23 Eylül 2024 Pazartesi

'Rojava'da sinema çalışması tüm saldırılara rağmen sürecek'

Rojava'da saldıralar altında sinema çalışmalarını sürdüren  Rojava Film Komünü Eşbaşkanı Numan Yiğit ETHA'ya sinemaya bakış açılarını ve sinemanın önemini anlattı. İktidarların toplumu manüple aracı olarak sinemayı kullandığını hatırlatan Numan Yiğit, amaçlarının özgürlükçü yaşamın görsel dilini oluşturmak istediklerini belirtti. İşgalci Türk devletinin aralık ayında gerçekleştirdiği saldırıda şehit düşen yönetmen Mensûr Kerîmîyan'ın halkın sanatçısı olma iddiasıyla mücadele ettiğini aktaran Numan Yiğit, Mensûr Kerîmîyan'ın çizgisine sahip çıkacaklarını, direnen Kürt halkı gibi Kürt sinemasının da direneceğini söyledi.

İşgalci Türk devletinin Rojava'ya yönelik saldırıları sürüyor. 23 Aralık'ta gerçekleşen saldırıda Rojhilatlı yönetmen Mensûr Kerîmîyan şehit düştü. Kerîmîyan'ın mücadele arkadaşları onun çizgisiyle Rojava'da sinema çalışmalarını devam ettirmekte ısrarlı.

Savaş uçakları altında sanat yaptıklarını belirten Rojava Film Komünü Eşbaşkanı Numan Yiğit ile şehit Mensûr Kerîmîyan'ı, işgalci Türk devletinin saldırılarını ve sanatın önemini konuştuk. Numan Yiğit ETHA'ya değerlendirmelerinde Kürt sinemasının tarihinin çok uzun olmadığını ancak kendini ifade etmeye çalıştığını kaydetti. Numan Yiğit, sinema çalışmasında Demokratik Modernite sisteminin paradigmasını esas aldıklarını aktardı.

İşgalci Türk devletinin Rojava'ya yönelik saldırılarına dikkat çeken Numan Yiğit, Türkiye'de yaşanan çoklu krize işaret etti. Ekonomik krizin derinleşmesi gibi anlarda halkların sistemi ve iktidarı sorgulamaya başladığını hatırlatan Numan Yiğit, Türk devletinin bunu önlemek için "terörle mücadele" adı altında saldırıya geçtiğini söyledi. Her ne kadar son dönem gerilla karşısında yenilgisini hazmedemediği için saldırsa da Rojava'ya saldırmak için Türk devletinin özel bir gerekçeye ihtiyaç duymadığını dile getiren Numan Yiğit, Rojava'da halka hizmet veren kurumların, petrol ve su gibi alt yapıların hedef alınarak halkta "kaos yaratmayı; halkın kenti boşaltmasının hedeflendiğini belirtti.

'TÜM KÜRTLERİN YAŞADIĞI SORUNLARI YAŞIYORDU'
Sivil halkın hedef alındığını kaydeden Numan Yiğit katledilen sinema yönetmeni Mensûr Kerîmîyan'ı anlattı. "Bilindiği gibi 24-29 Aralık günleri arasında saldırılar gerçekleşti. 9 arkadaşımız şehit düştü, hepsi sivil halktı. Kimi hastane, matbaada çalışanıydı. Şehit düşen arkadaşlarımızdan biri de Mensûr Kerîmîyan'dı. Sinema çevresinde biz kendisine Pîro derdik. Pîro kavramı Pîrlîk kavramı üzerinden. Arkadaşın kişiliği, karakteri insani ve vicdani kişiliği, kimliği üzerinden sinema çevresi olarak verdiğimiz bir sıfattı. Bu arkadaşımız Rojhilat Kürdistanındandı. Dört parça Kürdistan'da tüm Kürtlerin kimlik sorunundan doğru yaşadığı aynı sorunları yaşıyordu."

'ROJAVA KÜRTLERİN KİMLİKLERİNİ ÖZGÜRCE YAŞADIĞI YER'
Mensûr'un kendini özgürce Rojava'da ifade edeceğine inandığını ve özgür sinemayı olabilidiğince özgür alanlarda geliştirme isteği ve sorumluluğuna sahip olduğunu belirten Numan Yiğit, Mensûr ile 2017 yılında Dema Dirîreşkan (Bögürtlen Zamanı) film setinde tanıştıklarını aktardı. Mensûr'un Şengal çalışmasında yer aldığını, Kobanê film ekibine katıldığını, Evîna Kurd dizisi çalışmasında bulunduğunu aktardı.

Rojava'da film çalışmalarının da işgal saldırıları altında sürdüğünü vurgulayan Numan Yiğit, kültürel ve sanatsal çalışmaların da hedef alındığını belirtti. Mensûr'un hedef alınmasının da özel bir yönelimin sonucu olduğunu kaydetti.

'BİR İNSANIN ÖLÜMÜ FEYZ DURUMU OLUŞTURMUŞ TOPLUMDA'
Rojava'ya yönelik saldırılarda şehit düşenler için "akademisyen" sıfatıyla ırkçı paylaşımlar yapılmasına ilişkin konuşan Numan Yiğit, "Bir sanatçının, bir insanın ölümü nasıl bir feyz duyma durumu oluşturulmuş toplumda. Büyük bir ahlaki ve toplumsal çürümeyi yansıtıyor" dedi.

Sanatçının sistemle derdinin ve çelişkisinin olmasını aksi halde sanat yapamayacağının altını çizen Numan Yiğit, şehit düşen Mensûr Kerîmyan'ın halkın sanatçısı olmakta ısrarlı olduğunu vurguladı.

'HALKININ SANATÇISI OLMA ISRARININ GÖSTERGESİ'
Kürt halkının katliamlar karşısında direnişini sürdürdüğünü Kürt sinemasının da süreceğini belirten Numan Yiğit, "Heval Pîro'nun duruşu bu anlamıyla önemlidir. Bu bir çizgi yani bedel veren sinemacıların çizgisi haline geliyor. Xelîl Doğan çizgisi. Heval Pîro'nun duruşu da bu yanıyla kendi halkının sanatçısı olma ısrarını göstermesi bakımından önemli. Bugün sinema çalışmaları sürüyor. Nasıl ki 30-40 yıldır katliamlara, sömürüye, her türlü saldırıya rağmen bu halk kendisini ifade etmenin bir yolunu bulduysa bundan sonra da bu ısrar, bu direniş, bu mücadele sürecek" dedi.

Sinemayı, "gerçekliğin estetik sanatla birlikte ele alınması" olarak gördüklerini söyleyen Yiğit, "Demokratik modernitenin sinemacısı olarak kendimizi ifade ediyoruz. Demokrasi, ekoloji, kadın özgürlükçü paradigmaya saygı anlayışında bir sinema örgütlüyoruz. Özellikle halkın kendi dili ve kültürünü görsel olarak ifade etmesi için en güçlü mücadale yürütücüleri olarak ifade ediyoruz sinemayı. Bu anlamıyla ısrarımız devam edecek. Nasıl ki mücadele uzun yıllardır tüm bedellere rağmen sürüyorsa bu çalışmalar, sinemada ki savunma, sahip çıkma, mücadele durumu devam edecek" ifadelerini kullandı.

'SİNEMA İKTİDARLAR TARAFINDAN MANİPLE ARACI OLARAK KULLANILDI'
Mensûr Kerîmîyan'ın mücadelesini sürdüreceklerinin altını çizen Numan Yiğit, "Heval Pîro'nun duruşu ortaya koyduğu tavır inanıyoruz ki bundan sonraki sinemacılarda da devam edecek. Tüm devrimler kendisini ifade edebilmek için sanata yönelmişlerdir. Sinema yaklaşık olarak 130 yıldır dünyada hakim. İlk çıktığı günden bu yana devrimcilerin ve iktidarların dikkatini çeken önemli bir sanat alanı. Toplumda etki uyandıran 7. sanat alanı olarak ortaya çıktı. İktidarlar tarafından biraz da gerçekliği maniple etmenin aracı olarak kondu. Türk devleti örneğin bunu çok yaptı. Diziler ve filimlerde güçlü devlet, güçlü ve kusursuz birey ortaya kondu. Tıpkı Nazi Almanyasının ortaya koyduğu kimlik neyse güçlü birey, güçlü ordu, kusursuz insan, üst insan kimliği gibi kendi sinemasında, fimlerinde bu algıyı oluşturmaya devam ediyor" dedi.

'SİNEMA İLE KÖRLÜĞÜ ORTADAN KALDIRMAK İSTİYORUZ'
Kürt sinemasının devrimci sineması geleneğinin sürdürücülerinden olduğuna dikkat çeken Numan Yiğit, Mayakovski'nin "kapitalizm dünyada gerçekliğin ya da insanın gözünü kör etmiştir" sözünü işaret ederek sinema ile körlüğü ortadan kaldırmak için çalıştıklarını belirtti.

Kürt sinemasının tarihinin çok uzun olmadığını, çalışmada ısrar ettiklerini belirten Numan Yiğit, "Sinemanın rolü nedir? Sinema gerçekliği halka görsel olarak göstermeye çalışıyor. Kürtlerin sinemada kendini ifade etmesi çok uzun bir sürece dayanmıyor. Sözlü ve daha sonra yazılı olarak kendini ele aldı. 90'lı yıllardan bu yana parçalılığın da etkisiyle istediğimiz oranda olmasada sinema alanında kendini ifade etmeye çalışma durumu var. Rojava Film Komünü devrimden sonra 14 Temmuz 2015 yılında kuruldu.14 Temmuz'da kurulmasının nedeni de direniş geleneğini esas aldı. Demokratik Modernite sisteminin sinemacıları olarak kendi paradigmasına bunu aldı. Demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir paradigma. Çünkü her sinemacının sahip olduğu bir ideolojik duruş, sahip olduğu bir dünya anlayışı vardır. Bir birey de olsa sahip olduğu ideoloji vardır. Biz Rojava Film Komünü olarak bu paradigmayı esas aldık. Bu çizgide ürünlerimizi ele almaya çalıştık" dedi.

'SİNEMAYI TOPLUMUN HER ALANINA YAYMAK İSTİYORUZ'
Rojava film Komünü olarak belgesel, kısa film, sanatsal çalışmalar yaptıklarını aktaran Numan Yiğit, "Heval Pîro şehit düştü. Bize düşen görev ve sorumluluk daha güçlü kendimizi örgütlemek. Sinemayı toplumun her alanına yaymak. Bu saldırı bizim için tetikleyici oluyor. Kendini daha iyi ifade etme, güçlü örgütlemenin bir yolu bir gerekçesi olarak kendisini gösteriyor. Özelde sinemacılar genelde sanatçılar olarak asıl hedefimiz nedir? Sanatı, gerçekliği estetik olarak ifade etmek olarak ele alıyoruz. Demokratik modernite sistemini estetik, güzel, çekici bir yolla ele almak ve topluma yaymak istiyoruz. Biz şuna inanıyoruz Rojava'da inşa edilen demokratik modernite sisteminin, eğer koşullar oluşursa Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde insanların güzel bir şekilde yaşayacağı özgürlükçü bir düzen olacağına inanıyoruz. Hayal ettiğimiz güzel bir dünya olacağına inanıyoruz. Biz de bunun bir parçası olmaya çalışıyoruz."

'DEVRİMCİ SİNEMANIN DEVAMCILARIYIZ'
Numan Yiğit, sinemanın önemini şöyle aktardı: "Sovyet sineması kapitalist, Hollywod sinemasının eleştirisi üzerine inşa edilmiştir. Örneğin Potemkin Zırhlısı yapıldığında sinemacılar üzerinde muazzam bir etki yaratmıştı. Örneğin Sovyet sinema yönetmeni/kuramcısı Dziga Vertov bir manifesto yayınlamıştı. Ortaya konan kapitalist sinemacılığın gerçekliği nasıl manüple ettiği; konakların, zenginlerin sineması karşısında halkın sineması ortaya konmuştu. Uzun yıllar sinemada etki yarattı. Fransız yeni dalganın, İtalya yeni gerçekliği, Latin Amerika'da üçüncü dünya sinemacılar bir çizgi haline geldiği gibi biz bu dönemin bir devamcısı olarak bu kimlikte ifade ediyoruz. Amacımız var olan özgürlükçü yaşamın, gelecekte daha güçlü ifade edebilecek, toplumda güçlü etkiler yaratacak düzenin ifadesi olmak, görsel dilini oluşturmak istiyoruz. Tabii sanatsal, estetik kaygılarımız var. Olabildiğince güçlü bir biçimde ifade ederek duruşumuzu korumaya çalışıyoruz."