24 Eylül 2024 Salı

İHD: ATK hasta tutsaklar için son ve tek merci olmaktan çıkarılmalı

İHD Merkezi Cezaevi Komisyonu, bin 333 hasta tutsağın ölüm sınırında olduğunu açıkladı, derhal tahliye edilmelerini istedi. İnsan hakları savunucuları, tecridin bir işkence olduğunu belirterek, "İmralı Cezaevi derhal kapatılmalı" dedi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, hasta tutsaklari ilişkin derneğin Diyarbakır şubesinde basın toplantısı düzenledi.
 
Açıklama yapan Avukat Zeynep Ceren Boztoprak, cezaevlerinde 457’si ağır olmak üzere bin 333 hasta tutsak olduğunu söyledi.
 
"Bu ülkenin hapishanelerinde binlerce hasta ve ölümün sınırında insan yatıyor" diyen Boztoprak, hasta tutsakların serbest bırakılmasını istedi.
 
Tutsakların sağlığa erişim haklarının ortadan kaldırıldığına dikkat çeken Boztoprak, Adli Tıp Kurumu'nun bağımsız olmadığını belirtti.
 
Boztoprak, ATK'ya ilişkin şunları söyledi: "Adli Tıp Kurumu’nun bilimsellikten uzak ve taraflı kararları da hasta tutukluların maruz kaldığı durumun en başat nedenlerindendir. Oysa bilirkişilik, hizmetin niteliği gereği herhangi bir konuda verilecek objektif, teknik ve bilimsel görüştür. Bilirkişiliğin esası bilimsel görüşün özgürce sunulabilmesidir. Ancak kurum; 12 Eylül rejiminin etkisinde yapılmış düzenlemelerin ruhunu yansıtmaktadır."
 
ATK'nın infazların ertelenmesi raporlarında "son ve tek merci" olmaktan çıkarılmasını isteyen Boztoprak, "Sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi kararlarında cumhuriyet savcılarının takdir yetkisi kaldırılmalı, hastanelerin verdiği raporlar esas alınarak cezaların infazları ertelenmelidir. Cumhurbaşkanının sağlık sebebi ile mahpusları af yetkisini düzenleyen genelge değiştirilerek, adli tıp kurumu tek belirleyici olmaktan çıkarılmalıdır" dedi.
 
Boztoprak, tecridin de insan hakkı ihlali olduğunun altını çizdi, "İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan’a özel hukuk ve ağırlaştırılmış tecrit uygulanmaktadır. Bu nedenle İmralı Cezaevi derhal kapatılmalı, Abdullah Öcalan ve arkadaşları yasal haklarından yararlandırılmalıdır" dedi.
 
Keyfi uygulamalara son verilmesini isteyen Boztoprak, şu talepleri açıkladı:
 
"Başvuru ve şikâyetlerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın ve derhal gerekli mercilere ulaştırılması sağlanmalıdır.
 Adli ve idari mekanizmalar, yapılan başvuru ve şikâyetlerle ilgili etkin soruşturma yürütmelidirler.  
 Avukatlarla görüşmenin ve yazışmaların mahremiyeti sağlanmalıdır.
 Resmi kurumlar ve avukatlarla yapılan yazışmaların denetime tabi tutulması engellenmelidir.
Aile ve dış dünya ile temas hakkı engellenmemeli; mahpusun yararı gözetilerek dışarı ile ilişkilerinin güçlendirilmesi sağlanmalıdır.   
Mahpusların anadilde görüşme ve yazışma hakları güvence altına alınmalı; mevzuat ve uygulamasından kaynaklanan engellemeler kaldırılmalıdır. 
Mekân ve üst aramaları sırasında, aramaya maruz kalan kişilere onur kırıcı muamelede bulunulmamasına özen gösterilmelidir. Arama prosedürünün bizzat kendisi de aşağılayıcı olmamalıdır.
Yemekler, yeterli ölçüde besin değerine sahip ve makul çeşitlilikte olmalıdır. Sağlık sorunu olan mahpuslara hekim kontrolünde özel diyet yemeği verilmelidir.
Kantinde satılan ürünler yeterli çeşitlilikte ve fiyatlar cezaevi dışındaki ürünlerle eşit düzeyde olmalıdır.
Cezaevi rejimi, fiziki koşullar ve uygulanan muameleler hakkında etkili bir idari ve yargısal denetim sağlamalıdır."