1 Ekim 2024 Salı

Birlikte mücadele ile adaleti sağlama çağrısı

Adalet arayanların söz aldığı "Geleceğin Türkiyesi için hafıza, hakikat, hesaplaşma" panelinde, sorumlular yargılanmadan gerçek adaletin sağlanamayacağı kaydedildi. Konuşmacılar, hesap sormak için birlikte mücadelenin önemine dikkat çekti. 

Emek Partisi (EMEP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Halkevleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) tarafından düzenlenen "Geleceğin Türkiye'si için Hafıza, Hakikat, Hesaplaşma" konulu konferans AKP iktidarı döneminde mağdur edilenlerin konuşmasıyla devam etti. 

KORKMAZ AİLESİ: HESAPLAŞMADAN ADALET GELMEZ
Gezi şehitlerinden Ali İsmail Korkmaz'ın annesi Emel Korkmaz, aileler olarak adalet istediklerini ve adaletin geleceği günü sabırsızlıkla beklediklerini kaydetti. Ali İsmail'in ağabeyi Gürkan Korkmaz da Gezi direnişinde yaşananları hatırlattı. Gezi şehitlerinin ardından yürütülen adalet mücadelesinde karşılaştıkları ihlallerin Türkiye'nin hukuk tarihine kara bir leke olarak kazındığını söyleyen Korkmaz, "Adalet istiyorum. Hesaplaşmak da gerekiyor. Hesaplaşmadan bunların adaleti getireceği yok. Mücadelemiz Ali İsmail, Ethem, Abdullah, Berkin, Medeni adına devam edecek. Bu salondaki herkesin birer Ali İsmail olduğunu biliyoruz" ifadelerini kullandı.

'BİRLİKTE MÜCADELE VERİP, BİRLİKTE KAZANACAĞIZ'
10 Ekim Ankara Gar katliamı yaralılarından Elif Özdemir de, adaletin mücadele ve direnişle geleceğini belirterek, "Göstermelik mahkemeler, talimatlı hakimler ve savcılarla bu adalet gelmeyecek. Birlikte mücadele verip, birlikte kazanacağız" dedi.

'AKADEMİSYENLER OLARAK YAPACAĞIMIZ ÇOK ŞEY VAR'
Barış İçin Akademisyenler'den Işın Ünal, o dönem Başbakan olan Ahmet Davutoğlu'nun da bildirgeyi "ifade özgürlüğü" kapsamına girmediğine dair açıklamalarda bulunduğunu hatırlattı. Ünal, "Davutoğlu şu an 6'lı masada oturuyor. Şu anda ne düşünüyor bilmiyorum" dedi. Barış Bildirgesi imzacısı akademisyenlerin ana akım medyada, internet sitelerinde fotoğraflarıyla hedef haline getirildiğini de anımsatan Ünal, "Demokratik gelecek için konuşuyoruz. Üniversiteler açısından durum çok vahim. Üniversite yönetimleri ve akademisyenleri olarak yapacak çok şeyimizin olduğunu söylemek istiyorum" diye belirtti. 

'ZULME KARŞI TEK SES OLUP DİRENMELİYİZ'
Okmeydanı Cemevi Başkanı Zeynel Şahin de konferansa gönderdiği mektupla Okmeydanı Cemevi'nde Uğur Kurt'un öldürülmesi olayını hatırlattı. Şahin mektubunda şunlara değindi: "Tarih 22 Mayıs 2014. Bir köylüsünü son yolculuğuna uğurlamaya gelmişti Uğur Kurt. Kendisinin son yolculuğunun olacağından, vahşice katledileceğinden habersiz bir şekilde. Ve hatta kendisini en güvende hissettiği yerlerden birindeydi, ibadethanesi olan Okmeydanı Cemevi'nde. Ne bilsin ki Uğur, bu gözü dönmüş zalimlerin, zorbaların bir ibadethaneyi, içerisinde insanlar varken hedef alarak bir canı öldüreceğini. Masum bir canı, bir cemevinin, ibadethanenin bahçesinde öldürmenin bedelinin 12 bin 100 lira oldu. Bir ailenin hayatını karartan çocuklarını yetim bırakan katile verilecek ceza bu mudur? Bunun için sessiz kalmamamız zulme karşı tek ses olup direnmemiz gerekiyor."

'FAİLLERİN YARGILANMASINI İSTERKEN YARGILANIR OLDUK'
Cumartesi Anneleri adına Özgür Gündem gazetesinde iken katledilen gazeteci Ferhat Tepe'nin kardeşi Ayşe Tepe konuştu.  Tepe, "Ağabeyimin davası zaman aşımına uğradı. Annem 1995 yılından beri eylemde yer alıyor. Bizler cezasızlığın ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Cezasızlık, failler için ödül oluyor. Daha fazla cezanın işlenmesine teşvik ediyor. İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımının ortadan kaldırılması gerekir. Faillerin yargılanmasını isterken yargılananlar haline geldik. Hak savunucuların yanımızda olmasını istiyoruz" diye konuştu.

ÖZ: NE PAHASINA OLURSA OLSUN HESAP SORACAĞIZ
Çorlu Tren Kazası'nda oğlu Oğuz Arda Sel'i kaybeden Mısra Öz, 8 Temmuz 2018'de katliam yaşandığında arama ve kurtarmanın yapılmadığını hatırlattı. Olayın üstünün örtülmesi için çaba harcandığını dile getiren Öz, "Cenazeler trenin altındayken Bilirkişi Raporu hazırlamaya gelmiş. Her birimize ayrı ayrı hastanede olduklarını söyleyerek, bizi gönderiyorlardı. Oğlumun ikiye katlanmış bedeninde açık olan gözleri bana 'Anne hesap soracaksın' diyordu. Benim o gözlere sözüm var. Oğlumun gözünün açık gitmesine neden olanlardan ne pahasına olursa olsun, hesap soracağız" ifadelerini kullandı.

'BU DÜZENİ DEĞİŞTİRMEK BİZİM ELİMİZDE'
Konuşmasında işçilerin yaşadıklarına dikkat çeken Farplas direnişçilerinden Nejla Dolaşık, "Bizim tarafımız belli. Bu düzeni değiştirmek de bizim elimizde" dedi.

'HASTA TUTSAKLAR BU ÜLKENİN KANAYAN YARASIDIR'
Hasta tutsaklar adına söz alan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukat Alişan Şahin, ülkede zulme uğrayan halkların hafızasının silinmesi için mücadele verildiğini dile getirdi. Bunun başarılı olmadığını ifade eden Şahin, "Burada yaptığımız aslında hafızalarımıza yeni hafızalar eklemektir. Gelecek için hukuki hesaplaşmayı nasıl örgütleriz diye bir şeyler ortaya konulması gerekir. Bu konferansın sonuç bildirgesinde de somut adımların atılacağı altyapı oluşturur. Bu ülkede Kürt iseniz, solcu, sosyalist iseniz devletin kapısına adım attığınız anda kötü muamele başlıyor. Demokrasi güçlerinin, ana muhalefetin sessiz kalmasının da bunlara cesaret verdiğini düşünüyorum. Bunlar katlana katlana bugüne geldi. Hasta tutsaklar bu ülkenin kanayan yarasıdır" ifadelerinde bulundu.

Hasta tutsak Aysel Tuğluk'unda durumuna dikkat çeken Şahin, şunları söyledi: "SEKA Devlet Hastanesi tarafından 'cezaevinde kalamaz' raporu verildi. Sonrasında TİHV'in raporu var. Ancak ATK, içerisinde nöroloji hekimi olmayan kurul 'cezaevinde yaşayabilir' rapor yazdı. Aysel'in durumu nörolojik bir vakadır. ATK'nin başında yaptığı hukuksuzluğu ortaya koyuyor. Bu sefer göstermelik bir nörolog kurula getirildi. Başvuru reddedildi. Hukuksuzluk karakolda gözaltında başlıyor. Savcılıkta, kovuşturma ve Yargıtay'da devam ediyor. ÖHD olarak, hukuksuzluklara karşı direneceğiz."

ENCÜ: ELBETTE HESAP SORACAĞIZ
Roboskî Katliamı'nda yaşamını yitirenlerin aileleri adına konuşan Roboskî ailelerinden Ferhat Encü, "Coğrafyası 4 parçaya bölünmüş, hayat mücadelesi, dil, kültür, özgürlük mücadelesi verirken, sistematik bir şekilde katliamdan geçirilen bir halkın hafızasını Roboskî şahsında dile getireceğim" diyerek söze başladı. Roboskî'de yaşananları ve hukuki süreçleri aktaran Encü, "Sorumluların açığa çıkarılmasını istiyoruz. Bu ülkede demokrasi, adalet özgürlükler inşa edildiğinde bu koca hiçlik bir şeye dönüşecek. Bu sistem değişmediği sürece hiçlik de devam edecektir" diye aktardı. Demokrasi ve özgürlükleri savunan güçlerin sistematik bir yok etme politikasıyla karşı karşıya olduğunun altını çizen Encü, "Bu ülkede cezasızlık politikası yönetim haline getirilmeye çalışılıyor. Unutmadık, unutturmayacağız. Elbette hesap soracağız" diye ekledi.

KARTAL: BİRLEŞİK MÜCADELE SÜRECİ İNŞA EDİLMELİ
301 madencinin hayatını kaybettiği Soma katliamına ilişkin konuşan Kamil Kartal, iktidarın tepkiyi bastırmak için çeşitli vaatler gündeme getirdiğini hatırlattı. Kartal, "Soma'da 301 anne, baba evlatsız kaldı. 432 çocuk yetim kaldı. Katliamdan sonra 11 çocuk doğdu. Tüm bu yaşananların karşısında birleşik bir mücadele süreci inşa edilmeli" ifadesini kullandı.

KILIÇ: SORUMLULAR HESAP VERMEDEN ADALET SAĞLANAMAYACAK
Kobanê ile dayanışmak için sınırı geçmek isteyen ve 20 Temmuz 2015 tarihinde katledilen 33 düş yolcusu adına konuşan, katliamda eşi Ferdane ve oğlu Nartan'ı kaybeden Metin Kılıç, "Bu davalar biz bitti demeden bitmeyecek. Sorumlular hesap vermediği sürece gerçek adalet sağlanmayacak" dedi.

ŞENYAŞAR: GÖSTERMELİK ADALET İSTEMİYORUZ
2018'DE Urfa'nın Suruç ilçesinde katliamdan geçirilen Şenyaşar ailesi adına Ferit Şenyaşar konuştu. Annesinin sağlık koşulları nedeniyle konferansa gelemediğini söyleyen Şenyaşar, yaşanan katliamı anlattı. Devlet gücüyle halkın baskı altına alınmaya çalışıldığını ve bunun için kendilerinin kurban seçildiğini dile getiren Şenyaşar, şöyle devam etti: "4 yıla yakındır. Üç insanımız katledilmiş bir kardeşimiz de rehin olarak cezaevinde tutuluyor. Hastane katliamı yüzlerce kamu çalışanı önünde yapıldı. Kolluk kuvvetinin önünde meydana geliyor ve hastane davasında 4 yıldır gizlilik kararı var. Adliye önünde nöbet eylemi başlattık. Nöbetimize milyonlarca insan sahip çıktı. İktidara bağlı olmayan sivil toplum kuruluşları yanımızdadır. Kamuoyunun baskısından dolayı milletvekilinin kardeşi cezaevindedir. Mücadelemizi sürdürüyoruz. Göstermelik adalet istemiyoruz. Gerçek adalet sağlanana kadar mücadelemiz sürecek."

Konuşmaların ardından konferansa 45 dakika ara verildi. Konferansın ikinci bölümü "Hakikat" kısmıyla devam edecek.