1 Ekim 2024 Salı

'Hapishanelerde 12 Eylül'ü aratmayan ihlaller yaşanıyor'

Hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için İzmir'de düzenlenen panelde, mücadele yürütülmezse hapishanelerde hak ihlalleri ve ölümlerin artacağı kaydedildi. 

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi, hasta tutsaklar ve hapishanelerde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek amacıyla Mimarlar Odası Konferans Salonu'nda panel düzenledi. Moderatörlüğünü gazeteci Ali Duran Topuz'un yaptığı panele, avukat Zeynep Ceren Boztoprak, Barış Akademisyeni Prof. Dr. Melek Göregenli, Prof. Dr. Zeki Gül ile HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede konuşmacı olarak katıldı. 

'EGE BÖLGESİNDE EN AZ BEŞ TUTUKLU YAŞAMINI YİTİRDİ'
Panel, hasta tutsakların durumunu anlatan sinevizyon gösterimi ile başladı. Panelin açılış konuşmasını yapan İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, hapishanelerde hak ihlallerinin katbekat arttığını söyleyerek, Ege bölgesinin de budan bağımsız olmadığını söyledi. Ege bölgesindeki hak ihlallerin artmasına dair yüksek oranda başvuru aldıklarını söyleyen İncin, "Özelikle Kırıklar Cezaevi Müdürü Haydar Ali Ak'ın gelmesiyle ihlallerin arttığını görüyoruz. Bu baskılardan kaynaklı şu anda bir tutuklu ölüm orucunda. Kırıklar'daki hak ihlallerinin son bulması için yaptığımız görüşmelerin tümü de sonuçsuz kalıyor. Yaşanan hak ihlallerden kaynaklı son bir yılda Ege bölgesinde en az 5 tutuklu yaşamını yitirdi" dedi. 

Moderatör Ali Duran Topuz, Türkiye'deki hapishanelerini ele alırken mutlaka 12 Eylül'de yaşananlara bakmak gerektiğini ifade ederek, şu anda Türkiye hapishanelerinde 12 Eylül dönemini aratmayan hak ihlallerinin yaşandığını aktardı.

BOZTOPRAK: ÖLÜMLER ARTACAK
Av. Zeynep Ceren Boztoprak, hapishanelerde bulunan hasta tutsakların verilerine dikkat çekti. 2013 yılında 456 olan hasta tutsak sayısının binleri aştığını belirten Boztoprak, "Cezaevlerinde zamana yayılan bir öldürme politikası var. Cezaevinde kalamaz raporu olan çok sayıda tutuklu olmasına rağmen tahliye edilmeyerek, ölüme terk ediliyor. Türkiye hasta tutuklular konusunda kendi yasalarını da ihlal ediyor. Hasta tutukluların cezaevinde kalmasına dair verilen raporlar, tamamen siyasi iktidarın isteğine göre veriliyor. Son bir yılda 46 kişi yaşamını yitirdi. Yasalar ihlal edildiği sürece, cezaevlerindeki hak ihlalleri ve ölümler artacak" dedi.

Aysel Tuğluk, Mehmet Emin Özkan gibi kamuoyuna mal olan hasta tutsakların durumuna dikkat çeken Boztoprak, hasta tutsakların tahliye edilmeyerek, cezalandırıldığını söyledi.

DEDE: HER İNSAN ÖZGÜLÜĞÜNE KAVUŞACAĞININ UMUDUNU KORUYABİLMELİ
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede ise, bir ülkenin demokrasi düzeyini anlamak için hapishanelere bakılması gerektiğini söyledi. PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin hapishane ve topluma yansımalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dede, "Siyasi iktidar cezaevleri üzerinden toplumu dizayn etmek ve dize getirmek istiyor. Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri de ülkenin genel politik siyasi sorunlarından bağımsız değildir. Bir istisnanın genele yansımasını Sayın Öcalan üzerinde uygulanan tecrit örneği ile görebiliriz. Önemli bir örnektir. Cezaevinde iktidarın uyguladığı politikaların üretildiği ilk cezaevi İmralı'dır. Bugün yaşanan en temel sorunlardan biri ömür boyu hapis cezasıdır. Hiçbir zaman hiçbir yerde tahliye edilmeme, ölünceye kadar cezaevinde kalacak mahpuslar var. Bu düzenleme İmralı'ya özel yapıldı. Öcalan için getirilen bir düzenleme ve şu anda bir çok tutuklu bundan etkileniyor. AİHM bunun işkence olduğunu tespit etti. Ve 'Umut' hakkından bahsetti. Her insan günün birinde cezaevinden çıkacağına, özgürlüğüne kavuşacağına dair umudunu koruyabilmeli' dedi. Bugün infaz yakmalar ve denetimsizlikten yararlanmamada doğrudan umut hakkıyla ilgilidir. Dolayısıyla bütün bunlar İmralı'da uygulanan tecridin diğer cezaevlerine yansıması olarak karşımıza çıkıyor."

'YAŞAMIN İNŞASI İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ'
Temel sorunlardan birinin haksız ve hukuksuz bir şekilde sınırsız yetki ile infazların yakılması, disiplin cezalarının verilmesi olduğunu kaydeden Dede, "7 yıldır cezaevlerinde özelikle politik tutuklulara diz çöktürüp, iradelerini kırmak istiyorlar. Çıplak arama, ağız içi dayatma, askeri sayım, disiplin cezaları, işkenceye varan muameleye karşı tutuklular ölümü göze alarak karşı çıkıyorlar. Hem içeride hem dışarıda iktidar onursuzluğu kişiliksizliği dayatıyor. Buna karşı içeride ve dışarıda demokrasiye inanan bizler, bu politikanın teşhir edilerek, onurlu bir yaşamın inşası için mücadele ediyoruz" diye konuştu.

GÖREGENLİ: YENİ İNSAN YARATMA ÇABASINDALAR
Prof. Dr. Melek Göregenli de, 2000'li yıllarda hapishanelere dair hazırladıkları rapor çalışmalarını anlatarak, o dönem rahatlıkla yaptıkları çalışmaları, şu anda yapmanın imkansız olduğuna işaret etti. Güvenlikçi politikaların hapishanelerde tutsak sayısını arttırdığını söyleyen Göregenli, "İzolasyon, ruh sağlığı, bireysel ve sosyal becerileri etkiliyor. 50 kişilik koğuşta, 180 kişi kalabiliyor. Bunlar hiçbir ceza anlayışının kaldırabileceği şeyler değil. Yoğunluk ve kalabalık tutukluların yaşam kalitesini belirler ve farklı sorunlar da yaratıyor. Mekansal düzenlemelerle kişiler öz saygı ve benliklerinden utandırılıyor. Bu ihlaller yeni bir insan yaratma çabasıdır. Ama yeni bir insanı yaratabiliyorlar mı? Hayır. Bu sadece Türkiye'de değil dünyanın hiç bir yerinde cezaevlerinde yeni ve kendileri gibi istedikleri insanlar yaratamıyorlar" dedi.