24 Eylül 2024 Salı

Özenç Özyürek yazdı | Anayasa, antifaşizm, birleşik mücadele

Emekçi milyonların devrimci-demokratik talepleri en kitlesel haliyle örgütlenip, siyasal eylemle rejime dayatılmalıdır. Temsili siyaset anlayışının ve soyut deklarasyonların ötesine geçen kitlesel ve militan mücadele anlayışı saray iktidarını da kendi silahıyla vuracaktır. Her kriz devrim üretmez. Ezilenler cephesi adına güçlü bir savaşım verme ve etkin bir politik kuvvete dönüşme imkanı sunan bu mücadeleyle rejim-halk saflaşmasında yeni bir nesnel durum yaratılabilir. Yeni siyasal atmosferde ezilenlerin tek varlık yeri sokaktır.

Erdoğan, ekim ayında meclisin açılmasıyla birlikte yeni bir anayasa için girişimlere başlayacağını ilan etti. Daha önce de dile getirdiği bu söylem, kitlelerin dikkatini dağıtmaya dönük bir çabadan çok daha fazlasını içermektedir.

Türk burjuvazisinin, rejimin bekası için giriştiği topyekun savaş, bölgesel karşı devrimci yayılmacılık ve başkanlık sistemi, Türk burjuva devletini daha güçlü bir şekilde dizayn etmeyi başaramadı. Aksine, kırılgan bir ekonomi, artan enflasyon, yoksulluk ve işsizlik üreterek rejimin yapısal krizini daha da derinleştirdi.

Erdoğan’ın son seçim zaferi, kitleleri birleştirecek ve rejimin "siyaset üstü" hegemonyasını yeniden tesis edecek ideolojik bir zafer yaratmadı. Gündelik tartışılan hemen her meselenin, çapının ötesinde karşılık bulup, rejim karşıtlığı yandaşlığı üzerinden ciddi bir politik yarılma ve saflaşma ürettiği bu durumda, rejimin toplumsal rıza ürettiği ve kapsayıcı olduğundan söz etmek yersizdir.

Kitlelerin rejime karşı tepki ve taleplerini dile getirebileceği tekil veya kitlesel hemen her protestonun engellendiği; ezilenlerin söz, eylem, örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakkının mülkiye-kolluk-yargı eliyle baskılandığı; rejime yönelik artan kitlesel tepkinin korkutma ve kaba güçle sindirilmeye çalışıldığı mevcut realitede faşist rejimin zorbalık ve şiddetle ayakta durabildiği gerçeği doğrudan karşımıza dikiliyor.

Erdoğan ve Cumhur İttifakı gibi Millet İttifakının da yeni bir anayasa üzerinde çalışması aslında tüm rejim partilerinin dahi mevcut durumun sürdürülemezliğinde hemfikir olduğunu gösteriyor. Bu ittifakların anayasa fikri; rejimin aşamadığı yapısal krize çözüm bulma arayışıdır. Faşist, sömürgeci Türk burjuva devletini yeniden onarma çabasıdır. Ezilenlere karşı sürdürdükleri savaşımda rejim açısından önemli bir tasfiye etme hamlesidir.

Faşist rejimi yeniden yapılandıracak anayasal restorasyon hamlesi, saray iktidarının en kırılgan yanıdır. Kurduğu ittifaklar ve devletle bütünleşmiş yapısı onu hantallaştırmış ve siyasi manevra kabiliyetini yok etmiştir. Esnediği yerden kırılabileceği korkusu, saray iktidarını rejimle kader birliğine sokmuştur. Anayasa sürecinin temsili siyaset anlayışının sınırları dışına taşmamasına gayret eden saray iktidarı, mevcut kırılganlığı bu şekilde önlemeye çalışıyor. Devrimci politik öznelerin, bu süreci kitlelerle birlikte sokakta örgütlemeye çalışması, bu çabaya karşı etkili bir yanıt olacaktır. İşçi ve ezilenlerin "Nasıl yaşamak istediği"nde kendini var eden politik özgürlüğün kazanılması talebi, birleşik mücadelenin temel hedefi olarak öne çıkartılmalıdır.

Emekçi milyonların devrimci-demokratik talepleri en kitlesel haliyle örgütlenip, siyasal eylemle rejime dayatılmalıdır. Temsili siyaset anlayışının ve soyut deklarasyonların ötesine geçen kitlesel ve militan mücadele anlayışı saray iktidarını da kendi silahıyla vuracaktır. Politik özgürlük eksenli mücadelenin geniş kitlelerin siyasal bilincini geliştirecek propagandif bir araç olma işlevi vardır. Ezilenler cephesinin siyasi programının esas içeriğini oluşturduğu gibi devlet-halk çelişkisinin düğüm noktası olan rejimin faşist karakterini hedef alarak devrimci bir rol oynayacaktır. Türk burjuva devletinin yapısal krizini daha da derinleştirmek mevcut faşist statükoyu bir çıkmaza doğru sürükleyecektir.

Kuşkusuz ki her kriz devrim üretmez. Krizi bir toplumsal altüst oluşu örgütleyerek, çelişkileri çözecek devrimci kitle eyleminin takip etmesi gereklidir. Ezilenler cephesi adına güçlü bir savaşım verme ve etkin bir politik kuvvete dönüşme imkanı sunan bu mücadeleyle rejim-halk saflaşmasında yeni bir nesnel durum yaratılabilir.

Yeni siyasal atmosferde ezilenlerin tek varlık yeri sokaktır.