24 Eylül 2024 Salı

SYPG ve TKŞ: DAİŞ'lilerin yargılanmasını destekliyoruz

DAİŞ'lilerin yargılanmasına ilişkin ortak basın toplantısı düzenleyen SYPG ve TKŞ, DAİŞ'lilerin yargılanmasının devrimin bütün düşmanlarının yargılanması anlamına geldiği kaydedildi.

Halkların Birlik ve Dayanışma Kurumu (SYPG) ve Devrimci Komünist Hareket (TKŞ) DAİŞ'lilerin yargılanma süreçlerine ilişkin ortak basın toplantısı yaptı. Qamislo Okuma parkında yapılan basın toplantısında katılanları selamlayan SYPG temsilcilerinden Bêrîtan Asya, "Binlerce DAİŞ çetesinin yargılanmasını biz de SYPG ve TKŞ olarak destekliyoruz" dedi.

'DAİŞ'İN YARGILANMASI DEVRİMİN DÜŞMANLARININ DA YARGILANMASI OLACAKTIR'
Asya, "Rojava devriminin başından itibaren EL Nusra ve DAİŞ çete gruplarına karşı devrimi koruduk. DAİŞ çeteleri insanlığa karşı büyük suçlar işledi. Onların yargılanması devrimin bütün düşmanlarının yargılanması anlamına geliyor" ifadelerini kullandı.

Emperyalist Rusya ve Amerika ile faşist Türk devletinin Rojava devrimini yıkmak istediklerini belirten Asya, şöyle devam etti: "Elleriyle eğittikleri, lojistik desteği sundukları o çeteleri insanlığın, Rojava devriminin üzerine gönderdiler. Bugün o binlerce DAİŞ çetesi Şengal'de binlerce Êzidî'yi katletti. Binlerce Êzidî kadın çocuğu kaçırdı ve sattı. O çeteler bütün Kuzey ve Doğu Suriye kentlerinde ezilen halkların katili oldu. Halkımızı katlettiler. Toplu mezarları doldurdular. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da Türk devletinin istihbarat desteğiyle Suruç, Ankara ve Amed katliamlarını gerçekleştirdiler. Yüzlerce devrimci ve barış yanlısı insanı katletti. Ortadoğu ülkelerinde büyük katliamlar gerçekleştiren o çetelerin bugün halkımızın, binlerce şehit ailemizin, gazi ve yaralımızın huzurunda yargılanması bizim için bir insanlık görevidir."

'DEVLETİN YANITI 33 GENCİ KATLETMEK OLDU'
Rojavalı komünistlerin devriminin başından itibaren Serêkaniyê'den Efrîn'e, Kobanê'ye ve Rakka'ya tüm cephelerde yer alarak savaştıklarını kaydeden Asya, sosyalist yurtseverlerin Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da da devrimin büyütülmesi için çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Komünistlerin Rojava devrimiyle kurduğu ilişkiye Türk devletinin yanıtının katliam olduğunu söyleyen
Asya, "Halkların iradesini kırmak, Kürt-Arap ittifakını bozmak isteyen Türk devletinin yanıtı 20 Temmuz 2015'de 33 gence karşı katliam gerçekleştirmek oldu" dedi.

12 yılın ardından devrimin bir kadın devrimi olarak dünya kadınlarına ilham verdiğine dikkat çeken Asya, Türk devletinin devrimi boğmak istediğini söyledi ve devam etti: "El Nusra ve DAİŞ çeteleriyle yapamadıkları bugün sahaya inerek kendileri gerçekleştirmek istiyorlar. Bugün Til Temir ve bütün cephelerde QSD ve MLKP güçleri direniyor. Bilindiği gibi geçtiğimiz günlerde Til Temir cephesinde Türk devleti saldırı gerçekleştirdi. Mevzilerimizi düşürmek isteyen güçler QSD ve Şehit Alişer Deniz Tugayı savaşçılarının öncülüğünde eşsiz bir direniş yürütüldü. Buna karşı çok büyük bir cevap verildi."

'ROJAVA DEVRİMİ BOĞULMAK İSTENİYOR'
"Bugün işgalci Türk devletinin güçleri, Suriye Rejimi ve emperyalist devletler devrimimizi içeriden boğmak istiyorlar. Bunun bir örneği Dêrazor ve Hesekê'de çıkartılan karışıklıklar. Bu çetelerin ve bize karşı kalkan aşiretlerin arkasında kimin olduğunu iyi biliyoruz" diyen Asya, halklara karşı yürütülen düşman siyasetinin artık sona doğru gelindiğini ve bu nedenle son hamlelerini büyük oynamak istediklerini belirtti. Asya, "Bugün bir kez daha diyoruz, Başından itibaren olduğu gibi bundan sonra da devrimin öncüsü olarak, bu devrimin bir parçası olarak Ahmet Şoreş, Baran Serhat gibi kızıl komutanlarını bu devrimin uğurunda şehit verenler olarak onların arkasında olacağız. Mücadele ve miraslarının takipçisi olacağız. Biz de insanlığa karşı olan hala büyük suçlar işleyen çetelerin yargılanmasını destekliyoruz. Yanıtımız şehitlerimizin yolundan Efrîn'in Serêkaniyê'nin, Girê Spî'nin kurtarılması olacak. Bu yüzden bütün insanlığa çağrı yapıyoruz. Bütün ezilen işçi ve emekçilerine, kadınlara, kendine demokrat, devrimci, yurtsever diyen kişiler destekleriyle bu süreci daha da güçlendirsinler ki topraklarımızdaki en büyük tehlikeyi yok edelim" dedi.

'DAİŞ TÜM İNSANLIK İÇİN TEHDİTTİR'
SYPG Temsilcisi Bêrîtan Asya'nın ardından TKŞ temsilcilerinden Abdûlhalîm Osman söz aldı. Osman, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi'nin DAİŞ'lilerin yargılanmasına ilişkin yaptığı açıklamayı hatırlattı. Özerk Yönetimin bu kararından önce yapılan diplomasi çalışmalarına dikkat çekti. Osman; "Binlerce DAİŞ'li ve ailesi kamplarda ve cezaevlerinde tutuluyor. Bu durum tüm bölge halkı ve dünya için büyük bir tehlikedir. Ancak yıllardır bu ülkelerden bu çağrıya olumlu yanıt alınamadı" ifadelerini kullandı.

"2012 yılında Kobanê'de ilan edilen Rojava devrimi, tüm ezilen halkların devrimidir" diyen Osman, tüm ezilen halklara büyük umut ve coşku verdiğinin altını çizdi. Rojava devriminin kadın iradesini temsil ettiğini söyleyen Osman, "Ortadoğu'da Arap halkının ayaklanmalarının da sonuçlarından biri olan Rojava Devrimi, Kürt halkının ve kadınlarının öncülüğünde tüm işçi, emekçi, kadın ve gençliğin iradesine döndü. Başlangıçta ABD gibi emperyalist devletler ve bölgedeki işgalci ve zalim devletler, DAİŞ üzerinden devrimi bastırmak ve yok etmek istediler. Başlangıçta El Nusra adı altında eğitilen çete grubu, devrimin şehir ve köylerine saldırdı. Ancak 2013 Serêkaniyê savaşı sonrasında YPG, YPJ ve MLKP askeri güçlerin iradesiyle El Nusra yenilgiye uğratılmış, bu kez DAİŞ adı altında emperyalist ve gerici güçler tarafından yeniden eğitilmiştir" dedi.

'KOMÜNİSTLER ROJAVA DEVRİMİNİN BİLEŞENİDİR'
Komünist ve devrimci savaşçıların başından itibaren devrimin savunmasında yer aldıklarını ifade eden Osman, devrimin savunmasında ölümsüzleşen komünistleri andı. Osman, şöyle devam etti: "MLKP savaşçılarından Serkan Tosun, 14 Eylül 2013 tarihinde Serêkaniyê'nin Cafa köyündeki çatışmada şehit düştü. Serkan Tosun yoldaş, El Nusra ve DAİŞ'e karşı savaşta MLKP'nin Rojava'daki ilk şehidi olarak adını tarihe altın harflerle yazdı. MLKP, 2014 yılında Rojava devrimini korumak amacıyla kurduğu Şehit Serkan Taburu ile adını ve anısını hayata geçirdi. DAİŞ çetelerine, ÖSO ve Türk devletine karşı yürütülen savaşlarda her mevzide bayrağını ve hedefini yükseltti. Şehit Serkan Taburu, komünist bir görev ve sosyalist-yurtseverlik gereği, Efrîn'den Şengal'e kadar devrimi savunmak için en ön saflarda yer almış, savaşmış, onlarca şehit ve yaralı vermiştir. Ardından 2016 yılında kurulan Şehit Sarya Özgür Taburu, Rojava devriminin korunmasında önemli bir rol üstlendi. En son 2017 yılında Şehit Alişer Deniz Tugayı kuruldu. Rojava devrimi savunmasının Kızıl Tugayı olarak hâlâ ön saflarda yer alıyor."

'DEVRİMİN ENTERNASYONAL ÖLÜMSÜZLERİ
"Şengal'de Êzidî halkına karşı 73. fermanı gerçekleştiren 10 bin DAİŞ çetesi, büyük bir irade ve güçle Kobanê, Minbic, Efrîn, Hol, Şeddade, Rakka, Dêrazor, Hecîn, Hesekê, Til Temir'de yürütülen savaşla durduruldu ve yok edildi. Dünyanın birçok ülkesinden binlerce şehit verildi, İvana Hoffmann, Haukur Hîlmarson, Lêrêng, Helîn ve onlarca enternasyonalist savaşçı. Bu devrimin savunulmasında hayatlarını feda ettiler" diyen Osman,  MLKP'nin Enternasyonalist Özgürlük Taburun kurucuları arasında yer aldığını kaydetti.

Osman, "Kürdistan, Türkiye ve Avrupa'daki devrimci hareketlere öncülük etti. Mazlum Aktaş, Enternasyonal Tabur'un ilk şehidi oldu. Enternasyonal Tabur, Rojava devrimini savunanlarla birlikte 'No Pasaran' bayrağını dalgalandırdı" ifadelerini kullandı.

'DAİŞ İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLEDİ YARGILANMALIDIR'
DAİŞ'in Rojava'da, Kuzey ve Doğu Suriye'de değil, Türkiye'den dünyanın birçok ülkesine kadar insanlığa karşı suçlar işlediğini belirten Osman, "Şengal'de kadın ve çocukların satılmasından onlarca toplu mezara, Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'e yüzlerce insanın öldürülmesinden, insan kaçırmaktan köylerin yakılıp yıkılmasına, büyük patlayıcılardan canlı bomba katliamlarına kadar binlerce insanın kanı döküldü. Dolayısıyla DAİŞ'in Rojava'da yargılanması en meşru haktır. Çünkü binlerce çete üyesi ve ailesinin kamplarda ve cezaevlerinde bulunması bölge halkı ve tüm insanlık için çok büyük bir tehlikedir. Bu nedenle adım adım uluslararası yargılamanın yolu açılmalı, tüm devletler DAİŞ'li vatandaşlarını teslim etmelidir" diye kaydetti

El Nusra'nın, DAİŞ'in ve birçok paralı asker grubunun destekçisi olan işgalci Türk devletinin uluslararası mahkemelerde yargılanması ve cezalandırılması gerektiğini söyleyen Osman, şöyle devam etti: "Türk devleti, başından sonuna kadar lojistik desteğinden silah, tank ve toplara, hava desteğinden binlerce terör çetesinin eğitimine kadar DAİŞ'in suçlarının en büyük ortağıdır. Faşist şef
Erdoğan aynı zamanda DAİŞ'in en büyük halefidir. Dolayısıyla Türk devleti, faşist AKP-MHP ve faşist şef Erdoğan da tıpkı DAİŞ gibi resmen yargılanmalıdır. DAİŞ'lilerin yargılanması faşist Türk devletinin suçlarını da ortaya çıkaracaktır."

'BÖLGESEL GÜÇLERE KARŞI SAVAŞTA ROJAVA DEVRİMİNİN YANINDAYIZ'
Özerk Yönetimin kararı, insani adaleti sağlama kararıdır diyen Osman, şu ifadeleri kullandı: "Biz Sosyalist-yurtseverler olarak El Nusra'ya, DAİŞ'e, işgalci Türk devletine ve gerici bölgesel güçlere karşı savaşta Rojava devriminden yanayız. Biz de DAİŞ'e karşı savaşan bir güç olarak DAİŞ'in bu mahkemesinde bir kez daha hesap istemek için bulunacağımızı ilan ediyoruz. Bugün onlarca devlet Şengal'deki DAİŞ soykırımını resmen kabul etti. O zaman bu devletlerin, uluslararası insan hakları örgütlerinin insanlığa karşı işlenen suça ve uluslararası hukuka göre harekete geçmesi gerekir."

QSD'nin DAİŞ çeteleri ve uyuşturucu satıcılarına yönelik başlattığı Dêrazor operasyonu başarıyla sonuçlandığını söyleyen Osman, "Aynı zamanda Türk devleti ve çeteleri, bilindiği üzere Dêrazor'daki DAİŞ çetelerini korumak amacıyla Minbic, Ayn Îsa ve Til Temir'e de saldırılar düzenledi. QSD güçleri ve Şehit Alişer Deniz Tugayı, bu düşman saldırılarını bertaraf etti. Til Temir'e yönelik saldırıyı büyük bir direnişle yenilgiye uğratan Şehit Alişer Deniz Tugayı'nı selamlıyoruz" dedi.

Komünist şehit Serkan Tosun'un 10. yıl dönümü olduğunu hatırlatan Osman, konuşmasını şöyle tamamladı: "Tüm insanlığın onurunu koruyan Serkan yoldaşı ve Rojava devriminin binlerce şehidini bir kez daha anıyoruz. Bugün tüm ezilen insanları Rojava-Kuzey ve Doğu Suriye'de devrime yönelik tüm saldırılara karşı durmaya çağırıyoruz."

Basın toplantısı, "Yaşasın Rojava devrimi", "Yaşasın kadın devrimimiz", "İnsanlık düşmanı DAİŞ ve destekçileri yargılanmalı" sloganlarıyla bitirildi.