24 Eylül 2024 Salı

Altınörs: Êzîdî Soykırımına, IŞİD'e dair tek bir satır dahi yok dosyada

Kobanê davasında savunma yapan tutsak siyasetçi Alp Altınörs, 3 yıldır Kobanê'deki çocukların, kadınların haklarını savundukları için tutsak olduklarını belirtti. Dünyanın Êzidîlere yönelik katliamı soykırım olarak kabul ettiğini hatırlatan Altınörs, Türkiye'nin soykırımı kabul etmesi gerektiğini belirtti. Altınörs, o dönemde dünyada bulunan çeşitli demokratik kitle örgütü tarafından yapılan müdahale çağrılarını okuyarak, "Bizim için Filistin ne ise Şengal de öyledir. Gazze ne ise Kobanî de öyledir" dedi.

DAİŞ'in Kobanê'ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014 tarihinde birçok kentte başlayan eylemler gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 18'i tutuklu 108 siyasetçinin yargılandığı dava sürüyor. Kobanê davasının 35. duruşmasının ilk günü Sincan Kapalı Hapishane Kampüsünde bulunan Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

'KOBANÊ'DEKİ ÇOCUKLARIN YAŞAMINI SAVUNDUĞUMUZ İÇİN TUTUKLANDIK'
Duruşmada tutsak siyasetçi Alp Altınörs'ün savunma yaptı. IŞİD'in saldırılarına dikkat çeken ve buna karşı atılan bir tweet nedeniyle müebbetten yargılandığını belirten Altınörs, "Bu dava henüz bitmedi. Çünkü biz daha savunmamızı yapmadık. 3 yıllık tutukluluğumuz yaşamımızdan çok şey aldı. Beraat alacağımız dosyadan peşinen tutuklandık. Kobanî'deki çocukların, kadınların yaşamını savunduğumuz ve bunun için yaptığımız çağrı nedeniyle tutuklandık" dedi.

'TÜRKİYE ÊZİDÎLERE YÖNELİK KATLİAMI SOYKIRIM OLARAK TANIMALI'
"Bu, soykırıma dair bir davadır" diyerek, sözlerini sürdüren Altınörs, IŞİD'in Şengal'deki katliamlarına işaret etti. Bu katliamın tüm dünya halklarını etkilediğini, ardından IŞİD'in yönünü Kobanê'ye döndürdüğünü dile getiren Altınörs, aynı katliamın yaşanmaması için çağrıda bulunduklarını söyledi. Altınörs, şöyle devam etti: "Dosyada soykırıma ve IŞİD'e dair tek bir satır dahi yok. Bulmak mümkün değildir. Bu hususlar savcı tarafından örtbas edilmiştir. Êzidîlere yönelik katliam birçok ülke tarafından soykırım olarak nitelendirildi ve böyle kabul edildi. BM de soykırım olarak kabul etti. Türkiye de bunu soykırım olarak tanımalıdır."

'700 TÜRKMEN Şİİ OLDUĞU İÇİN KATLEDİLMİŞTİR'
Altınörs, "İster BM ve AB belgelerine isterse Diyanet İşleri Başkanlığının belge ve kitaplarına bakın; ortada bir soykırım suçu vardır. IŞİD'in özelliği bir soykırımcı örgüt olmasıdır. Sadece Musul'da estirdiği teröre baktığımızda; 700 Türkmen Şii olduğu için katledilmiştir. Müslüman olmayan bütün Hristiyanları öldürmek ile tehdit etmiştir. IŞİD militanları, şiddetten kaçan Hristiyanların evlerini yağmalamıştır. Musul'da IŞİD'i kabul etmeyen 13 imam katledilmiştir. IŞİD Telafer'de Şii Türkmenlere karşı katliam yapmıştır. Buradan kaçan 40-50 bin Şii Türkmen Şengal'e sığınmıştır. Türkmen kadınların kaçırılması, AKP'ye yakın olan bir dernek tarafından incelenmiştir. Telafer'in IŞİD'in kontrolüne geçmesi üzerine çok sayıda kişiyi katledilmesi raporlaştırılmıştır. IŞİD mezarlıkları da patlatmıştır" dedi.

'IŞİD SOYKIRIMI GİZLEMEYE GİRİŞMEMİŞTİR'
IŞİD'in Kobanê'ye yönelik saldırısı sırasında IŞİD'lilere, "Kürtlerin canı ve malı size helaldir" şeklinde mesajlar verildiğini dile getiren Altınörs, bu şartlar altında çağrı yaptıklarını ve bu çağrılarının da bu nedenle meşru olduğuna vurgu yaptı. Altınörs, "IŞİD soykırımı gizlemeye girişmemiştir. Neredeyse anı anına tüm dünyaya canlı izletilen bir soykırım yapılmıştır. Biz de HDP olarak bunu takip ediyorduk. IŞİD, Şengal'de sadece Êzidîleri katletmedi, önüne çıkan herkesi katletti. Bununla 'korku imparatorluğunu' kurmaya çalıştı. Bu katliam sadece bir başlangıç ve diğer bölgelere yönelik soykırımın habercisiydi. IŞİD'in Kobanî'ye yönelik saldırısı böylesi bir soykırımın ardından başlamıştı. 6 Ekim akşamında Murşitpınar kapısının IŞİD tarafından ele geçirilmesi üzerine endişeler artmıştır" ifadelerini kullandı.

'SÖZÜMÜZÜN ARKASINDA DURDUĞUMUZ İÇİN İKİ YILDIR TUTUKLUYUZ'
Mahkemenin verdiği öğle arasından sonra tekrardan söz alan Altınörs, IŞİD'in ortaya çıkması sonrasında yaptığı ve yapmayı planladığı katliamlar öncesinde ve sonrasında yüzlerce resmi ve sivil toplum kurumunun durdurulmasına dair çağrılar yaptığını anımsattı. Ancak kendilerinin yaptığı çağrı nedeniyle 2 Ekim 2020'de tutuklandıklarını ve bugün tutukluluk halinin yıl dönümü olduğunu ifade etti. Altınörs, "Sözümüzün arkasında durduğumuz için 3 yıldır tutukluyuz. HDP'nin 6 Ekim'de yaptığı çağrı ile buradaki çağrılar ile paralel olduğu ortadadır" dedi.

'BİZİM İÇİN FİLİSTİN NE İSE ŞENGAL DE ÖYLEDİR'
IŞİD'in Kobanê'ye yönelik saldırısı nedeniyle en az 100 bin Kürt kişinin kent ile tek sınırı olan Türkiye'ye kaçmak zorunda kaldığını ifade eden Altınörs, ilk başlarda köylerin işgal edildiğine ve çocuk ve kadınların öldürüldüğüne dair BM'nin o döneme dair raporlarına işaret etti. Altınörs, BM'nin bu rapor ve çağrıları ile uluslararası kamuoyu oluşturmaya çalıştığını kaydetti. "IŞİD ile mücadele; insanlık suçuna karşı mücadeledir" diyen, Altınörs, o dönemde dünyada bulunan çeşitli demokratik kitle örgütü tarafından yapılan müdahale çağrılarını okuyarak, "Bizim için Filistin ne ise Şengal de öyledir. Gazze ne ise Kobanî de öyledir" dedi.