KESK: Tutuklu öğrencileri, gençleri, çocuklarımızı derhal serbest bırakın
KESK İstanbul ve Dersim'de açıklama yaparak, İBB'ye yönelik gözaltı operasyonunun ardından başlayan eylemlere katıldıkları için tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılmasını istedi. Açıklamalarda, "Üniversitelerdeki polis ablukasından YÖK eliyle başlatılan soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin" denildi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), tutsak öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle İstanbul ve Dersim'de basın açıklamaları yaptı.
İstanbul'da "Öğrencileri, gençleri, çocukları derhal serbest bırakın" şiarıyla Beyazıt Meydanında bir araya gelen KESK üyelerine, Galatasaray Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi öğrencileri de destek verdi.
Eylemde ilk sözü Eğitim Sen adına Bengi Şahin aldı. Biat eden, susan, tepki göstermeyen, geleceklerine dair söz söylemekten korkan bir nesil inşa edilmeye çalışıldığını söyleyen Şahin, "Bu toplumun yüz akı olan gençler bu duruma itiraz ediyorlar. Çünkü yıllardır devam eden bu antidemokratik uygulamalar, gençlerin geleceklerini muğlaklaştırıyor ve umutsuzluğa sürüklüyor. Bugün dersliklerde, kampüslerde, okullarda olması gereken bu ülkenin geleceği olan çocuklar, gençler, geleceklerine, bu ülkenin demokrasisine, kurumlarına, sandıktan çıkan iradeye sahip çıktıkları için tutuklandılar, demir parmaklıkların ardındalar. Eğitim Sen'li öğretmenler olarak öğrencilerimizin haklı taleplerinin ve mücadelelerinin yanındayız" dedi.
'KARARLAR SİYASİDİR'
Şahin, demokratik hakları ve eğitim hakkı için mücadele eden öğrencilerini desteklemek için iş bırakma eylemi yapan Eğitim Sen'li öğretmenlerin tutuklandığını, MYK üyelerine ev hapsi verildiğini hatırlattı. Eğitim Sen'in sendikal mücadelesi ve örgütlenme özgürlüğünün hedef alındığını, kriminalize edildiğini söyleyen Şahin, "Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Sendikamıza ve MYK'mıza dönük verdiğiniz bu kararlar siyasidir ve biz bu kararlardan korkmadık, korkmayacağız. Yargı sopasıyla Eğitim Sen'i biat ettiremeyeceksiniz. Demokratik, bilimsel, kamusal eğitim mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Toplumsal muhalefete dönük bu saldırıların dün olduğu gibi bugün de karşısında, öğrencilerimizin yanında olacağız. Buradan bir kez daha yargı mercilerine ve iktidara sesleniyoruz. Bu ülkenin aydınlık geleceği olan tüm öğrencilerimizi derhal serbest bırakın" diye konuştu.
'BASKILARA CEVABIMIZ DİRENİŞ VE ÖRGÜTLÜ MÜCADELEDİR'
Üniversite öğrencileri adına Galatasaray Üniversitesi'nden bir öğrenci söz aldı. Akademisyenlerinin yanında oldukları belirtilen üniversite öğrencisi, sıra arkadaşları Jana Güneş ve 301 kişinin fikirleri ve itirazları nedeniyle tutuklandığını söyledi. "Ama ne baskıyla ne de gözdağıyla susturulamayız. Bu sabah Jana özgür kaldı. Dün 103, bugün 56 arkadaşımız aramıza döndü. Son arkadaşımız serbest kalana kadar mücadele sürecek" diyen üniversite öğrencisi, üniversitelerin özgür düşüncenin ve dayanışmanın mekanı olduğunu söyledi. Üniversite öğrencisi, "Baskıya, susturmaya ve korkuya karşı cevabımız nettir: Dayanışma, direniş ve örgütlü mücadele. Taleplerimiz açıktır: Tüm tutuklu öğrenciler serbest bırakılmalıdır. Üniversiteler özerk hale gelmelidir. Akademik dayanışma kriminalize edilemez" diye ekledi.
'GENÇLERİMİZ TERTEMİZ GELECEK İÇİN BEDEL ÖDÜYOR'
İş bırakma eylemine katıldığı için tutuklanan ve geçtiğimiz günlerde tahliye edilen Eğitim Sen İstanbul Üniversitesi işyeri temsilcisi Levent Dölek, tahliyelere sevindiklerini söyledi. "Biz buraya dersimiz dayanışma diyerek çıktık" diyen Dölek, dayanışmanın anlamının geride kimseyi bırakmamak olduğunu belirtti. Dölek şöyle konuştu: "Geride bir arkadaşımız kalmayıncaya kadar mücadelemizi sürdüreceğiz. Birileri provakatör, birileri masum, böyle bir şey yok. Biz tertemiz bir mücadele veriyoruz. Gençlerimiz tertemiz bir gelecek için bedel ödüyorlar. Birini diğerlerinden ayırmıyoruz. Hepsi için mücadele ediyoruz. Her tahliye bizim için elbetteki mutluluk kaynağı. Ama ilk andan itibaren bir dakika bile vatan emniyette duran gençler, bu hürriyet için mücadele eden emekçiler hukuksuzca cezalandırılmaktadır."
'SADECE ÖĞRENCİLER DEĞİL, HERKES SERBEST BIRAKILMALI'
Tutuklamaların ardından kurulan Anne ve Baba Dayanışma Ağı adına da İlknur Bahadır eylemde konuştu. Çocuklarıyla dayanışmak için bu ağı kurduklarının bilgisini veren Bahadır, "Kendi özgür iradeleriyle yasalardan doğan haklarını kullanmak için ve yaşadıkları kaygıları dile getirmek için sokağa çıktılar. Haklı oldukları halde haksız bir biçimde gözaltına alınıp tutuklandılar. Bugün bir kısmı serbest bırakıldı, ancak halen içeride tutuklu bulunan gençler var. Biz hepsinin serbest bırakılmasını istiyoruz. Ama sadece öğrencilerin değil tutuklu bulunan herkesin serbest bırakılmasını istiyoruz. Bunun için buradayız ve bunun için mücadelemize devam ediyoruz" dedi.
TALEPLERİNİ DİLE GETİRDİLER
Konuşmalarından ardından basın metnini okuyan KESK İstanbul Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Hüseyin Tosu, binlerce insanın 19 Mart'tan sonra sokağa çıkıp eylemlere, mitinglere katıldığını hatırlattı. Tosu, "Bu eylemlere katılan milyonlarca yurttaş gibi ülkede yaşanan hukuksuzluklara, haksızlıklarda, en temel insan haklarının ayaklar altına alınmasına karşı çıktılar. Kayyum atamalarından YÖK sultasına kadar üniversitelerinin özerkliğini, bilimsel özgürlüğünü tamamen ortadan kaldıran kuşatmaya yeter dediler. Gün geçtikçe artan barınma ve yemek, okul masraflarımız yüzünden eğitimimizi yarım bırakmak istemiyoruz dediler. Başlarını sokabilecekleri, güvenli biçimde kalabilecekleri bir yurt, sağlıklı yemek haklarını istediler. Diplomalı işsiz olmak istemiyoruz dediler. Mezun olduklarında torpilin, kayırmanın, mülakatın değil, liyakatin esas alınmasını istediler. Tüm bu taleplerini dile getirmek için ise sadece anayasal haklarını kullandılar" dedi.
'GENÇLERİN YANINDA OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ'
Tutuklanan öğrencilerin toplanma, konuşma ve itiraz etme haklarını kullandıklarını söyleyen Tosu, "Bizler KESK'e bağlı sendikaların üyeleri olarak ülkemizin aydınlık geleceği olan gençlerimizin haklı taleplerinin, mücadelelerinin hep yanında olduk. Bugün de yanlarındayız. Onların eğitim haklarını, geleceklerini savunmak için aldıkları kararlara, boykotlara hep saygı duyduk. En son Eğitim Sen'in 25 Mart'ta üniversitelerde hayata geçirdiği 1 günlük hizmet üretmeme eyleminde olduğu gibi her zaman öğrencilerimizin eğitim hakkına sahip çıkmaya, mücadelelerine katkı sunmaya çalıştık. Bunun ağır bedelleri olduğunu biliyoruz. 25 Mart'ta 1 günlük hizmet üretmeme kararı alan Eğitim Sen MYK üyelerine verilen ev hapsi cezası verilmesi gibi hukuksuzluklarla, baskılarla karşılaşabileceğimizi biliyoruz. Ancak bedeli ne olursa olsun öğrencilerimizin, gençlerimizin, çocuklarımızın yanlarında olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa aykırı bir durum olmadığını, olsa dahi bunun tutuklama gerekçesi yapılamayacağını söyleyen Tosu, ülkeyi yönetenlere ve yargı mercilerine şöyle seslendi: "Tutuklu öğrencileri, gençleri, çocuklarımızı derhal serbest bırakın. İşkence ve kötü muamele iddialarının bağımsız bir şekilde soruşturulmasının, sorumlulardan hesap sorulmasının önünü açın. Üniversitelerdeki polis ablukasından YÖK eliyle başlatılan soruşturma furyasına kadar uzanan öğrencilerimizi sindirme çabalarına son verin."
Açıklamada sık sık, "Öğrenciler serbest bırakılsın, "Kurtuluş yok tek başına ya hep ya hiç birimiz", "Faşizme karşı omuz omuza" sloganları atıldı.
DERSİM
Eğitim Sen Dersim Şubesi de, tutuklanan gençlerin serbest bırakılması için Sanat Sokak'ta basın açıklaması yaptı.
"Düşünce, ifade ve gösteri özgürlüğü engellenemez. Üniversitelileri derhal serbest bırakın" pankartının açıldığı eylemde, basın metnini Eğitim Sen Şube Sekreteri İlhan Öner okudu.