4 Aralık 2024 Çarşamba

Otlu: Bu iktidar kapitalist sömürü düzeninin koruyucusudur

Yoksullaşma krizini Meclis gündemine taşıyan DEM Parti milletvekili Çiçek Otlu, iktidarın sermaye yanlısı politikalarına işaret ederek, bunun sonucunda işçi sınıfı ve emekçilerin sürekli bir yoksulluğa mahkum edildiğini vurguladı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul milletvekili Çiçek Otlu, yoksullaşma krizini Meclis gündemine taşıdı.

Yoksulluğun iktisadi olduğu kadar politik de bir sorun olduğuna dikkat çeken Otlu, "Hangi amaçla, kimden yana, nasıl bir politika yaptığınıza göre yoksulluğa yaklaşımımız değişir. Mevcut siyasi iktidarın bu konudaki politikası belli: Yoksulların ekonomik vaatlerle denetim ve disiplin altında tutulması ve seçim zamanlarında sözde yoksullar lehine politikalarla milyonların oylarının satın alınması; hepsi bu. Saray iktidarının politikası neden böyle? Çünkü bu iktidar kapitalist sömürü düzeninin savunucusu ve koruyucusudur, sermaye sınıfının, tekellerin çıkarına uygun politika yapmaktadır. Örneğin, patronlar daha fazla kâr için yasa talep eder, iktidar partisi bunu uygular" dedi.

İktidarın ekonomik büyüme için ihracata dayalı ekonomi modelini uyguladığını belirten Otlu, "Bunun için de sermaye sınıfına yoğun teşvik, emek maliyetlerinin düşürülmesi ve döviz fiyatının devalüasyon yoluyla yüksek tutulması sağlanır. Peki, bu modelin kaçınılmaz sonucu nedir? Başta işçi sınıfı olmak üzere, emeğiyle geçinen milyonlarca emekçinin sürekli bir yoksulluğa mahkum edilmesidir, işsizliğin artması ve yüksek enflasyondur" ifadelerini kullandı.

'YOKSULLUK İKTİDAR ELİYLE DERİNLEŞTİRİLİYOR'
Yoksulluğun iktidar eliyle derinleştirildiğine işaret eden Otlu, iktidarın politikalarını şöyle özetledi: "İş gücü maliyetleri sistemli bir şekilde düşürülür, işçi ve emekçilerin hakları gasbedilir, daha fazla kâr için ücret artışına karşı çıkan patronların talebi kabul görür. Asgari ücreti ortalama ve temel ücret haline getirilir, ağır vergiler çıkarılır, halktan toplanan vergilerin büyük bölümü ise tekellere, büyük sermayeye aktarılır. Emek sömürüsü ev emekçisi kadınlara ve çocuklara kadar genişletilir, kadın ve çocuk emeğinin karşılığı yarıdan fazla oranda düşürülür. Özelleştirmelerle sağlık ve eğitim hakkı dahil kamusal hizmetler özel sektörün denetime verilir. Uluslararası tekellerin talepleri sonucu tarım ve hayvancılık bitirilir, rüşvet, yozlaşma, çeteleşme, her kademede yaygınlaştırılır."

'BİR DİĞER NEDEN SAVAŞ POLİTİKALARI'
Yoksulluğun bir diğer temel nedeninin savaş politikaları ve bu kapsamdaki askeri harcamalar olduğuna dikkat çeken Otlu, şöyle devam etti: "'Savunma harcamaları' adı altında iç güvenlik, Savunma Sanayii Destekleme Fonu da dahil olmak üzere toplamda askerî harcamalar için 2025 yılında 1 trilyon 608 milyar lira ödenek ayrılmış olacak. Bu rakamların politik yaşamdaki karşılığı şu: 'Terörle mücadele' adı altında Kürt halkına karşı daha fazla silah, daha fazla askerî harekât, daha fazla bomba; işçi ve ezilenlerin hak arama mücadelesinin önüne daha fazla polis, daha fazla jandarma, daha fazla gaz, daha fazla TOMA. Peki, sormak lazım: Ya sağlık, eğitim, sosyal, kültürel alan, işsizlik, asgari ücret, iş güvenliği, işçi ücretlerine zam, yoksullukla mücadele ya yüksek enflasyon ve konut giderlerine karşı yoksullara güvenceli yaşam. Peki, kadınların güvenli yaşam talepleri, üniversite gençlerine iş alanlarının açılması; elbette bunlar bütçede yer almaz çünkü bunlar yoksullukla mücadelenin zorunlu gündemleri olarak değil, sermaye sınıfının gider kalemi olarak görülür. Devlet ve iktidar partisi bütçe dönemlerinde burada basit bir tüccara dönüşür. Sermaye nasıl daha az maliyetle kazanır ya da onun kârını artırmak için yoksullardan daha fazla kâr nasıl elde edilir? Aslında bu kadar basit her şey."

'YOKSULLUK SİYASİ MÜCADELE KONUSUDUR'
Toplumdaki çürümenin her gün yeni bir örneğine tanık olduklarını ifade eden Otlu, "Bir cinayet ya da aile katliamı yaşanmadığı gün yok. İş bulup emeğiyle geçinme imkânı bulamayanlar yasa dışı yollardan, bahis oyunlarından, çeteler ve mafyatik organizasyonlardan medet umuyor, her gün daha fazla gölge ekonomi, kara para ekonomisi kendisine alan buluyor. Bizim için yoksulluk siyasi çıkar değil, bir siyasal mücadele konusudur. Neye karşı bir siyasi mücadele? Kapitalist soygun düzenine karşı, işçilerin hakkını gasbeden, kadın ve çocuk emeğini dahi sömürerek büyük kârlar elde eden patronlara karşı, eğitim, sağlık başta gelmek üzere ekonomik ve sosyal ve kültürel alanlara bütçe ayırmak yerine, bütçenin büyüğünü  orduya, savaşa, tarikat cemaatlerine ayıran bu sermaye ve soygun düzeni sahiplerini mutlak olarak koruyan saray iktidarına karşı siyasi mücadele" dedi.