8 Ekim 2024 Salı

Diyarbakır'da 20 Haziran açıklaması: Zorunlu göç insan hakkı ihlalidir

Göç Haftası'na ilişkin açıklama yapan Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği yöneticisi Mahir Fırat Fidan, katledilen Deniz Poyraz'ın da göç mağduru olduğunu belirterek, "Zorunlu göç insan hakkı ihlalidir" dedi.

Mezopotamya Göç İzleme ve Araştırma Derneği, 20 Haziran Dünya Mülteci Günü dolayısıyla Sur ilçesindeki tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptı.

"Savaşsız, sömürüsüz ve nefretsiz bir dünya için buradayız" pankartının açıldığı eyleme, Diyarbakır Barosu, Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Kürt Dil ve Kültür Ağı, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), TMMOB İl Koordinasyon Kurulu, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) yöneticileri destek verdi.

'POYRAZ DA GÖÇ MAĞDURUYDU'
Eylemde konuşan dernek yöneticisi Mahir Fırat Fidan, HDP İzmir il binasında faşist saldırıda katledilen Deniz Poyraz'ın da Mardin'den siyasi nedenlerden dolayı göçmek zorunda kaldığını belirterek, "Göçe maruz kalan genç kadın arkadaşımız ve ailesi HDP ve Kürt halkını terörize eden iktidar tarafından hedef gösterilerek katledilmiştir. Bu yaşanan vahim olayla bir kez daha anlıyoruz, göçün yarattığı sorunlar, göç ettikten sonra da bitmiyor ve Kürt halkı faili belli bir şekilde katlediliyor. Sorumluları daha önceki katliamlarda olduğu gibi ne yargılanıyor ne de görevinden alınıyor. Sistematik kıyım ve katliamların sorumlusu Hrant Dink ve Tahir Elçi'de olduğu gibi Deniz'de de devletin sıcak kollarında korunuyor. Kim korursa korunsun tarihte, halklarda failleri biliyor ve halklar failleri elbet yargılayacaktır" diye konuştu.

Şark Islahat Planı ile beraber Kürt göçünün yasal bir dayanak doğrultusunda gerçekleştirilmeye başlandığını kaydeden Fidan, "Kürt halkı 90'lı yıllarda başlayan köy boşaltmaları ve zorunlu göç politikalarıyla dün olduğu gibi bugün de, savaş ve sermaye işbirliği ile yerinden yurdundan ediliyor. Türkiye resmi ideolojisi her iktidar eliyle aynı politikayı sürdürüyor ve bunu bir tekrarını daha AKP hükümeti tarafından görüyoruz; önce kırsalda yaşayan halkın geçim kaynağı olan mera alanları, meyve bahçeleri, dağları ve ormanları içersin de ki bütün bir canlılıkla birlikte yakılıyor, daha sonra bölge halkı zorunlu göçe ve yoksulluğa devlet eliyle sürükleniyor" ifadelerini kullandı.

'KÜRTLER BELLEKSİZ BIRAKILMAK İSTENDİ'
Sur, Cizre, Nusaybin, Silvan, Şırnak süreçlerini hatırlatan Fidan, Kürt kentlerinde başlayan şehir savaşları sonucunda da aynı durumların yaşandığına "Kentler yıkılıp sivil halk zorunlu göçe maruz bırakılarak, Kürtlerin yaşadığı yerler devlet eli ile sermayeleştirildi ve halkın kendi yaşadığı evler halka tekrar fahiş fiyatlar satılmak istendi. Bunu kabul etmeyen bölge halkı mahallesinden, kentinden sürgün edildi. Kürt halkı belleksiz bırakılmak istendi" dedi.

Zorunlu göç ve mülteciliğin bir insan hakları ihlali ve halk sağlığı sorunu olduğuna dikkati çeken Fidan, "Belirttiğimiz tüm hususlar dahilinde öncelikle savaşların devletlerin ve sermayenin yarattığı bu ihlallere karşı toplumun bütün kesimlerini duyarlı olmaya davet ediyoruz" şeklinde konuştu.