8 Ekim 2024 Salı

Çocuk istismarında paylaşılmaması gereken görseller 

Elmalı davası sonrası çocukların çizdikleri resimlerin ve mahkemedeki ses kayıtlarının sosyal medyada yayınlanmasına tepki gösteren Avukat Üstün, bu durumun çocuğun üstün yarar ilkesiyle bağdaşmadığını kaydetti. Üstün, bir sonraki adımın düşünülmek zorunda olduğunun altını çizdi. 

Antalya Elmalı'da iki çocuğun cinsel istismarı çizdikleri resimlerle anlattığı davada annenin ve üvey babanın adli kontrolle serbest bırakılması tepkiye neden olurken çocukların ses kayıtlarının ve çizdikleri resimlerin paylaşılması da tartışmalara neden oldu.

Kim tarafından sızdırıldığı bilinmeyen mahkeme kayıtları, çocuğun cinsel istismarı vakalarında, çocuğun üstün yararı ilkesi gibi birçok önceliği gözetmezken Ceza Hukuku Akademisi adlı bir Twitter sayfası süreçte uyulması gereken 10 temel ilkeyi sıraladı.

Çocuk hakları alanında çalışan avukat Özge Üstün de paylaşımlara tepki göstererek hukuki sürecin nasıl işlemesi gerektiğine dair bilgi verdi. "Bir adım sonrasını düşünmek zorundasınız" dedi.

Bianet'te yer alan habere göre, Ceza Hukuku Akademisi'nin paylaştığı 10 temel ilke şöyle:
▪ "Çocuğun fotoğrafı bulanıklaştırılmış ya da bir kısmı kapatılmış bile olsa kullanılmamalıdır.
▪ Oluşa dair yorumlarda bulunulmamalı, çocuğun ve ailenin acısına, hislerine, yaşadıklarına dair varsayımsal değerlendirmeler yapılmamalıdır.
▪ Çocuğun yaşadığı bölgeye, ekonomik durumuna, ailesine dair yorumlar yapılmamalıdır.
▪ Sivil toplum örgütleri, sosyal medyada görünürlüğü olan kişi ve kurumlar, olaya dair aktarımlarını ve yorumlarını yaparken, doğru bilgi vermeye, çocuk haklarına özgü kavram ve kurallara uymaya özen göstermelidir.
▪ Failler hakkında; sapık, canavar, psikopat gibi tanımlamalar kullanılmamalıdır. Çünkü bu tanımlar faillerin toplumun dışındaki bireyler olduğu algısını yaratarak istismar sorununu gölgeler.
▪ Çocuğun cinsel istismar vakalarını, idam, hadım gibi yaptırımlar üzerinden tartışmaya açmak; küfür, bela gibi söylemlerle öfkeyi dışa vurmak, sorunun çözümü noktasında fayda sağlamayacaktır.
▪ Faillerin ırkı, etnik kimliği, ait olduğu gruplar üzerinden yorum yapılmamalıdır. Bu yaklaşım, halkın o kesimlerine mensup gruplarının dışlanmasına yol açar.
▪ Çocuğun cinsel istismarı dosyasında taraf olan vekil, müdafii, uzman, kolluk görevlileri ve ilk elden bilgi sahibi olan tüm kişiler, çocuğa ve vakıaya ait bilgilerin gizliliği konusunda mesleki sorumluluklarını yerine getirerek azami özen göstermelidir.
▪ Basının haber alma özgürlüğü, çocuk odaklı haberciliğin önüne geçmemelidir. Mağdur çocukların, yargılama süreci bittikten sonra da hayatlarının devam edeceği unutulmamalıdır."

'15 YAŞINDAN KÜÇÜK ÇOCUKLARIN RIZALARINA BAKILMAZ'
Sosyal medya hesabından davayla ilgili açıklamalar yapan avukat Özge Üstün de yapılan paylaşımlardan hareketle şunları söyledi: "12 yaşından küçük çocukların beyninin ön lobları gelişmediği için soyut düşünme yetenekleri henüz oluşmamıştır. Bu sebeple cinsel konularda bilgi sahibi değildirler. Beyanlarında cinsel konulardan bahsediyorlarsa iki ihtimal vardır; ya bu eyleme maruz kalmışlardır ya da şahit olmuşlardır. Bunun her ikisi de istismardır. 15 yaşından küçük oldukları için de rızalarına bakılmaz."

'CİNSEL İSTİSMAR DOSYALARI SAVRULAMAZ'
Sosyal medya paylaşımlarına tepki gösteren Üstün, "Şimdi söyleyeceklerim daha mühim; birkaç gündür sakin kalmaya çalışıyorum ancak son olarak çocukların ses kaydını da Twitter'da dinledikten sonra sinirden elim ayağım titremeye başladı. Bakın sebebi, amacı ne olursa olsun cinsel istismar dosyalarında deliller böyle savrulamaz. Çocuk koruma kanunu, genelge, yönetmelik ve kararnamelere göre cinsel istismar dosyalarında çocukların ifadesi 1 kere sadece ÇİM'de kamera kaydı eşliğinde alınır. Maddi gerçeklik bakımından zorunlu olmadıkça da tekrar ifadelerine başvurulmaz. ÇİM'deki görüntülerin CD'sinden bir kopyanın dosyadaki avukatların dahi alması Yasaktır. Avukatları dahi o görüntüleri sadece mahkeme kaleminde veya duruşma salonunda inceleyebilir ancak suret ayalasyan. Bunun sebebi ikincil mağduriyetin önlenmesi ve mahremiyetin korunmasıdır" dedi. 

'DELİLLERİN SAVRULMASI ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI İLE BAĞDAŞMAZ'
Üstün, şöyle devam etti: "Bir başka şey; çocuklara olay defalarca anlattırılmaz. Görünen o ki bu çocuklar defalarca kez çizim, yazı ve sözlü yolla olayı anlatmaya zorlanmışlar. Travmayı tetikleyecek, ikincil kere yaşamalarına yol açacak bu eylemler aynı zamanda 'bana inanmıyorlar' hissiyatını oluşturur. Bu çocukların bir geleceği olacak. Kim olduklarını Antalya'da çok büyük bir kesim biliyordur. Bilmeseler bile yarın öbür gün kendileri bu kayıtlara medyadan ulaşıp travmalarını tekrar edebilirler. Geçtim; bir hayat kurmak istediklerinde bu olaylar önlerine sürülebilir. Dahası; bu delillerin böylece savrulması hiçbir şekilde çocuğun üstün yararı ile bağdaşmaz. Çocuğu korumak bu değil.

'BİR ADIM SONRASINI DÜŞÜNMEK ZORUNDASINIZ'
Şunu da söylemeden edemeyeceğim; CMK vekilliği gelir kapısı değildir. Oradaki görev çok daha mühim. Bu çocukların kimseleri yok; aileleri dosyaların vekille takip edilmesi için çaba göstermez. En büyük yük CMK vekillerinin üstünde; imza at çık gibi bir uygulama asla olmamalı. Dernekler 'kamuoyu oluşturmak adına' delilleri böyle fütursuzca ve düşüncesizce paylaşmamalı. Çocukları böyle koruyamazsınız. Bu ülkede çok korkunç davalar yaşandı, hala da yaşanmaya devam ediyor. Ancak çocukları korumanın yolu bu değil. Bir adım sonrasını düşünmek zorundasınız."