28 Eylül 2024 Cumartesi

Dedeyazı köyü ekosistemi değiştiren madene karşı yürüdü

Malatya Doğanşehir'de Dereyazı köyünde halk, ekosistemi değiştiren maden şirketine karşı yürüyüş gerçekleştirdi.

Malatya'nın Doğanşehir ilçesinde Alevilerin yaşadığı Dedeyazı köyünde halk, köylerindeki maden ocaklarının yarattığı kirliliğe karşı yürüyüş gerçekleştirdi. Kar altında gerçekleştirilen yürüyüşe Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir Milletvekili ve Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Beycan Taşkıran, Sosyalist Kadın Meclisi'nden (SKM) Satiye Ok'un da aralarında yer aldığı çok sayıda kişi katıldı.

Maden sahasının bulunduğu bölgede köylüler açıklama yaptı.

Ülkenin her yerinde doğa-taş, maden ocakları, hidro-elektrik jeotermal ve termik santrallerin köyün kaynaklarını talan edildiğini dile getiren Dedeyazı Köyü sakini Recep Çakır, "Dedeyazı köyünde bu talan 2002 yılından bu yana devam etmektedir. Arkamızda gördüğünüz bu alan Dedeyazı köyünün en güzel olanlardan bir tanesiydi. Ağaçları, su kaynakları, kuşu börtüsü böceği ile yaşanacak güzel bir alanı oluşturabilmekteydi. Maden şirketleri, maden arama ve çıkarma projeleri hazırlayarak su kaynaklarını, ağaçları yok ettiler. Tarım arazilerini ve havayı kirlettiler, dere yataklarına hafriyatları yığarak yapay dağları oluşturdular. Maden çıkarılan alan köyün içme ve sulama kaynağının tam üzerinde yer almaktadır. Maden ocağı açılmadan bu su kaynağı yaklaşık 1500 dönüm tarım arazisini sulamakta yine bu su kaynağı 200 hanenin su ihtiyacını karşılamaktaydı. Devlet su işleri tarafından tescilli olan bu su kaynakları şirket tarafından yok edilmesiyle suyun suladığı kayısı ağaçları ve tarla bitkileri kurumayla yüz yüze kalmış" dedi.

Madenin köye çok yakın olduğunu, tarımsal faaliyetlerini çok olumsuz etkilediğini, hafriyatlar nedeniyle köyün ekosisteminin değiştiğini vurgulayan Çakır, "Maden şirketleri tarafından yapılan çalışmalar sonucunda bölgemizdeki su kaynakları,ormanları, köylünün geçim kaynağı olan bağ ve bahçeleri hatta bütün köy yok olma tehlikesi ile karşı karşıyayız. Buna itiraz eden biz köylüleri şirket yetkileri tarafından tehdit ediliyor ve mahkemeye veriliyoruz" şeklinde konuştu.

Çakır, "Artık bu talana dur denilmek zorunda. Dedeyazı'da madencilik faaliyetlerine karşı başlayan bir yaşam mücadelesi var. Bugün gelinen noktada çevresel tehdit kurumlarının vermiş olduğu yanlış kararlar, izlenilen yanlış politikalar nedeniyle ülkenin her yerini sarmış durumda. Bugün Dedeyazı'da olduğu gibi ülkemizde saymakla bitmeyecek kadar doğa tahribatı ile karşı karşıyayız" dedi.

ÇEPNİ: DEDEYAZI KÖYÜ ŞİRKETLERE PEŞKEŞ ÇEKİLMİŞ
Basın açıklamasının ardından söz alan HDP İzmir Milletvekili ve Ekolojiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Murat Çepni, "Burada 17-18 yıllık AKP iktidarının enerji, maden ve inşaat sektörüne dayalı kalkınma modelinin en çarpıcı yıkım örneklerinden biriyle karşı karşıyayız. Dedeyazı köyünde 17 yıllık AKP iktidarının tam bir resmiyle karşı karşıyayız. Yerli ve milli siyaset adı altında yaşam alanlarının, tarımın sermayeye peşkeş çekilmesi siyasetiyle-resmiyle karşı karşıyayız" dedi.

Dedeyazı köyünün maden şirketlerine peşkeş çekildiğini ifade eden Çepni, "Bu köy 2002 yılından beri bir maden şirketiyle karşı karşıya ve bu maden şirketinin köyü talan etmesine karşı bir mücadele süreci yaşanıyor. Bir köyün halkı bir maden şirketinin cebi dolsun diye yaşam alanlarından edilmeye çalışılıyor. Bir köyün tarım alanları bir maden şirketinin patronunun cebi dolsun diye köyden sürülmeye çalışılıyor. Bir köy insansızlaştırılmaya çalışılıyor. Bir köy tarım alanları hayvancılık alanları ellerinden alınarak yok edilmeye çalışılıyor. Bu köyün içme suyu tarım alanlarını sulama suyu maden şirketinin yaptığı inşaatın altında kalmakla karşı karşıya" diye belirtti.

17 yıllık AKP iktidarının tarıma, insana, doğaya düşman olduğunu söyleyen Çepni, "2002 yılından beri bir hukuk mücadelesi sürüyor. Bu maden 2008'e kadar kaçak çalıştırıldı. 2008 ve 2012'de ÇED raporları açılan mahkemelerle iptal edildi. 2017'ye kadar durdurulan maden 2017'de yeniden çalıştırılmaya başlandı. AKP resmi derken tam olarak bunu kastediyoruz. Şirketler fiilen doğaya savaş açmış durumda. Mahkemeler ve siyasi bağlantıları da fiilen şirketlerin CEO'su gibi işlemeye devam ediyorlar. Mahkemeler açılıyor, mahkemeler sürerken inşaatlar devam ediyor. Mahkemeler inşaat ve maden şirketlerinin patronlarının emirlerine bağlı olarak çalışıyorlar. Yaşam alanlarına sahip çıkmaya çalışan köylüler bu süreçte hem yasal yollardan hem de köyde yürüttükleri mücadeleyle bu doğa yıkımını engellemeye çalışıyorlar" diye konuştu.

AKP iktidarına seslenen Çepni, "Bir halk kendi yaşam alanlarına maden yapılmasına izin vermiyorsa bu son karardır. Belirleyici olan karar budur" dedi. Çepni konuşmasını şöyle sürdürdü: "Tüm demokratik güçler, kamuoyuna Dedeyazı köyünün yürüttüğü bu mücadeleye destek olma ve bu doğa katliamını yürüten şirketi ve maden projesini bu köyden sürmek-defetmek için mücadeleyi yükseltme çağrısı yapıyoruz. Dedeyazı köyüne sahip çıkmak ve bu doğa ve insan düşmanı projeler karşısında tüm Türkiye'de mücadeleyi yükseltmek ve hem bu maden şirketlerini hem bu projelerin esas sahibi Sarayı ve Sarayda toplanmış üç beş şirketi hak ettiği yere göndermek için mücadeleyi yükseltme çağrısı yapıyoruz."

TAŞKIRAN: DOĞAYA SAHİP ÇIKACAĞIZ
ESP MYK üyesi Beycan Taşkıran ise "Buradaki resme baktığımızda bu ülkede yaşananları, halklarımızın, emekçilerin, üretici köylünün yaşadığını çok net görüyoruz. Yakın zamanda Malatya'da ve Elazığ'da deprem oldu. Halklarımız bu depremin altında kaldı. Yani doğal afet diye sunulan aslında sistemin, kapitalizmin ve AKP-MHP faşist iktidarının kar hırsı nedeniyle alınmayan önlemler nedeniyle 41 insanımızı kaybettik. Ama görün sermayenin çıkarları söz konusu olunca dağlar taşlar hiçbir şey engel değil. Doğayı talan etmek için hiçbir engel tanınmıyor. Bütün talan gerçekleşiyor. Ama halklarımızın onurlu, sağlıklı, temiz yaşam hakkı gasp ediliyor. Biz bu talanın biz bu faşist iktidarın Dedeyazı'da da her yerde de karşısında durmaya, mücadeleye etmeye, durdurmaya hem kadınlar olarak hem halklar olarak devam edeceğiz. Tıpkı Karadeniz halklarının söylediği gibi “derelerin kardeşliği için, halkların kardeşliği için, derelerin özgürlüğü için, doğanın özgürlüğü için, kadınların özgürlüğü için, emekçi köylünün kendi doğasında kendi vatanında özgürce yaşaması için, üretimi kardeşçe bir arada yapmak için mücadele etmeye devam edeceğiz. Dedeyazı halkı yalnız değildir. Dedeyazı kadınları yalnız değildir. Bu doğaya sahip çıkacağız" diye belirtti.