4 Aralık 2024 Çarşamba

Atılım 30. yılını kutladı: Yeni zaferler getirsin

30. mücadele yılını İstanbul'da dostları ve yoldaşlarıyla kutlayan Atılım, 31. mücadele yılında devrim ve sosyalizm neferi olmayı sürdüreceğinin sözünü yineledi. 30 yıl önce büyük davanın sözcüsü bir kavganın öncüsü olma iddiasıyla yola çıktıklarını hatırlatan Atılım emekçileri, ölümsüz ve tutsak emekçilerinden aldıkları güçle mücadeleye devam edeceklerini söyledi. 

İstanbul'da çok sayıda kişi, "Şimdi Atılım zamanı" etkinliğinde buluştu. Atılım gazetesi 30. yılı etkinlikleri kapsamında, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Bağcılar ilçe örgütünde gelenekten, geleceğe Atılım'ı yükseltme çağrısı yapıldı. 30. yılını geride bırakan sosyalist basın Atılım, 31. mücadele yılına devrimci ve militan basın çizgisinden sapmadan; ezilenlerden yana haber yapma sözünü yineleyerek girdi. Atılım gazetesinin devrim ve sosyalizm mücadelesinin yılmaz savaşçısı olduğu kaydedilen gecede, zafere kadar mücadele edileceği belirtildi. 

Etkinliğin gerçekleştiği salona, "Gençlik partiye, partiyle zafere", "Yaşasın kadın devrimi", "Yaşasın halkların birleşik devrimi", "Devrim şehitleri ölümsüzdür, şehîd namırın", "Yaşasın devrim ve sosyalizm" pankartları ve Atılım'ın bayrakları asıldı. 

Etkinlikte sık sık, "Yaşasın devrim ve sosyalizm", "Devrim şehitleri ölümsüzdür", "Devrimci tutsaklar onurumuzdur", "Parti, Atılım, Zafer", "Şehitler yaşıyor, komünistler savaşıyor", "30. yılında umut dimdik ayakta" sloganları atıldı. 

ÇOK SAYIDA KİŞİ ETKİNLİKTE YER ALDI
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekilleri Çiçek Otlu, Cengiz Çiçek ve Celal Fırat, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkanları Deniz Aktaş ve Murat Çepni, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Genel Sözcüsü Tanya Kara, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Limter-İş Genel Başkanı Kanber Saygılı, BEKSAV Eşbaşkanları Canan Kaplan ve Ahmet Uçar, Mücadele Birliği, Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, ÖHD İstanbul Şubesi, Sosyalist Gençlik Dernekleri (SGDF), Polen Ekoloji Kolektifi, Devrimci Parti, ESAS-DER, KÖZ, SYKP, DEM Parti Sultangazi ilçe örgütü, direnen As Plastik ve LCW işçileri başta olmak üzere çok sayıda kişi katıldı. 

ÖLÜMSÜZLERİN VE TUTSAKLARIN AİLELERİ YALNIZ BIRAKMADI
Ölümsüzlerin ve tutsakların aileleri de geceye katıldı. Kilis şehitleri, İrfan Çelik, İrfan Gerçek, Mahir Arpaçay, Hüseyin Kayacı, Zeki Gürbüz başta olmak üzere şehit aileleri ile devrimci tutsaklar Deniz Tepeli, Birgül Mızrak, Genco Demir, Ekin Savur'un ailesi katıldı. 

'DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR'
Etkinlik, devrim ve sosyalizm mücadelesine can suyu olan ölümsüzler anısına saygı duruşuyla başladı. Saygı duruşu sırasında hep bir ağızdan Adnan Yücel'in "Biz Kazanacağız" şiiri okundu. Saygı duruşu, "Devrim şehitleri ölümsüzdür" sloganıyla sona erdi. 

GÜRBÜZ: ETKİNLİĞİMİZ CHP'NİN YASAKÇI ZİHNİYETİNE TAKILDI
Atılım gazetesi adına Nadiye Gürbüz söz aldı. Atılım'ın 30. yıl etkinliğinde yasakları kırarak, engelleri aşarak etkinliğe katılanları selamlayan Gürbüz, "Bu etkinliği yapacağımız Şişli Belediyesi Cemil Candaş Konferans Salonunda gecemize birkaç hafta kala CHP'li belediye tarafından apartopar tadilata sokuldu. Tadilat kararının Esenyurt Belediyesine yönelik kayyum saldırısının hemen ardından alınmasının tesadüfi olmadığını biliyoruz. Sadece bizim gecemiz değil çok sayıda Kürt sanatçının konserleri de bu kararla CHP'nin yasakçı zihniyetine takılmış oldu. Ama ne burjuva sol CHP'nin ne de AKP-MHP faşist iktidarının yasakları, engellemeleri, saldırıları 30. yılımızı kutlamamızı engelleyemedi, engelleyemez" dedi. 

Büyük bir kavganın ürünü, büyük bir davanın sözcüsü Atılım'ın 30. mücadele yılını geride bıraktıklarının altını çizen Gürbüz; Mustafa Suphilerden, Paramazlardan, Mahir, Deniz, İbo, Mazlumlardan devraldıkları devrim ve sosyalizm kavgasını, büyük önderler Marx, Engels, Lenin, Clara, Rosaların teorik, ideolojik birikimlerini arkalayarak ve daha da geliştirerek, derinleştirerek ilerlettiklerini dile getirdi. Gürbüz, "Devrimci ve sosyalist amaçları, devrimci ölümsüzlerimizin ideallerini her zaman yüksekte tutan, en ağır koşullarda bile devrimci amaçlara ve ideallere sıkıca bağlı kalan Atılım geleneğinin bugün 30. mücadele yılını kutluyoruz. Türkiye ve Kürdistan'da, Ortadoğu ve Avrupa'da sürdüğümüz mücadelede çizgi sürekliliği, teorik ve siyasi gelişim, örgütsel sürekliliği diri tutarak, kendimizi yenileme ve aşma becerisi gösterdik. İçerisinde bulunduğumuz her tarihsel süreçte teorik, programatik, stratejik konuları ve yaşadığımız örgütsel sorunları çözerek ilerlemeyi ilke edindik. Bu süreçlerde krizler de yaşadık. Ama bunları devrimci özeleştiri ve kolektivizmle aşarak ilerledik, işçi sınıfının mücadelesini büyütme, kadın devrimi perspektifiyle kadın özgürlük mücadelesinin en önünde yürüme, devrime önderlik etme iddiamızı hiçbir zaman yitirmedik, bu iddiayı her zaman büyüttük. Yeniyi anlamak, hata ve eksikliklerimizden öğrenmek, kolektif ruhu yeniden ve yeniden kalıba dökerek güçlü araçlara dönüştürmek düsturumuz oldu" ifadelerini kullandı. 

'ÖZGÜRLÜK DÜŞLERİNİ GÜÇLENDİREN 30 YILLIK TARİH BU'
Ağır katliam saldırılarına uğradıklarını ve en kitlesel olan Suruç katliamını hatırlatan Gürbüz, "Mücadele tarihimiz boyunca 100'ü aşkın ölümsüzümüzün bize bıraktığı devrimci mirası omuzlayarak hesap sorma bilincimizi ve tutkumuzu bileyerek yolumuza devam ediyoruz. Burada Atılım'ın 30 yıllık mücadelesine büyük emekler vermiş, ölümsüzleşenlerimiz Bayram Namaz, Şenol Sağaltıcı, Sibel Bulut, Kerem Pehlivan, Zeynel Yeşil, Kutsiye Bozoklar, Erdem Sarıyer, Çağdaş Aydın, Erdem Koç, Özgür Tektaş'ı saygı ve minnetle anıyorum. Devrimciliği onlardan öğrenip, onların adımlarına basarak yürüyoruz. 30 yıllık varoluş ve mücadele tarihiyle test edilmiş bir yol yürüyüşü bu. Gruplar dünyasına karşı duruşun komünistlerin birliğiyle taçlandırıldığı bir tarih bu. Tam da 'sosyalizm öldü', 'elveda proletarya', 'tarihin sonu' naralarının atıldığı revizyonist Sovyetler Birliği ve Doğu Avrupa'nın dağıldığı bir süreçte, devrimci mücadele tarihine çok güçlü bir yanıttı aynı zamanda. Devrim ve sosyalizm umudunu büyüten, işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen, dili, kültürü, inancı yok sayılan halkların, bedeni, emeği sömürülen kadınların, yok sayılan LGBTİ+'ların, doğasına, yaşam alanlarına sahip çıkanların, gençlerin özgürlük düşlerini güçlendiren, onları nihai zafere, devrime taşıyacak iradenin 30 yıllık tarihi bu" diye konuştu.

'DEVRİMCİ, ENTERNASYONAL BİR DURUŞ SERGİLEDİK'
Bu 30 yıllık tarihin zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan işçi sınıfının önderliğinde devrime yürüyüşün kararlılığı olduğunu vurgulayan Gürbüz, şöyle devam etti: "Sömürgeciliğe, işgalciliğe karşı direnen Kürt ulusunun özgürlük düşünün sosyalist yurtseverlik çizgisiyle savunulduğu, Türk işçi ve emekçilerinin şovenizmin etkisinden kurtularak emekçi çözüm ve özgürlük mücadelesinin öznesi olmasını sağlayacak öncülük niteliği bu. Birleşik devrim, iki ülke-iki ulus (ve sayısız ulusal ve inanç toplulukların varlığı) gerçekliği ayağımızı bastığımız devrimci zeminimizdir. Başta Kürt ulusal özgürlük mücadelesi olmak üzere ulusal mücadelelerle sarsılmaz bir devrimci enternasyonalist duruş geliştirdik. Sosyalizm mücadelesinin yeni dönemine geçiş koşullarının gereğini anlama ve yanıt olma çizgisinde ilerledik. Marksizm leninizmin devrimci temelleri için devrimci kazanım ve değerlerinin hareket içerisinde etkinliği için mücadele ettik.

'POLİTİK FAALİYET AYIRT EDİCİ NOKTALARIMIZ OLDU'
"Siyasal mücadelenin sertleşen koşulları, burjuvazinin tasfiyeci faşist saldırganlığı zaman zaman öncü niteliğin korunması ve tahkimi görevlerini öne çıkarmıştır. Ama hiçbir zaman işçi sınıfı ve ezilenlerin devrimci mücadelesinin önderliğini üstlenme yönelim ve iddiamızı kaybetmedik. Bu doğrultuda 'kitlelerle birlikte politika' ve devrimci kitle faaliyetinin geliştirilmesi ile öncü tarzda konumlanış ve politik faaliyet ayırt edici noktalarımız oldu.

'İŞÇİLERİN GREV VE DİRENİŞ ALANLARINDAYDIK'
"İşçilerin grev ve direniş alanlarındaydık, lise, üniversite gençliğinin mücadelesinin içindeydik, kadınların şiddete, cins kırımına dönüşen kadın cinayetlerine, taciz ve tecavüz saldırısına karşı özgürlük mücadelesinin neferiydik, Alevi halkımızın demokratik mücadelesi, ekoloji mücadelesi, Kürt halkının ulusal özgürlük mücadelesi, Gazi, Gezi/Haziran ayaklanmaları, antiemperyalist, antifaşist, antisömürgeci mücadeleler, bütün bir mücadele tarihimizi resmediyor.  Birleşik mücadelenin öneminden hareket ederek emekçi sol harekete cepheleşme yeteneği kazandıracak devrimci yol arayışı, yöntem arayışı içerisinde içinde olduk, somut politikalar geliştirdik.

'ATILIM DEĞİŞİMİN VE İLERİYE DOĞRU ATILIMIN ADIDIR'
"Atılım değişimin ve ileriye doğru atılımın adıdır. Özellikle kadın özgürlük mücadelesi söz konusu olduğunda 30 yıllık tarihimiz büyük değişim, ileriye doğru atılımlar tarihidir. Kadın özgürlük mücadelesinde gelişen teorik ve pratik birikimimiz, sosyalizm deneyimlerine kadın özgürlük mücadelesi bağlamında var olan eleştirilerimizi derinleştirip, yeni sorular sormamızı, kendi sınırlarımızı ve düzeyimizi düşünsel ve pratik olarak sorgulayıp, aşmamızı sağladı. Kadın devrimi program ve stratejimiz, devrimci sosyalistlerin kadın örgütlenmesiyle devrimci önderliği çağın devrimci ihtiyaçlarına yanıt verecek tarzda yapılandırmasını sağladı. Cinsiyetçi toplum düzenine karşı mücadeleyi sadece erkek egemenliğine karşı mücadeleyle sınırlamıyoruz, heteroseksizme karşı mücadeleyi de içererek büyütüyoruz. 2014'te MGK'da alınan çöktürme planı kararının farklı biçimlerde uygulanmaya devam edildiği bir süreçteyiz. En küçük bir itirazın şiddetle, gözaltı, tutuklamalarla bastırılmaya çalışıldığı, her hak arama mücadelesine faşist rejimin zor aygıtlarıyla saldırıldığı, Kürt ulusuna yönelik özel savaş politikalarının sürdüğü, emekçi mahallelerin uyuşturucu ve çetelerle abluka altına alınmaya çalışıldığı, her gün en az 5 kadının katledildiği, çocuklara istismar saldırısının, çocuk katliamlarının yaşandığı, yenidoğan bebeklerin kapitalizmin kar hırsıyla donattığı sağlık merkezlerinde ölüme terk edildiği bir dönemin içindeyiz.

'EZİLENLER MÜCADELEYİ BÜYÜTÜYOR'
"Bütün bu saldırganlık karşısında işçiler, emekçiler, ezilen halklar, kadınlar, LGBTİ+'lar, gençler mücadele etmekten vazgeçmiyor. İşçiler grev ve direniş alanlarında ekonomik ve sendikal hakları için mücadeleyi büyütüyor. Kadınlar katliamlar karşısında isyan ediyor sokakları dolduruyor. Cins kırımına dönüşen kadın katliamlarına karşı özellikle Ayşenur ve İkbal'in vahşice katledilmesinin ardından liseli ve üniversiteli kadınların sokakları dolduran isyanına tanıklık ettik. Yaygın bir şekilde çok sayıda kentte 25 Kasım'da sokağa çıkan, ağırlığını liseli ve üniversiteli gençlerin oluşturduğu kadınlar ve LGBTİ+'lar yasakları tanımadı, hem kadın cinayetlerine, hem siyonist İsrail'in Filistin ve Lübnan haklarına yönelik soykırım saldırılarına, hem Rojava'ya yönelik işgal saldırılarına karşı sesini yükseltti. İmralı'da Kürt halk önderi sayın Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılmasına yönelik sürdürülen mücadele, devletin Öcalan'ı muhatap almasını sağladı. Bahçeli önce tokalaştı, sonra Meclis kürsüsünden beklenmedik açıklamalar yaptı. Açıklamalarında parlayan ifadelerinin aralarında ise Kürt ulusal mücadelesinin tasfiyesi amacının sürdüğünü vurgulamaktan imtina etmiyor. Özellikle Ortadoğu yaşanan gelişmeler, 3. dünya savaşı ihtimalinin güçlenmesi ve Kürt halkının direnişini, Rojava gerçekliğinin bu açıklamaların yapılmasında önemli bir yerde duruyor. Tam bu açıklamaların ortasında başlayan ve süren kayyum saldırıları da sistemin amacını ortaya koyuyor.

'31. MÜCADELE YILIMIZ YENİ ZAFERLER GETİRSİN'
"İşte biz de böylesi bir süreçte 30. mücadele yılımızı kutluyoruz. Tarihimiz boyunca yaptığımız gibi yeni yollar arayıp, yeni yollar açmaya çalışıyoruz. Bu sürecin risklerini görüyoruz ve yaşıyoruz. Ama bizim gözümüzü diktiğimiz sürecin olanaklarıdır. Suruç'ta Taksim Meydanını kuşatan gençliğin iradesine yaslanıyoruz. Kadınların sokakları, meydanları kuşatan isyanına yaslanıyoruz. Rojava devriminden güç alıyoruz. Filistin ve Lübnan halklarının soykırım saldırılarına rağmen kırılamayan iradesi ve intifadasından güç alıyoruz. Bugün dünden daha umutluyuz. Harekete geçen işçi sınıfı, emekçiler, ezilen ve sömürülen toplumsal kesimlerin kendiliğinden yürüyen mücadelelerine öncülük etme görevlerimizin farkındayız. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra işçi sınıfının, kadınların, Kürt ulusunun, Alevi halkının, LGBTİ+'ların, gençlerin sesi olmaya, onların sosyalizm yürüyüşünün öncüsü olma misyonumuzla yürüyeceğiz. 31. mücadele yılımız hepimize kutlu olsun, yeni zaferler getirsin."

'PARTİ, ATILIM, ZAFER'
Gürbüz'ün konuşmasının ardından Atılım gazetesinin 30 yıllık tarihini aktaran bir sinevizyon gösterimi yapıldı. Sinevizyon, "Parti, Atılım, zafer" sloganı, alkış ve zılgıtlarla karşılandı. 

ÇEPNİ: ATILIM'LA ÖĞRENDİM, ATILIM'LA KENDİME YÖN VERDİM
ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni, kısa bir konuşma yaptı. Katılanları selamlayan Çepni, Atılım okuru olduğunu dile getirdi. Atılım'ın 30. yılını kutlarken, birçok yoldaşıyla aynı duyguları hissettiğini söyleyen Çepni, "Ben de Atılım'la başladım, Atılım'la öğrendim, Atılım okulunda okudum.  Atılım'la kendime yön verdim. İlk günkü gibi ilk Atılım çıktığında, Atılım bayiye geldiğinde yaşadığım heyecanı bugün de yaşıyorum. Bu açıdan bu değerleri yaratan, bu tarihi yaratan başta Atılım emekçisi ölümsüz yoldaşlarımız olmak üzere tüm sosyalist basın emekçilerinin eline, yüreğine, devrimci duruşuna sağlık. Onlara, bir kez daha kucak dolusu teşekkür etmek istiyorum. Onların sayesinde, onların açtığı, ortaya koyduğu devrimci sosyalist perspektif sayesinde, bugün mücadeleyi geliştirmeyi tartışıyoruz" dedi. 

'ATILIM UMUT DİMDİK AYAKTA DEMEK'
Atılım ile ilgili söylenecek sözlerin yetersiz olduğunu belirten Çepni, "Atılım, sosyalist basın bizim hafızamız. Bu hafıza 30 yıllık bir tarih demek. Bu hafıza 30 yıllık, devrim ve sosyalizm mücadelesi demek. Barikatlar demek, zorluklar demek, başarılar demek, hüzünler demek, coşkular demek. Bu hafıza Kürt halkının, Alevilerin, işçilerin, emekçilerin, kadınların bir bütün özgürlük ve sosyalizm mücadelesi yürüten herkesin yarattıkları demek. Bugün hatırlamamız, öğrenmemiz, geleceğe yürümemiz gerekenler aynı zamanda. Atılım aynı zamanda bir pusula. Belki bugün en çok tartıştığımız meselelerden biri. Atılım, bu coğrafyada büyük bir davanın sözcüsü olarak ortaya çıktı. Bu öylesine bir durum değil, en karanlık anlarda, en zorlu anlarda yoldaşlarımızın yüzünü bile görmediğimiz, görüşemediğimiz anlarda Atılım'a bakrak yön bulmak demek. Atılım'a bakarak orta ve uzun vadeli hareket planları çıkarmak demek. Atılım'a bakarak devrim ve sosyalizm mücadelesinin, taktik ve stratejik gelişmelerine dahil olmak demek.  Atılım'a bakmak demek her şeyin karıştığı, pusulaların şaştığı, devrimci örgütlenmeye saldırıların gemi azıya aldığı zamanlarda, karamsarlığın, umutsuzluğun hakim kılınmaya anlarda umut demek, umut dimdik ayakta demek. Atılım bu anlamda pusula oldu, bundan sonra da olmaya devam edecek" dedi. 

SOSYALİST VE YURTSEVER BASINA SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI
Atılım'ın 30. yılını kutlarken yürütülen çalışmaları hatırlatan Çepni, 30 yıllık tarihi hatırlamakla kendilerini sınırlamadıklarını, yalnızca bir gazetenin 30. yılını kutlamadıklarını söyledi. Geleceği planlamayı tartıştıklarını ifade eden Çepni, "Bu tartışmada sosyalist basının, teorinin görüş açısının kritik olduğu bir dönemi tarif ediyoruz bugün her şeyin birbirine karıştığı bir dönemden geçiyoruz. Egemenler özellikle son 30 yıldır, sosyalizm bittiği söylemlerinin kabarttığı bir dönemden geçiyoruz. Tam da bu dönemde devrimci, sosyalist bir perspektife hiç olmadığı kadar ihtiyaç olduğu bir dönemdeyiz. Atılım bu mücadelenin her şeyi, yordamı;, bu mücadelenin sözü. Bu anlamda yalnızca bir gazetenin 30. yılını değil bir bütün devrim ve sosyalizm mücadelesinin geleceğini tartışıyoruz. Atılım'a sahip çıkmak gerektiğini söylerken bu arka plana bakıyoruz. En basit ifadeyle, bugünkü görevimiz 30. yılı kutlarken hepimizin bir Atılım muhabiri, dağıtımcısı, Atılım yazarı olarak kendisini örgütlemesi gerektiğini de söylemek gerekir. Sosyalist basın açısından da yurtsever basın açısından da böyle" diye çağrı yaptı. 

'30. YILIMIZDA ÖZNE OLMAYA İHTİYACIMIZ VAR
Dünyada yeni bir yol arandığını, işçiler, emekçiler ve ezilen halkların yeni bir yol açma arayışında olduğuna dikkat çeken Çepni, Rojava'dan Filistin'e tüm coğrafyanın, dünyanın büyük kaosla karşı karşıya olduğunu, doğanın bir kırımla karşı karşıya olduğunu, işçi ve emekçilerin geleceksizlikle karşı karşıya olduğunu belirtti. Musul'da yaşananlara işaret eden Çepin, "Egemenler bize nesne olmayı salık veriyor. Egemenlerin yürüttüğü bütün paylaşım mücadelelerinde ezilenlere biçilen rol, seyircilik ve nesne olmaktır. Bizim bugün özne olmaya ihtiyacımız var. Biz, 30. yılımızda özne olmak için yeniden örgütlenmeyle karşı karşıyayız" dedi. 

'KAZANACAĞIZ BAŞKA YOLU YOK'
Aynı zamanda yeni olanaklarla da karşı karşıya olduklarını söyleyen Çepni, Atılım'ın 30. yılında hem kendi coğrafyaları hem de dünya ezilenler açısından kendilerini özneleştirerek, mücadelenin tüm olanaklarını kullanarak örgütlenmek zorunda olduklarını söyledi. Çepni, şöyle devam etti: "Devrim ve sosyalizm mücadelesi son derece günceldir. Kazanmaya son derece yakınız. Şimdi Atılım zamanı derken bunu kast ediyoruz. Ya kazanacağız, ya kazanacağız. Başka yolumuz yok. 30 yılı yaratan yapıcı iradenin bize bugün söylediği tam olarak budur. Yaşasın devrim ve sosyalizm. Yaşasın örgütlü mücadelemiz. Hepinizi selamlıyorum."

YÜKSEKDAĞ: DAİMA DİK DURANLARA SELAM OLSUN
Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ tutsak olduğu Kandıra 1 Nolu F Tipi Hapishanesinden geceye mesaj gönderdi. Sevgi, direnç ve yoldaşça geceyi selamlayan Yüksekdağ, "Bugün gözüm sizlerin gözüyle bakıyor, sesim sizin sesinizde yankılanıyor ve ellerim ellerinizde inançla sıkılı bir yumruk, bir zafer işaretine dönüşüyor. Halayınıza karışıyorum aynı coşkuyla. Çünkü biz siyasi tutsaklar ruhen dört duvarın arasında değil, daima sizin aranızdayız. Bu önemli gecede Atılım ruhunu hiç yitirmeyenlere; emeğin, özgürlüğün, kadın devriminin yolundan hiç ayrılmayanlara selam olsun. Ölümsüzlerimizin anısı ve davası önünde başı daima dik duranlara selam olsun" dedi.

"Birlik, mücadele, zafer"le başlayan, "Parti, atılım, zafer" haykırışıyla ilerleyen dolu dizgin bir 30 yılı geride bıraktıkların söyleyen Yüksekdağ, şöyle devam etti: "Şimdi bu birikimle devrimin, sosyalizmin ve kadın insanlığın zaferi için ilerleyeceğiz. Hareketin, değişimin, devrimci olanın peşinde geçen zaman eskitmediği gibi gün gün yeniler bizi. Yenilenme enerjisi, umudu ve direnci daima diri tutanlara aittir. 30 yıl boyunca kendini tarihin dinamosu olmaya vakfetmiş ideolojik politik çizgi, bugün her zamankinden daha belirleyici bir misyon kuşanmıştır. Faşizmin en azgın saldırıları karşısında, tasfiye kuşatması altında zor olan başarılmış geleceğin kapısını açan 'tarihsel şimdi'ye gelinmiştir. Bugün Türkiye ve Kürdistan halklarına, işçi sınıfına, kadınlara, gençlere, LGBTİ+'lara doğaya karşı görev çıtasını yükseltme zamanıdır.

'DEVRİM VE SOSYALİZMİN GELECEK UFKUNA DA BÖYLE VARACAĞIZ'
"Çoğu zaman 'türkü söyler gibi' yükselmedi yapımız. Sayısız bedel kapısından geçerek ve zorlukları dayanıklılığımızla süzerek varlığımızı kazandık. 'Merdivenlerimizin çengelini yıldızlara asarak, ölümsüzlerimizin başlarına basarak' yukarıya doğru ilerleyen bir tarihin içindeyiz. Özgürlük imkanlarının fütursuzca işgal edildiği, toplumun çürümeye, atalete, özgüvensizliğe sürüklendiği bu karanlık zamanda, tek meşale çıkışı göstermeye yeter. Fabrikalarda, tarlalarda, yasak meydanlarda, sokaklarda ve kadınların, çocukların, gençlerin, ezilen ulus ve inançların soluğunu savunmakta, gözümüzün ferinde parlayan meşaleye güveneceğiz. Ve devrimci eylemin yaratıcılığına, dönüştürücülüğüne inançla çıkışı bulacağız. Yolları özgürleştiren bilincin ve hareketin kılavuzluğunda geldik bugüne. Özgürlüğün, devrim ve sosyalizmin gelecek ufkuna da böyle varacağız. Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Sonsuz özlemle ve sevinçle kalabalıklarda kavuşmak üzere."

ÇİÇEK: SOSYALİZMDE DAHA FAZLI ISRAR ETMELİYİZ
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek de Atılım'ın 30. yılını selamladı. Yeni Yaşam gazetesinin de dayanışmasını ileten Çiçek, "Tarihin sonu dediler, ama bizler tarih yapıcılarıyız. Bildiğimiz bir doğru var, tarihi her zaman ezilenler, emekçiler, yaşamı üretenler yapar. Bunun karşısında dizilenler asalaklardır. Halkın emekçilerin, hayatı üretenlerin üzerinde tepinmeye çalışanlardır. Bunu bilinçte ve teoride unutmadık" dedi. 

Atılım gazetesiyle bir anısını aktaran Çiçek, "Bizim için bir tarih, bir yaşanmışlık, bir gelenek. Gelenek bizim için geçmişte kalan değil, gelenek bizim için geçmiş, gün ve gelecek perspektiğinin daha doğru temelde, daha bilinçli bir şekilde yerli yerine oturtmak demek. Bu perspektifkten hareketle, hepimizin hatırlaması ve hatırlatması gereken, belki de en çok yoğunlaşmamız ve en fazla mücadele yürütmemiz gereken temel şey şu, öylesi bir dönemden geçiyoruz ki sadece hayatlarımız kuşatılmıyor belki de bize hayat verecek, can suyu olacak en temel şeye dönük saldırı var. İdeolojimize. Sadece ESP, sadece Türkiye sosyalist hareketi değil, Kürdistan özgürlük hareketine dönük kapsamlı bütün boyutları planlanmış bir ideolojik kuşatmayla karşı karşıyayız. Atılım'ın 30. yılında cinsiyetçiliğe, dinciliğe, milliyetçiliğe karşı sosyalizmde daha fazla ısrarı birbirimize hatırlatmak zorunayız. Başarının ve özgürlüğün yolu odur. Elbette bir özelliğimiz de sosyalizmde ısrar, insan olmakta ısrar sözünü elli yılı aşkın devrimci mücadelesinde rehber edinmiş, yaşasın devrim ve sosyalizm, yaşasın Atılım'ın 30. yılı" dedi. 

KOMÜNİST TUTSAKLAR: KAVGASINI AŞK EYLENLERE SELAM OLSUN
Çiçek'in konuşmasının ardından tutsakların mesajları okundu. Gebze Hapishanesinde tutulan komünist tutsak Birgül Mızrak, geceyi bir şiirle selamladı. Mızrak, ardından şunları söyledi: "Sevgili yol arkadaşlarım. Sizlerle aynı kavganın güzelliğinde buluşmanın onuruyla doluyum. Coşkunuzla ortak olmanın heyecanıyla yüreğim pırpır, nice sarp yerlerden geçtik buraya kadar. Ve daha da nice yolumuz var yürünecek. Gül güzeli yoldaşlarımızdan gülistanlar kurarak ilerliyoruz. Onlar burcu burcu her soluğumuzda. Ve onlarla yükselen bu yapıyı zaferle taçlandıracak her yüreğe bin selam. Kavgasını aşk eyleyenlere, yaratanlara, yaşatanlara selam olsun. Atılım'ı büyütelim, zafere yürüyelim. Sizi çok seviyorum." Elazığ 2 Nolu Hapishanesinden mesaj yollayan komünist tutsak İsmail Yılmaz, komünist yazar Kutsiye Bozoklar'ın "Bu yürek seninle bin zeybek oynar" şiirinin dizeleriyle Atılım'ın 30. yılın selamladı. 

KENANOĞLU: ATILIM, DEVRİM VE SOSYALİZMİN NEFERİDİR
Gece HDK Eş Sözcüsü Ali Kenanoğlu'nun konuşmasıyla devam etti. HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş'ın selamını ileten Kenanoğlu, kayyum darbesine ve buna karşı yürüttükleri mücadeleye işaret etti. "Bu sistem halkların iradesini, Kürtlerin, sosyalistlerin, solcuların, Alevilerin iradeisni bitirmeye, kırmaya çalışan, yok etmeye çalışan bir tekçi anlayışla varlığını sürdürmeye çalışıyor" diyen Kenanoğlu, bunun karşısında halkların büyük bir direnişi olduğunu vurguladı. Kayyumların Kürt coğrafyasında kendilerini binaya hapsettiğini, halkın arasına çıkamadığının, yaşamda olmadığının altını çizen Kenanoğlu, "Bizim seçilmiş eşbaşkanlarımız özgürce yürürken onlar kendi bulundukları alanı hapishaneye çevirmişler. Betonların arasında yaşam sürmeye çalışıyorlar. Bu manzarayı gördüğümüzde kimin mahkum, tutsak, özgür olduğunu çok daha net gördük. Haklı ve meşru olmanın doğrudan yana olmanın ne kadar önemli olduğunu görmüş olduk" dedi. 

Emekçi semti Gülsuyu'nda büyüdüğünü ve Atılım'ın fikriyatını yaratanları yakınen tanıdığını aktaran Kenanolu, "Bu 30 yıl anlatıldığı gibi sadece bir gazetenin tarihi değil bir mücadelenin tarihi. O tarih içinde her birinizin tanık olduğu çok değerli, çok kıymetli mücadele geçmişi söz konusu. Bugün çok farklı saldırılarla karşı karşıyayız Atılım'ı var eden fikriyat tespitini doğru yaparak, birleşik mücadeleyi önemseyip, demokrasi mücadelesinde, halklardan yana olanlarla birlikte,devrim ve sosyalizm mücadelesinde yerini almış durumda. Bu birleşik mücadeleyi büyüterek baskı ve zulme karşı birlikte direnerek kazanacağımızı ve mutlaka bizim kazanacağımızı biliyoruz. Atılım sadece bir gazete değildir, Atılım ezilenlerin sesi, devrim  ve sosyalizmin neferidir. Selam olsun Atılım'ı yaratanlara" ifadelerini kullandı. 

KOMÜNİST TUTSAKLAR: GÜZEL GÜNLER YAŞAYACAĞIMIZI BİLİYORUM
Ardından tutsakların mesajıyla etkinlik sürdü. Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinden komünist tutsak Dilek Tataş ise şu sözlerle Atılım'ın 30. kavga yılını selamladı: "Sizi çok seviyorum. Belki yan yana değiliz ama yüreklerimiz yan yana. 30 yıl dile kolay ama yüreğe kolay değil. Bu tarihi süreçten geçerken tüm yoldaşlarla yürek yüreğe olduğumuzu biliyorum. Israr ve inatla daha fazla inanıp mutlaka güzel günleri yaşayacağımız biliyorum, sonsuz inanıyorum." Komünist tutsak Özenç Özyürek, Silivri Hapishanesinden Nazım Hikmet'in "Kan ter içinde" şiiriyle Atılım'ın gecesini selamladı. 


ÖLÜMSÜZLERİN VE TUTSAKLARIN AİLELERİNE PLAKET VERİLDİ
Etkinlikte, ölümsüzlerin ve tutsakların ailelerine plaket verildi. Slogan ve zılgıtlarla sahneye çağrılan ölümsüzlerin ve tutsakların aileleri uzun süre alkışlandı. Şehit ve tutsak aileleri adına Ezgi Gürbüz kısa bir konuşma yaptı. Gürbüz, "30 yıllık tarihimiz, şehitlerimizin ve tutsaklarımızın bedel ödeme kararlılığıyla bugüne ulaştı. Bu salonda buradaysa, çizgi kararlılığı tarihsel sürekliliği, bugüne gelebildiysek şehitlerimizin ve tutsaklarımızın iradesi ve mücadelesi sonucudur. Babam Zeki Gürbüz ve Kuzenim Özgür Namoğlu, Rojava'da şehit düştüler bu tarihe gelenekten geleceğe şehitlerin mücadelesi benimle, bu ailelerle hepimizle sürüyor. Onların yürüyüşü bize yol gösteriyor. Onların izinden hep birlikte yürüyeceğiz. Sizi çok seviyorum. Bu geleneğin, 30 yıllık tarihin bir parçası olmak benim için bir onur" dedi. 

Müslüm Akyol'un annesi Elif Akyol da konuşmakta güçlük çekerek, "Bugün bizim çok değerli bir gündür" dedi.

Mukaddes Çelik de, şu hatırlatmayı yaptı: "Bu toprakların, neredeyse her metrekaresi sayısız şehidin kanıyla doludur. Ya da o toprağa o kan akmıştır. Her gün yenilerini kaybediyoruz. 30 yıllık olan bu tarihin başlangıcında bir şehidimiz var Erdal Balcı. Parti kuruluşunu duyuran pankartı bir üst geçide asarken şehit düştü. Kasım ayının, 30 yıllık kesitin de bir başlangıç noktalarından olarak Erdal Balcı'nın ölüm tarihinden aldı adını. Ve dünü, o günü, bugüne ve yarına bağlayacak olan süreklilikte bir kilometre taşı oluşturdu."

Rojava'da DAİŞ çetelerine karşı savaşırken ölümsüzleşen Mahir Arpaçay'ın babası, sosyalizmin işçi sınıfının ve ezilenlerin tek kurtuluşu olduğunu kaydetti. 

Konuşmalar, "Şehitler yaşıyor, komünistler savaşıyor" sloganıyla karşılandı. 

KOMÜNİST TUTSAKLAR: ANT OLSUN UMUDU BÜYÜTENLERE
Ardından komünist tutsakların mesajlarıyla devam edildi. Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinden Atılım'ın 30. yılını selamlayan komünist tutsak Songül Dilek, "Sevgili yoldaşlar, sevgili dostlar. Daha güçlü örgütlenecek, yoldaş olmanın güzelliğini, kadın devriminin çizgisinin savaşçıları olarak zafere olan inancımızı, direnişimizle büyüteceğiz. İçeride, dışarıda nerede olursak olalım, ölümsüzleşenlerimiz huzurunda sözümüzü yineliyoruz: Faşizmi yenecek; kadınlara, gençlere ve çocuklarımıza onurlu bir yaşam armağan edeceğiz. Ve tabii ki mutlaka kazanacağız. An serkeftın, an serkeftın" dedi. Diyarbakır Kadın Kapalı Hapishanesinden komünist tutsak Seda Baykan da geceye bir mesaj yolladı.  Nazım Hikmet'in "Kan ter içinde" şiirini okuyan Baykan, şunları söyledi: "Bundan tam otuz yıl kadar önce dünyada revizyonist bloğun  son kırıntıları da dağılmış, ve yaygın olarak antikomünist propaganda yapılmaktaydı. Dünyada ve bu coğrafyada da reformizm ezilen halklara tek seçenek gibi dayatıldı. Kimileri devrimci iddiadan vazgeçerek, sosyalizm fikriyatına fersah fersah uzaklaşmaktaydı. Böyle bir ideolojik kuşatma altında komünistler, birleşerek birlik devrimini inşa etmişlerdir ezilen halklarımızın umudu olan birlik devriminin bu topraklarda 30 yıl önce ektiği tohum şimdilerde Ortadoğu'dan dünyaya yayılmaktadır. Devrimci değişimin öncüsü olan birlik devrimimizin 30. yılı ezilen halklarımıza kutlu olsun selam olsun yaşamın olduğu her yerde umudu bir ateş topu gibi harlayanlara. Selam olsun kentlerden kırlara devleşen iradeye selam olsun devrimin feda bölüğüne selam olsun kadın devrimi iradesine selam olsun ve ant olsun can bedeli devrim umudunu büyüten ölümsüzlerimize."

Atılım gazetesinin 30. yılına ilişkin etkinlikte tutsakların mesajlarının ardından kısa bir ara verildi.

EROL BAHTİYAR VE ÖLÜMSÜZLERİN HAYATINA ATFEDİLEN FİLM İZLENDİ
Aranın ardından hayatını devrim mücadelesine adayan, Atılım dağıtımcısı İbrahim Erol Bahtiyar şahsında tüm ölümsüz Atılım emekçilerine atfedilen kısa film gösterimiyle etkinlik devam etti.

GRUP VARDİYA: BU MİRASIN YARATICILARININ ŞARKILARINI SÖYLÜYORUZ
Etkinlikte son olarak Grup Vardiya sahne aldı. Vardiya'nın solistlerinden Ruşa Şabur, "30 yıllık mücadele tarihine şanlı Birlik Devrimini sığdıran, şanlı devrimin ölümsüzlerine selam olsun. Bu geleneğin mirasının yaratıcılarının şarkılarını söylemek için buradayız" ifadelerini kullandı. Şabur, Grup Vardiya'nın ölümsüz solistlerinden Servet Namaz'ı andı. 

Muzaffer Sevim, "Uzun bir aradan sonra tekrar Vardiya ile bu sahneyi paylaşmak ve 30 yıllık bu tarihe tanıklık etmek bizim için gurur verici bir şey" ifadelerini kullandı.

Grup Vardiya'nın ezgirleriyle çekilen halayların ardından gece, "Parti, Atılım, zafer", "Birlik, mücadele, zafer", "ESP umuttur, umut dimdik ayakta", "30. yılında şan olsun partiye", "Yaşasın devrim ve sosyalizm" sloganlarıyla sona erdi.