Suruç katliamı 117. ayında: Herkesin adalete ihtiyacı var

Suruç katliamının 117. ayında İstanbul ve İzmir'de Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin çağrısıyla yan yana gelenler, tüm baskı ve tutuklamalara karşı adalet mücadelesini yükselteceklerini vurguladı.
Savaştan yıkılan Kobanê'yi yeniden inşa etmek için çıktıkları yolda mola verdikleri Urfa'nın Suruç ilçesinde DAİŞ'in bombalı saldırısıyla katledilen 33 düş yolcusu, katliamın 117. ayında İstanbul ve İzmir'de anıldı.
İSTANBUL
Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin çağrısıyla çok sayıda kişi, bir kez daha Halitağa'da oturma eylemi için yan yana geldi. "Kalplerimiz adalet için atsın" pankartı açılan eylemde, katliamda yaşamını yitiren 33 düş yolcusunun fotoğrafları taşındı. Basın metnini Devrim Altepe ve Sinem Çelebi okudu. Anmaya, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezin Uçar, Cumartesi Anneleri, gençlik örgütleri ve çok sayıda kiş ikatıldı.
TEKİN: FAİLLER YARGILANMAZKEN BİZLER SANIK SANDALYESİNE OTURTULDUK
33'lerin yoldaşlarından, yakın zamanda tahliye edilen Zeynep Tekin söz aldı. Tutuklanmasına gerekçe olarak Suruç oturumlarına katılması ve Suruç için adalet istemesi gösterilen Tekin, çok sayıda yoldaşının hala tutsak olduğuna dikkat çekti, "Yoldaşlarımız kuyu tipi hapishanelerde tutuklu. Ve tek sebebi bizim Suruç şehitlerini anmamız, Suruç'un katillerinden barbar, tecavüzcü IŞİD çetelerinden hesap sormamız ve adalet talebimizi yükseltmemizdir" dedi.
Katliamın gerçek failleri yargılanmazken sanık sandalyesine kendilerinin oturtulduğunu belirten Tekin, Suruç için adalet mücadelesinin kriminalize edilmeye çalışıldığını ancak buna asla müsaade etmediklerini vurguladı.
'SURUÇ ONURUMUZDUR'
Tekin, şöyle devam etti: "Burada olan herkes Suruç şehitlerinin ardılları, yoldaşları, aileleridir. Bizler bu katliamın hesabı sorulana, tüm failler gerekli cezayı alana kadar bu mücadeleyi yürütmeye devam edeceğiz. Hiçbir şeyden pişman değiliz. Suruç onurumuzdur, Suruç şehitlerine sahip çıkmak onurumuzdur. Onurumuza sahip çıkmaya devam edeceğiz."
Basın açıklamasının ardından bir süre sessiz oturma eylemi yapıldı.
Eylem, 33 düş yolcusunun isimleri sayılarak "Yaşıyor" denmesiyle son buldu. Eylem boyunca, "Suruç için adalet, herkes için adalet", "Suruç şehitleri ölümsüzdür", "Suruç'un hesabı sorulacak" sloganları atıldı.
İZMİR
İzmir'de Suruç Aileleri İnisiyatifi'nin çağrısıyla çok sayıda kişi Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde bulunan Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde yan yana geldi. Eylemde, "Hiçbir düş yarım kalmayacak" pankartı ve 33 düş yolcusunun fotoğrafları taşındı. Basın metnini Hıdır Ali Kılıç okudu.
Basın açıklamasının ardından bir süre sessiz oturma eylemi yapıldı. Ardından 33 düş yolcusunun isimleri sayılarak "Yaşıyor" dendi. Eylemde sık sık "Hiçbir düş yarım kalmayacak" sloganı atıldı.
'BUGÜN HERKESİN ADALETE İHTİYACI VAR'
İstanbul ve İzmir'de okunan ortak basın açıklamasında, Suruç katliamı için adalet mücadelesinin tam 10 yıldır sokaklarda devam ettiği vurgulandı. "Bu 10 yıl boyunca adalet arayışındaki aileler, yaralılar, avukatlar ve aile inisiyatifimize gönül veren dostlarımız olarak defalarca kez gözaltı, işkence ve tutuklama saldırıları yaşadık. Bizler adalet aradıkça tersinden davamızda hukuk kuralları çiğnendi. Taleplerimiz dikkate alınmadı. Deliller ya kaybedildi ya da dosyaya alınmadı. Sanık olarak yargılanması gerekenler tanık sıfatı ile çağrıldı" denilen açıklamada, bugün herkesin adalete nefes kadar ihtiyaç duyduğu vurgulandı.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) tutsak üyesi ve 33'lerin yoldaşlarından Zeynep Tekin'in yakın zamanda tahliye edildiği belirtilen açıklamada, "Zeynep, 'örgüt talimatı' ile Suruç oturmalarına katılmaktan, yıl dönümlerinde 33'leri anmak suçlaması ile mahkeme karşısına çıkarıldı. Yargılanmasına halen devam ediliyor. Zeynep bugün yine aramızda, bizimle adalet aramaya devam ediyor" denildi.
TOPALOĞLU'NUN DURUŞMASINA ÇAĞRI
28 Nisan'da Suruç Aileleri İnisiyatifi sözcülerinden Emrah Topaloğlu'nun benzer iddialarla 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde saat 10.00'da duruşmasının görüleceği belirtilen açıklamada, tüm demokratik kamuoyu duruşmaya davet edildi.
SIRRI SÜREYYA ÖNDER'E GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİ İLETİLDİ
Bugüne kadar Suruç ailelerinin adalet mücadelesine hep destek veren Sırrı Süreyya Önder'e geçmiş olsun dileklerinde bulunulan açıklamada, "İnanıyoruz ki kendisi bu zorlu zamanı yaşama olan inancı ile yenecektir" denildi.
ŞİMDİ NECİP FAZIL İÇİN ADALET ZAMANI
Ülkede 15-17 yaş arasındaki çocukların yüzde 25'inin çocuk işçi olarak istatistiklere girdiğine dikkat çekilen açıklamada, "Necip Fazıl Çırak bu çocuklardan sadece biri. Çalıştığı firmada 2. kattan düşerek yaşamını yitirdi. Şimdi Necip Fazıl için adalet zamanı. 33 düş yolcusu yaşamları boyunca çocuklar için özgür, güvenli ve huzurlu bir yaşam istediler, yaşamlarını her zaman buna göre düzenlediler. Kobanê'ye gitmek isterken nasıl ki orada savaş mağduru çocukların yaralarını sarmak istediler ise burada da çocukların çocukluklarını yaşayabilmeleri için uğraştılar" ifadeleri kullanıldı.
'GÖZALTI, TUTUKLAMALAR BİZİ ADALET MÜCADELEMİZDEN KOPARAMAZ'
33'lerin mirasına yaslanarak adalet arayışının süreceği vurgulanan açıklamada, "Bizler adalet mücadelelerini örgüt talimatı ile değil, aklımız ve yüreğimiz ile çocuklarımızın ideallerini rehber ederek yürütüyoruz. Bizden adalet mücadelemizi bırakmamızı isteyenler bilsinler ki; ne gözaltılar, ne işkenceler ne de tutuklamalar bizi adalet mücadelemizden koparamaz" denildi.
Bu ay, 33 düş yolcusundan Vatan Budak, Nazegül Boyraz, Nazlı Akyürek ve Hatice Ezgi Sadet'in hayat hikayeleri kamuoyuyla paylaşıldı.
'NAZEGÜL ANNE NEREDE BİR HAKSIZLIK VARSA ORADAYDI'
Nazegül Boyraz'ın hikayesi şu şekilde: "İstanbul doğumlu olan Nazegül anne 2 Şubat 1962'de doğdu. 55 yaşında dört çocuk annesiydi. Dili, dini, ırkı ne olursa olsun insanları seven, adalet arayanların dostu, yoldaşı idi. Nerede bir haksızlık varsa Nazegül anne orada olurdu. Kobanê'yi yeniden inşa kampanyasını duymuş ve savaşın yıkıntılarından yeni bir hayat kurmada kendinin de orada olması gerektiğine karar vermiş ve yollara düşmüştü."
'NAZLI YÜZÜNÜ KADIN DEVRİMİNE DÖNENLERDENDİ'
Nazlı Akyürek'in hikayesi şu şekilde: "7 Haziran 1994'te Sakarya'da, Amedli bir ailede doğdu. Atatürk Anadolu lisesini bitirdi. Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesine yerleşti. Nazlı Öteki Hukukçuların kurucularındandı. Yüzünü kadın devrimine dönenlerdendi. Kadına yönelik şiddet konulu panellerde etkinliklerde sorumluluk aldı. Rojava Devrimini can siperane savunan, bedeller ödeyen komünistlerden etkilendi. Kobanê'yi yeniden inşa kampanyasını duyunca hiç tereddüt etmeden kampanyaya katıldı."
'VATAN HER ZAMAN EZİLENLER İÇİN KENDİNE GÖREVLER ÇIKARMAYI BİLDİ'
Vatan Budak'ın hikayesi şu şekilde: "18 Nisan 1993 tarihinde İstanbul Gaziosmanpaşa'da doğdu. İzzet Baysal Elektrik Elektronik Yüksekokul mezunuydu. Devrimci bir ailenin anarşist çocuğuydu. Anarchy'ın İstanbul sayfasında grafikerdi. Ayrıca otonomu olan birleşik anarşist Atak'ın grafiklerini de yapıyordu. Kobanê'yi inşa kampanyasını duyunca orada olması gerektiğine inanarak çalıştığı şirketten çıktı. Vatan dünyanın neresinde olursa olsun ezilen halklar için kendine görevler çıkarmayı her zaman bildi. Soma katliamı sonrası oradaki maden işçileriyle dayanışmak için Soma'ya gitmişti. Çok cesurdu. Suruç'a doğru yola çıkarken, Yunanistan'da polisin ateş açması sonucu yaşamını yitiren Alex'in fotoğrafının basılı olduğu tişörtünü giymişti. Birleşik anarşist Atak içerisinde devrimci çalışma yürütüyordu."
'HATİCE TÜM ENERJİSİYLE KAMPANYANIN SÜRÜKLEYİCİLERİNDEN OLDU'
Hatice Ezgi Sadet'in hikayesi şu şekilde: "10 Mart 1995'te İstanbul'da dünyaya geldi. Türk Alevi kökenli Sivaslı bir ailede dünyaya geldi. Gezi isyanına katıldı. Gezi isyanında SGDF ile tanışarak örgütlenmeye karar verdi. 2015 yılında 8 Mart çalışmaları ile birlikte ÖGK'da yerini aldı. Kadın özgürleşmesi konusundaki duyarlılığı ve gelişmekte olan cins bilinci, onun gençlik mücadelesinde bir kadın devrimci olarak aktif yer almasını sağladı. HDP'nin genel seçim çalışmalarının ve gençliğin akademik demokratik mücadelesinin öznesi oldu. Kobanê'yi yeniden inşa kampanyası başladığında tüm enerjisi ile kampanyanın sürükleyicilerinden oldu. Savaşla yıkılmış bir kenti yeniden inşa görevinde yer almak istemişti."