21 Eylül 2024 Cumartesi

635. F oturması: Hapishanelerde ölüm istemiyoruz

İHD İstanbul Şubesi, 635. F oturmasını beyin kanaması sonucu yaşamını yitiren ağır hasta tutsak Ergün Akdoğan için gerçekleştirdi ve tüm hasta tutsakların yaşamını yitirmeden serbest bırakılmasını istedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, 635. F oturmasını Beyoğlu'nda bulunan dernek binası önünde gerçekleştirdi. "Hapishanelerde ölüm istemiyoruz" ve "Hapishanelerde ölümlere son, hasta mahpuslar serbest bırakılsın" pankartları açılan eylemde hasta tutsakların fotoğrafları taşındı.

Bu hafta, Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Hapishanesinde tutulan ve 21 Mayıs'ta beyin ölümü gerçekleştikten sonra yaşamını yitiren ağır hasta tutsak Ergün Akdoğan'ın yaşadıkları kamuoyuyla paylaşıldı.

Basın metnini okuyan Hatice Onaran, on yılı aşkın süredir ağır hasta tutsakların serbest bırakılmasını talep ettiklerini ancak bu taleplerin sürekli görmezden gelindiğini söyledi. Bu nedenle onlarca hasta tutsağın hapishanelerde hayatını kaybettiğini ya da ölümün eşiğinde serbest bırakıldığını ve ardından yaşamını yitirdiğini dile getiren Onaran, "Bu hasta mahpuslardan biri de bu hafta serbest bırakılması için çağrıda bulunmaya hazırlandığımız sırada ve ancak beyin ölümünün gerçekleştiği gün serbest bırakılan Ergün Akdoğan oldu" dedi.

'14 MAYIS'TA BEYİN KANAMASI GEÇİRDİ'
Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Hapishanesinde tutulan 27 yıllık tutsak Ergün Akdoğan'ın 14 Mayıs 2024'te koğuşunda düşme sonucu beyin kanaması geçirdiğini ifade eden Onaran, durumu ağır olan Akdoğan'ın Başakşehir Çam Sakura Hastanesi'ne sevk edilerek yoğun bakım servisine alındığını belirtti.

Ameliyat edilen Ergün Akdoğan'ın sağlık durumunun daha da kötüye gittiğini ve 21 Mayıs'ta beyin ölümünün gerçekleştiğini dile getiren Onaran, "Hayatta olduğu süre boyunca başında jandarma bekleyen, ailesinin görmesine izin verilmeyen Ergün Akdoğan'ın beyin ölümü gerçekleştikten sonra hakkında infaz ertelemesi kararı verildi ve bir veda hakkı bile tanınmadı" dedi.

'TEDAVİSİNİN AKSAMASI ÖLÜMÜNE NEDEN OLDU'
Onaran, şöyle devam etti: "Ergün Akdoğan, rahatsızlanmadan önce organlarının bağışlanmasını vasiyet ettiği için, beyin ölümü gerçekleştikten sonra organları ailesinin de rızası alınarak bağışlandı. Fakat organlarının enfeksiyon kapması nedeniyle organları alınamadı, yaşamının sonlanması beklendi. Bu sırada, askerler aileye birtakım belgeler imzalatarak, artık Ergün'ün mahkum olmadığını ve normal bir hasta statüsünde olduğunu söyleyip gittiler. Böylece Ergün Akdoğan'ın ölüm süreci hem kendisi hem de ailesi için büyük bir drama dönüştü. Bir insan hakkı olan tedavi hakkının engellenmesi ilk olarak Akdoğan'ın cilt ve tansiyon hastalığında gerçekleşmişti. Saniyelerin bile önemli olduğu beyin kanamasında tedavisinin aksaması ise ölümüne neden oldu ve Ergün Akdoğan aramızdan alındı."

Hak savunucuları olarak sağlık, tedavi ve yaşam hakkını savunmayı inatla sürdüreceklerini ifade eden Onaran, "Ergin Aktaş, Serdal Yıldırım, Hanife Arslan, Abdulalim Kaya, Abdulkadir Kuday ve daha yüzlerce ağır hasta, yaşlı ve engelli mahpusun Ergün Akdoğan gibi beyin ölümü gerçekleştikten sonra değil, yaşarken tedavi ve yaşam hakkı için serbest bırakılmasını istiyoruz. Bu konuda yetkilileri hukuki ve insani sorumluluklarını yerine getirmeye kamuoyunu da duyarlılığa davet ediyoruz" dedi.

Eylem, "Hasta mahpuslar serbest bırakılsın", "Tedavi haktır, engellenemez", "Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır" sloganlarıyla son buldu.