23 Eylül 2024 Pazartesi

Diyarbakır'da Mustafa Erdal için eylem

1984 yılında gözaltında kaybedilen Mustafa Erdal için bir araya gelen çok sayıda kişi, katledilen Erdal'ın işkencede katledilen bedeninin bulunduğunu, delillere rağmen faillerin yargılanmadığı belirtildi.

Diyarbakır'da 776. Koşuyolu Parkı'nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya gelen çok saıda kişi kayıpların akıbetini sordu. Gözaltında kaybedilenlerin fotorğalarının taşındığı eylemde 29 Aralık 1984 yılında Hakkari'nin Çukurca ilçesine bağlı Narlı Köyde kaybedilen Mustafa Erdal'ın hikayesi paylaşıldı.

KENDİSİNİ KAYALIKLARDAN ATTIĞI İDDİA EDİLDİ
Erdal'ın hikayesini İHD Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi okudu.  1984'te gözaltında katledilen Erdal'ın hikayesi şöyle: "1965 yılın da Hakkari'nin Çukurca ilçesi Narlı köyünde dünyaya geldi. Evli ve üç çocuk babasıydı. 29 Aralık 1984 tarihinde güvenlik güçleri tarafından Narlı Köyün'de bulunan evine yapılan baskın sonucu gözaltına alındı. Gözaltına alındıktan 25 gün sonra 'Erdal öldü' denilerek, ailesine cenazesini almaları için haberi verildi. Kendisini kayalıklardan aşağı attığı iddia edildi. Ancak Erdal'ın cenazesi yüksekten atlayan birinin cenazesi gibi değildi. Ağır işkenceler görmüş, kolları iple bağlanmış, kafasına silah dipçiği ile vurulmuştu.

'BAŞVURULAR ZAMANA AŞAMINDAN KAYNAKLI REDDEDİLDİ'
"Kayıp Erdal'ın ağabeyi Kemal Erdal olay ile ilgili şu beyanlarda bulunmuştur: '29 Aralık 1984 tarihinde Çukurca Komando Taburu ve Çukurca İlçe Jandarma Karakolu'na bağlı askerler tarafından, Narlı köyünde bulunan kardeşim Mustafa'nın evine baskın düzenlendi. Baskında kardeşim Mustafa'yı yanlarına alıp götürdüler. Ailesi olarak sık sık, kardeşimin akıbetini sormaya gittik. Ancak her seferinde bize 'yakında serbest bırakılacak' dediler. Gözaltına alındıktan 25 gün sonra bize gelip 'cenazenizi alın' dendi. Yetkililerce bize, Mustafa'nın 85 metre yükseklikte bulunan kayalıklardan kendini attığı söylendi. Cenazemizi aldık. Köyde birçok insan onu, askerlerce iple bağlanıp, dağdan sürüklenir vaziyette getirilirken görmüştü. Kafasında çok sayıda silah dipçiği izi vardı. Kollarının bir sicimle bağlandığını gösteren ip ya da kablo izi mevcuttu. 85 metre yükseklikten atlayan ya da atılan bir ceset değildi. Ancak vücudunda işkence izleri mevcuttu. Kardeşimle beraber Vahit Karabaş adlı bir köylümüz de gözaltına alınmıştı. Aslında bu kişi olayın tanığıdır. Ancak korktuğu için tanıklık yapmadı. İlçe Jandarma Karakol Komutanı Ramis Üsteğmen, Fahrettin Başçavuş ve Yatılı Bölge okulundaki Askeri birlik Komutanı Tümer Kılıç kardeşimin ölümünden sorumludur. Ailesi olarak o dönem de korktuğumuz için dava açmadık. Askerler hakkında dava açmak, geride kalanlar için büyük risk taşıyordu ve sonuç alınamıyordu. Daha sonra yaptığımız başvuru talebimiz zaman aşımından kaynaklı reddedildi."

Açıklama oturma eylemi ile son buldu.