5 Ekim 2024 Cumartesi

Figen Yüksekdağ: Rejim Gezi ve Kobanê direnişini yaratan halktan korktu

Tutsaklığının altıncı yılına giren HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ Kandıra 1 No'lu F Tipi Hapishanesi'nden, "HDP ve Kürt halkı bugün Türkiye'nin demokratik geleceğini belirleyecek konuma ulaştı. Buradan geriye gidiş yoktur. Belki yara alacağız, tutsak düşeceğiz ama yönümüz ileriye olacak" diye seslendi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş'ın da aralarında bulunduğu 9 HDP'li milletvekilinin rehin alınmasının üzerinden 5 yıl geçti. 4 Kasım 2016'de gece yarısı evlerine düzenlenen baskınlarla gözaltına alınan HDP'li vekillerin dokunulmazlıkları AKP, MHP ve CHP'nin oylarıyla düşürülmüş ve tutuklanmalarının önü açılmıştı. Yaptıkları açıklamalar ve katıldıkları eylemler, mitinglerdeki konuşmaları gerekçe yapılarak, "örgüt üyeliği", "suç işlemeye tahrik" ve "örgüt propagandası yapmak" suçlamalarıyla tutuklanan Figen Yüksekdağ Jinnews'in sorularını yanıtladı.

'ROJAVA DEVRİMİ ZULÜM DÜZENİ DIŞINDA BİR SEÇENEK YARATTI'
Rojava'da yükselen halk ve kadın iradesinin ezilenlere yazgı diye dayatılan sömürü ve zulüm düzeni dışında bir seçenek yarattığını vurgulayan Yüksekdağ, "Bu yanıyla 21'inci yüzyıl toplumsal hareketlerinin başında gelir. Kemikleşmiş statükonun ve din, mezhep, ulus hapishanesine dönüşmüş jeopolitiğin değişimi yönünde devrimci bir çıkıştır. Demokratik, özgürlükçü ve farklılıklar arasında eşitlik ve dayanışmayı esas alan politik programıyla, dünya halklarına ışık tutmuştur. En ayırt edici ve güçlü yanı ise ortaya çıkardığı kadın devrimi ve aydınlanmasıdır. DAİŞ canavarlığının yarattığı insanlık dışı totaliterliğine karşı yeni bir var oluş zemini sunmuştur. Aynı zamanda Kürtlerin bölgede reddedilen ama yüzyıllar boyu yok edilemeyen tarihsel varlığını yeni demokratik biçimde tanıma kavuşturmuştur" dedi.

'KOBANÊ DİRENİŞİ DAİŞ'İN SONUNUN BAŞLANGICI OLDU'
Rojava'daki halk iradesinin DAİŞ'e karşı mücadele ve bu karanlık gücün yenilmesinde bütün bölge ve dünya halkları adına rol üstlendiğine işaret eden Yüksekdağ, "Kobanê direnişi ve DAİŞ'in buradaki yenilgisi birçok açıdan kırılma noktasıydı. Hem DAİŞ'in sonunun başlangıcı oldu hem de savaş ve kaos ortamında büyük bir moral yitimi yaşayan azınlıklara-mazlum halklara güç ve cesaret verdi. Tarihteki sayılı meşru özsavunma direnişlerinden biriydi. Tam da bu nedenle bölgede ve dünyada yarattığı etki silinemiyor" diye konuştu.

'GÜÇLÜ BİR ENTERNASYONAL BİLİNÇ YARATILDI'
Kobanê direnişinin salt Kurdî bir hareket olmadığını kaydeden Yüksekdağ, aynı zamanda güçlü enternasyonal bilinç ve dayanışma ortaya çıkardığını belirtti. Yüksekdağ şöyle konuştu: "Halklar ve demokratik kesimler arasında politik dayanışma köprüleri kurdu. Türkiye-Kürdistan tarafından gelişen demokratik dayanışma ve direniş ise birlikte kazanma deneyimini ortaya çıkardı. DAİŞ'in Kobanê'den çıkarılması için direnen Türkiye halkları, kendi güvenliği ve özgürlüğü için kazanım sağladı. Elbette 'Kobanê düştü düşecek' diye günleri saatleri sayan siyasi iktidar, bu halk bilinci ve hareketlerinden çok rahatsızdı. Çünkü bugün olduğu gibi o dönem de DAİŞ tarafındalardı. DAİŞ'in yenilmesi AKP'nin bu katliam ordusu üzerine kurduğu stratejinin de yenilgisi anlamına geliyordu. O günden beri yaşadıkları hezimet karşısında öfkeleri dinmedi. 'Çözüm süreci' konjonktüründe erteledikleri siyasi öç alma planları yine konjonktürüne göre aşama aşama devreye konuldu. Bugün Kobanê davasıyla halkların politik meşruiyetini ve haklı direnişini tarih sayfalarından silerek planın son aşamasını tamamlayacaklarını sanıyorlar."

2014'te katliam yapanlar ve azmettirenlerin, Kürt ve bölge halklarının demokratik vicdan direnişini, döktükleri kanın izleriyle boğmaya, karartmaya çalıştığını söyleyen Figen Yüksekdağ, "O gün de provokasyon çeteleri sokağa salınana, askere, polise vur emri verilene kadar kimsenin burnunun kanamadığı eylemler, siyasi iktidar ve ortağı FETÖ tarafından kana bulanmıştı" diye belirtti.

'HALKIMIZ KATLİAM YAPANLARI UNUTMAZ'
Yüksekdağ, kurdukları tek adam rejimiyle kendilerini güvenceye aldıklarını sananların sonunun geldiğine işaret etti, "Tarih ve halkımız, 2014 Ekim'inde kadını, çoluğu çocuğuyla, yaşlısıyla binlerce mazlumun canını kurtarmak için can verenleri de DAİŞ'e destek için provokasyon yaratanları, katliam yapıp can alanları da unutmaz" diye vurguladı.

MGK'nin 2014 tarihli "Çöktürme planı"nı hatırlatan Yüksekdağ, 6-8 Ekim katliam ve provokasyonlarının bu kapsamlı planın aşamalarından biri olduğunu belirtti. "Çöktürme planı"nın İmralı'da "çözüm süreci" devam ederken sorunu gayrinizami harp programıyla çözmeye yönelik bir anlaşma metni olduğuna dikkat çekti.

'6-8 EKİM GAYRİNİZAMİ HARP ORDUSU SADAT'IN TALİM ALANI'
6-8 Ekim'in AKP-saray iktidarına bağlı gayrinizami harp ordusu SADAT'ın talim alanı olduğuna dikkat çeken Yüksekdağ, bir süredir kızağa çekilmiş Hizbullah ve siyasi uzantılarının da o dönem sahaya sürüldüğünü vurguladı. Yüksekdağ, "Kobanê Davası ile HDP'ye yönelik siyasi linç operasyonları ve kapatma davası yolunda hedef şaşırtıp, manipülasyon yaparak çeşitli sözler verip anlaştıkları, kontra güçleri koruyorlar" şeklinde konuştu.

'REJİM DAİŞ'İ TERCİH ETTİ'
HDP'nin dün olduğu gibi bugün de savaş, gerilim, provokasyon çizgisi karşısında demokratik duruşunu, tutarlığını bozmadığını kaydeden Yüksekdağ, "Çağın vahşeti karşısında sessiz kalmadığımız için bizi suçlu çıkarmaya, pişman etmeye çalışanlar bilsin ki kurdukları suç imparatorluğunun çökmesi yakındır. O gün geldiğinde Rojava'daki mazlum toplumları ve Kürtleri bu kadar düşman gördükleri çağın belası DAİŞ'i halka tercih ettikleri için büyük pişman olacaklar" dedi.

'HALKTAN KORKTULAR'
İktidar HDP'den çok 2013-2014 sürecinde yayılan kitlesel demokratik halk hareketlerinden yani bizzat halkın kendisinden korktuğunu vurgulayan Yüksekdağ, 2013 Gezi Ayaklanması ve 2014 Kobanê eylemlerini hatırlattı. Gezi ve Kobanê eylemlerini, "Türkiye tarihinin yakın tarihi en yaygın kitlesel farklı kesimleri birleştiren dayanışma bilincini yükselten politik hareketleri" olarak nitelendiren Yüksekdağ, "Vekiller değil asiller, yani halk, kadınlar, gençler ve emekçiler siyaset meydanına çıkmıştı. Bu hareketler sönümlenmiş, katliam ve provokasyonlarla bastırılmış olsa da halkların bilincinde, hafızasında derin ve güçlü izler bıraktı; politik birikime dönüştü. 2015 yılında 7 Haziran sürecinde ise iktidarı yerinden edecek bir demokratik irade halini aldı" diye vurguladı.

Yüksekdağ, rejim sahiplerini korkutan, panik, öfkeye sürükleyenin bu toplumsal gelişmeler olduğunu belirterek, HDP ve kendileri hakkında uydurma iddianamelerin bu nedenle hazırlandığını kaydetti.

'HALKIN HAKLILIĞINI YARGILAYAMAZLAR'
Kobanê davası kapsamında yapılmak istenen yargılamaya da değinen Yüksekdağ, "İsterlerse milyonlarca sayfalık iddianame hazırlasınlar, halkların haklılığını yargılayamazlar" dedi ve ekledi: "Ama bu dava onların uyguladığı mezalimi unutmamaya, hafıza tazelemeye hizmet eder. AKP-MHP güdümlü mahkemeler zaten her aşamada Kobanê davasını iktidarın seçim stratejisine bağlı olarak yürütüyor. Seçime karar ve ceza yetiştirmek için acele ediyor. Bu nedenle bizleri ve HDP'yi dünden bugüne suçlu çıkarmaları lazım. Ne var ki siyasi iktidar gibi bu dava da çökecek. Büyük yalanlar söylemeleri, büyük cezalar istemeleri bu gidişe engel olamaz."

'1 KASIM KOBANÊ GÜNÜ KUTLU OLSUN'
Yüksekdağ, DAİŞ'e karşı büyük bir zafer kazanan bölge ve dünya halklarının ve kadınların zaferi olan 1 Kasım Kobanê Günü'nü kutladı. Dünya halklarının 7 yıl önceki Kobanê zaferine sevinirken, Türkiye'de siyasi iktidarın öfke ve nefret nöbetleri geçirdiğini vurgulayan Yüksekdağ, "Kavgayı ve düşmanlığı seçenler sınır ötesi operasyonla, DAİŞ artıklarıyla kurulan çeteler aracılığıyla gözünü bir kez daha Kobanê'ye dikmiş durumda. Kuzey Suriye'deki halk statüsünü bahane ederek iç ve dış politik boyutları olan kapsamlı ve tehlikeli bir oyun kuruyorlar. Bu koşullarda halklar arasındaki barışı, sınır komşularımızın demokratik iradesini savunmak çok önemli" dedi.

'5 YIL GEÇTİ DİMDİK AYAKTAYIZ'
Bugün tutsaklıklarının 6'ıncı yılına girdiklerini hatırlatan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ son olarak şunları söyledi: "Çok şey söylemeye gerek yok. 5 yıl geçti dimdik ayaktayız. Bize diz çöktürmeye çalışanlarsa her gün daha fazla dibe batıyor. HDP ve Kürt halkı bugün Türkiye'nin demokratik geleceğini belirleyecek konuma ulaştı.

"Buradan geriye gidiş yoktur. Belki yara alacağız, tutsak düşeceğiz ama yönümüz ileriye olacak. Halklarımız demokratik direniş, dayanışma ve kazanma çizgisinde daha güçlü kenetlenmeli. Ve en fazla kendisine, halk mücadelesinin ortaya çıkardığı değerlere, demokrasi-özgürlükler programına güvenmeli."