12 Kasım 2024 Salı

İkizköy Çevre Komitesi: Orman katliamına kılıf olan mahkeme kararlarını kabul etmiyoruz

Akbelen Ormanındaki ekokırıma ilişkin açılmak istenen davaların reddedilmesine tepki gösteren İkizköy Çevre Komitesi, "Kamunun değil şirketlerin yararını koruyan bu hukuksuz kararları asla kabul etmiyoruz" dedi.

İkizköy Çevre Komitesi, Akbelen Ormanında yaşanan orman katliamına ve mahkeme sürecine ilişkin yazılı bir açıklama yayınladı.

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Tarım ve Orman Bakanlığı 28 Kasım 2020 tarihinde Akbelen Ormanı'nı linyit madeni açılması için YK Enerjiye tahsis etti, tahsis süresi  28 Aralık 2021'de sona eriyordu. İkizköy'lüler olarak bir yandan dava açarken, bir yandan da yaşam savunucusu dostlarımızla birlikte Akbelen ormanını fiilen direniş nöbeti ile korumaya aldık. Oldu bittici Orman İdaresinden koruduk, yangından koruduk, yangını fırsata çevirmek isteyen YK enerjiden koruduk.

'TAHSİS İZNİNİN AÇIKÇA HUKUKA AYKIRI OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI'
Davada keşifler yapıldı, birinci keşifte hakimin avukatlarımıza ve uzmanımıza yönelik hakaretlere tanık olduk, ikinci keşif Resmi Gazetede yayımlanan zeytinlikleri madenciliğe açan Maden Yönetmeliği değişikliğinin tehdidi ile yapıldı. Tüm tehditlere rağmen 1 Mart 2022 tarihinde yapılan keşif sonunda, işini  tarafsız ve dürüst yapan bilirkişiler aşağıdaki tespit ve değerlendirmelerde bulundular:
🔹Akbelen Ormanının ekolojik koridor olarak muhafaza edilmesi zaruriyeti ve rehabilitasyon çalışmaları ile mevcut orman yapısının tekrar geri getirilmesinin mümkün olmadığından, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde ormanlık alanın ve orman ekosistem bütünlüğünün zarar göreceği
🔹Ocak alanı ile Akbelen ormanı alanı arasındaki tarım alanlarının zarar göreceği, madencilik faaliyetleri nedeniyle önemli düzeyde toz emisyonunun oluşacağı
🔹Bilhassa yörede çıkan orman yangınları alan da ve yakın çevresinde bulunan hayvan türlerinin barınma, üreme ve beslenme faaliyetlerinin devamlılığı açısından bu doğal ormanları kullanıyor olmaları sebebiyle önem arz ettiği, Alanda yürütülecek maden faaliyeti sonucunda söz konusu orman ve içerisinde var olan ekosistem geri dönüşümü olmayacak şekilde ortadan kalkacağı

Bilimsel bu tespitlerle dava konusu tahsis izninin açıkça hukuka aykırı olduğu ortaya çıktığı, artık zaman geçirilmeden davamızın kabulüne karar verilmesi gerekirken, her nedense 3. kez keşfe gidildi. Neden 3. kez keşfe gidildiğini keşif sonrasında düzenlenen raporu görünce anladık. Bilirkişiler kendi uzmanlık alanlarını ve varlık nedenlerini unutarak, sadece Akbelen Ormanının maden ocağı haline getirmeyi amaçlayan, bilimsellikten uzak, çevre hukukunun ilke ve kurallarından bihaber rapora imza atabildiler. 

'AKBELEN ORMANININ İDAM FERMANI HAZIRLANDI'
Bizce bilirkişilerin görevlerini kötüye kullanarak düzenledikleri raporla Akbelen Ormanının idam fermanı hazırlandı. 1 Aralık 2022 tarihinde yangın bahanesiyle ormana kesim için girilmesi üzerine verilen 8 Ağustos 2021 tarihinden beri devam eden yürütmeyi durdurmanın kaldırılmasına kararı verildi. 

Bu süreçler yaşanırken Akbelen Orman sahasını da kapsayan toplam 23.307,48 hektarlık alan için verilen ve süresi 28 Aralık 2021'de biten maden işletme ruhsatı ve işletme izninin süresinin 2041'e kadar uzatıldığı ortaya çıktı. Bu uzatma işlemi için de dava açtık. 

Bu yılın ilk yarısında milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle, hiç kimse Akbelen ormanına girmeye cesaret edemedi. Seçimler bitip iktidarın değişmemesi üzerine, başta gizlenip sonradan ortaya çıkan tahsis izninin 2031'e kadar uzatılarak, 24 Temmuz 2023 sabahı saat 05.30'da yüzlerce kolluk gücünün korumasında kesim ekipleri ormana girdi ve kesime karşı çıkan herkese en temel insan hakları ihlal edilerek müdahale edildi. Bütün itirazlara, ülke sınırlarını aşan toplumsal tepkilere rağmen, çok süratle orman katliamı gerçekleştirildi, 6 gün içinde Akbelen Ormanı'nın yaklaşık dörtte üçü yok edildi. Bu arada Mahkeme yürütmeyi durdurma taleplerimize kulak tıkadı. Anayasanın  başta  2., 36., 56., 125., 169. maddeleri yok sayılarak, demokratik hukuk devletinde olmaması gereken bu 'ben yaptım oldu' uygulamasını görüşmek için TBMM 8 Ağustos 2023 tarihinde olağanüstü toplandı. 

'ORMAN SAVUNUCULARINA ORMANA ZARAR VERMEDEN DAVA AÇILDI'
Orman tıraşlandıktan sonra, linyit maden ocağının hızla açılması için 12 Eylül darbesinin 43. yıl dönümü sabahı kolluk güçlerinin hukuka aykırı müdahalesi ile Milas Orman İşletme Müdürlüğü ekipleri tarafından, sözleşmeyle kullanılan özel mülk üzerinde kurulu nöbet alanımıza müdahale edildi, çadırlar, konteyner ve diğer eşyalar tahliye edildi, bütün dünyanın takdirle baktığı sivil orman nöbetimiz dağıtıldı. Alanda tek başına nöbette olan Ahmet Tatar kötü muameleyle gözaltına alındı. Bu işler olurken, orasını kullanma hakkı olan, oradaki eşyaların emanet edildiği bizler  alana alınmadık. İki gün sonra Milas Sulh Hukuk Mahkemesi ile delil tespiti için alana gidildiğinde, avukatların alana girişi dahi engellendi. Delil tespiti keşfi sırasında görünen manzara; orası artık orman nöbet alanı değildi, ilmek ilmek dokunan alandaki yaşamı savunma evi dağıtılmıştı. Alanın zeminine mıcır dökülmüş, iki tane yeni konteynır konulmuş, bir tanesinin üzerine bayrak çekilmiş, üzerine 'TC Milas Kaymakamlığı Jandarma Asayiş Noktası' yazılmıştı, yakından bakıldığı zaman bir metal etikette 'YENİKÖYKEMERKÖY' (barkod) '703384' yazılıydı. Şimdi bu hukuksuzlukları, suçları örtmek için, ormanı yok eden Orman İşletme Müdürlüğü'nün başvurusu ile orman savunucularına karşı ormana zarar vermekten soruşturmalar açılıyor, nöbet alanından alınan eşyalar hakkında el koyma kararı verildi. Ormanı yok edenleri şikayeti ile ormanı koruma eylemi ormana zarar verme suçuna dönüştürülmeye çalışılıyor. 

Bütün bunları 11 Ekim'de yapılan her iki davanın duruşmasında mahkemeye en ince ayrıntısına kadar tek tek anlattık. Demek ki boşa konuşmuşuz, Mahkemeden iki davamız için de 'davanın reddi' kararını aldık. Mahkeme kararlarında şunlar yazılı:
🔹Akbelen Ormanı sahasından çıkarılacak madenin termik santral işletimi ve bu santraldeki ciddi oranda elektrik üretimi için zorunlu hammadde teşkil ettiği, enerji tedariki ve güvenliği açısından bu alandaki madenin/kömürün çıkarılmasının zorunluluk ve büyük önem arz ettiği, bu alanın maden olarak işletilmesinde açık ve önemli kamu yararı bulunduğu, ayrıca orman sahasındaki maden/kömür çıkarımı sonrasında müdahil şirketin gerekli orman rehabilitasyonunu yapmasının mevzuata göre mecburi olduğu, bu hususta hazırlanan rehabilitasyon projesinde de aykırı/eksik bir durumun tespit edilemediği
🔹ÇED Yönetmeliği'ne göre davaya konu açık ocak kömür madencilik faaliyetinin Yönetmelik hükümlerinden muaf durumda olduğu ve işletme hakkında 'ÇED KAPSAM DIŞI' kararının bulunduğu, dolayısıyla bu yönüyle dava konusu işlemde çevre (ÇED) mevzuatına aykırı bir durumun bulunmadığı
🔹Maden işletme ruhsatının ve maden işletme izninin dayanağı olan asıl ruhsat ve iznin temdit edildikleri tarihe kadar geçerli olduğu hususları dikkate alındığında, 3213 sayılı Kanun ve ilgili yönetmelik hükümleri kapsamında usulüne uygun olarak düzenlenen ve son olarak da ruhsat bitim tarihi olan 10/03/2041 tarihine kadar temdit edildiği (uzatıldığı) anlaşılan davaya konu işlemlerde (maden işletme ruhsatında ve maden işletme izninde) hukuka aykırılık bulunmadığı

'BU HUKUKSUZ KARARI ASLA KABUL ETMİYORUZ'
Mahkeme kararını kamuoyunun ve hukuk aleminin değerlendirmesine sunuyoruz. Bizler topraklarımızı, zeytinlerimizi, köylerimizi, hayatlarımızı yok etmeye çalışanların önünü açan, kamunun değil şirketlerin yararını koruyan bu hukuksuz kararları asla kabul etmiyoruz. Bu kararlarla, yapılan orman katliamı ve yapılan hak ihlallerinin üstünün örtüleceği sanılıyorsa yanılıyorlar. Gücümüzün son damlasına kadar bu adaletsizliklere karşı direneceğiz. Davalarımızda bütün yasa yollarını kullanacağız, meşru ve haklı mücadelemize devam edeceğiz. Yeryüzündeki yaşamın devamından yana olan herkesi dayanışmaya çağırıyoruz."