11 Ekim 2024 Cuma

SES: Yap-boz yönetmeliğine değil halktan yana sisteme ihtiyacımız var

SES, aile hekimliği yönetmeliğinde yapılması planlanan değişikliklerin kaldırılmasını talebiyle Sağlık Bakanlığı önünde eylem yaptı. Eylemde, “Yap-boz yönetmeliğine değil halktan yana sisteme ihtiyacımız var” denildi.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği'nde yapılması planlanan değişikliğe tepki göstermek için Sağlık Bakanlığı önünde eylem yaptı.

45 şube, 27 ilden temsilcinin katıldığı eyleme, KESK ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) de destek verdi. Açıklamayı SES Eş Genel Başkanları Nazan Karacabey ile Mehmet Sıddık Akın okudu.

Sağlık Bakanlığı'nın daha önce pek çok kez yaptığı "sızdırma"ların, gerek kamuoyu gerekse sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin tutumlarını ölçmeye yönelik olduğu belirtilen açıklamada, "Birinci basamak sağlık hizmetlerini metalaştırarak; koruyucu sağlık hizmetlerinden giderek uzaklaşılan, hekimleri işletme sahibine dönüştürerek performans baskısına maruz bırakan ve ASM'de hizmet veren ebe hemşireler başta olmak üzere sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini yok sayan bu sisteme başından beri itiraz ettik. Göç, pandemi ve depremler birinci basamak sağlık hizmetlerinin nasıl işleyemediğini göstermişken ceza yönetmelikleri, en temel hak olan çalışma hakkının zorla dayatılması ya da elinden alınması hiçbir ASM emekçisi tarafından kabul edilemeyeceği gibi koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği etkili bir birinci basamak sağlık sisteminin inşası ancak meslek örgütleri, sendikalar ve emekçilerin görüş ve önerilerinin alınacağı bir ortaklıkla olur" denildi.

'CEZA YÖNETMELİKLERİ İLE 1. BASAMAĞIN ÖNÜNÜ TIKIYORLAR'
Tüm itirazlara rağmen gerçekleşen sağlıkta dönüşüm programı ile koruyucu sağlık hizmetlerinin sorumluluğunun halk ve sağlık emekçilerinin sırtına yüklediğine dikkat çekilen açıklamada, "Birinci basamakta hizmet veren aile hekimlerinin özlük ve mali hakları sürekli budanmakta, yeni oldu bittilerle karşı karşıya bırakılmaktadırlar" ifadelerine yer verildi.

'YÜZLERCE HEKİM OLDU BİTTİYE GETİRİLMEK İSTENİYOR"
Aile hekimliği birimlerine Sağlık Bakanlığının en fazla 18 ay destek sunduğu hatırlatılan açıklamada, ASM'lerdeki tıbbi muayene ve tedavi hizmeti giderlerinin yüksek olduğu, bakanlığın destek süresinin kesinlikle bu giderleri karşılamadığı belirtildi. Bu durumun hekimlerin elde edeceği kazançta ciddi kayba neden olduğu kaydedilen açıklamada, bu nedenle hekimlerin nüfusu az ASM'leri tercih etmediği belirtildi. Böylesi yerlerin 119. dönem (DHY) Devlet Hizmeti Yükümlülüğü Kurası ile doldurup yüzlerce hekimin oldu bitti ile karşı karşıya bırakılmak istendiğine işaret edilen açıklamada, "Bu durum kişileri iradesi dışında sözleşme yapmaya zorlamak olarak değerlendirilmelidir. Bu durumu kabul etmemiz mümkün değildir. Sendikamız bu durum yargıya taşımıştır" denildi.

'KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİ UYGULAMALARINDA BİR YENİLİK YOK'
Açıklamada yönetmelik değişikliğindeki olumsuzluklar şöyle sıralandı:
" Yönetmelik değişikliği, öteden beri uygulanan lohusa takiplerinin performans göstergesi olarak değerlendirilmesi de dahil olmak üzere koruyucu sağlık hizmetleri uygulamalarıyla ilgili hiçbir yenilik, gelişme içermemektedir.
 Taslak ile yeni aile sağlığı merkezleri (ASM) açmak için gerekli paranın genel bütçe yerine mevcut ASM'lere ayrılmış sınırlı kaynaktan yapılacak yüzde 12'ye varan kesinti ile sağlanması planlanmaktadır. Bu yaklaşımla hekim başına düşen nüfusun ideal sayı olan 1.500-2.000 aralığına inmesi mümkün değildir. Nitekim taslak zımnen de olsa bu sayıyı 3.000-3.500 olarak kabul etmektedir.
 ASM'lerde çalışan emekçilerin gelirleri artış göstermek bir yana, azalmayla sonuçlanacak karmaşık ve anlaşılma matematiksel formüller ve katsayılar ile hesaplanmakta, ulaşılması mümkün olmayan ya da faydalı olmayan performans kriterleri içermektedir. Verilen hizmetin kalitesi ve önemi değil sayısı dikkate alınmaktadır.
 Yönetmelik değişikliği kendi içinde hekimleri zor durumda bırakacak çelişkiler taşımaktadır. Örneğin 'hasta memnuniyeti'ni hekimlerin iş güvencesi ve gelirlerinin bir koşulu olarak ortaya koyarken; antibiyotik, mide koruyucu, ağrı kesici reçeteleri ve sevk sayısını azaltmak üzere negatif performans uygulayarak hekimlerle hastaları karşı karşıya getirmekte, hastaların hekimlerden 'memnun' olmamasını sağlamaktadır. Bir yandan hasta sevklerini azaltmak için önceki aydan fazla sevk yapan hekimlerin gelirinden kesinti yapılırken, diğer yandan belli yaş üzerindeki herkesin sevk edilmesine neden olacak Hasta Yönetim Platformu'nun kullanılmasını zorunlu tutmaktadır.
 Yönetmelik taslağı ayrıca hekimlerin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran maddeler içermektedir. Özetle bu yönetmelik hasta ve çalışanlara eziyet dışında bir şey getirmemektedir."

'BİRİNCİ BASAMAK SAĞLIK HİZMETLERİ YENİDEN YAPILANDIRILMALI'
Sağlık ve sosyal hizmet alanında örgütlü emek ve meslek örgütlerinin görüşleri alınmadığı gibi, halkın örgütlü yapılarının hatta Meclis'te bulunan vekillerin dahi görüşleri alınmadan kararların alındığına dikkat çekilen açıklamada, "Oysa halkın sağlık hakkı, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, demokratik ve özlük hakları ile ilgili söz hakkı söyleme hakkı vardır. Halk ve emekçiler yararına bir sistemin inşası ancak ve ancak kolektif irade ile gerçekleşebilir" denilerek acil talepleri sıralandı:
" Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin toplum temelli, bölge ve nüfus tabanlı verilecek şekilde yeniden yapılandırılması gerekmektedir.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar ASM sayısının hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılması,
Bina ve altyapılarının devlet tarafından yapılması ve giderlerin genel bütçeden karşılanması,
hemşire, ebe, teknisyen, çevre sağlığı teknisyeni gibi branşlar başta olmak üzere koruyucu sağlık hizmetlerinin üretilmesinde rol alacak personelin yeterli sayıda kadrolu ve güvenceli istihdam ile görevlendirilmesi,
Temel ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çıkarılması. Eğitim durumu, işin niteliği, riski, kıdem yılı gibi kriterler üzerinden giydirilmiş ücretin belirlenmesi ve tüm alınan ücretlerin emekliliğe yansıtılması,
Yıllık izin dönemlerinde, çifte cezalara maruz bırakılan yönetmelikler ile hiçbir koşulda ücretlerde kesinti yapılmaması,
Sendikal hak ve özgürlükleri ihlal eden yöneticilerin haftalık izinlerini kullanmasının önünde engel olarak gösterilen personel eksikliğine yönelik tedbirler, kişiler tarafından değil, Sağlık Bakanlığı tarafından alınmalıdır."

OKAY: SAĞLIK EMEKÇİLERİNE SORULMADAN ATILAN ADIMI KABUL ETMİYORUZ
SES Eş Genel Başkanları Karacabey ve Akın'ın açıklamalarının ardından söz alan TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Önder Okay, birinci basamağın sağlık sisteminin temeli olduğunu, temelsiz sağlık sisteminin sağlam olmayacağını ifade etti.

Yılda 1 milyar hasta bakan sağlık emekçilerine sorulmadan atılan adımı kabul etmeyeceklerini söyleyen Okay, "Tasarruf tedbirleri bu kolonsuz sağlık sistemiyle birçok ilde şehir hastaneleriyle yaratılan kara deliği gidermeye yetmez. Bu durum sadece sağlık emekçilerinin değil tüm halkın sorunu. Halkımız birinci basamaksız sağlık sisteminden bir umut taşımamalı. Bu yüzden bize sorulmadan yapılan hiçbir şey yapanın yararına olmaz" diye konuştu.