4 Aralık 2024 Çarşamba

Ceylan Yayınları İskenderun'da Ali Aktaş anısına söyleşi düzenledi

1980 askeri faşist darbesinin ardından idam edilen Ali Aktaş memleketi İskenderun'da anıldı. Ceylan Yayınları tarafından yayımlanan Ali Aktaş'ın biyografi kitabı üzerine söyleşide söz alanlar, Aktaş'ın devrimci mücadelede oynadığı role ilişkin anlatımlarda bulundu, anılarını paylaştı.

Ölümsüzlerin ve Tutsakların Sesi Platformu (ÖTSP) ve 30. yılını kutlayan Ceylan Yayınları, Ali Aktaş anısına İskenderun'da imza ve söyleşi etkinliği düzenledi. 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra 23 Ocak 1983'te idam edilen devrimci Ali Aktaş anısına Hatice Güden'in kaleme aldığı "Onurlu bir duruş, adanmış bir yaşam Ali Aktaş" kitabının imza günü Dayanışma Gönüllüleri Yaşam Alanı'nda gerçekleştirildi.

Ali Aktaş'ın ailesi ve yakınları, ESP MYK üyesi Okan Danacı, DEM Parti İskenderun İlçe Eşbaşkanı Fidan Durmuş, İHD İskenderun Şube Eşbaşkanı Ayten Kılınç, 2021 Tüm Emekli-Sen İskenderun Şube Başkanı Mustafa Çankaya, ESP ve SOL Parti üyeleri ile Sosyal Haklar Derneği'nin de katıldığı etkinlik açılış konuşmasının ardından saygı duruşuyla başladı.

Etkinliğe konuşmacı olarak Ceylan Yayınları editörlerinden Hasan Polat, Limter-İş Sendikası Genel Başkanı Kanber Saygılı ve İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu üyesi ve ölüm orucu gazisi Nihat Göktaş katıldı.

POLAT: O SÜRÜKLEYİCİ BİR DEVRİMCİYDİ
İlk sözü alan Polat, yayınevi ve geleneklerinin 30. yılında Ali Aktaş'ı doğup büyüdüğü topraklarda anlatmayı ve anmayı çok önemli bulduklarını söyledi. Ali Aktaş'la liseli bir devrimci gençken İstanbul Harbiye'deki anmasına katılarak tanıdığını söyleyen Polat, Ceylan Yayınları'nın Ali Aktaş'ın yanı sıra çok sayıda devrimcinin biyografilerini yayınladığını hatırlattı. Devrimcileri anlatan kitaplar yayınlamanın siyasal çalışmanın birer basamağı olduğunu kaydeden Polat, Hatice Güden tarafından kaleme alınan kitabın kitlelerin Ali Aktaş'ı daha fazla tanımasını sağladığını, aynı zamanda bir dönemin devrimciliğinin niteliğinin ortaya konulduğunu aktardı.

Ali Aktaş'ın güçlü ve kararlı bir devrimci olduğunu vurgulayan Polat, "O dönemin bütün devrimcilerinde görebileceğimiz özellik onların halkçı ve emekçi devrimci olmalarıydı. Mücadeleyi halkla birlikte geliştiren devrimcilerdi. Biyografilerin salt bir eser olarak okunması değil, onların söylediklerinin ve yaşamlarının iyi anlaşılması gerekiyor. Ali'nin genç bir devrimci olarak hem lise dönemindeki mücadelesi ve arayışı, hem işin fikir hem de pratik kısmını araştıran, sporculuktan tartışmaya ve dernek örgütlemeye kadar her alandaki girişimciliği ve pratikçiliği önemsenmelidir. O sürükleyici bir devrimciydi" diye vurguladı.

SAYGILI: ALİ KARANLIĞI DELEN IŞIKTIR
Söyleşide Ali Aktaş ile bir dönem birlikte mücadele eden Limter-İş Sendika Başkanı Kanber Saygılı  söz aldı. Aktaş ve devrim şehitlerini anarak sözlerine başlayan Saygılı, Ali Aktaş'ın militan bir devrimci, iyi bir sporcu olduğunu söyleyerek çok yönlü bir devrimci olduğunu vurguladı. Hatice Güden'in kaleme aldığı kitabı okuduğunda abartısız şekilde bir gerçeği anlattığını gördüğünü belirten Saygılı, Ali Aktaş'ın mücadele döneminde tanıklık ettiği anılarını anlattı.

Ali Aktaş'ın ne yaptığını ve bunun karşısında nelerle karşılaşabileceğini bilen, bunları sızlanmadan göğüsleyen bir devrimci olduğunu vurgulayan Saygılı, yıllar sonra hapishanede yan yana geldiklerini söyledi. Ali Aktaş'ın mücadele ettiği dönemlerde birkaç kez yaralandığını, gözaltında yoğun işkence gördüğünü ve büyük bir direniş sergilediğini aktaran Saygılı, 12 Eylül sonrası Avrupa'ya gidişler, devrimci harekette büyük bir dağılma yaşandığını hatırlattı.

"Devrimci hareket göğüs geremiyordu saldırılara. Ama en zor koşullarda, devrimciliğin sınandığı şartlarda Ali'nin tutumu ve tavrı çok netti. Sadece kendi örgütünü temsil eden bir devrimci değildi Ali. İşkenceciye direnenlerde oldu. Onun direnişinden güç alanlar oldu. Onlar birbirlerinin direnişinden güç aldılar, bunu görmek lazım" diyen Saygılı sözlerine şöyle devam etti: "Ali gibi arkadaşlarımız karanlığı delen ışık olarak görülmelidirler. Biz Ali'yi yıllar sonra burada anıyorsak veya Ali gibi arkadaşlarımızın ismini hatırlıyorsak, bunun bir kıymeti var. Tarihten süzülüp buralara geliyorlar. Onları unutmamak gerekir."

Ali Aktaş'ın örgütlü bir militan olduğunu vurgulayan Saygılı, öğrenmeye çok açık bir devrimci olduğunu söyledi.

GÖKTAŞ: ALİ'NİN MÜCADELESİNE BAĞLI KALACAĞIZ
Son sözü alan İHD İstanbul Şube Hapishaneler Komisyonu üyesi ve Ölüm Orucu gazisi Nihat Göktaş, Ali Aktaş'ın idam kararındaki hukuksuzluklara dikkat çekti ve adalet mücadelesini büyütme çağrısı yaptı.

Ali Aktaş'ın ‘80 askeri faşist darbesinin ardından yaşadığı hukuksuzluğun bugün de devam ettiğini vurgulayan Göktaş, Aktaş'ın idam sehpasına giderken, "Gözünüz arkada kalmasın, ben de Denizler gibi aynı kararlılıkla sehpayı tekmeleyeceğim" sözlerini hatırlatarak, karar karşısındaki devrimci tutumunu ortaya koydu.

Ali Aktaş'ın idam edilmesinin nedeninin kırılamayan direnişi, örgütlü duruşu olduğunu vurgulayan Göktaş, "Arap halklarımıza ve Alevi halklarımıza bir mesaj vermek istediler ve bu yüzden yoldaşı idam ettiler. Toplumu teslim almak için böyle yöntemlerde deniyorlar ve hala da bunu uyguluyorlar. Çıkarılması gereken dersler vardır. Önemli olan o günden bugüne neler yaşandığıdır ve bugün durumun ne olduğudur. Bu bir adalet mücadelesidir. Bu adaletsizliğe itiraz etmek gerekir" dedi.

Göktaş, "Ali'nin mücadelesine bağlı kalacağız. Adalet mücadelesini büyüteceğiz. Onların düşlerini gerçekleştireceğiz. Ona sözümüz budur" sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Sunumların ardından etkinliğe katılanlar söz alarak Ali Aktaş'ı anlattı.

AKTAŞ'IN KARDEŞİ: ABİMİN CENAZESİNDEN DAHİ KORKUYORLARDI
İlk sözü alan Ali Aktaş'ın kız kardeşi Nursel Gezgin, MİT'in idamda özel rol oynadığını söyledi, "MİT raporu vardı abimle ilgili. Sokağa çıkarsa aynı işi yapacaktır dedikleri için onu hukuksuz bir şekilde idam ettiler" dedi. Abisini gömüldüğü yerden annesinin mücadelesi sonucu aldıklarını köylerine götürerek defnettiklerini anlatan Gezgin, "Abimin cenazesinden dahi korkuyorlardı. Gençlere çağrı yapıyordu annem, gelin cenazeye sahip çıkın demişti. Annem hep arkasında durdu abimin. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen abimin mezarı başında hep asker vardır. Ne zaman anma yapsak baskı yaparlardı bize. Yoldaşları mezar başına gelmesin istiyorlar. Hala baskı uyguluyorlar. Zamanında anneme baskı uygulandığında annem ‘onlar benim misafirim' der ve sahip çıkardı" diye konuştu.

Mücadele dostlarından Halil Toksöz, kitabın "onurlu bir duruş ve adanmış bir yaşam" sözleriyle Ali Aktaş'ı çok iyi anlattığını vurguladı. Türkiye'de binlerce devrimcinin işkenceden geçtiğini, bazılarının işkencede bazılarının darağaçlarında katledildiğini hatırlatan Toksöz, "Korkanlar, kaçanlar, kırılanlar oldu. Ali isteseydi belli bir ifadeyle birkaç yıl yatar çıkardı ama o öyle yapmadı. O örgütlü bir devrimciydi ve ona göre davrandı" dedi.

Mücadele arkadaşlarından Yusuf Ertaş, o dönem devrimcilerin öğrenmeye aç olduğunu, akşam başladıkları tartışmaların sabahlara kadar sürdürdüklerini anlattı. Ali Aktaş'ın pratiğiyle öne çıkan bir devrimciydi olduğunu, davaya ve halka sarsılmaz bağlılık içinde bulunduğu aktaran Ertaş, "Ali bunu en güzel yansıtan kişiliklerdendi. Bizim kuşağın sahip olduğu olumlu özelliklerin bileşkesiydi Ali" diye konuştu.

DEM Parti İlçe Eşbaşkanı Fidan Durmuş da, Ali Aktaş'ın bıraktığı mirasın ve mücadelenin gereklerini yerine getiremedikleri özeleştirisinde bulundu. Daha fazlasını yapmaya ihtiyaç olduğunu söyleyen Durmuş, Ali Aktaş'ın antiemperyalist, antikapitalist bir devrimci olduğunu hatırlatarak, "Daha güçlü şekilde birleşik mücadeleyi büyütmeliyiz. Onların mirasına daha güçlü sahip çıkmamız gerekiyor" dedi.

Etkinliğin ardından kapanış konuşması yapan Ceylan Yayınları editörlerinden Hasan Polat, siyasal islamcı faşist şeflik rejiminin değerlerine saldırdığını hatırlatarak, "Mevzilerimizi bayraklaştırarak, değerlerimize sahip çıkmak gerekiyor. 12 Eylül faşizmine karşı cepheden meydan okuyan, ölümü tereddütsüz kucaklamış biri olarak Ali Aktaş'ın her yerde anlatılması gerekiyor" dedi. Polat, okumayanların Ali Aktaş'ın anlatıldığı kitabı okumasını önerdi.

Söyleşinin ardından Kanber Saygılı ve Hasan Polat, Ali Aktaş'ın kitabını imzaladı.