25 Eylül 2024 Çarşamba

Serhat Firat yazdı | Arap Birliği Şam hükümetinin sorunlarına çözüm olur mu?

Suriye Esad rejimi, 2011 yılında çıkarıldığı Arap Birliğine 12 yıl sonra tekrar alındı. Arap ülkeleri ile yapılan diplomasi faaliyetlerinin sonucunda Cidde'de yapılan Arap Birliği toplantısına Beşşar Esad de katıldı. Suriye devletinin içinde bulunduğu siyasi, ekonomik sorunlara Arap Birliği bir çözüm olur mu? Yaşanan bu gelişme Ortadoğu'da dengeleri nasıl etkiler? Bölgeyi kendi denetimine almak isteyen, ABD ve Rusya bu gelişmelere nasıl yaklaşıyor? İşgalci Türk devletinin siyasi durumu nasıl etkilenir?

Arap Birliği, 2011 yılında Suriye'de yaşanan iç savası gerekçe yaparak Suriye'nin üyeliğini askıya aldı. Diplomatik ilişkilerini kesti, elçiliklerini kapattılar. Suriye'yi tamamen tecrit ettiler. Emperyalist ABD ve işgalci Türk devleti ise bu süreçte önce Suriye'nin yıkılmasını ve parçalanmasını beklediler. Faşist Türk devletinin umduğu gerçekleşmeyince enva-i türde politik İslamcı faşist çetelere rol verdi. Birliğe üye olan Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan da işgalci Türk devletinin kollayıp koruduğu ve Suriye'de savaştırdığı politik İslamcı çeteleri silah, lojistik ve maddi olarak destekleyerek bu savaşta bir taraf olduklarını gösterdiler. Arap Birliği de Suriye'de yaşanan bunca yıkımın ve katliamın ortakları oldu. Geride kalan 12 yılda, Arap Birliği üyeleri hiç de masum değiller.

Suriye'nin Birliğe geri alınması, yoğun bir diplomasi ardından gerçekleşti. Mayıs başında, Amman'da, Suriye gündemli toplantı oldu. Uzun bir süre bölgede yaşanan sorunlar nedeniyle bir gerilim içinde olan İran ve Suudi Arabistan, Çin'in arabulucu olmasıyla görüştüler. İran Cumhurbaşkanı Suriye'yi ziyaret etti. İki ülke arasında anlaşmalar imzalandı. Çin, Suriye'nin birliğe dönmesi için görüşmelerde bulundu. Birleşik Arap Emirlikleri, diplomasi trafiği yaparak Katar, Cezayir ve Fas'ı ikna etti. Bu diplomasi sonrasında, Arap Birliği 7 Mayısta yaptığı açıklama ile Şam'ı Birliğe kabul ettiğini açıkladı. 19 Mayısta Cidde'de yapılacak olan toplantıya Beşşar Esad davet edildi.

Yaşanan iç savaşı gerekçe yaparak, Şam'ı üyelikten çıkaran Arap Birliği, ne değişti de tekrardan Suriye'yi Birliğe kabul etti?

Öncelikle, 12 yıl önceki beklentileri gerçekleşmedi. Şam rejimi, yıkılmadı. Yaşananlar bölge devletleri için yeni sorunlar yaratmaya başladı. İşgal sonrası, topraklarından göç eden yüz binler, bölge ülkelerine gitti. Savaşın faturası her geçen gün arttı. ABD'nin, Ortadoğu temsilcileri gibi çalışan Birlik üyeleri geride kalan sürede daha çok sorun içinde kaldılar. ABD, bölgeye ilişkin söylediği “istikrar”ı getiremedi. Emperyalist Rusya, bir süredir yükselen yeni bir aktör olarak Arap Birliği ülkeleri ile ilişkiler geliştirmeye başladı. Keza Çin, Arap ülkeleri ile ekonomik ilişkilerini artırdı. Bölgenin etkin devleti İran'ın ise Suriye ile ilişkileri hiç kesilmedi. Suriye, Rusya ve İran'ın destekleri ile kaybettiği, işgal altındaki topraklarını almak için çabalıyor. Bununla birlikte Suudi Arabistan'ın, Çin'in bölge üzerindeki uzun vadeli ekonomik politikalar geliştirdiler. Yaşanan tüm bu gelişmeler, Arap Birliğinin tutumunu değiştirmesine etki yaptı. En önemlisi de tecrit edilerek kısa sürede yıkılması beklenen Şam rejimi yıkılmadı. Bekledikleri olmayınca, başka bir yol aramaya başlayan birlik üyeleri Şam'la buzları eritme yoluna gitti.

ABD ve işgalci Türk devleti, Şam'ın Arap Birliğine alınmasını istemiyor. ABD, Suriye'ye dönük ambargonun sürmesini ve tecrit edilmesini istiyor. Faşist Türk devleti, Katar üzerinden birlik üyeliğini engellemeye çalıştı. Başaramadı. Yaşananlara bakınca, ABD ve işgalci Türk devleti, Rusya, Çin ve İran karşısında diplomatik bir yenilgi aldılar denebilir. Rusya, Çin, İran üçlüsü bu hamleyle öne çıktı. Yaşanan bu gelişmeler, Suriye'nin iç politikasına da yansıyacaktır.

Yapılan zirvede, İran'ın ve  işgalci Türk devletinin müdahalesi açık olarak eleştirilmedi. Türkiye işgal ettiği alanlardan çıksın diye net bir duruş göstermediler. Yapılan açıklamada, ‘kesinlikle Arap devletlerinin iç işlerine dış müdahalenin durdurulması, devlet kapsamı dışındaki milis ve silahlı grupların oluşumunun desteklenmesi reddedildi' vurguları yer aldı.  Arap Birliği işgale kendi ekonomik-siyasi burjuva çıkarlarından bakmaktadır. ABD'nin Suriye'ye dönük uyguladığı Sezar yasasının ve ekonomik yaptırımların kaldırılması vs. herhangi bir açıklama yer almıyor. Buradan bakınca, emperyalistlere, işgalcilere, karşı bir tutum alınmayacağı görülüyor. Yapısı, bileşimi nedeniyle işgalci emperyalistlere karşı bir tutum alamayacağı ortadadır. Sonuçta birlik üyesi devletlerde, burjuva gerici faşist politikalarla işlerini yürütüyorlar.

Arap Birliği, Suriye'de geride kalan 12 yılda Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'de yaşananları görmüyor. Özerk Yönetimi hesaba katmıyor. Sanki hiçbir şey değişmemiş gibi yaklaşıyor. Oysa geride kalan sürede çok şey değişti. Yüz yıl önce yapılan Lozan antlaşmasıyla birlikte dört parçaya bölünerek sömürgeleştirilen Kürdistan'ın Rojava parçasında bugün artık demokratik özerk bir yönetim var. Kendi topraklarını politik İslamcı, gerici çetelerden kurtarmış ve kendi kendini yöneten bir gerçeklik var. Bu hesaba katılmadan, görmezden gelinerek, yok sayılarak bir çözüm gelişmez. İşgalci Türk devletinin himayesinde bölgede toprak işgal eden ve istikrarsızlığın temel nedenlerinden biri olan çete gerçekliği var. Buna karşı net tutum alınmıyor. Bugün hiçbir Arap ülkesi, halklardan yana demokratik bir tutum takınacak durumda değil. Birliği oluşturan 22 ülkenin gericilik konusunda birbirinden çok farkı yoktur. Kendi burjuva geleneksel devlet çıkarlarını önde tutacaklardır.

Suriye'de, siyasi sorunların bitmesini ve demokratik bir sürecin başlamasını en çok, Özerk Yönetim istemektedir. Özerk Yönetim, Suriye'de yaşayan tüm halkların, inançların ve kültürlerin kendi güçleri oranında temsil edilmesini, yasakların kalkmasını ve demokratik bir sürecin başlamasını istiyor. Özerk yönetim adına yapılan açıklamada Suriye'nin, Arap Birliğine alınmasının bölge açısından önemli olduğu belirtildi. Fakat burada iyi düşünmek gerekiyor. Şam rejimi, geleneksel ve sömürgeci devlet politikasında devam ederse bunun iyi bir sonuç getirmeyeceği görülmeli. İyi sonuç getirmesini bir yana bırakalım, yeni işgalci saldırıların olması dahi mümkün. Suriye Rejimi Arap Birliğine katılmanın gazıyla Özerk Yönetim alanlarına saldırabilir. İyi olması, var olan sorunların muhataplarıyla tartışılarak sonuca bağlanması ve Özerk Yönetim'in tanınmasıyla hayat bulur.

Suriye'ye barış ve istikrar, devletin inkarcı tutumundan vazgeçmesi, fiili olarak 12 yıldır var olan Özerk yönetimi ve QSD'yi tanıması ve haklarına saygı göstermesiyle gelecek. Bunu yapmayan hiçbir girişim sonuç vermedi, veremez.