23 Eylül 2024 Pazartesi

DEM Parti HSK üye seçimine katılmayacak

Gündemdeki gelişmeleri değerlendiren DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, 2017'deki değişiklikler olmak üzere HSK'nın oluşumu ile oynanmasının, Adalet Bakanının bu kurulun başkanı olmasının kabul edilebilir bir durum olmadığını kaydetti. Can Atalay kararı üzerinden yargıya yapılan darbe ve Yargıtay'ın hukuki karar verdiği için AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmaya cüret edebilmesinin hukukun kırıntısının dahi kalmadığının net göstergesi olduğunu belirten Koçyiğit, kurul kararlarının yargı denetiminin dışında tutulması, etkili bir itarz mekanizmasının oluşturulmaması nedeniyle yapılacak HSK üye seçimini meşru görmediklerini ve katılmayacaklarını duyurdu.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Yerel seçimleri, DEM Parti açısından ön seçimleri konuştuklarını ancak Türkiye'nin sayısız sorunu olduğunu kaydeden Koçyiğit, en başta da ekonominin geldiğini ekledi. Perşembe günü Plan ve Bütçe Komisyonunda torba kanunun görüşüleceğini hatırlatan Koçyiğit, "Yine sermayeye, patronlara, yandaşa İşsizlik Sigortası Fonunun yağmalanmasının yasasını getiriyorlar. Bu yasa teklifinin gerekçesini bakın nasıl ifade ediyor AKP'liler. İşverenlerin işgücü maliyetlerini düşürmek için bu yasa teklifine ihtiyaç duyduk diyorlar. Bunun için asgari ücret desteğini aylık 500 liradan 700 liraya çıkardık ve bu para da İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak diyorlar. Yani işverenlerin iş gücünün maliyetini düşürmek gibi AKP'nin bir derdi var, bir çalışması var. Peki, bunu nereden sağlıyor? İşsizlik Sigortası Fonundan. Bu fon işçilerin ama sürekli AKP tarafından yağmalanıyor. Yani patronun işçiye verdiği asgari ücret desteğini yine işçinin fonundan, işsiz kaldığında asgari geçiminden çalıyorlar. İşsizlik Sigortası Fonunun ilk yağmalanması değil bu. Onlarca düzenleme geçirerek bu fondan patronlara, sermayeye dünya kadar teşvik ve kaynak aktardılar. İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanma meselesini işçi lehine değil de sürekli patronlar ve sermaye lehine düzenleyen bu akıldan bir an önce vazgeçmeniz gerekiyor. İşçiler dışında İşsizlik Fonunu herkese kullandıran bu akıldan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini bir kez daha ifade ediyoruz" dedi.

'BÜTÇE SAVAŞ, İHA-SİHA, LÜKS VE ŞATAFAT İÇİN HARCANIYOR'
Bütçenin savaş için, tank, top, İHA, SİHA için harcandığını, lüks ve şatafat için harcandığının altını çizen Kaçyiğit, "Bu bütçe açığının da temel gerekçesinin bu olduğunu ifade edelim. Yani rant ekonomisi, israf ekonomisi, savaş ekonomisi bu bütçe açığının temel nedenlerini oluşturuyor. Tabii sadece bu hedefte mi sapma oldu? Hayır, sadece bütçe açığı hedefinden sapma olmadı. Onun dışında birçok iktisadi göstergede de aslında hedeflerinin tutmadığını görüyoruz. Enflasyon deseniz gerçeklikten uzak, ihracat hedefleri deseniz maalesef aynı şekilde. Tüm bunların da maliyetini AKP ve onun sermayesi değil yoksul milyonlar ödüyor. Bu anlamıyla Temmuz'da çıkarılan ek bütçeyle artırılan vergi yükü de dahil edildiğinde ve bütçe hedefine göre vergi gelirindeki gerçek orana baktığımızda bu oranın da hedefin yüzde 105 üzerinde olduğunu görüyoruz. Bir taraftan sürekli vergileri toplayan, yoksuldan ve dar gelirlinin kaynağından vergi kesen bir iktidar var; diğer taraftan da savaş ekonomisiyle bütçe açığını büyüten bir iktidar var" ifadelerini kullandı.

AKP'nin emekilleri yük olarak gördüğünü bu nedenl ede gündemine almadığını söyleyen Koçyiğit, AKP'nin iktidara geldiği dönemde asgarü ücretin yüzde 25'in altında kaldğını belirtti.

'HSK ÜYE SEÇİMİNİ MEŞRU GÖRMÜYORUZ, KATILMAYACAĞIZ'
Adalet ve Anayasa Karma Komisyonunun HSK üye seçimlerine ilişkin bir gündemi olduğunu ve Meclis'te bir toplantı gerçekleştirileceğine işaret eden Koçyiğit, şöyle devam etti: "Bu vesile ile HSK'ya ilişkin görüşlerimizi paylaşmak istiyoruz. Başta 2017'deki değişiklikler olmak üzere HSK'nın oluşumu ile oynanmasının, Adalet Bakanının bu kurulun başkanı olmasının bu kurulun bağımsızlığına gölge düşürdüğünü daha önce ifade ettik, bugün de söylüyoruz. Yürütmenin başındaki bir bakanın HSK başkanı olması asla kabul edilebilir bir durum değildir. Yerel mahkemelerin AYM ve AİHM kararlarına uymaması, mahkemelerin siyasetin sopası haline gelmesi, en son Can Atalay kararı üzerinden yargıya yapılan darbe ve Yargıtay'ın hukuki karar verdikleri için AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmaya cüret edebilmesi artık hukukun kırıntısının bile bu ülkede kalmadığının açık ve net göstergesidir. HSK'nin diğer kurumların etkisiyle hareket ettiğini ispatlayan dünya kadar uygulama var. Kurul kararlarının yargı denetiminin dışında tutulması temel bir problem. Kurul kararlarına karşı etkili bir itiraz mekanizmasının oluşturulmaması da yapısal bir sorun olarak önümüzde duruyor. Bu nedenle biz yapılacak HSK üye seçimini meşru görmüyoruz. Orada sözümüzü söylemekle beraber kurul seçimine katılmayacağız."

'YARGIDAKİ ÇÜRÜMENİN CAN YAKICI ÖRNEĞİ KOBANÎ KUMPAS DAVASI'
Yargıdaki çürümenin ca nyakıcı örneğinin Kobanê davası olduğunu vurgulayan Koçyiğit, "Buradaki bütün sürecin kendisi, yani delil yaratmadan tutun bir bütün davanın kumpas olması bile aslında yargı açısından çokça şeyi ifade ediyor. Yargıdaki çeteleşme, rüşvet ağları… Biliyorsunuz en son borsalar oluştu, FETÖ borsası bunlardan biriydi. Birçok suç örgütü lideri yakalandığında aslında nasıl yargıya uzandıklarını, buldukları ilişki ağları üzerinden nasıl bir kapıdan tutuklanırken öbür kapıdan salıverildiklerini de hepimiz iyi biliyoruz. Örneğin Cumhuriyet Savcısı Osman Yarbaş'ın uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama, suç örgütü kurma iddiasıyla çıkarıldığı hakimlikçe tutuklanması. Barış Akademisyenlerinin iddianamelerini yazan Cumhuriyet Savcısı İsmet Bozkurt ile Cumhuriyet Savcısı Lütfü Karabacak'ın FETÖ suçlamasıyla yargılananlarla para pazarlıkları yaptığı için açığa alınması bunun iki örneği. Tutuklanan suç örgütü lideri Ayhan Bora Kaplan'ın eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı yeni Yargıtay üyesi Yüksel Kocaman ve daha başka yargı mensupları ile bağlarının olduğuna yönelik iddialar etkilerini sürdürüyor. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar HSK'ye gönderdiği yazıda uyuşturucu kaçakçılarının, yasa dışı bahisçilerin, milyonlarca lira gasp edenlerin nasıl tahliye edildiğini ortaya koymuştu. Bu vahim iddialar karşısında HSK'nın harekete geçmesi gerekirken, bu iddiaları gündeme getiren Timur Soykan'ın yargı içindeki çürümeyi gündeme aldığı yazısına yayınlanmasının üzerinden 24 saat bile geçmeden erişim engeli kararı verilmişti. Tüm bu sebeplerin her birisi buradaki HSK üye seçiminin de iktidarın kendisine yakın bir üyeyi HSK'ya göndermesinden başka bir şey olmadığını gösteriyor. O nedenle bu kurulun da yargıdaki diğer bütün mekanizmaların da işlevsizleştiğini, çürüdüğünü ve ne yazık ki aslında liyakatten yoksun kurullar olduklarını ifade ediyorum."