30 Eylül 2024 Pazartesi

Polisten tutsak yakınlarına: Gidin HDP mitinginde konuşun

Tutsak yakınlarının Van'da yapmak istediği Adalet Nöbeti polis tarafından engellendi, polis ailelere "gidin HDP mitinginde konuşun" dedi. Diyarbakır'da ise nöbetin 289.'sunda tutsakların açlık grevi direnişine dikkat çekildi, İzmir'de de nöbetin 107. gününde tutsakların hastalıktan değil tedavi haklarının engellenmesinden kaynaklı hayatını kaybettiği kaydedildi ve taleplerinin kabul edilmesi istendi. 

Tutsak yakınlarının hasta ve infazı yakılan tutsakların durumuna dikkat çekmek için Diyarbakır, Van ve İzmir'de başlattığı Adalet Nöbeti tüm engelleme girişimlerine rağmen sürüyor. Tutsak yakınları, hasta tutsakların tedavilerinin önündeki engellerin kaldırılarak derhal tahliyeleri istemlerini bugün de yineledi. 

VAN
Van'da bu hafta adliye önünde bir araya gelen ailelere TJA, Van Barış Anneleri Meclisi ve TUAY-DER destek verdi. Adliye önüne gelerek açıklama yapmak isteyen kitle, polislerce ablukaya alınarak, engelledi. Polis engeline tepki gösteren Van TUAY-DER Eşbaşkanı Edibe Babur, engellemenin hukuksuz olduğunu ve ailelerin taleplerine kulak verilmesi gerektiğini söyledi. Babur'un tepkisine karşılık polis amiri, ailelere Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Musa Anter Park'ında bugün yapacağı mitinge gitmelerini ve taleplerini orada dinlendirmelerini söyledi.

Gazetecilerin de eylemi takip etmesi engellendi. 

DİYARBAKIR
Diyarbakır'daki Adalet Nöbeti 289. adliye önünde devam etti. Tutsak yakınlarının eylemine HDP, DBP, ÖHD, MED-DER, MEBYA-DER, TUAY-DER ile Diyarbakır 78'liler Girişimi Derneği üyeleri destek verdi. 

Hasta tutsak Hamdusena Ada'nın kardeşi Reşahat Ada, adliye önüne gelişlerinin kendilerine ölümden daha zor geldiğini söyleyerek, "Çocuklarımız cezalarını bitirdiğinde onlara 'Pişmansınız, değil misiniz?' diye soruyorlar. Çocuklarımız da diyor ki, 'Siz bize 20 yıl 30 yıl ceza verdiniz. Biz namusumuz için, şerefimiz, için, onurumuz için, dilimiz için bu yola girdik ve pişman değiliz' Çocuklarımız pişman olmadıklarını söyledikleri için, infazları yakılıyor. Burada Adalet Bakanı ile Cumhurbaşkanı'na sesleniyorum, ellerini vicdanlarına koysunlar ve çocuklarımızın infazlarını yakmaktan vazgeçsinler. Hasta tutukluları serbest bıraksınlar" dedi. 

Hapishanelerdeki kötü koşullara ve haksız hukuksuz uygulamalara karşı açlık grevine giren tutsaklara değinen Ada, "Biz çocuklarımız ölmesin diye buradayız. Çocuklarımızın tabutları çıkmasın diye buralardayız.  İnsanları nasıl 10 yıl tek başına hücrede bırakıyorlar. Allah bunu kabul eder mi? Kanununuz neyse onu uygulayın. Cezaevlerindeki haksızlıklara karşı çocuklarımız açlık grevine girdiler. Öyle bir duruma geldi ki, baba evladını, evlat babasını göremiyor. Bu durumu kabul etmiyoruz. Tüm dünyaya çağrım var; gelsinler el ele verelim bu adliye önünde açlık grevi eylemi için oturalım. Çocuklarımız görevlerini şerefleriyle yaptılar. Bizler onlara borçluyuz. Tüm cezaevindeki tutuklulara borçluyuz. Yaşasın zindan direnişleri" ifadelerinde bulundu.

Eylem, "Biji Berxwedana Zindana" ile , "Hak Hukuk Adalet" sloganlarıyla bitti.

İZMİR
İzmir'de ise Adalet Nöbeti 107. gününde adliye önünde devam etti. Nöbete, HDP Seferihisar ve Bayraklı ilçe örgütleri destek verdi. "Hasta tutuklulara özgürlük" ve "Hasta tutsaklar serbest bırakılsın" yazılı önlükleri giyen tutsak yakınları sık sık, "Bijî berxwedana zindanan" sloganı attı.  Söz alan Tekirdağ F-2 Nolu Hapishanesindeki hasta tutsak Bayram Kaymaz'ın annesi Medine Kaymaz, Barış Anneleri olarak Adalet Nöbeti'ne katıldıklarını belirtti. 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla savaşın durması çağrısında bulunan Kaymaz, "Türk, Kürt, Arap, asker ya da cezaevinde bulunan kimsenin kanı dökülmesin. Bugün dünya barış günü ve biz anneler tüm dünya için barış istiyoruz. Devletin bu zulmü artık yeter. Aslında devletin barışı sağlaması, zulmü önlemesi gerekir. Çocuklarımız cezaevlerinde hasta, tahliyesi gelenler hala içeride" dedi.

Kürtleri katlederek ya da hapishaneye göndererek bitiremeyeceklerini vurgulayan Kaymaz, "Ancak barışı sağlamanız gerekir. Çünkü hakkımız var, Kürt halkının önderi barış için, kan dökülmemesi için İmralı Adası'nda denizin ortasında. Ne avukatı ile ne ailesi ile görüştürülmüyor. Devlet barış istemiyor. Suçun en büyüğü devletindir. Yurdumuzu harap etmeyin, kan dökmeyin. Türk, Kürt, Arap, insan insandır ve biz kanın dökülmesini istemiyoruz. Biz anneyiz ve herkes için barış isteriz. Çünkü asker de bizim çocuğumuzdur, dışarıdakiler de zindandakiler de bizim çocuğumuzdur" dedi.

Tutsakların kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğinin gerçek olmadığına dikkat çeken Kaymaz, "Oysa hastalara ilaç vermiyorlar, yiyeceklerini vermiyorlar. Sonra da hastalıktan öldüklerini söylüyorlar ama doğru değil. Kaç cenaze çıktı cezaevinden. Çocuğunun cenazesini torbaya koyulup bir babanın eline verildi. Yukarıda Allah var. Artık yeter! Bugün barış günü ve herkes barış istiyor. Devlet bizim barış istediğimizi biliyor. Çocuklarımız bu zulüm yüzünden açlık grevine girdi. Çünkü arkadaşlarını öldürüyorlar, ziyaret yasağı getiriyorlar. Devletin insanlara yardım etmesi gerekir. Oysa biz onların memleketini istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz, barış istiyoruz" ifadelerini kullandı.

Açıklamanın ardından nöbet, oturma eylemiyle sona erdi.