23 Eylül 2024 Pazartesi

Cumartesi Anneleri: Canan askeri araçla gözaltına alındı

Cumartesi Anneleri bu hafta 23 yıl önce kaybedilen Abdullah Canan'ın akıbetini sordu. Canan'ın askeri bir araçla gözaltına alındığı aktarılan eylemde, Canan için AİHM'in Türkiye'yi mahkum ettiği belirtilerek Canan'ın katillerinin yargılanması istendi.
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanı'ndaki 721. buluşmasını bu hafta da polisin engellemesi sonucu İHD İstanbul Şubesi önünde gerçekleştirdi. Bu hafta Abdullah Canan'ın akıbeti gündeme getirildi.
 
Gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarının taşındığı eyleme HDP Milletvekilleri Oya Ersoy, Züleyha Gülüm ve Hüda Kaya, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de katıldı.
 
Basın metnini okuyan kayıp yakını Maside Ocak, 22 haftadır Anayasa'ya aykırı bir biçimde Galatasaray'dan engellendiklerini anımsattı, 721 haftadır gerçek adalet ve demokrasi istediklerini vurguladı. Bu hafta Abdullah Canan'ı gündeme getiren Ocak, Canan hakkında şu bilgileri verdi:
"43 yaşındaki Abdullah Canan Yüksekova'da yaşayan bir iş insanıydı. Yüksekova Dağ Komando Taburu'na bağlı askerlerin 1995 yılı sonbaharında bölgede gerçekleştirdikleri operasyonlar sırasında yaşanan ağır hak ihlalleri nedeniyle Canan 7 akrabası ile birlikte savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bunun üzerine Canan ve şikayetçilerden 2 kişiyi taburdaki makamına çağıran Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul onlardan kendisi hakkındaki şikayetlerinden vazgeçmelerini istedi. Canan şikayetinden vazgeçmeyeceğini söyleyince Binbaşı Yurdakul tarafından tanıklar önünde tehdit edildi."
 
ASKERİ BİR ARAÇLA GÖZALTINA ALINDI
 
Bu olaydan birkaç gün sonra, 17 Ocak 1996 sabahı Canan'ın Hakkâri'ye gitmek üzere Yüksekova'daki evinden ayrıldığını aktaran Ocak, "Van karayolundaki Puling Çeşmesi yakınlarında askerler tarafından otomobili durdurularak gözaltına alındı ve askeri bir araçla Yüksekova Dağ Komando Taburu'na götürüldü" dedi.
 
Ailesi tüm makamlara başvurduğu bilgisini veren Ocak, girişimleri sonuçsuz kaldığını söyledi, Canan'ın gözaltına alındığı inkâr edildiğini dile getirdi. Ocak, şunları da söyledi:
"Canan'ın 80 yaşındaki annesi Binefş Canan ve akrabaları eş zamanlı olarak Yüksekova Hükümet Konağı ve Yüksekova Komando Tabur Komutanlığı önünde, 'Abdullah Canan'ı siz aldınız, onu geri verin' diyerek günlerce oturma eylemi yaptı. 21 Şubat 1995'te Canan'ın ağır işkence görmüş cansız bedeni Esendere beldesinde bir köprünün altındaki menfezde elleri ve gözleri bağlı halde bulundu. Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuran ailesi Canan'ın liderliğini Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul'un yaptığı Yüksekova Çetesi tarafından öldürüldüğü iddiasıyla suç duyurusunda bulundu."
 
CANAN İŞKENCE GÖRDÜ
 
Yüksekova taburunda görev yapan itirafçı Kahraman Bilgiç'in savcıya verdiği ifadeyi aktaran Ocak, "Abdullah Canan'ın taburda işkence ile sorgulandığını, Tabur Komutanı Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul'un talimatı ile öldürüldüğünü detaylarıyla anlattı. Olay tarihinde Hakkari'de görev yapan Albay Kamber Oğur, 'vicdanım susmaya elvermiyor' diyerek Abdullah Canan'ı Hakkâri Dağ Komando Taburu'na ait revirde başı sarılı halde gördüğününe dair tanık sıfatıyla Yüksekova Savcılığı'na yazılı beyanda bulundu" diye konuştu.
 
Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, ailenin ve tanıkların iddiaları yeterli ve inandırıcı bulunmadığına dikkat çeken Ocak, "12 Kasım 1999 tarihinde sanıklar Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul, Yüzbaşı Nihat Yiğiter ve Üsteğmen Bülent Yetüt hakkında beraat kararı verildi. 2 Nisan 2001 tarihinde de Yargıtay 1. Ceza Dairesi beraat kararını onadı" şeklinde konuştu.
 
AİHM TÜRKİYE'Yİ MAHKUM ETTİ
 
İç hukuktan sonuç alamayan Canan Ailesi davayı AİHM'e taşıdığını aktaran Ocak, şunları da kaydetti:
"AİHM'e savunma veren Dışişleri Bakanlığı, sanıkların beraat ettiğini, bu nedenle Türk makamlarının olaydan doğrudan sorumlu tutulamayacağını ileri sürdü. Ancak AİHM 3. Dairesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı ve etkin soruşturma yükümlülüğü ile ilgili maddelerinin ihlal edildiğine karar vererek Türkiye'yi oy birliği ile mahkum etti."
 
Ocak, AİHM kararını şu şekilde paylaştı:
"Mahkeme kararında, 'Aralarında askeri personelin de yer aldığı tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere Abdullah Canan'ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır. Canan öldürülmeden önce ağır işkenceden geçirilmiştir' denildi."
 
Ocak, Canan için adalet isteyerek konuşmasını Galatasaray'dan vazgeçmeyeceklerini vurgulayarak sonlandırdı.
 
'KATİLSİNİZ YARGILANACAKSINIZ'
 
Eylemde söz alan Abdullah Canan oğlu Tayyip Canan, konuşmasına eylemde bulunup kendilerine destek veren herkese teşekkür ederek başladı. 23 yıl önce babasının köylerini yakıp yıkan Binbaşı Yurdakul'u şikayet ettiği için kaybedildiğini anımsatan Oğul Canan, "Ama ne yazık ki köyümüzü yakıp yıkan katiller yargılamadı, tam tersi katiller korundu. Bizler bu ülkede hak, hukuk adaletten hiç vazgeçmeyeceğiz. Babamı öldürdüler, beni de öldürebilirler ama asla vazgeçmeyeceğiz. Galatasaray'ı kapatmaları yüreğimizideki acıları kapatmıyor. Mücadelemiz bizden sonra çocuklarımızla devam edecek. Babamı kaybedenlere ben katil diyorum. Size dünyanın en lânetli unvanı 'katil'i layık görüyorum. AİHM kararı ile tescilli katillikleri. Çocuklarınız da bu utancı taşıyacak. Bugün sizi aklayanlar da bu hesabı verecek, katil olamaya devam edecek ve siz de yargılanacaksınız" diye konuştu.