28 Eylül 2024 Cumartesi

'DBP'ye operasyon ve Paris'teki katliam tesadüf değil'

DBP MYK üyesi Faruk Tatlı, DBY'ye yönelik operasyonun üç temel nedeni olduğunu kaydetti. DBP'nin yeniden örgütlenmesi, tecrit gündeminin yeniden Kürtlerin ve Kürt siyasetinin gündemine gelmesi ve Kürtlerin siyaset yapmasının önüne geçmek olduğunu vurgulayan Tatlı, operasyonla ayın gün gerçekleşen Paris katliamının tesadüf olmadığını vurguladı. Türkiye halklarının iktidarın politikalarını artık görmesi gerektiğinin altını çizen Tatlı, tüm demokrasi güçleri ve ittifaklara birleşerek mücadele çağrısı yaptı.

Demokratik Bölgeler Partisi'ne (DBP) 23 Aralık sabah saatlerinde Diyarbakır başta olmak üzere 8 kentte operasyon düzenlendi, Eş Genel Başkan Keskin Bayındır'ın da aralarında bulunduğu 15 kişi gözaltına alındı. Gözaltı sırasında Bayındır'ın zafer işareti yapması polis tarafından engellenmek istense de Bayındır, boyun eğmedi.

Birkaç saat sonra Fransa'nın başkenti Paris'te bulunan Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'ne yönelik faşist saldırıda Rojava'da yaralanan, daha sonra Avrupa'ya göç eden Kürt kadın hareketi öncülerinden Emine Kara (Evîn Goyi), TEV-ÇAND bünyesinde çalışmalarını sürdüren sanatçı Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl katledildi, üç kişinin ise tedavisi sürüyor.

Katliamın Fransız devlet yetkilileri hep bir ağızdan ırkçı bir kişinin bireysel bir saldırı düzenlediğini öne sürdü ancak saldırganın "sağcı" olduğunu da ağzından kaçırdı. Katliam ardından sokağı çıkan onbinlerce kişi katliamın saray-MİT-kontrgerilla tarafından planıyla gerçekleştiğine işaret etti.

'SIKIŞTIKLARI ZAMAN KÜRDE SALDIRIYORLAR'
DBP MYK Üyesi Faruk Tatlı ile DBP'ye yönelik operasyon, Paris'teki katliam başta olmak üzere Kürt özgürlük hareketine saldırıları, iktidarın amacını konuştuk. ETHA'ya konuşan Tatlı, böyle bir saldırıyı beklediklerini, bu operasyonlara yabancı olmadıklarını dile getirdi, "Yıllardır bu ülkede hükümet ve devlet sıkıştığı zaman Kürdün iradesine, Kürdün siyasetine, Kürdün varlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirmekte" dedi.

'OPERASYONUN TEMEL NEDENİ YENİDEN ÖRGÜTLENMEYE BAŞLAMAMIZ'
Saldırıların her ne kadar seçim yaklaştığı için gerçekleştirildiği yönünde değerlendirmeler yapılsa da Kürt düşmanlığının göstergesi ve Kürt halkının iradesine yönelik olduğunu kaydeden Tatlı, "Bu saldırı özellikle AKP-MHP faşist iktidarının tükenmişliğinin, artık bitmişliğinin, yenilmişliğinin bir göstergesidir" ifadelerini kullandı. Saldırının üç temel ayağı olduğunu kaydeden Tatlı, şöyle devam etti: "2020 Şubat ayı sonlarında büyük kongremizi gerçekleştirdikten sonra Kürdistan'da yeniden örgütlenme ve halkla buluşma kararı aldık. Şubat ayından bu yana 11 ilde örgütlenme gerçekleştirdik ve örgütlenmemizi gerçekleştireceğimiz atama yönetimlerimizi belirlediğimiz yerler var. Bunları gerçekleştireceğiz. Bu buluşmalar halkı çağıran değil halka giden, halkla temas kuran, sorunlarını ele alıp siyasal süreci halkla değerlendiren, halkı siyasal sürece katıp bu şekilde bir örgütselliğe dönüştürme çalışmasıydı. Temel neden bu. Mevcut sistem-devlet görünce DBP'nin demokratik siyasetinin önünü tıkamak istiyor. Elbette amacına ulaşamayacaktır daha çok örgütleneceğiz, halkla buluşacağız daha çok mücadele edeceğiz, daha çok direnip AKP-MHP faşist iktidarı hak ettiği tarihin çöplüğüne gömeceğiz. Hedefimiz bu.

'OPERASYON VE KATLİAMIN AYNI GÜN OLMASI TESADÜF DEĞİLDİR'
Aynı gün Paris'te Ahmet Kaya Kürt Kültür Derneğine silahlı bir faşist tarafından gerçekleşen saldırı tesadüf değildir. Türkiye'nin birçok dönemde süreci hemen değiştirebilme eylemlerine giriştiğini biliyoruz. 2000'lerden 2014'e ve günümüze kadar geçerli bu. Paris'teki saldırı da Kürt halkının iradesine, demokratik siyaset anlayışına yapılan saldırıdır. Bu ikisi birbirinden bağımsız değil.

'TECRİDİN YENİDEN GÜNDEMLENMESİ OPERASYON GEREKÇELERİNDEN'
Diğer bir neden ise Sayın Abdullah Öcalan 23 yıldır İmralı'da tecritte tutuluyor. Son 22 aydır kendisinden hiçbir haber alınamıyor. Sayın Öcalan üzerindeki tecridin Kürt siyasetinin ve Kürt halkının yeniden gündemine gelmesi de operasyon gerekçesi. Sayın Öcalan'ın geçmiş dönemlerde açıklamalar yaptığı sürece toplumun nefes alabildiğini, toplumun biraz daha kendine geldiğini görmekteyiz. Bu tecritle beraber Kürt halkının Türkiye'deki demokratik güçlerin nefes alması engelleniyor. Sadece Sayın Öcalan üzerinde değil bütün toplumu tecrit altına alma amacı yürütülüyor. Bizim için bu üç neden aslında operasyonun temel taşları. Bu noktada biz demokratik siyasetin büyük bir bileşeni DBP olarak, demokratik siyaseti önümüzdeki günlerde çok daha güçlü kılarak tecride karşı, savaş politikalarına karşı, Türkiye'de şu anda yürütülen despot, tekçi rejime karşı gücümüze güç katarak yolumuza devam edeceğiz."

'REJİM ARTIK KENDİNİ YÜRÜTEMİYOR'
Türkiye halklarının Türkiye'nin siyasal, ekonomik ve sosyal anlamda yönetilemediğini çok iyi bildiğini aktaran Tatlı, tek adamın küçük ortağıyla Türkiye'yi bir hapishaneye çeviren bir anlayışla hareket ettiğini kaydetti. "Türkiye'yi tamamen bir polis devletine, mafya devletine, çete devletine çeviren bir anlayışla karşı karşıyayız" diyen Tatlı, özellikle Kürtler olmak üzere Türkiye halklarının bu şekilde anlaması gerektiğini söyledi. Tatlı, "Rejim artık kendini yürütemiyor. Bu noktada da önünü kendine düşman yaratarak açmak istiyor. Ezber bir yaklaşımla da Kürde, iradesine saldırarak yapıyor. Puan kazanmayı hedefliyor. Şu da bir gerçek ki Türkiye'de puan kazanmak istiyorsanız Kürde ya da Kürdistan'a saldıracaksınız" sözleriyle Türk devletinin saldırılarına dikkat çekti.

'BİRLİKTE VE ORTAK MÜCADELE ETMELİYİZ'
AKP-MHP faşist iktidarının kendine karşı olan, mevcut sistemi onaylamayan herkesi terörist ilan ettiğini vurgulayan Tatlı, "O anlayışın mahkum edilmesi gerek. Özellikle Türk halkına sesleniyorum, AKP-MHP'nin oyununa gelmeyin artık. Bu bir milli beka sorunu değil, sadece AKP-MHP'nin bekasıdır. Türk halkının bunlara inanmaması gerek. Kabadayı mı İçişleri Bakanı mı mafya mı belli değil her gün insanlara hakaret ediyor ama İBB Başkanı İmamoğlu bir sözüyle hapis cezasına çarptırılıp siyasetten men edilebiliyor. Denklem bu kadar basit. Bu nedenle tüm demokrasi güçleri ve ittifakların en azami ölçüde birleşip Türkiye'nin despot rejimden kurtulması için ortak değerlerde mücadele etmesi gerek" dedi.