23 Eylül 2024 Pazartesi

TTB-SES: Deprem bölgesinde çocuklar yeterli beslenemiyor

TTB-SES Hatay Deprem Koordinasyonu, Samandağ, Antakya ve Defne'de çocuklara ilişkin yürüttükleri çalışmalar kapsamında tespit ettikleri sorunları kamuoyuyla paylaşarak, depremzede çocukların gıda ve temiz suya erişiminin kısıtlı olduğuna dikkat çekti.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Hatay Deprem Koordinasyonu; Samandağ, Antakya, Defne ilçelerinde yürütülen çalışmalar kapsamında beş yaş altı çocuklarda tespit ettiği beslenme ve gıda güvencesi sorunlarını Ankara'da bulunan TTB genel merkezinde düzenlediği basın toplantısıyla paylaştı.

'DEPREM BÖLGESİNDEKİ SORUNLAR DERHAL ÇÖZÜLMELİ'
Hükümet yetkilileri hiçbir çaba sarf etmezken TTB'nin 11 aydır sahada olduğuna dikkat çeken TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, 11 ay geçmesine rağmen koşullarda hiçbir değişiklik olmadığını söyledi. Deprem bölgesindeki sorunların derhal çözülmesi gerektiğini ifade eden Fincancı, bu sorunlar çözülemezse hükümetin sağlıklı yaşam hakkı ihlalinden sorumlu olacağını dile getirdi.

'HALK SAĞLIKLI YAŞAMA ERİŞENE KADAR ÇALIŞMALARIMIZ SÜRECEK'
SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey de TTB-SES Koordinasyonu'nun 11 aydır gönüllülük esasıyla yürüttüğü çalışmalardan bahsetti. Karacabey, "Neredeyse bir yıl olacak ama deprem bölgesinde hayatta kalma kriterlerini karşılayamayacak çok sayıda insan var. Halk, sağlıklı yaşama hakkına erişene kadar çalışmalarımız, çabalarımız sürecek" dedi.

TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Dr. Mehmet Zencir, afetlerin gıda güvencesi ve güvenliğinin en büyük tehdidi olduğunu vurgulayarak, beş yaş altı çocukların acil durumlarda yetersiz beslenmeye karşı savunmasız olduğunu söyledi.

'GÜVENCESİZLİK MÜLTECİ DEPREMZEDE ÇOCUKLARDA DAHA AĞIR YAŞANIYOR'
Saha çalışmalarında görev yapan Hemşire Leyla Kalın; insan onuruna yaraşır olmayan barınma alanlarının dayatılmasının kabul edilemez olduğunu ifade etti ve yakın zamanda Samandağ'da elektriğe bağlı olarak başlayan yangında iki çocuğun yaşamını yitirmesini örnek gösterdi. Kalın, eşitsizlik ve güvencesizlik olgusunun mülteci depremzede çocuklarda daha ağır yaşandığını da sözlerine ekledi.

'DEPREMZEDE AİLELERİN ÜÇTE BİRİNİN GIDAYA DÜZENLİ ERİŞİMİ VAR'
Sunumdan öne çıkan veriler şöyle oldu:
🔹"Ailelerin dörtte üçünden fazlasının güvenceli bir işi yoktur, yarısından fazlası düzenli gelire sahip değildir.
🔹Ailelerin yüzde 10,3'ünün kendine ait mutfağı yoktur.
🔹Ailelerin sadece üçte birinin gıdaya düzenli erişimi vardır.
🔹Ailelerin üçte biri uygun gıda saklama koşullarına sahip değildir. Saklama koşullarındaki yetersizliğin nedenleri arasında buzdolabının yokluğu, küçük olması ve elektrik kesintisidir.
🔹Ailelerin neredeyse yarısının suya erişimi yok ya da yetersizdir. Bunun nedeni olarak dağıtım eksikliği, yetersizliği ve su kesintisi saptanmıştır.
🔹Günlük öğüne sahip olmayan çocuklar yaşla birlikte artmaktadır ve dört yaşta yüzde 7,2'yi bulmaktadır.
🔹Çocuklar yaşamın ilk altı ayında sadece anne sütü ile beslenmesi gerekirken depremzede çocukların yaklaşık yarısı anne sütü almamaktadır.
🔹Beş yaş altı çocukların yüzde 6,2'sinde bodurluk, yüzde 8,9'unda zayıflık ve yüzde 4,4'ünde aşırı kiloluluk belirlenmiştir.
🔹Yaşa göre zayıflık en fazla 0-11 aylık çocuklarda görülmektedir.
🔹Mülteci nüfusta toplamda bodurluk sıklığı yüzde 8,8 iken zayıflık toplamda yüzde 6,3'tür."

'ÇOCUKLARA UYGUN YETERLİ GIDA DESTEĞİ SAĞLANMALI'
Sunumda öneriler ise şöyle sıralandı:

🔹"Acilen mutfak koşullarının iyileştirilmesi, mutfaksız hanenin kalmaması.
🔹Çocuklara uygun, kültüre ve yerele özgü, yeterli gıda desteğinin sağlanması.
🔹Tüm nüfusu hedefleyen ancak yüksek riskli grupları da gören gıda desteklerinin oluşturulması.
🔹Birinci basamak sağlık hizmetlerinde çocukların afet gerçekliğinde beslenme açısından takibinin yapılması.
🔹Kronik hastalığı olan, vitamin mineral yetersizliği olan çocuklar gibi yüksek riskli gruplarının sağlık takiplerinin yapılması.
🔹Beslenme kolileri oluşturulurken sadece kuru gıda konulmaması, çocuklara uygun protein kaynaklarının (yumurta, paketli süt, et ürünleri) kolilere eklenmesi.
🔹Beslenme politikaları oluşturulurken toplum katılımının sağlanması.
🔹Gıda ve su desteğinin adaletli dağıtımının sağlanması, dağıtımda toplum katılımının benimsenmesi, hane gereksinimlerine göre desteğin sağlanması.
🔹Geçici yaşam alanlarından kalıcı yaşam alanlarına geçişin hızlandırılması.
🔹Saklama koşullarının iyileştirilmesi, buzdolabı desteğinin artırılması.
🔹Elektrik kesintisi, su kesintisi gibi kesintilerin en aza indirilmesi.
🔹Emziren kadınların nitelikli gıda açısından desteklenmesi.
🔹Çevresel hijyenin sağlanması.
🔹Su, sanitasyon, hijyen koşullarının sağlanması.
🔹Tarım toplumu olan Hatay halkının tarım arazilerinin üzerinde kentlerin yeniden inşa edilmesinin önüne geçilmesi."

REYHAN: BARINMA KOŞULLARI VE ALTYAPI YETERSİZ
Ardından Hatay Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Sami Reyhan, kent genelindeki durumu "Barınma koşulları kötü. Tuvalet, mutfak, yatak odasının iç içe olduğu 21 metrekare konteynırda 5-6 kişi yaşamaya çalışıyor. Altyapı yetersiz. Elektrik kesintileri çok fazla. Sıklıkla yangınlar çıkıyor ama çok azı basında yer bulabiliyor. Gelir durumu yetersiz. İşsizlik çok fazla. Toplu taşıma yok denecek kadar az" sözleriyle özetledi.