Eylem birlikleri yapılmaktaydı. Toplamda şunu diyebiliriz. Devrimci hareketin dağınık ve parçalı olması, aynı zamanda etkisiz olmasını, sınıflar mücadelesinde odak, etkili bir mücadele geliştirmesi noktasında bazı dezavantajlar oluşturuyordu. Yine MSA'nda Rojava Devriminde de görüldü ki, birbirine dokunma, devrimci örgütler ve partiler arasında yoldaşlaşmayı, birbiriyle etkileşim yaratmayı da gündeme getirebildi. Örneğin demokratik cephede HDK ve HDP'de bunu görebildik. Devrimci partilerin bir araya gelmesi, sokakta eylemde buluşması, bazı önyargıların ya da kendi dışında görme gibi devrimci yabancılaşmanın kırılmasını da gündeme getirebildi. 

HBDH EMEKÇİ SOLDAKİ PARLAMENTARİST EĞİLİMLERE PANZEHİR OLDU

HBDH ve KBDH'nin kurulduğundan bu yana başarıları ve yetmezlikleri nelerdi? Geride kalan yılları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Birleşik devrimci hareketi ve birleşik devrimci önderlik kavramları ekseninde duruma baktığımızda şunu söyleyebiliriz. 8 yılda MSA'da ve Gazi'de ilan edilen HBDH'nin kuruluş mayası tuttu. Bunu eylemiyle, örgütlenmesiyle ve sınıf mücadelesindeki yeriyle kanıtladı. Birleşik mücadele bilinci ve iradesi gelişti. Birleşik devrimci hareket bilinci oluştu ve sahiplenme gelişti. Ama geldiğimiz koşullarda bu yeterince maddileşemedi. Bileşeni güçlerin hem sınıf mücadelesinde, siyasal mücadelede maddi bir güç olarak ortaya çıkması bakımından hem de bu bilincin ve iradenin büyümesi, gelişmesi ve genişlemesi bakımından bazı zayıflıklara ve yetmezliklere işaret etmek lazım.

HBDH'nin kahraman gerillaları ve milislerinin yüzlerce eylemi oldu. MSA'da sömürgeci faşist rejime verdirdiği kayıplar, orada elde ettiği zaferler, gerilla mücadelesinin Ankara, Bursa, Adana ve Mersin'deki devrimci eylemleri gibi. Yine Türkiye ve Kürdistan'da fiili meşru mücadele çizgisinde, illegal mücadeleye dayalı olarak milis eylemleri gelişti. 2020 yılında 65 eyleme imza attıklarını görüyoruz. 2021 yılında 123 milis eylemini görüyoruz. Dolayısıyla düşmanın askeri, lojistik, ekonomik alanlarına yönelik sabotajlarla eylemlerini büyütmeye çalıştı. Onun temel sloganı "Faşizmi yıkacağız özgürlüğü kazanacağız" kampanyasıyla sürdü. Hem kırda hem de kentte birleşik devrim hareketinin sesini duyduk. Aynı zamanda Türkiye'de özellikle seçim eksenli, emekçi sol harekette gelişen parlamento eksenli eğilim karşısında da birleşik devrimci hareketi panzehir oldu. Yani şovenizme ve sosyalşovenizme karşı mücadelede de hem de legalist, parlamentarist eğilimlere karşı mücadelede devrimci bir çizgide ısrar etti. Üçüncü cephe mücadelesine önderlik etmeye çalıştı. Hem demokratik cephede, hem gençlik cephesinde, hem kadınlar ve işçiler cephesinde kendi maddileşme örneklerini, kurumlarını yaratmaya çalıştı. Bugün derinleşme ve genişleme süreci içinde de bu maya tutmuştur.

BİRLEŞİK DEVRİM MÜCADELESİ BİLİNCİ VE KURUMLARI GELİŞTİRİLMELİ

Önümüzdeki dönem yerel seçimler var. Faşist şeflik rejiminin başta devrimci öncülere olmak üzere devrimci partilere, Kürt ulusal özgürlük güçlerine, tüm toplum kesimlerine dönük saldırıları ortada. Bu saldırıların devam edeceği görülüyor. Bu koşullarda HBDH'nin önceliği ne olmalı?
HBDH'nin bir programı, mücadele perspektifi, politikası var. Bileşenleri eşitsizde olsa çeşitli biçimlerde bu politikaların maddileşmesi için mücadele ediyor. HBDH'nin bugün önemli temel görevlerinden birinin birleşik devrim mücadelesi bilinci ve onun kurumları, mücadele araçlarını geliştirmek, yetkinleştirmek olduğu gerçeğidir. Bu süreç içinde bazı bileşenlerinin HBDH'ye mesafeli, ilgisiz, isteksiz davrandığı emarelerini görmekteyiz. Önümüzdeki süreçte, sömürgeci faşist şeflik rejimine karşı mücadelede, bu mücadeleyi bu hatta, bu çizgide derinleştirmek, büyütmek görevimiz söz konusudur.

Yakın zamanda çok büyük bir güvenle belediye seçimlerini kazanacağını uman Erdoğan, Urfa'da yuhalandı. Ekonomik siyasal krizin sonuçlarını, işçi ve emekçilerin yaşamında yarattığı yıkımı görmekteyiz. Öyle ki faşist Erdoğan bir dönemin faili meçhul cinayetlerinin baş mimarlarından olan faşist Mehmet Ağar ile Elazığ'da bir araya geldi. Tescilli katilleri mahkemelerinde beraat ettirdiler. Buna Akşener'i de dahil etmek lazım. Önümüzdeki süreçte ekonomik krizin yüküne karşı işçi ve emekçilerin gelişecek olası ayaklanmalarını bastırmak bakımından da Kürdistan'daki bazı kazanımları tasfiye etmek anlamında da bir süreçle, devrimle-karşıdevrim arasındaki mücadelenin bir ihtiyacı olarak ortaya çıkaracağı görevlerle karşı karşıyayız.

SAVAŞ SEÇİMLERDEN SEÇİMLERDEN SONRA SERTLEŞECEK
Başlıca üç alanda HBDH'yi bekleyen görevler vardır. Bu görevlerden biri, seçimlerden sonra Garê'ye, Kürt özgürlük hareketine yönelik, Kürdistan'da büyük bedellerle kazanılmış mevzileri yok etmek için büyük bir işgalci kirli savaşın başlayacağını, bunun için hazırlık yapıldığını görmekteyiz. O halde birinci görevimiz; Kürdistan'daki bu kazanımları sahiplenmek, Kürt özgürlük hareketinin, PKK'nin gerilla mücadelesinin yanında yer alarak sömürgeci faşizmin saldırısını boşa çıkarmak. Onlara anladığı dilden yanıt vermek. Kürdistan'a göre cephe gerisi olan ikinci cephe diye tanımlayacağımız Batı'da, devrimci hareketin onları meşgul eden, rahatsız eden, geriye çekebilecek bir mücadele geliştirme görevi bulunmaktadır.

Öyle görünüyor ki, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nden sonra Newroz da hem Kürdistan'da hem Türkiye'de kitlesel olarak ortak kutlanacaktır. Bu konuda birleşik devrim güçleri, her iki eylemde de fiili meşru mücadele çizgisini, devrimci çizgiyi, sömürgeci savaşa, sömürgeciliğe karşı mücadeleyi gündemde tutmalı, kitlelere önderlik etme hazırlık süreci ve anda görevlerine odaklanmalı.

Yine önümüzde IMF politikaları gündemde. Bunun yaratacağı ekonomik yıkımlar olasıdır. Emeklilere öngörülen, öngörülmeyen artışlar vb. diğer toplumsal kesimlerde de yansımasını bulacaktır.