1 Ekim 2024 Salı

İdam edildikten sonra bedeni kaybedilen Güney için adalet istendi

Cumartesi Anneleri 897. hafta açıklamasında idam edilen ve bedeni kaybedilen Veysel Güney'in dosyasını kamuoyuyla paylaştı. Kayıp yakınları kendilerine yasaklanan Galatasaray'dan da başta Veysel Güney olmak üzere kayıplar için adalet istemekten vazgeçmeyeceklerini söyledi. 

12 Eylül faşist darbesinin göz göre göre işkencecileri, suçluları nasıl koruduğunun somut isimlerinden biri Veysel Güney. 1981 yılında düzenlenen bir operasyonda hayatını kaybeden teğmenin intikamını almak için tutuklanan Veysel Güney, 5 ay boyunca hücrede tutuldu. Bu süreç içerisinde sistematik işkenceye maruz kaldı, ailesiyle görüşmesi, mektup alıp-vermesi engellendi, idamından önceki son sözleri aileye ulaştırılmadı.

ÖMRÜ OĞLUNUN BEDENİNİ BULMAYA YETMEDİ
Anne Zeynep Güney yıllarca Galatasaray Meydanında oğlunun bedenini aradı. Çünkü Veysel Güney idam edildikten sonra bedeni kaybedildi, mezar yeri açıklanmadı. Anne Zeynep Güney'in ömrü oğlunun mezarında dua etmeye yetmedi. 

'AMCAMI HİÇ TANIMADIM'
Cumartesi Anneleri 897. hafta açıklamalarında Zeynep Güney'i andı, Veysel Güney'in dosyasını kamuoyuyla paylaştı. Bu haftada online yapılan açıklamada ilk sözü Güney'in yeğeni Doğan Güney aldı. "Amcamı hiç tanımadım, sadece arkadaşlarının anlattıklarından, fotoğraflarından biliyorum" diyen Güney, başta amcası olmak üzere tüm kayıplar bulunana kadar mücadele edeceklerini söyledi. 

AV. KANAR: YARGILAMASI AVUKATSIZ DEVAM ETTİ
Güney ailesinin avukatı Ercan Kanar da Güney'in yargılamasının hukukla zerre ilgisi olmadığının altını çizdi. Duruşma günü 5 Şubat'ta belli olan, 6 Şubat'ta ilk duruşması görülen Güney'in, 17 Şubat'ta görülen ikinci duruşmada kararın açıklandığını ve hakkında idam cezası verildiğini ifade etti. Askeri konseyin infaza karar verdiğini belirten Kanar, "Beş ay hücrede tutuldu, ağır işkence gördü. Avukat tutmasına da izin verilmedi. Yargılaması avukatsız devam etti. Avukat talebi mahkeme tarafından reddedildi" dedi. 

'HALKLARA ÖZÜR BORCU VAR'
12 Eylül suçlularını koruyan geçici 15. maddenin yürürlükten kalkmasının ardından 2011 yılında Veysel  Güney ve diğer gözaltında kaybedilenler için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatan Kanar; darbe yapanların da insanlığa karşı suçtan, yaşam hakkını ihlalden, işkence ve kötü muameleden yargılanmalarını istediklerini belirtti. Kanar, "Cumhuriyet savcılığı suç duyurumuzu reddetti. İtiraz ettik, mahkeme tarafından reddedildi. Anayasa Mahkemesi'ne gitti, Anayasa Mahkemesi de reddetti. 2016'nın haziranında konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne taşıdık. Gerek Veysel Güney için gerekse diğer gözaltında kaybolanlar veya keyfi ve yargısız infazlarla yaşamını yitirenler, işkencede öldürülenler için devletin yaşamını yitirenlerin yakınlarına özür borcu vardır. Aslında halklara özür borcu vardır" ifadelerini kullandı. 

'VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Cumartesi Anneleri 897. haftanın basın açıklamasını Leman Yurtsever okudu. Kaybedilişinin 41. yılında Veysel Güney'in idamı ve bedeninin kaybedilmesinin insanlığa karşı işlenmiş bir suç olduğunu ve zaman aşımına tabi olmadığının altını çizen Yurtsever, hukuki sürecin başlatılması için yetkilileri uyardı. Yurtsever, "Kaç yıl geçerse geçsin Veysel Güney için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 198 haftadır hukuksuz bir biçimde bize kapatılan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray'dan vazgeçmeyeceğiz" dedi. 

NE OLMUŞTU?
24 yaşındaki Veysel Güney, 12 Eylül Askeri darbesinin ardından 28 Aralık 1980 tarihinde Antep'te bir ev baskınında yaralı olarak gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde yargılandı. Avukat talebi reddedilen Veysel Güney'in savunma hakkı yok sayıldı. İlk duruşması 6 Şubat 1981'de yapıldı ve 17 Şubat 1981 tarihinde yapılan ikinci duruşmasında, suçlamaları ispat edecek deliller olmaksızın idama mahkûm edildi.

Meclis kararı olmadan özel kanun çıkarılarak, 10 Haziran 1981 tarihinde Gaziantep E Tipi Hapishanesi'nde idam edildi. Veysel idam edildikten sonra üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla babası Ali Güney'e teslim edildi. 10 Haziran 1981 tarih ve 266 sayılı tutanakla babasına verilmek üzere Yüzbaşı Burhan Erdem'e teslim edilen cansız bedeni kaybedildi.

Veysel'in idamından 25 yıl sonra onun ilk ifadesini alan ve idamında hazır bulunan savcı Mete Göktürk "Adaleti Gördünüz mü?" isimli kitabında Veysel Güney'i suçlayacak delillerinin olmadığını ayrıca yargılamanın tarafsız ve adil bir biçimde yapıldığına dair kuşkuları olduğunu açıkladı. Ailesi ve arkadaşları yıllarca Veysel'in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün mercilere başvurular yapıldı, kampanyalar yürütüldü ve hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri soru önergeleri ile konuyu defalarca meclisin gündemine taşıdı. Ancak Veysel'in mezar yeri hala öğrenilemedi.

Yapılan araştırmalar sonucunda 2006 yılında Antep Mezarlıklar Müdürlüğü'nün 9 Haziran 1981 gününe ait son kaydında "hüviyeti meçhul" bir kişinin "asılarak idam edildiği" ve 105341 numaralı mezara gömüldüğü bilgisine ulaşıldı. Gaziantep 5. Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile söz konusu mezar açıldı. Mezardan alınan kemik numuneleri Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi. Biyoloji İhtisas Dairesi tarafından yapılan kimliklendirme çalışmasında, numuneler ile anne Zeynep ve baba Ali Güney arasında kan bağı kurulamadığı yönünde bir rapor hazırlandı.

Kamuoyunda ve Güney Ailesi'nde bu raporun gerçeği yansıtıp yansıtmadığı veya Adli Tıp'a gönderilen numunelerin doğru olup olmadığı yönünde derin kuşkular oluştu.