ESP: İklim için mücadele
Emperyalist merkezlerin emisyon riyakarlığının arkasına gizlenerek iklim değişikliğine karşı halkın yaşam koşullarını koruma altına almak bir yana her iklim felaketini yeni bir yatırım fırsatı olarak gördüğünün altını çizen EPS Genel Merkezi, "Çürüme ve felaket dışında vereceği hiçbir şey kalmayan kapitalizmi, iklim değişikliğinde kritik eşikleri daha da geçmeden önce tarihin çöp sepetine atmak için tüm ekoloji ve iklim aktivistlerini devrimci saflarda örgütlenmeye çağırıyoruz" dedi.
Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) Genel Merkezi, iklim değiştiren sermaye düzenine karşı örgütlenmeye çağırdı. 1994'te yürürlüğe giren BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin en üst karar alma mecrası olarak 1995'ten bu yana düzenlenen Taraflar Konferansı'nın (COP) 29.'sunun 11 Kasım'da Bakü'de başladığı hatırlatılan açıklamada, "Milli gelirinin yüzde 35'ini petrol ve doğal gazdan elde eden bir ülke olarak Azerbaycan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin ardından üst üste 3. kez Konferans'a evsahipliği yapan bir fosil yakıt ülkesi" denildi.
'HER İKLİM FELAKETİNİ YENİ BİR YATIRIM FIRSATI OLARAK GÖRÜYORLAR'
Geçen 30 yılda emperyalist merkezlerdeki liberal, yeşil çizgideki ana akım iklim hareketinin şirket ve devletleri kamuoyu baskısı oluşturarak ikna edebileceği sanrısına dayalı müzakere stratejisinin iklim değişikliğiyle mücadelede tamamen iflas ettiğinin altı çizilen açıklamada, "Özellikle 2008-2009 küresel ekonomik krizinden sonraki her zirvede çok daha belirgin bir şekilde iklim için verilen sözlerden çok emperyalistler arası rekabette iklim değişikliğinden en çok etkilenen mâli-ekonomik sömürge ülkelerin "yeşil" yatırımlarla pazar paylaşımı öne çıktı. 2015'teki Paris İklim Anlaşması ve emisyon azaltım taahhütleri tamamen boşa düşerek bir çöpe dönüştü. Aynı dönem tüm dünyada iklim felaketlerinin görülmemiş düzeyde şiddetlendiği ve dünya halklarına kayıplar verdirdiği ağır bir bilançoyu açığa çıkardı. İklim felaketleri milyarlarca insanın, gençlik kitlelerinin kapitalist sömürü yanında kitlesel karamsarlığını besledi. Azerbaycan'daki faşist rejimin başındaki İlham Aliyev, zirvenin açılışında petrol ve gaz endüstrisini eleştiren Batı ülkelerine saldırırken faşist şef Erdoğan da İsrail'in çevresel yıkımını dillendirdi. Bu iki faşist bir yandan soykırıma yakıt ve askeri teçhizat desteğiyle ortak olurken diğer yandan emperyalistlerin yıllardır fosil yakıtlarla ilgili söylediği yalanlara karşı kendilerince özgüvenle bir teşhir çalışması yürütüyorlar. Emperyalist merkezlerin emisyon riyakarlığı arkasına gizlenerek iklim değişikliğine karşı halkın yaşam koşullarını koruma altına almak bir yana her iklim felaketini yeni bir yatırım fırsatı olarak görüyorlar" ifadeleri yer aldı.
'KAPİTALİST İKLİM POLİTİKALARINA KARŞI HALKLARIN SOSYALİST CUMHURİYETİ'
2004'ten bu yana taraf olduğu Çerçeve Sözleşmesi'ne 2053 Net Sıfır Emisyon hedefiyle ilgili ilk kez uzun vadeli bir strateji belgesi açıklayan Erdoğan'ın Saray şurekasının, kömür ve diğer fosil yakıtların azaltımından bahsetmezken doğa talanını daha da büyütecek sözde "yenilenebilir" yatırımların katlanacağını, Akkuyu'nun ardından yeni nükleer santrallere girişeceğini ilan ettiğine dikkat çekilen açıklama, şöyle devam etti: "Milyarlarca dolarlık kaynak gerektiren bu süreçte Erdoğan rejimi iklim değişikliğiyle Akdeniz havzasında 'kırılgan ülkeler'den biri olduğunu iddia ederek 'kayıp ve zarar fonu'ndan yararlanmanın derdine düştü. Petrol şirketlerinin, faşist şeflerin gösteri alanına dönüşmüş COP İklim Konferansları'nın iklim mücadelesinde hiçbir meşruiyeti yoktur. Tüm halklarımız, işçi sınıf ve ezilenler bu zirveyi boykot etmeli, kapitalist sınıfın siyasi temsilcilerine karşı her noktada mücadeleyi büyütmelidir. Çürüme ve felaket dışında vereceği hiçbir şey kalmayan kapitalizmi, iklim değişikliğinde kritik eşikleri daha da geçmeden önce tarihin çöp sepetine atmak için tüm ekoloji ve iklim aktivistlerini devrimci saflarda örgütlenmeye çağırıyoruz. İklimi değiştiren sermaye düzenini değiştirelim! Kapitalist iklim politikalarına karşı halkların sosyalist cumhuriyetleri!"