Elende Yılmaz yazdı | Korkuyu yüreklerimizden attık
Bu anlarda biz de cesaretin ne kadar bulaşıcı olabileceğine bir kez daha tanıklık ettik. Top atışlarına bir de SİHA saldırısı eklendi. Atışlar aralıksız devam ediyordu. Bekleme anında Türk devletine ait SİHA'lar konvoy üzerinde uçuş yapmaya başladı. Tedirginlik yaşayan elbette vardı. Ama herkes bir diğerine, "Bizi korkutup, geri döndürmeye çalışıyor" diyordu. Bu anlarda kitlenin içinde cesaret, ışıktan hızlı yayıldı. Saldırının konvoyu durdurmak için olduğunu herkes iyi kavramıştı. Bu bilinç, yüksek bir kararlılık ortaya çıkardı.
Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye toprakları, sömürgeci Türk devleti ve çetelerinin işgal tehdidine direniyor. Devrim topraklarında halk, dört bir yandan seferberlik çalışmalarında. Devrimi korumak için genç-yaşlı demeden her kesimden insan silah kuşanıyor ve taburlarda örgütleniyor.
Rojavalı komünistler de, devrimin komünist öncüsü olma misyonuyla çalışmalarını sürdürüyor. Devrimin savunma gücü olan Demokratik Suriye Güçleri (QSD), direnişin merkez noktası. Qereqozak'tan Deyr Hafr'a çok geniş bir cephede, sömürgeci Türk devleti ve çetelerine karşı direniş sürüyor. Bu cepheler arasında öne çıkan Tişrîn Barajında tarihi bir direniş var.
Kuzey ve Doğu Suriye halkları, QSD ve YPJ savaşçılarına destek vermek için çatışmaların en sert geçtiği yerlerden birinde, Tişrîn Barajında 8 Ocak'ta canlı kalkan eylemi başlattı. Kobanê'deki TKŞ, JKŞ ve CKŞ üyeleri canlı kalkan eyleminde en ön saflarda yerlerini aldı. Aralarında Türk devletinin SİHA saldırısı sonucu iki bacağı ve bir kolunu kaybeden ve ağır sağlık sorunları yaşayan TKŞ'li bir devrim gazisi de vardı. Devrimin savunulması için tereddütsüzce öne atılan Rojavalı komünistler, nöbet eylemine, duruşlarıyla, tutumlarıyla önemli nitelik kattı.
EYLEM HAZIRLIKLARI VE YOLA ÇIKIŞ
Canlı kalkan eylemi, 7 Ocak günü akşam saatlerinde duyuruldu. O saatten sonra hızlıca eylemin örgütlenmesini planlayan komünistler, kısa sürede yola çıkacak bir grup belirledi. Yol hazırlıkları için birkaç battaniye, içme suyu ve yiyecekler alındı, sağlık çantası ve olası bir saldırıya karşı gerekli ekipmanlar da yanlarındaydı. Gece geç saatlere kadar mahallelerde eylem için duyuru yapıldı ve bir yandan da hazırlıklar sürdürüldü. Ertesi gün saat 10.00 sularında kent merkezinde toplanan binlerce Kobanêli, coşkulu ve moralli şekilde yola çıktı. Yüzlerce araçtan oluşan konvoyun yola koyulmasıyla tarihi bir direniş başlamış oldu.
Kobanê'den yaklaşık bir saat uzaklıktaki Sirrîn kasabasına ulaşıldığında işgalci çetelerin obüs atışları başladı. Önce konvoya belli mesafelerde yapılan bu atışların sesi, "Bijî berxwedana QSD" sloganları arasında kayboldu. Konvoy ilerledikçe atışlar daha da sıklaştı ve bombalar git gide konvoya yaklaştı. Yarım saat sonra konvoyun 100 metre yakınına kadar atılan obüsler halkın yürüyüşünü durduramadı.
CESARET BULAŞICIDIR
Bu anlarda biz de cesaretin ne kadar bulaşıcı olabileceğine bir kez daha tanıklık ettik. Top atışlarına bir de SİHA saldırısı eklendi. "Nasıl olacak acaba" sesleri yükselmeye başladı. Herkes birbirine, "Bir şey yapamazlar, sivilleri hedef alamazlar" diyordu. Elbette sömürgeci bir güçle karşı karşıya olduğumuzun bilincinde olanlar da vardı. Başlarını mağrurca sallayıp, Efrîn ve Serêkaniyê direnişleri esnasındaki canlı kalkan konvoylarının nasıl hedef alındığını hatırlattılar. Düşmanın zalimliğini bilmek korku değil, öfke yayıyordu.
Güzergah üzerinde, Cizîr kentlerinden gelen araçları beklemek için mola verildi. Bekleme sırasında halaylar, sloganlar kesilmedi. Atışlar aralıksız devam ediyordu. Bekleme anında Türk devletine ait SİHA'lar konvoy üzerinde uçuş yapmaya başladı. Tedirginlik yaşayan elbette vardı. Ama herkes bir diğerine, "Bizi korkutup, geri döndürmeye çalışıyor" diyordu. Bu anlarda kitlenin içinde cesaret, ışıktan hızlı yayıldı. Saldırının konvoyu durdurmak için olduğunu herkes iyi kavramıştı. Bu bilinç, yüksek bir kararlılık ortaya çıkardı. Cizîr kentlerinden gelenler, konvoya dahil olunca tekrar yola çıkıldı. Yol boyu atışlar çok yakın mesafelerde devam etti. Daha sonra araç konvoyu Türk devletine ait savaş uçağı tarafından hedef alındı. Büyük bir patlama sesiyle ortalık toz duman oldu. Yaralıları kurtarmak için harekete geçildiğinde Rojavalı komünistler yine en öndeydiler. Yaralılar ambulanslara taşındı. Sürekli "Yola devam edelim" sesleri yükseliyor, herkes bir diğerine cesaret veriyordu.
Uçak saldırısı sonrası asfalt yol kullanılamaz hale geldi. Halkımız, elleriyle savaş uçağının açtığı derin çukuru doldurmaya başladı. Koca savaş uçağının yarattığı çukur, halkın avuç avuç taşıdığı toprakla dolduruldu. Atışlar devam etti ve patlamalardan fırlayan parçalardan yaralananlar oldu. Kısa süre sonra kitle yola yürüyerek devam etmeye karar verdi. Yüzlerce kişi sloganlarla Tişrîn Barajına doğru yürüyüşe geçti. Bu sırada konvoy bir kez daha hedef alındı ve birkaç kişi ağır yaralandı.
ZAFER DUYGUSU
Kitle durmadı, yaklaşık 5 kilometrelik mesafe yürünerek kat edildi. Yaşları oldukça ileri olan, sağlık sorunu yaşayan, engelli, genç, kadın, çocuk, her kesimden insan sel olup Tişrîn Barajına akıyordu. Baraja ulaşma anı denilebilir ki, sevinç gözyaşlarıyla oldu. Herkes soğuk havaya rağmen sırılsıklam terlemişti. Amaca ulaşmanın getirdiği zafer duygusu ve haklı bir gurur vardı herkeste.
TKŞ temsilcilerinden Xanim İbrahim'in Tişrîn Barajına ulaşılan ilk dakika verdiği röportajda dediği gibi: "Biz Rojava halkıyız ve hiçbir zaman teslimiyeti kabul etmiyoruz. Türk devleti uçaklarını üzerimizde gezdirse de, tankı da topu da olsa; korkmuyoruz. Biz korku nedir bilmiyoruz. 14 yıldır onlar üzerimize geliyorlar, artık biz korkuyu yüreklerimizden attık. Ya ölüm ya zafer."
İRADE SAVAŞI KAZANILDI
Tişrîn Barajında toplanan kitle kısa bir bekleyişin ardından basın açıklaması yaptı ve yürüyüş başlattı. QSD savaşçılarıyla buluşmanın heyecanından sevinç gözyaşı dökenler, düşmana olan öfkesini attığı sloganda bir fişek gibi patlatanlar, birbirine sarılanlar… Ne yorgunluk, ne susuzluk, ne korku vardı. QSD savaşçılarına destek vermek için Tişrîn Barajına ulaşmayı başaran bu kitlenin yaşadığı haklı bir gururdu. Birçok kez, "Bu uçaklar olmasa bizim savaşçılarımızı göğüs göğüse karşılaşmada asla yenemezler" diyen Kobanê halkı, savaş uçaklarını da yenmişti. Saldırıları boşa çıkaracak tek şeyin direnmek olduğunu bu deneyimle bir kez daha kanıtladılar.
Halkın yürüyüşü akşam son bulduğunda kitle yorgun, ama mutluydu. Gece geç saatlere kadar gün boyu yaşanan direniş konuşuldu. Herkes yakınlarına, tanıdıklarına telefonda o gün ne kadar kahramanca durduğunu anlatıyordu. Kobanê halkı 4 gün sürdürdükleri nöbeti Qamişlo halkına devretti. Halaylar, şarkılar ve sloganlar hiç kesilmedi. Halk, aralıksız devam eden bombardımanda kararlılığını sürdürdü. İşgalcilerin her saldırısı, sloganlarla ve düşmana inat zılgıtlarla karşılık buldu. Bu eylemle ölümün yenilebileceğini kanıtlayan halkımız, bir bardak çayını ve battaniyesini bölüşerek, dayanışma içinde eylemini sürdürdü.
Herkesin dilinde "Savaşçılarımız iyi olsun da biz aylarca burada kalmaya razıyız" cümlesi vardı. Yaralıların ve şehitlerin acısı bir isyana dönüştü. Sorumluluk duygusu eyleme katılan herkesi sarmıştı. Korku, tereddüt eriyip gitmişti. Tek bir düşünce vardı: "QSD savaşçılarımız iyi olsun da..."
SOSYALİST YURTSEVERLERİN KARARLI DURUŞU
Sosyalist yurtseverlik çizgisinin gerektirdiği pratiği ortaya koyan Rojavalı komünistler, bu eylemle birlikte büyük bir yoldaşlık zemini yarattı. Nöbet anında alınan sorumluluklar ve emekçilik düzeyi, kurulan ilişkilerde birlik, yoldaşlık ve fedakarlığın gelişmesi için muazzam bir zemin yarattı.
Devrimci Komünist Gençler, Tişrîn Barajına ulaştıklarında, 2015'te burada ölümsüzleşen İsmet Şahin (Pirsus Armanc) yoldaşın duvarda asılı fotoğrafıyla karşılaştıklarında çok etkilendiler. Zor ve zahmetli bir yolculuğun, irade savaşına dönüşen bir günün sonunda, Tişrîn Barajını özgürleştirirken ölümsüzleşen bir komünistin gülümseyen fotoğrafıyla karşılaşmak Rojavalı komünist geçlere daha da güç verdi. Baraj alanında Pirsus Armanc yoldaşın mücadele hayatı ve sosyalist yurtseverlik çizgisine ilişkin konuşmaların yapıldığı bir anma etkinliği de düzenlendi. Gençler bu anmanın hazırlıklarını büyük bir istek ve coşkuyla üstlendi.
Devrim gazisi olan yoldaşımızın nöbetteki varlığı, sadece bizlere değil, tüm nöbet kitlesine büyük bir moral verdi. Ağır sağlık sorunlarına rağmen eyleme katılan yoldaşımızın kendini ortaya koyuş biçimi, kararlılığı ve hiç tükenmeyen morali herkese çok daha fazlasını yapabileceğini göstermiş oldu.
Ağrısından, sızısından, uykusuzluktan, soğuktan bahsedeni duymadık. "Daha erken, biraz daha kalalım hemen dönmeyelim" diyenler de oldu, dönüş yola henüz çıkılmışken sonraki gruba adını yazdıranlar da. Direnişte moral bulmak ve QSD savaşçılarına destek vermenin, toprakları için direnip kazanmanın yarattığı huzur duygusu öne çıktı.
ARİN MÎRKAN MEYDANINDA KUCAKLAŞMA
Kobanê halkı, son süreçte güçlü bir duruş sergiledi ve ödediği bedellerle Tişrîn Barajı yolunu açtı. Yurtsever Kobanê halkı, öncülük ve cesaret çıtasını bir kez daha ortaya koydu. Konvoyumuz geri dönüş boyunca tüm köylerde yol üstünde toplanan halkımız tarafından selamlandı. Konvoyumuz, Kobanê'ye dönüşte kitlesel bir kutlamayla karşılandı.
Kobanê kent merkezine yaklaşıldığında bir grup, konvoyu, canlı kalkan eyleminde şehit düşenlerin fotoğraflarıyla karşıladı. Sokağa dökülen halk, bu direnişin her bir savaşçısına olan minnetini gösterdi. Büyük küçük demeden herkes karşılama meydanındaydı. Aileler, eylemcileri gururla kucakladı. Canlı kalkan eyleminin ilk grubu, Arin Mîrkan Meydanında görevini başarıyla sonlandırmış oldu. Başı dik dönen her eylemci, heybesinde cesaret, inanç ve iradeyle Kobanê'ye ulaştı. Düşmanlarını çatlatan iradesiyle bu devrimin kolay kolay yıkılmayacağını kanıtladı.