19 Ocak 2025 Pazar

Kadın sanatçılara çağrı: Sesimizi dünyaya daha gür duyuralım

Devrimden önce Kürt kültürü ve sanatının yanı sıra kadınların sanat faaliyetlerine yönelik ağır baskılar olduğunu anlatan TEV-ÇAND Eşbaşkanı Sümeyya Muhammed, devrimle birlikte kültürel inşa içinde kadın iradesinin örgütleriyle birlikte güçlendiğini söyledi. Kadınların kültür-sanatın birçok dalında çalışma yürüttüğünü, kendi özerk yapılanmalarını kurup geliştirdiklerini belirten Sümeyya Muhammed, Kürt kadın sanatçılara, işgal saldırıları karşısında direnen Rojava Devrimine sahip çıkma çağrısında bulundu.

Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'de işgal saldırılarına rağmen toplumsal inşa çalışması ve kültürel faaliyetler devam ediyor. Devrim öncesi Kürt sanatçılar ve özellikle kadın sanatçıların çalışmalarının Esad rejimi ve toplumsal yapı tarafından engellendiğine işaret eden Mezopotamya Kültür Sanat Hareketi (TEV-ÇAND) Eşbaşkanı Sümeyya Muhammed ile Rojava'da devrimle birlikte kültürel alanda inşa edilen çalışmaları ve işgal saldırıları altında sürdürdükleri çalışmaları konuştuk.

Rojava kadın devriminin kadınların yazar olmasını, şarkı söylemesini, tiyatro oynamasının önünü açtığını, kadınların kültür sanat alanında özerk yapılar kurduğunu anlatan Sümeyya Muhammed, devrime yönelik saldırıların dili ve kültürü yok etme amacı taşıdığına vurgu yaparak, Kuzey, Güney ve Doğu Kürdistan'daki kadın sanatçılara, Rojava Devrimine sanatsal üretimleriyle sahip çıkma çağrısı yaptı.

DEVRİM KADINLARI EVDEN ÇIKARDI, ÖNCÜLEŞMESİNİ SAĞLADI

TEV-ÇAND'ın kuruluş amacı, hedefleri ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Kadınlar, devrimden sonra kültür ve sanat çalışmalarında önemli roller oynadı. Kültürüne sahip çıktı. TEV-ÇAND çalışmaları devrimden önce de vardı ama o dönem çok zorluklar yaşadık. Bir kadının şarkı söylemesi, tiyatro oynaması mümkün değildi. Evden çıkması bile zordu. Tabii ki yurtsever bilinci yüksek olanlarda durum farklıydı. Ama buna rağmen zorluklar çektik.

Devrimden sonra -ki bu devrim kadın devrimi olarak tanımlanıyor- durum değişti. Kadınlar öncüleşmeye başladı. Siyasete katıldı. Yazar oldular, her anlamda öncü rol oynamaya başladılar. Yani öncesinde yaşadığımız zorlukları, devrimden sonra kırmaya başladık.

KÜLTÜR ALANINDA ÖZERK YAPI KURDUK
TEV-ÇAND çalışmalarımız 2013 yılında merkezlerin elimize geçmesiyle başladı. Gruplarımızı kurduk. Müzik, tiyatro, folklor, resim gibi bölümlerde kadınların özerk yapılanmasını kurduk. 2016'da bir-iki tane merkezimiz vardı, üç yıl sonra kendi merkezlerimizi kurduk. Sonra Hîlala Zêrîn - Altın Hilal) (Tevgera Çanda Jinên Hîlala Zêrîn- Altın Hilal Kadın Kültür Hareketi) kuruldu. Daha önce de çalışma yürütüyorduk ama artık özerkliğe kavuştuk. Müzik, sinema, tiyatro, ses kayıt stüdyoları oluşturduk.

Esad rejimi döneminde Kürtçe bir söz söyleyemiyorduk. Şimdi şarkılar söylüyoruz, tiyatrolar yapıyoruz. Kadınlar olarak Kürt dilimize, kültürümüze, Kürt sanatına sahip çıkmamız gerekiyor. Şimdi artık çalışmalarımız genişledi, bu tek başına yetmiyor. Tarihimizi bugünlere taşımalıyız. Dilimizi, kültürümüzü, sanatımızı geliştirmeliyiz.

KÜRT KADIN SANATÇILAR DİĞER HALKLARA DA ÖNCÜ OLDU
Kuzey ve Doğu Suriye de aynı zamanda Süryaniler, Araplar, Ermeniler, Çerkesler, Türkmenler var. Rojava Devrimi ile biz Kürtler önümüzdeki engelleri kırdık. Önder Apo'nun fikirleri ve felsefesiyle ayakta kaldık. Rakka'da yaşayan Arap kadınlar, işgal ve DAİŞ katliamını yaşadı. Arap kadınları arasında çalışma yürüttük, onları da örgütledik. Şimdi görüyorsunuz; Arap kadınları sahnelerde kendi dilleriyle şarkı söylüyor, tiyatro yapıyor. O kurumlarda yöneticiler. Bu da bir direniştir.

İŞGAL SALDIRILARINDA TARİHİ ALANLAR HEDEF ALINDI

Kürdistan'da halkın kültürü soykırıma, asimilasyona maruz bırakıldı. Rojava'da ise Kürt halkı kültürel yaşamını yeniden inşa ediyor. Bu kültürel inşanın işgal saldırılarıyla yok edilmek istenmesine ilişkin ne söylemek istersiniz?
Rojava'ya yönelik saldırılar dün, bugün, başlamadı. (Devrimden beri) her gün saldırılar var. Halkı doğrudan hedef alıyorlar. Ama ne kadar saldırılarsa biz daha çok güçleniyoruz. Ve daha çok kimliğimize, toprağımıza sahip çıkıyoruz.

Yani elbette çok zorlukları var. Sizde görüyorsunuz kirli oyunlara rağmen Rojava ve Kürdistan'a yönelik çalışmalar devam ediyor. Özellikle kadınların çalışması gerçekten öncelikli olarak sürüyor. Rojava Kürdistanı'na yönelik saldırılarda zorluklar da yaşıyoruz. Her gün şehadet haberleri alıyoruz. Şehirlerimiz darbeleniyor. Ne kadar zorlansak da çalışmalarımız durmuyor. Çünkü düşmanın öncelikli isteği Kürt halkının kültürünü yok etmektir. Özellikle Efrîn sürecinde düşman özellikle kültür merkezini bombaladı. Tarihi alanlarımıza ve kültürümüze saldırdı. "Ben buralara saldırırsam belki kültürlerini yok ederim" diye düşündü. Sêrêkanîye'de öyle yaptı mesela. Til Xelef tarihi bir yer, önce oraya saldırdı. Buna rağmen halk buna cevap verdi.

İŞGALCİLER KÜLTÜRÜMÜZÜ HEDEFLİYOR, KÜLTÜRÜMÜZE SAHİP ÇIKALIM

Bu kültürel inşada kadınların rolünü tarif eder misiniz?
Binlerce yıl bu kültürü sahiplenen annelerimiz yine kültürlerini savundu. Büyüttükleri çocuklarda bu kültüre sahip çıkıyor. O annelerin öğrencileri olarak bize de görev düşüyor. Onların dengbejlerini korumak, dili korumak bu görevlerin başında geliyor.

Katliamların hedefi aynı zamanda Kürt kimliği ve dilidir. Bu nedenle kültürümüze sahip çıkmamız gerekiyor. Bize yapılan saldırılar kendiliğinden değildir. Buna karşı mücadele gerek, direniş gerek. Bunun örneği bir kadının kurumda çalışma yürütmesidir, biz kadınlar olarak böyle cevap verdik düşmana. Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin, Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşayan halkların kültürlerine sahip çıkması düşmana cevaptır.

KÜRT SANATÇILAR, SANATIYLA ROJAVA İLE DAYANIŞMALI

Türkiye ve Bakurê Kürdistan başta olmak üzere sanat ve kültür kurumlarına çağrınız var mı?
Biz kadın sanatçılar, TEV-ÇAND çalışanları olarak dört parça Kürdistan'a çağrıda bulunuyoruz. Kadınlar asla sessiz kalmasınlar. Sahip çıksınlar, onlar halkın sesidir.

Özellikle Kuzey, Güney ve Doğu Kürdistan'da kültür ve sanat çalışmaları yürüten kadınlar şarkı, şiir, tiyatro ile Rojava Kürdistan'a sahip çıkabilir. Yani Rojava halkımız herkese ihtiyaç duyuyor. Bir söylemle bile moral alıyorlar.

Sokaklarda olan anneler var onlara teşekkür ediyoruz. Ama yine de kadınlar olarak sesimizi dünyaya daha gür duyurmalıyız.