5 Şubat 2025 Çarşamba

Hüseyin Yeter yazdı | ESP'ye saldırı devrimci irade ve örgüte saldırıdır

ESP, aşağıdan kitlelerin, işçi sınıfı, gençler ve kadınların uğultusuna kulak kesilen siyasal güçlerin başında gelir. Siyasal ve toplumsal olası bir isyan ya da ayaklanma sürecinde Gazi, Gezi, 6-8 Ekim Kobanê serhildanı ve NATO süreçleri deneyimlerine sahip ESP, ilk refleks verecek devrimci politik güçtür. ESP'nin faşist tasfiyeci saldırı kuşatmasının hedefine konulmasında bu gerçeklerin payı büyüktür.

Sömürgeci faşist diktatörlük, 21 Ocak 2025 günü, Türkiye ve Kürdistan'da ESP'ye yönelik yeni kitlesel bir siyasi kırım saldırısı gerçekleştirdi. ESP, SKM ve SGDF üye ve yöneticisi çok sayıda devrimcinin evleri basıldı, kapıları kırıldı, eşyaları yağmalandı. Gözaltına alınan 41 kişiden 34'ü tutuklandı.

Gözaltı ve mahkeme sürecinde, devrimci irade ile karşıdevrimci irade çatıştı. Bu durum, çok belirgin biçimde devrimci ve antifaşist basına da yansıdı. Bu saldırı, şüphesiz ki süregelen karşıdevrimci tasfiye saldırısı ve kuşatmanın bir parçası ve devamıdır. Siyasi, ideolojik ve örgütsel boyutları vardır. Türk burjuva devletinin derinliklerinde kapsamı ve biçimi hazırlanmış ve uygulamaya sokulmuştur.

Tutsak edilen devrimci sosyalistler, "ESP umuttur, umut dimdik ayakta", "Bize gücünüz yetmez, biz kazanacağız", "Bijî soreş, bijî sosyalizm", "Devrimci irade teslim alınamaz" diyerek sömürgeci karşıdevrimci saldırıya yanıt verdiler ve meydan okudular. Tarihsel devrimci gelenek ve birikimden, Rojava'dan, Suruç'tan güç aldıklarının ve direniş bayrağını onurla taşıyacaklarının mesajını verdiler.

ESP Eş Genel Başkanı Deniz Aktaş, "Bugüne kadar susmadık, susmayacağız" dedi; SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat, "Biz bu kavganın en önünde yürüyen sosyalist gençleriz" diyerek zaferler kuşağının takipçisi olduklarını; devrimin ve sosyalizmin zaferine olan inanç ve bağlılıklarını bir kez daha haykırdı.

ESP'ye yönelik bu tutuklama terörünün zamanlaması ve nedenleri önemlidir. Bunun farkında olan DEM Parti başta gelmek üzere, birleşik devrimci güçlerin bileşeni parti ve örgütler, emekçi sol güçler ve demokratik kitle örgütleri tutuklama terörüne tepki verdi. Coğrafyamızda ve Avrupa'nın birçok kentinde önemli protesto gösterileri ve açıklamalar yapıldı.

Şüphesiz ki, ESP'ye yönelik bu özel ve özgün saldırının nedenleri vardır: Bunlar hem konjonktürel hem de tarihseldir.

ESP, antiemperyalist, antifaşist, antisömürgeci ve cins özgürlükçü bir mücadele yürütüyor. Bu mücadelede fiili meşru bir çizgide yürüyor ve farklı mücadele araç ve biçimlerine başvurabiliyor. Bu mücadele devrim ve sosyalizm mücadelesidir. Yaşadığımız siyasal koşullarda, bu mücadelenin yetmezliği ve sıkıntılarının, siyasi, ideolojik ve örgütsel boyutlarının farkındadır. Coğrafyamızda devrimci hareketteki siyasi, ideolojik ve örgütsel krizin, savrulma ve çözülmenin farkındadır. Kendisi de bu tarihsel, yapısal ve siyasal etkilerden azade değildir. Ne var ki, bu sorunların aşılması ve tasfiyeciliğin tasfiyesinde ideolojik mücadelenin yanında, fiili meşru mücadele çizgisinde devrimci siyasal mücadeleyi büyütmenin, geliştirmenin ve ilerletmenin belirleyici önemi bulunduğunu hiç ihmal etmedi. Mücadele tarihi ve geleneği buna tanıktır. Ve karşıdevrimle her çatışmasında bu duruşu gösterdi; bunun mesajını verdi. Bu anlamda, ESP'nin emekçi solda, Kürt özgürlük hareketinde bir etki alanı vardır.

Bugün Suriye'de cihatçı HTŞ çetesinin yönetimi alması, Rojava demokratik yönetimine yönelik riskler ve "İmralı görüşmeleri" ülke, bölge ve dünya bakımında büyük önem arz etmektedir. Coğrafyamızda her siyasal özne ya da partinin bu gelişmelere karşı politikaları olmak zorundadır. Bu gelişmelere, hiçbir devrimci ve ilerici parti ilgisiz ve seyirci kalamaz. Siyasi analizlerle yetinemez, eylemsiz kalamaz. ESP, sözü ve eylemiyle süreçte yerini aldı.

Kaldı ki, Kürt demokratik hareketi ile ESP arasında stratejik bir ittifak politikası vardır. Birleşik devrimci mücadelenin geliştirilmesinde ESP temel siyasi bir güçtür. Onun politik duruşu, devrimci dostlarda olduğu gibi, düşman, yani karşıdevrim tarafından da önemsendi ve izlendi. ESP, faşist saldırılarla defalarca yüz yüze kaldı, bazı çalışmaları ve faaliyetleri kesintiye uğratıldı. Ama her seferinde ayağa kalktı, içinden geçilen koşullarda kendisini yeniden üretebildi. Bazı tarihi kavşaklarda sınırlı güçlerle politik mücadele yürüttü, ancak sınıf mücadelesindeki özgül ağırlığı hep önemli bir rol oynadı.

Demek ki, bu saldırıların "İmralı görüşmeleri" ve sonuçlarıyla ilgili bir boyutu bulunmaktadır. Faşist sömürgeci rejim, Kürt özgürlük hareketinin kayıtsız ve şartsız teslim olmasını, kendisini dağıtmasını istemektedir. Faşist rejimin teslimiyet çağrısına Kürt özgürlük hareketi karşı duracağı gibi, çok doğal ki, güncelde tasfiyeciliğe karşı mücadele yürütmenin zorunluluğunu ortaya koyan ESP de, onurlu ve demokratik barışla bağdaşmayan sömürgeci rejimin bu çağrısına karşı durdu, duracaktır. Söylemi ve eylemi ile bunu yansıtacaktır. Bu faşist şeflik rejimini rahatsız etti ve harekete geçirdi.

ESP'nin son yıllarda, devrimci hareket ve emekçi soldaki siyasi, ideolojik ve örgütsel tasfiyeciliğe karşı tarihsel, teorik ve siyasal mücadele pratiği sürmektedir. Bunu fiili meşru mücadele çizgisindeki politik pratik ısrarı, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçim süreçlerindeki politikaları ve pratiğinde görmek mümkündür. Devrimci hareketi tasfiye etmeye çalışan faşist şeflik rejimi, ESP'nin bu söylemi, direnişi ve devrimci duruşu karşısında da rahatsızdır. Bunun için ESP'yi "en tehlikeli grup" olarak niteledi.

Gezi ayaklanması korkusu ve sendromu başka bir gerçektir. Türkiye ve Kürdistan'da patlayıcı ögeler büyüyor, genişliyor ve birikiyor. Emekçi kitlelerin hak ve özgürlük kırıntılarına yönelik saldırılar, yasaklar; faşist rejimin kendi yasaları ve anayasasını, kurumlarını çiğnemesi, az çok politik kimlik ve demokrasi bilinci taşıyan toplumun ileri kesimlerinde büyük tepki ve öfkeye yol açıyor. Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarının gasp edilmesi, aile ve çocuklara yönelik yeni gerici-faşist yasa düzenlemeleri, itirazlara ve karşı koyuşlara vesile oluyor.

Bütün muhalif kesimlere kitlesel tutuklamalar, gazetecilere, barolara, Gezi direnişçilerine 12 yıl sonra gözaltı ve tutuklamaların sürmesi tepkileri büyütmektedir. Faşist Devlet Bahçeli ve mafya çetelerinin sokağa yönelik tehditleri; toplumda kutuplaştırma, düşmanlaştırma ve çatıştırma söylemleri ve çağrıları tepki toplamaktadır. Burjuva muhalefete yönelik kayyum saldırıları, tehditleri, "büyük turpları" toplumda küçümsenemez uğultu ve itirazlara vesile olmaktadır.

Ekonomik yıkımın ağır sonuçları, doğa tahribatı, Kartalkaya'daki otel katliamı, açlık ve yoksulluk, yakınları koruma ve ayrıcalıklar, işsizlik ve rüşvet olayları, ahlaki ve toplumsal çürümeyi teşvik eden politikalar, halklarda büyük tepki ve öfke yaratmaktadır. Bütün bunlar, onur ve özgürlük mücadelesinin toplumsal zeminini güçlendiriyor.

ESP, aşağıdan kitlelerin, işçi sınıfı, gençler ve kadınların uğultusuna kulak kesilen siyasal güçlerin başında gelir. Siyasal ve toplumsal olası bir isyan ya da ayaklanma sürecinde Gazi, Gezi, 6-8 Ekim Kobanê serhildanı ve NATO süreçleri deneyimlerine sahip ESP, ilk refleks verecek devrimci politik güçtür. Bu siyasal önderlik yeteneği, kapasitesi ve potansiyeli vardır. Kitlelerle buluşma yeteneği, esnekliği, deneyi ve birikimini taşımaktadır.

ESP'nin faşist tasfiyeci saldırı kuşatmasının hedefine konulmasında; politik ve örgütsel faaliyetlerinin engellenmesinde, izlenmesi ve kuşatılmasında, parti çalışması ve siyasal hareket planlarının akamete uğratılmasında bu gerçeklerin payı büyüktür.

Saldırıların ESP ile sınırlı kalmayacağı ve dün olduğu gibi yarın da devam edeceği açıktır. Bunu durdurmanın yolu, faşizme karşı birleşik mücadeleyi geliştirmek ve tutsakların özgürlüğü için mücadele etmektir. O zaman şimdi; tutsak ESP'lilere özgürlük talebini yükseltelim!