25 Eylül 2024 Çarşamba

Yüksekdağ: Gerçeği söylemeye devam edeceğim

HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın tutuklu yargılandığı dava sona erdi. Savunma yapan Yüksekdağ, özyönetimin demokratik bir hak olduğunu vurguladı, "Gerçeğin bedeli ne olursa olsun söylemeye devam edeceğim. Bize yapılan bu yargılamalarla alay konusu olacaksınız. Biz dimdik ayakta durmaya devam edeceğiz" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın tutuklu yargılandığı dava öğleden sonra da devam etti. 
 
Yüksekdağ, Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakkında açılan dava ve davada yer alan 4 fezlekeye dair savunma yaptı. Van'da iki dönem milletvekili olarak seçildiğini hatırlatan Yüksekdağ, "Benimle birlikte orada görev yapan arkadaşlarım ağır çalışma şartlarında seçim kampanyası yürüttük. Aslında Van'ın birçok özelliği var. Van 7 Haziran 2015 seçimlerine kadar AKP'nin ağırlıklı olarak milletvekili çıkardığı bir yerdir. Daha önce 8 vekilden ikisi HDP'nindi. Diğer yerlerde olduğu gibi Van'da da siyasi tarihi boyunca hep tasfiye girişimleri yapılmış. Demokratik siyasetle orada kazanmaya çalıştık. Siyasi iktidar ise mücadelenin sembolü haline gelen Van'da tasfiye süreci yaratmak istiyordu" dedi.
 
'VAN'DA ATTIĞIM HER ADIM SORUŞTURMA KONUSU OLDU'
 
HDP olarak felsefelerinin 7 Haziran 2015 seçimlerinde Van'da yaşam bulduğunu kaydeden Yüksekdağ, "Biz asla buna siyasi otoriterlik ya da ezici çoğunluk olarak bakmadık ki bu bizim siyaset ahlakımızda da yok. Kadim Kürt kentlerinden birisi olan Van'da halklar Kürt'üyle, Türk'üyle kardeşlik ve barış içinde yaşamı desteklediklerini belirtti. Van halkı kendilerini bir Türk'ün temsil etmesini isteyecek kadar barışçıl bir halktır. Ne yazık ki siyasi iktidar benim şahsımda Van halkına saldırı ve operasyonlar yaptı. Eş Genel Başkan olduğumdan kaynaklı belki iki dönem vekil seçildiğim Van'da yeterince kalamadım. Ama orada yaptığım her konuşma attığım her adım söylediğim her cümle soruşturma olarak önüme geldi. Tüm saldırılara, o kadar baskı uygulamalarına ve ayrıştırıcı politikalarına rağmen Van halkı boyun eğmeyerek, oylarını HDP'ye verdiler. Van halkı onurlu duruşundan vazgeçmedi" diye belirtti.  
 
'İDDİANAMEDE YARGILANACAK TEK BİR ŞEY YOK'
 
Yüksekdağ, politikalarının cezalandırılmasının iddianame eliyle yapıldığına dikkat çekti, iddianamede yaptığı tek konuşmanın 'ülkenin birliğini ve bütünlüğünü bozma' suçuna gerekçe gösterildiğini aktardı. Yüksekdağ, savunmasına şöyle devam etti: "Türkiye ve dünya tarihine bakın tek bir kişi yaptığı konuşmalardan kaynaklı böyle büyük bir suçtan yargılanmış mı? Ben bir siyasetçi olarak bilmiyorum. Ama eğer varsa bunu da öğreniriz. Bu ülkede Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genel Kurmay Başkanları, 12 Eylül Askeri Darbe sanıkları, solcular yargılandı. Ama hiçbiri konuşmalarından yargılanmadı. Bir kaç cümlede bulunan iki kelimeden 'ülkenin birliği ve bütünlüğünü bozma' suçundan yargılanıyoruz. Böyle bir tutarsızlık akıl dışılık olamaz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde 3'ncü büyük partinin Eş Genel Başkanı'nın yargılandığı davaların içeriği böyle olamaz. Verilen fezlekede ben yargılanacak tek bir şey bulamıyorum."
 
'ABSÜRT CEZALARA MARUZ KALIYORUZ'
 
Katıldığı TV programlarının, açılışların, etkinliklerin hepsinin soruşturma sebebi olduğuna dikkat çeken Yüksekdağ, "Bu sabah duruşmaya gelirken televizyondan gördüm. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, seçim yasakları başlamasına rağmen İBB'nin bir açılışına telefonla bağlanıyor. Biz yapsak aynısını bize dava açarlar. Seçim dönemlerimizde de istesek birçok belediyemizin yaptığı tüm açılışlara katılırdık ancak bizlerin ona ihtiyacı yok. Benim yaptığım her çalışmanın bir nedeni vardır. Sırf Van vekili olduğum için suçlar sıralanıyor. Çünkü yaptığımız çalışmalar içlerine oturuyor ve bu yüzden bize bugün bu davalar açılıyor. Belediyelerimizde tertemiz trilyonlarca paralar varken kayyum atadılar. Orada yaptığımız hizmetlere hazmedemediler. Ama ne oldu bugün trilyonlarca borca batmış belediyelerimiz. Biz hizmet ettiğimiz için 'devletin birlik ve bütünlüğünü bozma' suçundan absürt cezalara maruz kalıyoruz" diye konuştu.
 
'İYİ ŞEYLER DE OLUYOR DEMEK BİLE SUÇ SAYILMIŞ' 
 
"Bir park açılışında kısa bir konuşma yapmışım. Ona bile dava açmışlar" diyen devam eden Yüksekdağ, şunları söyledi: "Memlekette kötü günler yaşanıyor ama iyi şeylerde var demişim. Çocukların oynadığı parklar açılıyor bunca kötü şeye rağmen güzellikler de oluyor demişim. İddianameye konu olmuş. Direniş için yaşamak güzeldir demişim bugün aynı şeyleri yine söylüyorum. O ablukalarda ölen insanlar demokrasi için öldüler. O insanlar o kadar can kaybına kan gövdeyi götürmesine rağmen hala barış diyor. Bu kadar ağır bedeller vermiş insanlar hala barış diyor. Bu iddianameyi hazırlayan savcılar dosyalar arasında bağlantı kurmaya bile gerek duymamış. 'Yazalım onlar düzenler' demişler."
 
'YİNE HDP'YE İHTİYAÇLARI VAR'
 
2015'te yine Van'da kadın konferansında yaptığı konuşmaya dair fezleke hazırlandığını aktaran Yüksekdağ, "Demokratik bir Türkiye kadınlarla olur, Kürt sorunu çözülmeli, Kürdistan halkının geleceği güvence altına alınmalı demem iddianameye konu olmuş. Savcı üşenmemiş 'özyönetim' dediğim için örgütün yaptığı tüm eylemleri sözde milletvekili kimliğine sığınarak, söylediğimi iddia ediyor ve örgüt propagandasıyla suçluyor. Bu iddianameleri görüyorsunuz, inanılmaz, zorlama bir yöntemle hazırlanmış. Yasaların nesnel gerçekliği olması gerekir. Ama bırakın gerçek nesnelliği onlar kafadan 'Kürdistan', 'şehit' diyen herkesi terörist ilan ediyor. Siyasetçileri, halkı özetle iktidara boyun eğmeyen herkes onlara göre terörist. Onların bugün yine HDP'ye ihtiyaçları var. O kadar zulüm uyguladıkları, baskı uyguladıkları bizlere ihtiyaçları var" diye belirtti.  
 
'KAYBEDİLEN ADALET BULUNMAZ'
 
Kamuoyunda tartışılan "yargı reformu"na ilişkin de konuşan Yüksekdağ, "Yargı reformundan bahsediyorlar. Ne kadar reform yapsalar, yargı paketi getirseler de olmaz. Can çekişen adalet yeniden kazanılmaz. Bu iddianameleri hazırlayan savcılar iktidarın etkisinde kaldı. Eğer adalet yerini bulmazsa taş üstünde taş kalmaz. Kaybedilen adalet yeniden bulunmaz. Muhtemelen bu iddianameyi hazırlayan savcılar da bugün FETÖ'den tutuklu" dedi.
 
'ÖZ YÖNETİM DEMOKRATİK HAKTIR'
 
Silopi'de katledilen 3 kadın siyasetçiye dair yaptığı konuşmaya ilişkin de savunmasını sürdüren Yüksekdağ, şöyle dedi: "Ne var bu konuşmada hala söylüyorum aynı şeyleri. Özyönetim demokratik bir haktır. Bana demokratik meşru şekilde hesap soramadığı için askeri polisleri mahkemelere yığıyor. Bizim fikrimizi beğenmeyebilirsiniz. Türkiye'de hukuk normları var. Hukuk normlarında açık açık tartışamam ki siyasi sorunları. Demokrasi yoluyla çözülmediği için siyasi iktidar halkın başına beladır. Karşımıza çıkıp, zorla, baskıyla halkın başına bela olmuş."  
 
'SAVCININ GERÇEKLİKLE İLGİSİ YOK'
 
8 Mart kadınlar gününe dair yaptığı konuşmanın dahi iddianameye konu olduğuna dikkat çeken Yüksekdağ, " "Dünya kadınlar gününde kadınlarla birlikteyiz. Bunu cebir, tehdit olarak ele almış. Nasıl bir eylemse bu? Bu kadar çürük bir dosya acaba daha nasıl çürütülecek. Bu nasıl bir anlayış ki 3 paragraftan böyle suç çıkarılabiliyor. Bu nasıl bir siyasi parti ki bir cümlesiyle koskocaman devletin birliğini, bütünlüğünü bozuyor. Kendi konuşmalarımla suç işliyorsam ben neymişim. Bu iddianameyi hazırlayan savcının gerçeklikle ilgisi olamaz" dedi.
 
'BİZ DİMDİK AYAKTA DURACAĞIZ'
 
Yüksekdağ, savunmasını şöyle sonlandırdı: "Gerçeğin bedeli ne olursa olsun söylemeye devam edeceğim. Benim kafamda yargı sopasıyla adalet sağlayacağınıza YPG'yle kimler ne zaman görüştü bunlara cevap verin. Türbeyi taşımak için ortaklaştınız. Bize yapılan bu yargılamalarla alay konusu olacaksınız. Biz dimdik ayakta durmaya devam edeceğiz. Sırf bu ülkeye doğruyu göstermek için çabalayacağız. Ne yaparsalar yapsınlar bunu bütün dünya duyacak. Türkiye kaybedecek ama halen farkında değilmiş gibi davranıyor. Türkiye'deki siyasi iktidar hemen dönüşünü almalıdır. Almazlarsa bu acı kayıplarla yüzleşmek zorundadırlar. Bir Türk siyasetçi olarak Kürt halkına bir özeleştiri veriyorum. Birlikte kazanacağımız şansımız hala var."
 
Yüksekdağ'ın avukatları İlknur Alcan, Mesut Beştaş ve Ruken Gülağacı tahliye talep etti. Savcı mütalaasında Yüksekdağ'ın tutukluluk halinin devamını istedi. Karar için verilen aranın ardından mahkeme heyeti Yüksekdağ'ın tutukluluğuna devam kararı vererek, bir sonraki celseyi 26 Temmuz'a erteledi.