28 Eylül 2024 Cumartesi

Fincancı'nın tutukluluğuna devam kararı verildi

TTB MK Başkanı Şebnem Korur Fincancı, tutuklu yargılandığı davanın esas amacının TTB'den intikam almak olduğunu vurgulayarak, "Benden ve TTB'den kurtulmak istiyorlar. Ama bizden kurtuluş yok" dedi. Fincancı'nın tutukluluğunun devamına karar verilen duruşma, 11 Ocak'a ertelendi.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi (MK) Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın Türk devletinin kimyasal silah kullandığı iddialarının araştırılmasını istediği için "örgüt propagandası" iddiasıyla tutuklu yargılandığı davanın 2'nci duruşması İstanbul 24'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Mahkeme, Fincancı'nın tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 11 Ocak 2023'e erteledi.

Duruşmayı çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü temsilcisi, TTB yöneticileri ve ülkenin dört bir yanından gelen avukatlar takip etti.

Savcı geçen duruşmada verdiği, Fincancı'nın en üst sınırdan cezalandırılması yönündeki mütaalasını tekrarladı. Milli Savunma Bakanlığı (MSB), tekrar davaya katılma talebinde bulundu. MSB'nin katılma talebi reddedildi. Fincancı'nın avukatlarının daha büyük bir salona geçme ve avukat sınırlandırılmasının kaldırılması talepleri reddedildi.

'KİM KİMİ VATANINDAN KOVUYOR'
Söz alan Şebnem Korur Fincancı, sürecin başından itibaren talimatla ve inanılmaz bir algı yönetimiyle sürdürüldüğünü söyledi. AKP-MHP kurmaylarının hedef alan ifadelerini ve Devlet Bahçeli'nin vatandaşlıktan çıkarma talebini hatırlatan Fincancı, "Kim kimi vatanından kovuyor ben çok merak ediyorum. Karşı karşıya gelelim, bu ülke için kim daha fazla emek vermiş, kim daha fazla bedel ödemiş görecektir Türkiye halkları. Milli Savunma Bakanlığı yayından hemen sonra iftira diyor. Araştırma olmadan iftira demek yalan söylemektir. Bu hafta sonu yine çıktılar, 'Kimyasal silah iddiasında bulunanları milletimiz asla affetmeyecektir' dediler. Bu talimat değildir de nedir" ifadelerini kullandı.

Siyasi otoritenin tamamen algılarla hareket ettiğini vurgulayan Fincancı, duruşma öncesi adliyenin etrafındaki polis ablukasına dikkat çekerek, "Sanki ben bu dünyanın en tehlikeli sanığıymışım gibi davranıyorlar. Etki oluşturmak için" dedi. Yaptığı tıbbi bir değerlendirmeyle "örgütü propagandası" arasında nasıl bir ilişki olduğunu soran Fincancı, kimyasal kullanımı söz konusu olduğunda ancak ve ancak bağımsız heyetlerin incelemesiyle gerçeklere ulaşılabileceğini tekrarladı.

'TTB'DEN İNTİKAM ALMAK İSTEDİLER'
Tıbbi değerlendirmesinin "terör örgütünü övücü nitelikte" gösterilmesine itiraz eden Fincancı, bu yargılamanın asıl amacının kurulduğu tarihten itibaren her türlü siyasi otoriteden bağımsız, bilimsel bir denetim mekanizması olan ve bağımsız ve bilimsel çalışmalar yürüten TTB'den intikam almak olduğunun altını çizdi.

"Savaş bir halk sağlığı sorunudur" dediği için yargılanan TTB MK üyelerini hatırlatan Fincancı, "Bu denetim organını biz nasıl başımıza dert edindik diye kahır duydukları muhakkak. Madem öyle, o zaman sizin yandaşlarınız çalışır, emek verir, gecesini gündüzüne katar, 7/24 çalışır. Sadece mesleğini ve halk sağlığını korumak üzere emek verip bunu da karşılıksız yapar. Söz vermiştir bir kere, gönül vermiştir. Eğer böyle yaparlarsa TTB seçimlerinde kazanmamaları için bir neden yok. Bizim seçimlerimiz gayet adil, kontrol altında. Tekrar etme ihtiyacı da duymuyoruz. Çünkü meslektaşlarımız bu emeğimizi görüyor ve saygı duyuyorlar" ifadelerini kullandı.

TTB seçimlerini kazanamayan iktidarın yeni bir ele geçirme yöntemi olarak önce görevden alma davalarına, son olarak ise açılan terör örgütü üyeliği davalarına yöneldiğini belirtti.

'BİZ HEKİMLER OLARAK ARAÇ OLMAYI REDDEDİYORUZ'
Erdoğan'ın kendisini terörist olarak itham ettiğini hatırlatan Fincancı, "Ben teröristsem hangi örgütten terörist olduğumu merak ediyorum doğrusu. 11 yıl onurla başkanlığını yürüttüğüm TİHV midir, İsrail, Filistin insan hakları örgütleri midir, diğer uluslararası işkenceye karşı insan hakları örgütleri midir" diye sordu. Kendileri siyasi iktidarı bilimsel olarak eleştirirken iktidarın onları terörle yaftaladığını söyleyen Fincancı, dünyanın neresinde olursa olursun devletler suç işlemeye devam ettikçe onların sırtından inmeyeceğinin altını çizdi. Sonuna kadar hakikatin peşinde, hakikat için mücadele edeceğini söyleyen Fincancı, "Yargının araç kılınması utanç vericidir. Biz hekimler olarak araç olmayı reddediyoruz. Sizler de araç olmayı reddetmelisiniz" dedi.

İktidarın kendisinden ve TTB'den kurtulmak istediğine işaret eden Fincancı, "Yaptığım çalışmalar, Cizre'de bir çocuk çenesi bulmuştum. Bunun intikamını almak istiyorlar. Benden ve TTB'den kurtulmak istiyorlar. Bizden kurtuluş yok. Dört duvar arasına kapatmışsınız, yargılamışsınız, vız gelir bize vız. O yüzden korkmuyoruz. Ama bu davanın 3'üncü bir ayağı var: Topluma korku salmak" dedi. Fincancı, ne meslektaşlarının ne de kendisinin hiçbir kaygıları olmadığını dile getirerek, içeride de dışarıda da mücadeleye devam edeceklerinin altını çizdi.

MAHKEMEDEN GAZETECİLERE TEHDİT: ÇALIŞMAYIN
Duruşma, Fincancı'nın avukatları Barış Yavuz, Meriç Eyüboğlu ve Şevin Kaya'nın beyanlarıyla devam etti. Avukatlar, duruşmanın aleniliği prensibi ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki itirazlarını sürdürdü. Bu esnada bir basın mensubu duruşma salonunda çalışmanın zorluğuna işaret ederek daha büyük bir salona geçilmesi talebini yükseltti. "Bu koşullar altında çalışamıyoruz" diyen gazeteciye, "Çalışmayın o zaman" diyen mahkeme başkanı, gazeteciy izinsiz söz aldığı gerekçesiyle salondan atmakla tehdit etti.

Mahkeme başkanı, avukatların adil yargılanma hakkının ihlal edildiği yönündeki beyanlarına ise, "Çok da adil bir yargılama yapılıyor" cevabını verdi.

'SUÇA SUÇ DEMEK SUÇ DEĞİLDİR'
Avukat Barış Yavuz, kimyasal silah kullanımının araştırılması talebinin suç teşkil etmediğini vurgulayarak, "Etkili bir soruşturma yapılmasını kim istemez? Menfaati olan istemez, bu suçtan yargılanmak istemeyen istemez" dedi. Hulusi Akar'ın kimyasal silah kullanımının araştırıldığına dair beyanlarını hatırlatan Yavuz, eğer kimyasal silah kullanılmadığından bu kadar eminlerse neden araştırma gereği duyduklarını sordu. "Suça suç demek suç değildir" diyen Yavuz, Fincancı'nın hiçbir suç işlemediğini vurguladı.

11 OCAK'A ERTELENDİ
Avukat Şevin Kaya ve avukat Meriç Eyüboğlu da, Fincancı'nın beyanlarının bir adli tıp uzmanının yaptığı bilimsel bir değerlendirme olarak değerlendirilmesi gerektiğini çok sayıda veri ve emsal kararla anlattı.

Davanın politikliğine dikkat çeken Eyüboğlu, mahkeme heyetinin tarafsızlığını korumadığına işaret etti ve reddi hakim talebinde bulundu. Mahkeme heyeti, reddi hakim talebinin "mahkemeyi uzatma amacı taşıdığını" iddia ederek reddetti ve Fincancı'nın tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 11 Ocak 2023'e erteledi.

Duruşma sonrası yüzlerce kişi adliye koridorlarında "Şebnem hoca onurumuzdur" ve "TTB susmadı, susmayacak" sloganlarıyla mahkeme kararına tepki gösterdi.