28 Eylül 2024 Cumartesi

Kemalbay: Öcalan ile görüşmek için mücadeleye devam edeceğiz

HDP'nin İmralı tecridine karşı başlattığı nöbetin 13'üncü gününde söz alan Serpil Kemalbay, Paris ve Silopi'de katledilen kadınları andı ve tecridin kırılması ve barış, adalet, özgürlüğün sağlanması için kadınlar olarak mücadeleye yön vermeye devam edeceklerinin altını çizdi.

Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) İmralı tecridine karşı Adalet Bakanlığı önündeki nöbeti 13'üncü gününde devam etti.

"İmralı'da hukuk uygulansın", "İmralı'ya avukatlar gitsin", "Savaşa ve tecride hayır", "Tecrit insanlık suçudur" dövizleriyle Adalet Bakanlığı'na yürüyen milletvekilleri Kemal Bülbül, Serpil Kemalbay Pekgözegü, Hüseyin Kaçmaz, Erdal Aydemir, Murat Çepni, Kemal Peköz, Celadet Gaydalı ve Nuran İmir, polisler tarafından Meclis Dikmen kapısında durduruldu.

Burada milletvekilleri adına konuşan Serpil Kemalbay, anti-demokratik rejime, PKK lideri Abdullah Öcalan başta olmak üzere hapishanelerdeki tutsaklara dönük ağır tecrit koşullarına dikkat çekmek istediklerini söyledi. "Türkiye tarihinin en kritik seçimlerine giderken bir belirsizlik ortamı ile karşı karşıyayız. Her geçen gün çürümenin arttığı, siyasi cinayetlerin yaşandığı bir ortamla; iktidara sızmış, devletin tepesine sirayet etmiş bir çürümeyle karşı karşıyayız" diyen Kemalbay, Türkiye'deki yoksulluk, sefalet, adaletsizlik ve baskı politikalarının temel nedenlerinden birinin savaş ve çözümsüzlüğün Türkiye halklarına dayatılması olduğunu vurguladı.

AKP-MHP faşist blokunun kendi bekası için baskılarını her geçen gün arttırdığına işaret eden Kemalbay, bugünün aynı zamanda 9 Ocak Paris Katliamı'nın 10'uncu yıldönümü olduğunu hatırlattı. Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'in katledilmesinin arkasında MİT'in olduğuna dair pek çok delile rağmen Fransa devletinin dosyayı kapattığını vurgulayan Kemalbay, 2016'da ise Sêve Demir, Pakize Nayır ve Fatma Uyar'ın Şırnak Silopi'de katledildiğini kaydetti.

"Bu katliamlar, Kürt sorununun demokratik çözümü için çaba gösteren kadın siyasetçiler ve Kürt siyasi hareketlerini hedef haline getiren siyasi iktidarlardan kaynaklanıyor. Bu siyasi cinayetlerin Türkiye'ye özgü olmadığını biliyoruz. Mirabel Kardeşlerden Rosa Lüksemburglara, adı çok duyulmayan Maria Suphi'ye kadar bu katliamlar Deniz Poyrazlar, Nagihan Akarseller başta olmak üzere pek çok kadına yönelmiş katliamlardır" diyen Kemalbay, katliamlar karşısında demokratik siyaseti savunmaya devam edeceklerini kaydetti.

"İlk olarak kadınların vurulması, kadınların siyasi dönüşüme yaptığı katkıyı ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır ve kadınlardan duyulan korkunun göstergesidir" ifadelerini kullanan Kemalbay, kadınların Kürdistan'da ve tüm dünyada değişimin parçası olduğunu vurguladı. İran'da Mahsa Amini örneğini veren Kemalbay, mücadelenin tüm dünyada "Jin, jiyan, azadi" sloganıyla dolaştığını söyledi. Bu sloganın sadece Kürtlerin tüm kadınların adalet ve özgürlük sloganı haline geldiğini ifade eden Kemalbay, kadınların mücadelesinin küreselleştiğini dile getirdi.

Kapitalist sistem ve emperyalist güçlerin savaş ve sömürü politikalarıyla halkların eşitlik, özgürlük, demokrasi ve barış taleplerini sindirmek istediğini belirten Kemalbay, saldırıların asla kendilerine geri adım attıramayacağının altını çizdi. Kemalbay, şöyle devam etti: "Sadece Kürdistan ve Türkiye'de değil bütün dünyada barışın, eşitliğin, özgürlüğün ve adaletin sağlanması için mücadelemize devam edeceğiz. İmralı'daki tecridi kıracak, Sayın Abdullah Öcalan ile barış müzakerelerinin başlatılması için her türlü zorluğu göğüslemeye ve mücadele etmeye, dayanışmaya devam edeceğiz. Bu dayanışmanın en önemli parçası kadınlar olacak. Kadınların mücadelesi yolumuzu aydınlatıyor. Onlardan öğrendiklerimizle yolumuza devam ediyoruz. Tecrit kırılsın, savaş politikalarına son verilsin, barış hemen şimdi diyoruz."