23 Eylül 2024 Pazartesi

Hatimoğulları: Ahmet Gün'ü katledenler buradaki kontra zihniyetidir

Özyönetim direnişinin yıldönümünde Cizre'de halkla buluşan ve katledilen parti yöneticisi Ahmet Gün'ün taziyesine katılan DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları, özyönetim direnişinde katledilenlerin mücadelesinin sürdüğünün altını çizdi. Hatimoğulları, "Ahmet Gün'ü katledenlerin kontra zihniyeti kendisidir" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet, Şırnak'ın Şenoba beldesinde katledilen parti yöneticilerinden Ahmet Gün'ün taziyesine katıldı. Hatimoğulları, ardından özyönetim direnişinin yıldönümüne ilişkin Cizre ilçe binası önündeki açıklamaya katıldı.

"14 Aralık 2015'te Cizre halkımıza karşı yürütülen yasaklamayı ve soykırımı lanetliyoruz" pankartının açıldığı açıklamada Hatimoğulları, Cizre'de dünya tarihinde unutulmayacak vahşetlerden birinin yaşandığını belirtti. Şubat 2023 depremlerinde yaşananların aynısının Cizre'de insan eliyle, jandarma ve polis eliyle gerçekleştirildiğine dikkat çeken Hatimoğulları, "Bunu kabul etmemiz mümkün değil. O vahşet bodrumlarında insanlık katledildi. Yaşam katledilmek istendi. Kürtler yok edilmek istendi ama Kürtler yok olmadı. Bunu buradaki kolluk kuvveti de Saray'daki de çok iyi görmüyor mu? Bu vahşi saldırıların sonucunda Kürt halkının biat etmeyeceğini, çökmeyeceğini, çöktürülemeyeceğini buradaki kolluk kuvveti ve Ankara'daki siyasi irade hala görmedi mi" sorusunu yöneltti.

'KAYBETTİĞİMİZ ARKADAŞLARIMIZIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ DEVAM EDİYOR'
Katledilen Cizre Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Tunç'un "İnsanlık da çöktü bodrumların altında hayatlar da" sözlerini hatırlatan Hatimoğulları, "İşte bu, ablukaların özetiydi gerçekten. Asya Yüksel ve Mehmet Tunç şahsında Cizre'de ve diğer şehirlerimizde, Kürdistan'da ablukalarda yaşamını kaybeden bütün yurtsever insanları, gençleri saygıyla anıyorum. Onların mücadeleleri devam ediyor. Kürt halkının özgürlük mücadelesi devam ediyor. Bundan hiçbir zerre adım geri atmış değiliz. Aziz Vural bir sağlık emekçisiydi. Aziz Vural, burada Cizre'de yaralanmış bir kadına yardım etmeye çalışırken, ona sağlık hizmeti sağlamaya çalışırken vurularak katledildi. Buradan kendisini de saygıyla anıyorum. Yine bu vahşet hikayesinde asla unutamayacağımız noktalardan biri Taybet Ana'dır. Taybet Ana sokakta katledildi ve 7 gün boyunca cenazesinin alınmasına izin verilmedi. Neymiş, sokağa çıkma yasağı varmış! Bu mudur ölüye saygı, bu mudur dini vecibeleri yerine getirme anlayışı? Kim olursa olsun, ne olursa olsun, nasıl ölmüş olursa olsun o cenazenin toprakla buluşması bu coğrafyanın en önemli geleneklerindendir. İnancımız gereği de bunu böyle yerine getirmeliyiz. Ama insanların ölülerini bile toprağa vermesine izin vermediniz, insanların yas tutmasına izin vermediniz. Öyle bir acımasız senaryoyu hayata geçirdiniz ki Cemile'nin ailesi onun bedenini evde derin dondurucuda günlerce tutmak zorunda kaldı" ifadelerini kullandı.

'YAŞANANLAR NE DÜŞMAN HUKUKUNDA NE DE SAVAŞ HUKUKUNDA VARDIR'
Savaş hukukuna işaret eden Hatimoğulları, özyönetim direnişi sırasında Kürt halkına yönelik uygulamayı bugün siyonist İsrail'in Filistin halkına uyguladığını belirtti. Hatimoğulları iktidarın iki yüzlü politikalarına tepki göstererek Filistin halkı için timsah gözyaşı döken AKP-MHP iktidarının Kürt halkına aynı zihniyetle saldırdığını ekledi.

Tüm saldırılara rağmen onurlu Kürt halkının mücadeleye devam ettiğini kaydeden Hatimoğulları, Mezopotamya'nın dört bir yanında mücadele eden Orhan Doğan'ın bıraktığı barış mücadelesi mirasını asla yerde bırakmayacaklarını, zaferle taçlandıracaklarını söyledi.

'AÇLIK GREVİ TALEPLERİ ORTADOĞU HALKLARININ ORTAK TALEBİDİR'
PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik mutlak tecrit işkencesinin son bulması, Kürt sorunun demokratik çözümü için açlık grevi direnişine başlayan tutsakları selamlayan Hatimoğulları, "Ağırlaştırılmış tecridin ne Anayasada ne Türkiye hukukunda ne de insanlık hukukunda yeri vardır. Cezaevlerindeki tablo ağırlaşmadan önce, oradaki açlık grevleri daha ağır bir evreye geçmeden önce ağırlaştırılmış tecrit kalkmalıdır. Sayın Öcalan üzerindeki bu tecridin kalkması ve fiziki özgürlüğüne kavuşması Kürt halkı başta olmak üzere Ortadoğu halklarının ortak talebidir" dedi.

'AHMET GÜN'Ü KATLEDEN BURADAKİ KONTRA ZİHNİYETİN KENDİSİDİR'
Açıklama öncesi katledilen parti yöneticisi Ahmet Gün'ün taziyesine katıldıklarını belirten Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Ahmet Gün'ü katleden zihniyet buradaki kontra zihniyetin kendisidir. Roboskî'de katliamı gerçekleştiren, bodrumlarda o vahşi katliamı gerçekleştiren zihniyetin kendisidir. Bunu münferit bir olaymış gibi açıklamaya çalışsalar da biz bunun böyle olmadığını gayet iyi biliyoruz. Ahmet Gün'ün katledilmesi siyasi bir cinayettir. Burada örgütledikleri kontra güçleriyle, koruculuk sistemini geliştirmenin ürünü olarak yetiştirdikleri mafyatik ilişkilerle bu katliam gerçekleşmiştir. El ele verilerek göz yumulan o uyuşturucu ticaretinin ürünü, bu koruculara tanınan insanlık dışı haklardır.

'TETİĞİ ÇEKENLER TEK BAŞINA DEĞİLDİR'
"Ahmet Gün arkadaşımızın katledilmesine karar verenler, o tetiğe basanlar ve aileleri değildir tek başına. Buna karar veren, Roboskiîde ve bodrumlarda katliam gerçekleştiren anlayıştır. Biz bu anlayışı bir kez daha kınıyoruz. Buradan ablukaların yıldönümünde sözümüz olsun ki yitirdiğimiz hiçbir canımızı, hiçbir hevalimizi, yoldaşımızı unutmayacağız. Botan'ın topraklarında mücadeleyi zerre geri adım attıramadığınızı yüzünüze bir kez daha vuracağız. Kürt halkı bu ülkede yaşadığı bütün acılara rağmen, katledilmesine rağmen, analara çocuklarının cenazeleri kargo kutularında teslim edilmesine rağmen hala barış diyorsa bunun bir anlamı vardır. Anaların bu barış haykırışını, Kürt halkının demokratik çözümdeki haykırışını herkes duymak zorundadır. Herkes duyana kadar, bu konuda hukuki ve siyasal gelişmeler sağlanana kadar mücadelemiz her yerde devam edecek. Bir kez daha bodrum vahşetinde yitirdiğimiz bütün canları saygıyla anıyorum. Mücadeleye devam ediyoruz, barış demeye devam ediyoruz, haykırışımızı sürdürmeye devam ediyoruz. Bizler kazanacağız, halklar kazanacak, Kürt halkı kazanacak. Serkeftin."