23 Eylül 2024 Pazartesi

Karadolap Mahallesi halkı: Yozlaşmaya karşı birlikte mücadele edelim

Karadolap Halk İnisiyatifi'nin 9 Aralık'ta mahallede yozlaşmaya karşı düzenlediği panelde, mahallenin devrimci damarını yok etmek için devlet ve polis işbirliğiyle mahalleye çetelerin, mafyaların sokulduğu vurgulandı. "Dünün içicileri bugünün torbacıları oldu" diyen mahallelinin her birinin konuşmasında yozlaşmaya karşı tek çarenin örgütlü ve birleşik mücadele olduğu vurgulandı.

"Sokakta uyuşturucu satılıyor, defalarca şikayet ettik. Polis geliyor onlara değil bize müdahale ediyor. Ben satıcıları biliyorum, polis ve zabıtanın bilmemesi imkansız. Ama 'fişleneceksin' diye tehdit ediliyorum."

"Mahallelerde uyuşturucu satılmasının başında devlet var. Eskiden devrimciler vardı, bu işin peşini bırakmadılar. Ama şimdi devrimciler de yok."

"Uyuşturucu önergesi AKP-MP oylarıyla reddedildi. Demek ki örgütlenmek lazım."

"Uyuşturucu, çeteleşme, mafyalaşma, emekçi-devrimci mahallelerin yozlaşması ideolojik bir saldırıdır. Toplumun tepki vermesini önlemek için sindirmeye çalışıyorlar. O yüzden daha çok mücadele etmeliyiz."

"Çocuklarımız karanlıkta okula gidiyor. O saatte onları yalnız göndermek istemiyorum ama ben de korkuyorum. Hem kendim için hem de çocuğum için."

DEVRİMCİLER VE HALKIN BİRLİKTE MÜCADELESİYLE ÖNLENEBİLİR
Yukarıda sıralanan cümleler 9 Aralık'ta Karadolap Halk İnisiyatifi'nin İBB Yeşilpınar Yüzme Havuzu Tesislerinde düzenlediği, "Uyuşturucu, çeteleşme ve yozlaşmanın kaynakları ve çözüm yolları" başlıklı panelde öne çıkanlar.

ETHA olarak bir süre önce emekçi mahallelerin devrimci damarlarını yok etmek amacıyla devletin yozlaştırma saldırılarını anlatan bir yazı dizisi yayınlamıştık. Polis ve çete işbirliğiyle mahallelere sokulan uyuşturucu kullanımı, satışı; genç kadınlara cinsel saldırı ile ajanlık dayatılması, seks işçiliğine zorlanmasının önüne ancak örgütlü mücadele ile geçilebileceğini vurgulamıştık.

Devrimcilerin sokaklarını arşınladığı emekçi semtlerde, devrimciler ve mahalleli kol kola yıllarca yozlaşmaya karşı mücadele yürüttü. Devletin korkusu da devrimciler ve halkın birlikte mücadelesi oldu. Bu yüzden üst üste yapılan gözaltı ve tutuklama saldırılarıyla bu mahallelerden devrimcileri uzaklaştırmaya çabaladı. "Mahalleler bizim, faşistlerden geri alabiliriz" demiştik bir yazımızda, cumartesi günü gerçekleşen panelde devrimcilerin yüzünü emekçi semtlere dönmesinin, halkla omuz omuza mücadele etmesinin önemi bir kez daha ortaya çıktı.

'GENÇLERİ SPORA YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞIYORUZ'
Panelden sonra mahalleliyle sohbet ettik. Karadolap Spor Kulübü Başkanı Ali Bozkurt, 25 demokratik kitle örgütünün katılımıyla Karadolap Halk İnisiyatifi'ni kurduklarını söyledi. Spor kulübü olarak gençleri özellikle uyuşturucudan uzak tutmak için çalışma yürüttüklerini belirten Bozkurt, "Sanıyorum 500-600 gencimizi spora kazandırdık. Birkaç etkinlik yaptık. Onları uyuşturucudan uzak tutarak spora yönlendirmek için çabalıyoruz" dedi.

'DEVRİMCİ DAMAR YOK EDİLMEK İSTENİYOR'
Karadolap Halk İnisiyatifi'nin kurucuları arasında yer alan Ayşen Korkmaz, Karadolap'ın tıpkı Gazi, Nurtepe mahalleleri gibi devrimci bir damarı olduğunu söyledi. "Polis işbirliğiyle mahallenin devrimci damarı yok edilmek isteniyor" diye vurgulayan Korkmaz, devrimcileri mahalleden uzaklaştırmak için üst üste gözaltı ve tutuklama saldırıları gerçekleştiğini aktardı. Korkmaz, şöyle devam etti: "Eskiden gözaltı ve tutuklama, ev baskınları yapılıyordu ama şimdi içten içe halkı çürütmek istiyorlar. Bunu da bu yozlaştırma yöntemleriyle yapıyorlar. Karadolap Halk İnisiyatifi olarak kapı kapı dolaştık, herkesle görüşüp mücadeleye çağırdık. Kapısını çaldığımız herkes tarafından tebrik edildik. İyi ve güzel bir şey yaptığımızı biz de biliyoruz. Fakat biz halkı da katmaya çalışıyoruz. O nedenle çalışmalarımıza devam edeceğiz."

'ÇETELER MAHALLEYE MUSALLAT OLDU'
2000 yılından bu yana mahallede kesintiye uğrasa da ellerinden geldiğince yozlaşmaya karşı mücadele yürüttüklerini dile getiren Şehriban Telek, "Düne kadar bu sorun çok görünür değildi, ama dünün içici çocukları bugünün torbacıları oldu. Şunu da açıkça söylemek lazım, devrimcilerin, demokratların, Alevilerin yoğun yaşadığı bu mahallede tıpkı diğer devrimci mahallere olduğu gibi çeteler musallat oldu. Kadınlar geç saatte sokakta yürüyemiyor, spor alanı var oralarda yürürken korkuyorsun, çocuklar okuldan gelirken korkuyor. Çok ciddi seviyeye ulaştı bu sorunlar" dedi.

'BİRLİKTE MÜCADELE ETMEMİZ LAZIM'
Çocukların çetelerin ağına düşmesine izin vermemek için mücadele yürütmek gerektiğinin altını çizen Telek, "Uyuşturucu kullanan ama tedaviyle hayata yeniden karışmasını sağladığımız çok oldu. Ama şuna dikkat çekmek istiyorum. Çocuk uyuşturucu kullanmak için ailesinden para çalıyordu, aile bundan muzdarip olduğu için bize geliyordu ve bir şekilde müdahale ediyorduk. Şimdi o çocuk uyuşturucu üzerinden para kazanıyor. Lüks arabalarla mahalleye geliyor. Paranın nereden geldiğini sorduğumuzda, 'Çocuğum çalışıyor, para kazanıyor, herkes benim çocuğumu kıskanıyor' diyor. Aslında o da paranın nereden geldiğini biliyor ama kendini kandırıyor. Çocuğu ne zaman saldırıya uğruyor, vuruluyor o zaman aileler geliyor. Bu sefer de bizim elimizden bir şey gelmiyor, çok geç kalınmış oluyor. Eskiden özgür basın emekçileri de sık gelirdi bizim mahallemize. Artık basın da gelemiyor, devrimcilerin zaten gözaltı ve tutuklama saldırısına uğradığını söylemiştim. Devlet topyekun saldırıyor. Bu yüzden birlikte mücadele etmemiz lazım. Umut var, bu yüzden platformun parçasıyım. Elimizden geldikçe yan yana mücadele yürüteceğiz" ifadelerini kullandı.

'YALNIZ DEĞİLİZ'
Son olarak görüştüğüm mahallenin gençlerinden Ozan Uzun da mahalledeki büyüklerden en az 40 yıllık bir mücadele tarihi dinlediğini aktardı. Yozlaşmanın mahallede ciddi bir tehdit oluşturmasıyla inisiyatif aldıklarını ve mücadeleye başladıklarını söyleyen Uzun, ne kadar çok kişiye ulaşır ve birlikte mücadele edersek kazanabileceklerini vurguladı.

Uzun, şöyle devam etti: "Yozlaşmaya karşı bir inisiyatif oluşturduk ama tek sebep de bu değil. Mahallenin her türlü sorununa karşı mücadele etmek istiyoruz birlik ve beraberlikle, dayanışmayla yani sadece acil durumlarda kırılması gereken bir cam olmak değil bir sorunun önlenmesini de sağlamak istiyoruz. Ülkenin durumu malum. İnsanlar kendini yalnız hissediyor. Yalnız değiliz. Ama kendi kendimizi yalnızlığa mahkum etme hali var, güvensizlik ve korkudan kaynaklı. Biz de birlik ve beraberlikle, dayanışmayla bu güvensizlik ve korku iklimini defetmek için mücadele ediyoruz."