8 Ekim 2024 Salı

Hakan Günaslan yazdı | Dünyanın en büyük adliye sarayı 

Normal şartlar altında devlet hukuk normlarıyla sınıfsal ayrıcalıklar yokmuş ve taraflar eşitmiş gibi yapar. Yargı kurumları aracılığıyla hakemlik ettiği yanılsaması oluşturur. Gelinen aşamada ise iktidar açısından yazılı olan anayasa ve kanunlar birer metin olarak varlar, gerçekte ise duruma göre verilen kararlarla çark işliyor.

Türkiye dünyanın en geniş köprüsüne sahip olduğu gibi dünyanın en büyük adalet sarayına da sahip. İktidar 22 yıllık yargı icraatında sadece Avrupa'nın ve dünyanın en büyük adliye saraylarını yaparak, kamu kaynaklarını bu sarayların yapımına harcamadı. İnsanı küçülten devasa yapılarda aynı zamanda yargıyı da devletin dönüşümüne uygun olarak yeniden yapılandırdı. Normal şartlar altında devlet hukuk normlarıyla sınıfsal ayrıcalıklar yokmuş ve taraflar eşitmiş gibi yapar. Yargı kurumları aracılığıyla hakemlik ettiği yanılsaması oluşturur. Gelinen aşamada ise iktidar açısından yazılı olan anayasa ve kanunlar birer metin olarak varlar, gerçekte ise duruma göre verilen kararlarla çark işliyor.

DEVLETİN CEZALANDIRMA YETKİSİ AÇISINDAN YARGI
Yargı siyasetin her tıkanışında sistemin tıkanmasını önleme, tıkanırsa önünü açma işlevini yerine getirdi. İktidar yetersiz kaldığı her noktada yargıyı zor aygıtı olarak kullandı. Ergenekon, Oda TV, Balyoz, Şike, Askeri Casusluk, 28 Şubat, Gülen davalarıyla her dönemin iktidar paydaşlığına uygun olarak devleti yargı eliyle yeniden yapılandırdı. Cezalandırma yetkisini rakip olarak gördüklerini tasfiye etmek için kullandı. 58 Hizbullahçı tetikçi, 183 cinayet nedeniyle ömür boyu hapis cezası aldıkları halde yeniden yargılamayla, Alaattin Çakıcı infaz düzenlemesiyle, Sedat Şahin dosyanın başka bir heyetin itiraz incelemesi sonucu tahliye edildi. Ceza mahkemeleri tahliye kararlarıyla yeni dönemin paramiliter kadro ihtiyacını karşıladı.

ÜLKEYİ SÖMÜRÜ CENNETİNE ÇEVİRMEDE YARGI
Soma, Ermenek, Davutpaşa, Hendek, Torunlar Center, 3. Havalimanı ve 32 bin iş cinayetinde işverenlere cezasızlık politikasıyla ülkeyi sömürü cennetine çevirdi. Diğer taraftan işçi davalarında uzun yargılama neticesi işçi tazminatları enflasyon karşısında eridi. Ödemenin gecikmesi işveren açısından kar hanesine yazılıyor. Zorunlu arabuluculuk düzenlemesi ile işçinin alacaklarını yargılama faaliyeti sonucu elde etmesi önüne duvar örüldü. İşveren istediği zaman işi sonlandırma ve işçilik alacağının miktarını belirleme hakkını elde etti.

DÜŞMAN CEZA HUKUKU PRATİĞİNDE YARGI
Devrimci Karargah, Gaye, Hopa, Ankara, KCK, Cumhuriyet, Kobani, Gezi, avukat yargılamaları, Cumartesi Anneleri ve hakaret davaları ile muhalefeti düşman ceza hukuku yargılamalarıyla mahkum etti. Amaç neoliberal politikaları hayata geçirmenin önündeki engelleri temizlemekti. Gezi yargılaması sonucu mahkum ettiği Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşürülmesinde hukukun temeli olarak vaaz edilen normlar hiyerarşisini alt üst edildi. Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmayarak, devlet kendi normlar sıralamasını da ters yüz etti. Demirtaş, İmamoğlu ve Canan Kaftancıoğlu yargılamaları ile seçim sonuçlarının intikamını aldı. Cezalandırma yetkisini bu kez muhtemel rakiplerini oyun dışına atmak için kullandı.

CEZALANDIRMA TEKELİNİN PAYLAŞILMASINDA YARGI
Yeldana Kaharman, Nadira Kadirova, Rabia Naz, Narin Güran gibi öldürme eylemlerinde ya da çocuklara yönelik cinsel saldırı eylemlerinde faillerin iktidar ile bağlantıları nedeniyle, kolluk ve adli makamlar gerçeği karartmak için çalıştı. Sıradan sivil yurttaşlar günlük yaşam rutinleri içerisinde öldürüldüklerinde dahi failler korundu. Suçlar örtbas edildi. Şiddet tekeli devletin tekelinden yandaşa verildi. İlkel dönemlerde topluma zarar verici fiil işleyen grubun lideri zarar verici eylemi yapanı cezalandırıyordu. Egemenliğin paylaşılmasının sona ermesi ve devletin merkezi bir otorite ile egemenlik kurmasından sonra ceza verme tekeline tek başına devlet sahip oldu. Sıralanan örneklerde ise cezalandırma yetkisini devlet yandaşıyla paylaşır oldu. Amerikalı mafya lideri Al Capone'nin, "Kapitalizm, egemen sınıf tarafından kanunileştirilmiş (yasalara bağlanmış) bir kanunsuzluktur" sözü tam da şimdiyi tarif ediyor. Yargı kanunsuz durumu perdelemek için kullanılıyor. Devlet kendi yazılı yasalarını ihlal ederek anayasasız, yasasız istediğimi istediğim gibi yaparım alanı oluşturdu. Yargılama faaliyeti mafyadan işlevli bir araç oldu.

METALAŞAN YARGI
Yüzbinlerce çalışan yargılama faaliyetinde istihdam ediliyor. Uyuşmazlıkların çözümü adına devlet harç ve masraf alıyor. Yargılama faaliyeti devasa bir endüstri. Kapitalist üretim yasasına uygun olarak adalette metalaştı. Sermaye tüm gözeneklerinden çamur ve kan fışkırarak girdiği gibi adliye sarayları da çamur ve kan içindedir.

Themis heykeli Yunan mitolojisinde adaletin ve dengenin tanrıçasıdır. Elindeki terazinin bir kefesinde para var. Denge parası olan için adamını bulan lehine bozulmuş. "Türk milleti adına karar" veren yargıcın arkasında "Adalet mülkün temelidir" yazar. Adalette alınır satılır bir üründen farklı değil. Adana hakiminin yargılanan sanıktan beraat karşılığında 500 milyon lira alması, adli emanetten çıkarttığı metanfetamini kullanması, İstanbul Anadolu Adliyesi hakiminin uyuşturucu kaçakçılarını, yasadışı bahisçileri ve milyonlarca lira para gasp edenleri tahliye etmesi, erişim engeli kararlarını para karşılığı vermesi, münferit değil.

Duyulduğu için fotoğraf albümündeki iki fotoğraf görülüyor. Akçeli icra dosyaları yargı bürokratlarının eşlerine, çocuklarına veya yakın akrabalarına veriliyor. İktidar avukatları kendilerini yargının sahipleri, kamu personelini ise kendi çalışanları gibi görüyorlar.

İcra daireleri devlet zoruyla alacaklının alacağına kavuşmasını sağlayan kurum olmanın ötesine geçerek mal varlıklarına çökmenin aracı halini geldi. Üst düzey yargı personelinin biri dosyanın davacısının arkasında diğer yargı personeli davalının arkasında duruyor. Adliyelerde alenileşmiş rüşvet tarifeleri dolanıyor. İktidar mensuplarına yönelik hakaret davaları tazminat ya da vekalet ücreti üzerinden zenginleşme aracı oldu.

İKTİDARIN AYNASI YARGI
Normal şartlar altında devlet organları olan yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrı olduğu vazedilir. Eskiden yargı Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu ve Cumhurbaşkanı üçlüsü üzerinden varken, artık Cumhurbaşkanı, saray ve iktidar kitlesi üzerinden şekillenmiş durumda. Gelinen aşamada yargı artık bir araç olmaktan çıkmış, iktidarın kopyasına dönüşmüştür. Sömürü, inkar, yağma, baskı yargı aracılığıyla yapılmaktadır.