'Halklar IŞİD'i nasıl yendiyse bugünkü saldırıları da bertaraf edecektir'
Suruç'ta sınırda yapılan açıklamada, dünya halklarının Rojava'da direnen halklara inanması gerektiği belirtildi. Açıklamada, halkların dün DAİŞ'i yendiği gibi bugün de saldırıları bertaraf edeceğini kaydetti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, ESP MYK üyesi Orhan Çelebi, HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, TJA, Barış Anneleri, bileşen partiler ve yöneticilerin katılımıyla, Urfa'nın Suruç ilçesinde Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılara ilişkin basın açıklaması yapıldı.
BAYINDIR: DÜNYA HALKLARI ROJAVA DİRENİŞİNE İNANSIN
İlk sözü alan Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, "10 yıl önce Kürt halkının kazanımları için aylarca buradaydık. Günlerce direndik. Bugün de aynı şekilde AKP-MHP iktidarı bizi o günlere götürmek istiyor. 10 yıl öncesine baksınlar; birlikte yaşam modeli nasıl dünya halklarına umut olduysa bugün de aynı şekilde direneceğiz. Her yerde direnişi büyüteceğiz. AKP-MHP, Kuzey ve Doğu Suriye'yi katliam yeri yapmak istiyorlar. Ama bu mazlum halkların kaderi değil. Bu politikayı terk edin. 10 yıl önce bütün gücünüz ile kazanamadınız, yine kazanamazsınız. Bütün dünya halkları Rojava halkı ile birlikte. Milyonlar Rojava için ayakta. Rojava halkı ile Kurdistan'da yaşayan herkesin kaderi bir. Rojava halkına katliamı dayatanlar, barış eli uzatamaz. Dünya halkları Rojava halklarının direnişine inansın. Kobanê direnişinde işgale geçit verilmedi, yine verilmeyecek. Eşitlik ve özgürlük gelene kadar direneceğimizin sözünü veriyoruz. Amed surları kadar kalın bir sur olacağız işgalin önünde. Direniş ruhu her zaman var. Karanlık güçleri buradan uyarıyoruz; bir daha kirli oyunlarınızı tekrarlamayın. Her hesabınız direniş karşısında yenilecek. Rojava bugün tüm dünyaya umut, bu umut ve aydınlık, karanlığa teslim olmayacak" ifadelerini kullandı.
HATİMOĞULLARI: BU ÇETELER TÜRKİYE'DEKİ İMALATIN SONUCU
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları da, çetelerin özellikle Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığını geri çekmemesinin, şu ana kadar hala devam ettirmesinin ürünü olduğunu belirtti. Hatimoğulları, "Cumhurbaşkanı, SMO için 'Suriye'nin Kuvayi Milliyesi' demişti. İşte Kuvayi Milliye ile aynı şekilde eğitip donattıkları, yani komuta merkezlerinde yer aldıkları ve yer verdikleri güçler, Suriye'de Halep'e girmiş, oradan Tel Rıfat'a ve şimdi Cerablus'a operasyon yapmayı hedefliyor. Biz her yerde ifade ettik. Sahte güvenlikçi politikalarla bu iktidar ömrünü uzatmaya çalışıyor. Türkiye'nin yapması gereken barış siyasetidir, diplomasidir, diyalogdur dedik. 911 km'lik Suriye sınırımızın güvenliği barışla tesis edilir dedik. İslam'ın değerlerini siyasi emelleri için araç haline getiren bu çetelere güvenirseniz, döner bu çeteler sizi vurur dedik. Nitekim IŞİD'in hem Türkiye'de hem Avrupa ülkelerinden Amerika'ya kadar gerçekleştirdiği katliamlar ortadadır. Suruç Katliamını unutmadık, Ankara Gar Katliamını, Antep'teki düğün katliamını unutmadık. İstanbul'da, Ankara'nın göbeğinde IŞİD'in gerçekleştirdiği katliamları unutmadık. İşte o eğitip donattıkları dönüp Türkiye'yi vurdu. Bunu bile isteye gerçekleştirdi bu iktidar. Ömrünü uzatmak için 10 Ekim Katliamına da göz yummuştu. Mahkeme tutanaklarını okuyan her insan, o eğitip donattıkları çetelerin Antep sınırından Ankara'ya nasıl vardıklarını, bombaları nasıl hazırladıklarını görür. Canlı bombaları nasıl hazırladıklarını zaten itiraf ettiler ve hepsi belgelerde mevcuttur. Hangi emniyet müdür yardımcısıyla, MİT'in hangi kadrosuyla görüştüklerini de ifadelerde görebilirsiniz. İşte bu çeteler, bölgede bunları yapmak için, otoriter rejimlerin devam etmesi için, emperyalist güçlerin ve Türkiye'deki mevcut iktidarın ortak imalatı olan çetelerdir" dedi.
'SURİYE'DE OYNADIĞINIZ HER OYUN DÖNÜP TÜRKİYE HALKLARINI VURUYOR'
Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Suriye'de barış sağlanmalıdır. Suriye'de barışın sağlanması, bölgede barışın ve istikrarın sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Bugün Filistin'de, Gazze'de devam eden savaş hala can alıyor. Rusya-Ukrayna savaşı hala can alıyor. Dünya nükleer silahların tehdidi altında. Küresel ölçekte büyük bir savaşın çıkma ihtimali varken, Türkiye'deki iktidar, 'Kürt sorununu çözeyim de gerçek anlamda iç barışımı sağlayayım' demiyor. Oraya bu çeteleri salarak barış ortamını zehirliyor. Buradan iktidara bir kez daha sesleniyoruz: Suriye'de oynadığınız her oyun dönüp Türkiye halklarını vuruyor. Suriye'de attığınız her olumsuz adım dönüp bizleri vuruyor. Kürt sorununu barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözmekten imtina ettiğiniz için şu an bölgede artık söz sahibi değilsiniz. Yaptığınız barış çağrısının dahi bölgede bir karşılığı yoktur. Bugün Türkiye'nin bu iktidar sayesinde yaptığı hiçbir çağrının artık bir karşılığı kalmamıştır. Bu kaos döneminde, bu savaş ve çatışma döneminde, Kürtlerin kazanımlarını ellerinden nasıl alabileceklerini düşündükleri için ülke daha çok bataklığa sürükleniyor. Bir kez daha çağrımızı yeniliyoruz. Kürt sorunu, barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmelidir. Kürt sorununu çözmüş bir Türkiye kendisini daha fazla güven içinde hissedecektir. Türkiye aynı zamanda Suriye ve Rojava'da Kürt halkının pratiği ve mücadelesiyle elde ettiği statünün resmileşmesi için çalışmalıdır. Suriye'de demokratik bir anayasanın yazılması için çalışmalıdır. Atılacak ilk adım Astana görüşmelerindeki kimi kararların hayata geçirilmesidir. Astana'daki en önemli mutabakat neydi? İdlib'deki bu çetelerin, dini duyguları siyasi ve kötü emellerine alet eden bu çetelerin silahsızlandırılmasıydı. Ama tam tersini yaptılar. İdlib'de daha çok silahlandırdılar ve şimdi yepyeni bir savaşın ve çatışmanın çıkmasına sebep oldular.
'ORTADOĞU HALKLARI KARDEŞTİR, ARALARINA KİMSE ÇOMAK SOKMAYA KALKMASIN'
"Bu süreçten Türkiye halkları karlı çıkmaz; Türkiye ve bölge halklarına fayda gelmez. Bu kadar kaos içinde olan bir yerde olması gereken en önemli şey Türk-Kürt-Arap barışının gerçekleşmesidir. Türkiye'nin bunun için çalışması gerekmektedir. Ama tam tersini yapıyorlar. Bilsinler ki bizler bunun için çalışmaya devam edeceğiz. DEM Parti olarak barış dostu olan, demokrasi mücadelesinden yana olan her kesimle birlikte Türkiye'de de dünyanın dört bir yanında da barış mücadelesi vermeye devam edeceğiz. Biz biliyoruz ki Ortadoğu'nun refaha ve huzura kavuşmasının yolu demokratik bir Ortadoğu'yu inşa etmekten geçiyor. Demokratik bir Ortadoğu'yu inşa etmek için Türkiye'den başlayacağız. Tüm engellemelere rağmen, sahte barış vaatlerine ve komplolara rağmen bunu bizler adım adım gerçekleştireceğiz. Barış projemizi sınırın öte yanına adım adım taşıyacağız. Cetvelle ayrılan bu sınırlar, halkların arasında bir sınır olamaz. Bu bölge, halkların duyguları, düşünceleri ve kültürel değerleriyle birleşmiş olan bir bölgedir. O nedenle buradan bir kez daha diyoruz ki mücadelemizi mutlaka ama mutlaka onurlu bir barış için hayata geçireceğiz. Astana Mutabakatına ve belli başlı maddelerine dönülmesi, sonraki süreçte de barışın tesis edilmesi için sadece Türkiye'deki güçlere değil bütün dünyadaki demokrasi güçlerine ve insan hakları savunucularına Suruç'tan çağrımızı yeniliyoruz: Ortadoğu halkları kardeştir, aralarına kimse çomak sokmaya kalkmasın. İlle selem. Aştî, aştî. Barış barış."
BEŞTAŞ: DÜNYANIN HER TARAFINDAKİ KÜRTLER SURİYE'DEKİ KÜRTLER İLE BİRLİKTE DİRENECEK
Son olarak HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş söz aldı. Suriye halklarına ve Rojava halkına yönelik saldırıları kınayan Beştaş, Daha önce Rojava'ya yönelik yaşanan IŞİD saldırılarını hatırlattı ve bu saldırıların Kürt halkı tarafından durdurulduğunun altını çizdib Beştaş, "Dün IŞİD saldırılarını Kürt halkı ve dostları durdurdu, bugünkü saldırıları da durduracağız. Oradaki çetelere, insanlık düşmanlarına karşı tek yürek duracağız. Bu konuda gücümüze güveniyoruz" dedi. Ortadoğu'nun ateş topuna döndüğünü ve halkların katliam tehdidiyle karşı karşıya kaldığını belirten Beştaş, bu katliamın canlı yayınlarda verildiğini söyledi. Beştaş, yandaş basının insanlık düşmanı çetelerin sözcülerini konuşturduğunu ama katliama uğrayan halkları haberlerinde yansıtmadığını belirtti. Beştaş, "Bir halkı terörist olarak kodluyorlar. Orada milyonlarca insan eşit ve adil bir yönetim kurmuş. Rojava direndi kendi toprakları ve geleceği için. Ama Türkiye yönetimi, orayı düşman belleyen ve karşısına alan bir yaklaşımla siyasetini yürütüyor. İktidar bloku 10 yıl önce de bugün de Kürt halkı üzerinden silahlarını çekmedi, Kürt halkını tehdit etmekten vazgeçmedi" şeklinde konuştu.
'KÜRT HALKINI BÖLEMEZSİNİZ'
İktidarın "Kürtler bizim kardeşimiz, onlarla sorunumuz yok" sözlerine tepki gösteren Beştaş, "Siz Kobanê' deki Kürt ile Suruç'taki Kürt'ü nasıl ayıracaksınız? Kürtler buradan oraya kadar kardeştirler, kan bağı var. Siz orada çetelere güç vereceksiniz ama buradaki Kürtlerle de barış yapacaksınız, öyle mi? Kardeşlerimiz orada katliam tehdidi altındayken, biz burada sizi sessizce izleyeceğiz, öyle mi? Yok öyle bir dünya! Buradaki milyonlarca Kürt de tabii ki Suriye'de yaşayan akrabalarıyla ve kardeşleriyle birlikte olacak, birlikte direnecektir. Barışın yolu, Kürtlerin üzerinden silahlarınızı çekmenizden geçiyor, Kürtleri kabul etmekten geçiyor" dedi. Beştaş, "Kürt halkı birlikte yaşadığı halklarla yan yanadır, iç içedir. Birlikte mücadele temel ilkemizdir. Biz birlikte mücadele ederek Kürt halkının kazanımlarının gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Bize dokunan el diğerine de dokunuyor. Bizi ayırmaya çalışanlara karşı birlikte mücadeleyi büyüteceğiz. Siz Suruç ve Kobanê'yi ayıramadınız, ayıramazsınız; Kürt halkını bölemediniz, bölemezsiniz" dedi.
İNSAN ZİNCİRİ VE YÜRÜYÜŞ
Açıklamanın ardından işgal ve saldırılara karşı insan zinciri oluşturuldu ve yürüyüş yapıldı. Kadınlar, sık sık "Bijî berxwedana Rojava" sloganı attı.
Sonrasında yürüyüş başladı. Polisler birçok kez yürüyüşe engel olmak istedi. Kadınlar, "Bize değil çetelere barikat kurun" sözleriyle polise tepki gösterdi. Polis barikatına rağmen yapılan yürüyüşte, "Her yer Rojava her yer direniş" sloganı atıldı.
'ROJAVA HALKININ YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Yürüyüş sonrası konuşan DEM Parti Milletvekili Ali Bozan, "Saldırılar devam ettiği sürece bu yürüyüşümüz devam edecek. Rojava halklarının yanında olmaya devam edeceğiz" dedi.