10 Kasım 2024 Pazar

Kadın Savunması'ndan istismara karşı çözüm önerisi

Kadın Savunması, son günlerde artan çocuk istismarı ve cinayetini protesto etti. Eylemde yapılan konuşmada, "İdamla hadımla olmaz çocuğun üstün yararını gözeten yasalar yapılsın" denildi.
Kadın Savunması, çocuk istismarı ve cinayetine karşı Beşiktaş Kartal Meydanı'nda eylem yaptı. "İdamla hadımla olmaz çocuğun üstün yararını gözeten yasalar yapılsın" yazılı pankartı açan kadınlar, "İstismara sessiz kalma suça ortak olma", "Çocuk şiddetine son" sloganlarını attı.
 
Basın açıklamasını Sena Çenkoğlu okudu. Son 9 yılda 104 bin 531 çocuğun kaybolduğunu belirten Çenkoğlu "Katiller tutuklansa da Ensar Vakfı'nda yaşanan istismar, Aladağ'da kız çocuklarının yanarak ölümüyle sonuçlanan vaka, her gün bir yenisi ortaya çıkan çocuk istismarlarıyla bütün bunların karşısında çocuklara çığlık atmayı öğretmeye çalışan Aile Bakanlığı, AKP tarafından reddedilen çocuk istismarı yasası ve ortaya atılan tecavüzü aklama yasalarıyla Türkiye çok uzun zamandan beri çocuklar için güvensiz bir ülke haline dönüşmüş durumda" dedi.
 
Sadece haziran ayında 24 çocuğun istismara uğradığını belirten Çenkoğlu, "AKP iktidarının bütün kayıp, istismar ve çocuk cinayeti vakalarının karşısında önerdiği idam, hadım gibi çözümler ise bu meseleyi münferitleştirmeye ve hastalık gibi göstermeye yarıyor. Toplumsal öfkeyi iktidarı meşrulaştıran bir histeri aracı olarak yönetmek amacıyla gündeme getirilen idam ve hadım çocukları değil toplumsal çürüme ortamını yaratan iktidarı korumayı amaçlıyor" diye konuştu.
 
Hadım veya idamın istismarın kaynağını ortadan kaldırmadığını ifade eden Çenkoğlu, cinsel istismarın, bir cinsel dürtü ürünü değil, kendinden güçsüz olan üzerinde kurulan bir tahakküm yöntemi olduğunu söyledi. Çenkoğlu, hadım gibi cinsel dürtünün ilaçla baskılanması uygulamasının şiddeti, istismarı, tecavüzü bitiremeyeceğini aksine bu yöntemlerin, suçu örtbas edeceğini belirtti.
 
Kadın Savunması cinsel istismarla mücadele için şunları sıraladı:
-Şiddet suçlarını salt bir eylem olarak kabul etmek doğru değildir. Çünkü cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, şiddet uygulamasının ve başkası üzerinde iktidar ve güç kullanımının göstergesidir. Cinsel suçların faili her bireyin ruhsal bozukluğu olduğu (hasta, deli vb) varsayımı doğru değildir. Cinsel şiddet suçunu işleyen her failin ruhsal bozukluğu olduğu varsayımı, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçların toplumsal ve ideolojik boyutunun göz ardı edilmesine sebep olur ve bu sorunun sağlıklı bir biçimde çözülebilmesini engeller.
-Ruhsal rahatsızlığı olan kişilerin cinsel dokunulmazlığa dönük bir suç işlemesi halinde ise tıbbi uygulamanın ne olacağı ve nasıl olacağı insan hakları, hekimliğin evrensel değerleri ve tıbbın bilimsel değerleriyle olmalıdır.
-Hadım ve idam gibi popüler tartışmaların cinsel suçları önleyici bir yönü yoktur. Bu tartışmalar sadece suç işlendikten sonrasına yönelik üstelik sağlıksız tartışmalardır.
-Cinsel istismar suçlarını önleyici politikalar şarttır. Bu yüzden çocukla teması olan tüm kesimlere (öğretmen, servis şoförü, okul personeli, aile vb) dönük farkındalık çalışmaları yürütülmelidir.
-Cinsiyet eşitliği, üreme ve cinsel sağlık dersleri eğitim müfredatında yer almalıdır.
-Mağdura ve faile yönelik veri ve kayıt sistemleri oluşturulmalıdır. Mağdurun ikinci ve daha fazla kez mağdur edilmesini önlemek amacıyla Çocuk İzleme Merkezleri, Adli Görüşme Odaları ve Çocuk Koruma Merkezlerinin sayısı arttırılmalıdır.
-Çocuk istismarının engellenebilmesinin yollarından biri kadın ve çocuk hakları konusunda çalışan örgütler, dernekler, barolar ve uzmanların görüşünün alınmasıdır.
-Cinsel istismarın engellenmesi ve koruyucu-önleyici politikaların üretilmesi kadınların eşitlik mücadelesi ve dayanışması ile mümkün hale gelir.